Mustafa Kemal Atatürk

Blog detayları

Türk milletinin (Türkiye Cumhuriyeti sınırları içerisinde yaşayan, Türkiye Cumhuriyeti resmi kimlik belgesine sahip olan herkes.) ulu önderi olan Gazi Mustafa Kemal Atatürk 1881 yılında (Gün ve ay bilgisinin kesin olmama nedeni Atatürk'ün ailesinin Osmanlının iskan politikası [Fetih edilen yerleri Türkleştirmek için o bölgelere Türk ailelerin gönderilmesi.] sayesinde günümüzde Yunanistan sınırları içerisinde bulunan Selanik şehrine gönderilmesi ile Osmanlı devletinde zaten zayıf olan gerçekleşen olayları yazılı belge halinde kaydetme işinin fetih edilen topraklarda daha az olması ve o dönem doğum gibi olayların hastaneler yerine evlerde yapılmasından kaynaklanır.).

1607247654132.png
-
1607247672267.png


O dönem Osmanlı İmparatorluğu sınırları, günümüzde Yunanistan sınırları içerisinde bulunan Selanik şehrinde doğmuş, küçük yaşta babasını kaybetmiş, çocukluk hayali olan askerlik mesleğine ulaşmak için ortalama üstü başarı ile eğitim hayatını tamamlamış, hayatının büyük bölümünü cephelerde geçirmiş, askerlikte erişilebilecek en yüksek rütbe olan -sadece iki kişi mareşal olmuştur- Mareşalliğe erişmiş, İstanbul tek kurşun atılmadan İstanbul hükümeti tarafından yunanlara teslim edilirken, diğer şehirler halkın direnmesine rağmen diğer devletlere teslim edilirken Samsuna çıkmış ve halkı örgütlemek için kongreler, konuşmalar yapmış daha sonra da yeni, özgür, bağımsız Türkiye Cumhuriyetini kurarak, Türkiye Cumhuriyetinin ilk cumhurbaşkanı -15 yıl boyunca- olmuştur.

1607247725797.png
-
1607247707804.png


Türkiye Cumhuriyeti devletinde cumhur başkanlığı yaptığı süre içerisinde sanayi üretimini %80, ağır sanayi üretimin %152 arttırmıştır; aşağıda yer alan listede Atatürk tarafından kurulmuş fabrikaların listesine ulaşabilirsiniz? Yaptığı devrimler ile daha çoğu dünya ülkesinde gerçekleşmeyen işlere imza atmış, Türkiye Cumhuriyetini muasır medeniyetler seviyesine çıkarmak için yapılabilecek her şeyi yapmıştır.

1607247816116.png
-
1607247847587.png
-
1607247896090.png
-
1607247947630.png


Ulu önder çoğunlukla cephede uzun süre geçiren askerlerde gözüken "siroz" hastalığı yüzünden 10 Kasım 1938 tarihinde dolma bahçe sarayında hayata gözlerini yummuştur. Ulu önderin inancı doğrultusunda 19 Kasım 1938 sabahı saat sekizi on geçe dolma bahçe sarayı'ndaki cenaze namazı Diyanet İşleri Başkanı Şerefeddin Yaltkaya imamlığında kalabalık bir cemaatle "Tanrı uludur" nidaları ile kılındı.

1607247409210.png
-
1607247422004.png
-
1607247508775.png
-
1607247561926.png
-
1607247587924.png


Atatürk döneminde kurulan fabrikalar:

1-Ankara Fişek Fabrikası (1924)
2-Gölcük Tersanesi (1924)
3- Şakir Zümre Fabrikası (1925)
4-Eskişehir Hava Tamirhanesi (1925)
5-Alpullu Şeker Fabrikası (1926)
7-Uşak Şeker Fabrikası(1926)
8-Kırıkkale Mühimmat Fabrikası (1926)
9-Bünyan Dokuma Fabrikası (1927)
10-Eskişehir Kiremit Fabrikası (1927)
11-Kırıkkale Elektrik Santrali Ve Çelik Fabrikası (1928)
12- Ankara Çimento Fabrikası (1928)
13-Ankara Havagazı Fabrikası (1929)
14-İstanbul Otomobil Montaj Fabrikası (1929)
15-Kayaş Kapsül Fabrikası (1930)
16-Nuri Killigil Tabanca, Havan Ve Mühimmat Fabrikası (1930)
17-Kırıkkale Elektrik Santrali Ve Çelik Fabrikası (1931- Genişletildi)
18-Eskişehir Şeker Fabrikası (1934)
19-Turhal Şeker Fabrikaları (1934)
20-Konya Ereğli Bez Fabrikası(1934)
21-Bakırköy Bez Fabrikası (1934)
22-Bursa Süt Fabrikası (1934)
23-İzmit Paşabahçe Şişe Ve Cam Fabrikası (1934 Temel Atma)
24-Zonguldak Antrasit Fabrikası (1934 Temel Atma)
25-Zonguldak Kömür Yıkama Fabrikası (1934)
26-Keçiborlu Kükürt Fabrikası (1934)
27-Isparta Gülyağı Fabrikası (1934)
28-Ankara, Konya, Eskişehir Ve Sivas Buğday Siloları (1934)
29-Paşabahçe Şişe Ve Cam Fabrikası (1935 - Tamamlandı)
30-Kayseri Bez Fabrikası (1934 Temel Atma)
31-Nazilli Basma Fabrikası (1935- Temel Atma)
32-Bursa Merinos Fabrikası (1935 Temel Atma)
33-Gemlik Suni İpek Fabrikası (1935 Temel Atma)
34-Keçiborlu Kükürt Fabrikası (1935)
35- Ankara Çubuk Barajı (1936)
36-Zonguldak Taş Kömür Fabrikası (1935)
37-Barut, Tüfek Ve Top Fabrikası (1936)
38-Nuri Demirağ Uçak Fabrikası (1936- İlk Türk Uçağı Nud-36 Üretildi)
39-Malatya Sigara Fabrikası (1936)
40-Bitlis Sigara Fabrikası (1936)
41-Malatya Bez Fabrikası (1937 Temel Atma- Bu Fabrika Hariç Bütün Bez Ve Dokuma Fabrikaları Atatürk'ün Sağlığında Açılmıştır.)
42-İzmit Kağıt Ve Karton Fabrikası (1934- Temel Atma)
43-Karabük Demir Çelik Fabrikası (1937- Temel Atma)
44-Divriği Demir Ocakları (1938)
45-İzmir Klor Fabrikası (1938- Temel Atma)
46-Sivas Çimento Fabrikası (1938-Temel Atma)

Kaynakça: Atatürk'ün 15 yılda kurduğu fabrikalar.

Atatürk döneminde yapılan devrimler:

1. Siyasal Devrimler:
· Saltanatın Kaldırılması (1 Kasım 1922)
· Cumhuriyetin İlanı (29 Ekim 1923)
· Halifeliğin Kaldırılması (3 Mart 1924)

2. Toplumsal Devrimler :
· Kadınlara erkeklerle eşit haklar verilmesi (1926-1934)
· Şapka ve kıyafet devrimi (25 Kasım 1925)
· Tekke zâviye ve türbelerin kapatılması (30 Kasım 1925)
· Soyadı kanunu ( 21 Haziran 1934)
· Lâkap ve unvanların kaldırılması (26 Kasım 1934)
· Uluslararası saat, takvim ve uzunluk ölçülerin kabulü (1925-1931)

3. Hukuk Devrimi :
· Mecellenin kaldırılması (1924-1937)
· Türk Medeni Kanunu ve diğer kanunların çıkarılarak laik hukuk düzenine geçilmesi (1924-1937)

4. Eğitim ve Kültür Alanındaki Devrimler:
· Öğretimin birleştirilmesi (3 Mart 1924)
· Yeni Türk harflerinin kabulü (1 Kasım 1928)
· Türk Tarih ve Dil Kurumlarının kurulması (1931-1932)
· Üniversite öğreniminin düzenlenmesi (31 Mayıs 1933)
· Güzel sanatlarda yenilikler

5. Ekonomi Alanında Devrimler:
· Aşârın kaldırılması
· Çiftçinin özendirilmesi
· Örnek çiftliklerin kurulması
· Sanayiyi Teşvik Kanunu'nun çıkarılarak sanayi kuruluşlarının kurulması
· I. ve II. Kalkınma Planları'nın (1933-1937) uygulamaya konulması, yurdun yeni yollarla donatılması

TBMM’nin Açılışı (23 Nisan 1920)
Mustafa Kemal, 23 Nisan 1920’de, Ankara’da Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni açtı. O gün, ulus egemenliğine dayalı yeni Türk parlamentosunun adı “Büyük Millet Meclisi” olarak kondu. 8 Şubat 1921’de de, “Türkiye Büyük Millet Meclisi” (TBMM) adı kalıcılık kazandı. Bu mecliste, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş temelleri atıldı.

İlk Anayasanın Kabulü (20 Ocak 1921)
İlk anayasamız, dağılan ve yok olan Osmanlı İmparatorluğu'nun yerine, yeni bir devletin kuruluşunu hukuken açıklayan bir eserdir. İlk iki maddesi de, "Egemenlik kayıtsız şartsız ulusundur" ve "Yürütme ve yasama yetkisi, ulusun tek ve gerçek temsilcisi olan TBMM'de toplanır" şeklindedir.

Saltanatın Kaldırılması (1 Kasım 1922)
Türk ulusunun özgürlüğünü elde etmesi ve uygar ülkeler düzeyine ulaşması, Atatürk'ün amacıydı. Bu amacın gerçekleşmesi için Türk ulusunun Cumhuriyetle yönetilmesi gerekiyordu. Cumhuriyetin ilanı için de ulusal özgürlüğün önündeki en büyük engel olan saltanat kaldırılmalıydı. TBMM, aldığı kararla saltanatı kaldırdı.

Ankara’nın Başkent Oluşu (13 Ekim 1923)
İsmet Paşa ve 13 arkadaşı, Türkiye devletinin idaresinin Ankara'dan yapılmasını önerdi. Bu önerge, 13 Ekim I923'te Türkiye Büyük Millet Meclisi'nce onaylandı. Atatürk, Anadolu'nun ortasındaki bu tozlu kasabadan, modern bir başkent yaratılmasını istedi. Tıpkı Türkiye'nin yoktan var edildiği gibi.

Halifeliğin Kaldırılması (3 Mart 1924)
Atatürk, Türk ulusunun özgürlüğünü ve cumhuriyeti engelleyecek her şeyi ortadan kaldırdı. O yıllarda Türkiye'nin tüm düşmanları, işbirliği yapıyorlar; bu uğraşlarında da halifeliği ve dini kullanıyorlardı. 3 Mart 1924te, Meclis kararıyla, hilafet kaldırıldı.

Öğrenim Birliği Kanunu (3 Mart 1924)
Öğrenim Birliği Kanunu'yla, medrese, mektep, azınlık ve yabancı okulları adı altındaki bölünmüşlüğe son verildi. Bilim ve öğretim kurumlarının tümü Milli Eğitim Bakanlığı'na bağlandı. Böylece, lâik, çağdaş, akılcı ve özgür eğitimin temelleri atıldı. Ulusal kültür birliği sağlandı.

Cumhuriyetin İlanı (29 Ekim 1923)
Cumhuriyet, aklın ve bilimin üstünlüğüne dayalı bir yaşam biçimidir. Tarihin en önemli dönüm noktalarından biri olan Türkiye Cumhuriyeti’nin ilanıyla, özgürlük, demokrasi ve çağdaşlık gibi kavramlar Türk ulusuna yeni bir dönemin kapılarını açtı. Ülkemiz, yeniden bilim, kültür ve sanat ülkesi olma yoluna girdi.

Çağdaş Hukuk Düzeni (8 Nisan 1924)
Din temelli şeriat mahkemelerine son verilerek modern dünyanın uyguladığı hukuk ve adalet düzenine geçildi. 17 Şubat 1926’dan sonra da, hukuki kararları özgür mahkemeler ve hâkimler, çağdaş hukuk anlayışının gerektirdiği laik hukuk düzeni temelinde almaya başladılar.

Şapka Kanunu (25 Kasım 1925)
Osmanlı İmparatorluğu döneminde, erkekler başlarına sarık, fes, külah ve kalpak gibi başlıklar takarlardı. Atatürk, çağdaşlaşmanın bir bütün olduğunu düşündüğünden, çağdaş biçimde giyinilmesini istiyordu. İlk adım olarak Şapka Kanunu, 25 Kasım 1925te TBMM'de kabul edildi.

Tekke, Türbe ve Zaviyelere Son (30 Kasım 1925)
Tarikatların başlarındaki bazı şeyhler, halkı hükümete karşı ayaklanmaya kışkırtıyordu. Atatürk, bu gerici topluluğun ülkemiz insanlarına zarar vereceğini öngördü ve karşıt düşüncelerini şöyle açıkladı: "Biz medeniyetin ilim ve fenninden kuvvet alıyoruz, ona göre yürüyoruz. Başka bir şey tanımıyoruz..."

Takvim ve Saat Kanunu (26 Aralık 1925)
Çağdaşlaşmak ve uluslararası ilişkileri kolaylaştırmak için takvim ve saatin de değiştirilmesi gerekiyordu. Hicri ve Rumi takvim bırakılarak Miladi takvim kabul edildi. Güneşin batışına göre ayarlanan saat yerine, çağdaş dünyanın kullandığı saat sistemi kabul edildi. 20 Mayıs 1928'de de uluslararası rakamlar kabul edildi.

Çağdaş Türk Kadını (17 Şubat 1926)
"Çarşaf içinde, peçe altında ve kafes arkasındaki Türk kadını artık tarihte kaldı" diyen Atatürk, 1926 yılından başlayarak, Türk kadınını toplumsal ve siyasal haklarına kavuşturdu. Kadınlar, Medeni Kanunun kabulüyle, toplumsal haklarını aldılar. 5 Aralık 1934’te de milletvekili seçme ve seçilme hakkını elde ettiler.

Kabotaj Kanunu (1 Temmuz 1926)
18. yüzyılın başlarında, kapitülasyonların verdiği haklara dayanarak yabancı ülkeler tüm ticaret yaşamını ele geçirmişlerdi. Kabotaj kanunuyla, Avrupa ülkelerinin, ülkemizin deniz ticaretindeki egemenlikleri ortadan kalktı. Limanlarımız arasında gemi işletmeciliği Türk vatandaşlarına açıldı; böylece deniz ticaretimiz gelişti.

Nüfus Sayımı (28 Ekim 1927)
Cumhuriyetin ilanından sonra, Türkiye'nin en önemli gereksinimlerden biri, ülkenin nüfusu ve bu nüfusun sosyal ve ekonomik niteliklerinin bilinmesiydi. Bu amaçlarla ilk kez 1927de genel nüfus sayımı yapıldı ve nüfusumuzun 13. 648. 270 olduğu saptandı.

Harf Devrimi (1 Kasım 1928)
Yazı dilinde kullanılan Arap harflerinin yerine Türk harflerinin alınmasını sağlayan Harf Devrimi, okur-yazarlığı yaygınlaştırmak ve cehaleti kısa zamanda gidermek için yapıldı. Atatürk'ün emriyle bir komisyon kurulup yeni Türk alfabesi hazırlandı. Böylece Türk ulusu da çağdaş dünyanın kullandığı yazıyı kullanmaya başladı.

Başöğretmen Atatürk (24 Kasım 1928)
Latin alfabesinin kabulüne ilişkin kanun, TBMM tarafından onaylandıktan sonra, halkımıza okuma yazma öğretmek üzere, 1 Ocak 1929'da "Millet Mektepleri" açıldı. Atatürk, "Millet Mektepleri Başöğretmeni" ilân edildi. Başöğretmen, yurt gezilerine çıkıp, kara tahta başında yeni Türk harflerini vatandaşlarına öğretti.

Ölçüler Kanunu (26 Mart 1931)
Arşın, endaze, okka, çeki gibi miktarı değişken olan eski ölçüler kaldırıldı ve çağdaş ulusların kullandıkları metre, kilogram ve litre, ölçü birimleri olarak kabul edildi. Böylece, ülkede ağırlık, uzunluk ve hacim ölçülerinde tek bir sistem uygulanmaya başlandı. Bu uygulama, uluslararası ticari ilişkilerdeki karmaşaya da son verdi.

Tarih Devrimi (12 Nisan 1931)
Türk tarihinin bilimsel bir bakış açısıyla incelenmesi gerekiyordu. Böylece hem Türk tarihi aydınlanacak, hem de dünyanın Türkler hakkındaki yanlış düşünceleri düzeltilecekti. İlk olarak, Türk tarihi üzerinde araştırma yapmak üzere "Türk Tarih Tetkik Cemiyeti" kuruldu. Bu cemiyetin adı, sonra "Türk Tarih Kurumu" oldu.

Halkevleri Açıldı (19 Şubat 1932)
Ulusumuzu yeni amaçlar etrafında toplamak, kültür ve düşünce birliğini sağlamak, Atatürk devrimlerinin benimsenmesini gerçekleştirmek, kültür atılımı yapmak, kır-kent ve köylü-aydın ikiliğini ortadan kaldırmak amaçlarıyla halkevleri kuruldu. İlk halkevi, 19 Şubat 1932'de Ankara'da açıldı.

Dil Devrimi (12 Temmuz 1932)
Osmanlı Türkçesi, Arapça ve Farsça'nın söz ve kurallarıyla karma bir dil haline gelmişti. Bu, Türkçe'nin hem bilim dili, hem de ulusal dil olmasına engeldi. Atatürk, bu sorunların giderilmesi için, “Türk Dil Tetkik Cemiyeti”nin kurulmasını sağladı. Daha sonra bu kurumun adı “Türk Dil Kurumu” oldu.

İlk Çağdaş Üniversite (31 Mayıs 1933)
Ülkemizde ilk çağdaş üniversite, batıdaki ilk örneğinden ancak 800 yıl sonra kurulabildi, İsviçreli profesör Albert Malche'nin hazırladığı, 31 Mayıs 1932 tarihli raporun ardından 1933'te Üniversite Reformu yapıldı. Bu yasayla, ülkemizin ilk çağdaş üniversitesi olan İstanbul Üniversitesi, 18 Kasım 1933'te öğrenime açıldı.

Soyadı Kanunu (21 Haziran 1934)
Osmanlı İmparatorluğu döneminde kişilerin soyadları yoktu. Toplumsal konularda ve nüfus işlerinde karışıklıklara yol açan bu durumu çözümlemek için Soyadı Kanunu çıkarıldı. Bu kanunla kişiler, kendi adlarından başka bir de Türkçe soyadı aldılar. Mustafa Kemal de, Türklerin atası anlamına gelen Atatürk soyadını aldı.

Lakap ve Unvanlara Son (26 Kasım 1934)
Ağa, hacı, hafız, hoca, molla, efendi, bey, beyefendi, paşa, hanım, hanımefendi, hazretleri, gibi lâkap ve unvanlar; savaş madalyası dışındaki madalya ve nişanlar kaldırıldı. Ayrıca, 3 Aralık 1934’te, din adamlarının, hangi dinden olurlarsa olsun, ibadet yerleri ve ayinler dışında dini giysi taşımaları yasaklandı.

Tatil Günleri (27 Mayıs 1935)
Hafta tatili Cuma yerine Pazar günü olarak belirlendi. Resmi bayramlardan 30 Ağustos Zafer Bayramı ve 23 Nisan Ulusal Egemenlik Bayramı'nın olduğu günler tatil ilan edildi. Atatürk Ulusal Egemenlik Bayramı'nı daha sonra çocuklara armağan etti. 20 Haziran 1938'deyse, 19 Mayıs, Gençlik ve Spor Bayramı olarak kabul edildi.

Ankara Devlet Konservatuarı (Ekim 1936)
Atatürk, Türk toplumunun tutuculuktan kurtulup, özgür düşünceye yönelmesinde bilim, kültür ve sanatın önemli olduğunu biliyordu. Ekim I936'da, Ankara Devlet Konservatuvarı, yaratıcı ve seslendirici sanatçılar yetiştirmek üzere açıldı. Burada Türkiye'nin gereksinim duyduğu müzik, tiyatro, opera, bale sanatçıları yetişmeye başladı.

Müspet ve Sosyal İlimler:
Müspet ilimlerin her dalı çağdaş medeniyetin verilerinin toplum hayatına uygulanmasını sağlar. Bu bakımdan fikir hayatının belli başlı dayanağı devlet ve fert olarak müspet ilimlere verilen değerle ölçülür.

Çünkü yüzyılların derinliklerinde oluşan ve günümüzde neticeleri alınabilen müsbet ilimler, millî varlıklarda büyük yer tutmalıdır. Cumhuriyet hükümeti devrimiz bu konuya da çok değer vermiş ve Eğitim Bakanlığı, programlarında, nazarî ve tatbikî olarak her dalı ile müspet ilimlerin öğretilmesini esas kabul etmiştir. Bu konu ile ilgili Atatürk'ün pek çok sözleri vardır.

"Hayatta en hakiki mürşit ilimdir" dediği vakit, ilmin yol göstericiliğini, hayatı aydınlatacağını mürşit kelimesinde ifade ederken acaba niçin bununla yetinmeyerek en hakiki sıfatını eklemek lüzumunu hissetmiştir? Atatürk herhangi bir mesele ve fikir için kesin hükümler çıkarırken, gerekli olduğuna inandığı ve dikkati çekmeyi faydalı bulduğu yerlerde böyle kuvvetlendirici terimleri daima kullanmıştır. İnsan bu cümleyi okur ve üzerinde düşünürken mutlaka en hakiki kelimesi üzerinde duraklamadan geçemiyecektir. Mürşidin en hakiki olmasını arayacaktır. Bu cümlesinin baş tarafı ise şöyledir: "Dünyada her şey için, medeniyet İçin, hayat için, muvaffakiyet için en hakiki mürşit ilimdir, fendir, ilim ve fen haricinde mürşit aramak gaflettir, cehalettir, delâlettir, yalnız ilim ve fennin yaşadığımız her dakikadaki safhalarının tekâmülünü idrak etmek ve terakkiyatını zamanla takip eylemek şarttır. Şu kadar bin sene sonra bugün aynen tatbike kalkışmak elbette ilim ve fennin içinde bulunmak değildir".

Atatürk, bu sözleriyle ilmin ilerleyişini her an izlemek gerektiğinin üzerinde duruyor ve "Cumhuriyet, fikren, ilmen, fennen, bedenen kuvvetli ve yüksek seciyeli muhafızlar ister" diye öğretmenlere hitap eden bu sözlerine şunları da ekliyor : "Cumhuriyet, fikri hür, irfanı hür nesiller ister" (1924). Kurtuluş Savaşı zaferle bittiği günlerde ise, Bursa'da (27 Ekim 1922) Öğretmen topluluğuna hitap ederken yine aynı konu üzerinde şöyle diyor; "Gözlerimizi kapayıp mücerret yaşadığımızı farzedemeyiz. Memleketimizi bir çember içine alıp cihan ile ilgisiz yaşayamayız. Aksine ilerleyen medenî olan bir millet olarak medeniyet sahasının üzerinde yaşayacağız. Bu hayat ancak ilim ve fen ile olur. İlim ve fen nerede ise oradan alacağız ve bunu her ferdin milletin kafasına koyacağız. İlim ve fen için kayıt ve şart yoktur. Okulun vereceği ilim ve fen sayesindedir ki, Türk milleti, Türk sanatı, ekonomisi, Türk şiir ve edebiyatı bütün güzellikleriyle gelişir".

Her vesile ile ilim ve fenni çağdaş medeniyetin esası kabul eden Atatürk, İlmin her sahada ilerlediği bir devirde yaşadığımızı ve "Büyük davamız en medenî ve en müreffeh millet olarak varlığımızı yükseltmektir", dediği vakit, esas fikri şudur: "Bu yalnız kurumlarında değil, düşüncelerinde temelli inkılâp yapmış olan büyük Türk milletinin dinamik idealidir. Bu ideali en kısa bir zamanda başarmak için fikir ve hareketi beraber yürütmek mecburiyetindeyiz" (Kasım 1937). Atatürk'ün bu konu ile ilgili sözlerini hatırladığımızda bizlere, bugün dahi öncü olacak fikirler buluyoruz. Bunu tarih metoduna uyarak incelediğimizde şunu tespit edebiliriz. O, zamana göre konuştuğu ve direktif verdiği vakit, meseleleri yeni görüşlere ve bilgilere dayandırmıştır. Güzel söz, edebî cümle, hitabet insanları o an için duygulandırır, fakat bu sözler de asıl geleceği aydınlatan fikirler yer alırsa onların değeri yıllar boyunca kudretli kalır. İşte Atatürk'ün müspet ilim için söylediği sözlerde bugün dahi yol gösterici ve üzerinde düşünmemiz gereken fikirler vardır. Böylece Cumhuriyet devrimizin Devrim hareketleri içinde müspet ilimlere verilecek önem, her vesile ile hatırlatılmış ve önemle üzerinde durulmuştur. Aynı zamanda bu ilimlerin gerek öğrenimi, gerekse uygulanması Cumhuriyet hükümetlerinin uğraştığı ve programlaştırdığı başlıca meseleler olmuştur. Müspet ilimler millî benliğimizin kuvvetlenmesine en büyük yardımcıdır.

Kaynakça: Devrimleri.
  • 1607247443751.png
    1607247443751.png
    485,9 KB · Görüntüleme: 34
Geri
Yukarı