Üstad Cem Şancı'nın YGS ile ilgili bu yazısını paylaşmak istedim sizlerle.
Moralinizi bozmamak için önceden bu konuya girmedim ama bugün YGS'ye giren arkadaşlara küçük bir hatırlatma yapalım:
Üniversiteler dünyanın başka yerlerinde bilim üretiyor olabilir, elalem üniversitelerdeki çalışmalar sayesinde aya fezaya gidiyor olabilir ama siz büyük patronların ihtiyaç duyduğu "bilgili işçi" olmak için bugün sınava girdiniz. Tulum giyip fabrikada çalışmak yerine, kravat takıp masa başında ömür tüketeceksiniz. karşılığında ayda birkaçbin lira kazanacaksınız onu da sevgilinizin evlenirken prenses gibi hissetmesi için şart koştuğu düğüne, alışverişlere, takılara yetişmek için aldığınız banka kredilerine geri ödeyeceksiniz.
Ömrünüz sabah akşam trafikle boğuşarak geçecek. Tüm o çabanıza rağmen ofise 15 dakika geç kalırsanız, ertesi gün masanıza uyarı yazısı konulacak. Akşamları geç saatlere kadar çalışsanız da üç kuruş fazla mesai kazanabileceksiniz. Çoğu zaman onu da alamayacaksınız. Milyon dolarlık işleri bağlayıp patronunuzu zengin edekcesiniz, size teşekkür olarak büyük bir teşekkür edecekler. Şirket içine gönderilen bir memo'da adınız geçecek ve yaptığınzı büyük işten dolayı ne kadar mükemmel bir insan olduğunuz anlatılacak. Ama bu övgüleri götürüp ev sahibinize sonraki ayın kirası olarak veremeyeceksiniz.
Hayatınız hep bir ümitle geçecek. Daha çok çalışırsam, yükselirim, terfi ederim, maaşım artar diye çalıştıkça yaşlanacaksınız. Patronunuz zengin olurken, siz kredilerinizi zar zor geri ödeyerek bir ömür geçireceksiniz. Sonunda artık yaşlandığınız için ya işten çıkarılacaksınız, ya da yarı maaşla yaşamak üzere emekli edileceksiniz.
Bugün girdiğiniz sınavda işte bu hayat için yarıştınız. Tebrikler.
Ama diyeceksiniz ki, "daha iyisini biliyorsan söyle..."
İstersen on tane YGS'de birinci ol, istersen 50 üniversite bitir, istersen sana dünyanın her yerinden övgüler, ödüller, madalyalar yağsın... Türkiye'de baban zengin değilse, hayat sana hiçbir şekilde iyi davranmayacak.
http://sivrikose.com/content/skor-yapmak