" Ben bir kadınım. "
İş hayatıma bir adım geriden başlarım. Ne giydiğim, ne dediğim, popumu kıvırıp kıvırmadığım, ortaya koyduğum işlerden daha önemli olur.
Şort giysem, bacaklarıma bakarlar. Eminönü alt geçitte her an el atabilir biri bana. Gündüz gözü, yollarda iç geçire geçire kulağıma biri sessizce "yavrum" diye fısıldar.
Boşanmışsam ve anneysem eğer, aşk hayatıma çok dikkat etmem gerekir. Aşık olmam, ya da sevgililerimin olması, en okumuş mahalle dedikodu sofralarına, çay ve çekirdek eşliğinde çok iyi gider.
Eğitimli de olsam, bu ülkede dayak yeme olasılığım çok yüksek. El bebek gül bebek büyümüş bile olsam; evlenip koca evine giderim belki, hayatım değişir. Kocam döver, dünyam şaşar. "Hepimiz yiyoruz, alışacaksın" diyebilir diğer kadınlar. Alışabilirim de hatta. Komşularımın bir kısmı çok destekler bu dayak olayını. Bazen beni bile kandırırlar. Dayak yemeliymişim gibi gelir... Kafam karışır. Utanır, korkarım anlatmaktan.
Yasalar aleyhime işler genellikle. Tecavüze uğrar, öldürülürüm belki. Failim dışarda fink atar.
Kadınım ben. Hakkımda hep atıp tutanlar, ben olmayı hiç bilmezler.