Günümüzde kafalar karışık, erkekle kadın eşit midir ya da erkekle kadın arasındaki davranış farkları doğuştan mıdır yoksa sonradan toplumun etkisiyle mi oluşmuştur? Gibi sorular var, neyse ki cevapları kolay ve net. Kadın ve erkeği boş verin, erkekle erkek, yaşlıyla genç, fakirle zengin eşit midir? Eşitlik nedir? Hayata farklı şartlarda başladık, sarayda da doğabilirdik getto mahallesinde alaylı bir ebenin elinde de... Genetik çeşitliliğimiz de eşitliğimize ciddi bir darbe vururdu. Yakışıklı ve çirkin eşit midir? Güzellik algımız da mı sosyolojik? Neden kıvrımlı kadınlar ve geniş omuzlu uzun erkekler çekicidir? Hepsine tatmin edici cevaplar bulmak mümkün.

Günümüzden 20 bin yıl ve daha öncesine gittiğimizde hayat bu günkü gibi güvenli değildi. Tarım, namus, mülkiyet, aile kurumu, devlet ve dolayısıyla da savaşlar ve suçlar yoktu. Yaptığım sıralama tesadüf değil, bilerek tarımdan devlete doğru sıraladım. Tarım ve namus, bu ikili bizim hayatlarımızı kökten değiştirmişti, geri dönüşü olmayacak şekilde...

Avcı toplayıcı toplumlar hakkındaki bildiklerimiz kısıtlı, klanlar halinde yaşar, avlanır ve meyve toplardık. Fazla çalışmamız gerekmezdi, biriktirip depolanacak herhangi bir mal mülk olmadığı için özel mülkiyet yoktu, dolayısıyla da hırsızlık ve hırsızlıktan korunmak için silahlarımız yoktu. Silahlar avlanmak içindi, tür içi çatışma için değil. Kadınlarla erkekler arasında bir hiyerarşi yoktu, çünkü iki taraf da aşağı yukarı aynı işleri yapardı. Kadınlar da avlanabilir, alet yapabilir, yuva yapımında çalışabilirdi. Dolayısıyla da cinsiyetler arasında hiyerarşik ortam oluşmadı. Avlanan bir geyiği muhtemelen erkek(ler) taşıyordu ama bu ataerkil sisteme geçmek için yetersizdi. Tarım toplumunda işler farklı işlemeye başladı. Tarla sürmek ciddi güç isteyen yorucu bir iştir ve dolayısıyla erkeğin kadından 20 kat fazla salgıladığı testosteronun verdiği kas gücü çok önemli hale geldi. O kadar önemliydi ki ataerkil sistemi doğurdu, muhtemelen asıl unsur buydu ama tek unsur bu değildi.

Tüm canlılar üremek için ölümüne savaşıyor, hatta bazıları üredikten sonra ölüyor. Somon balığı akıntıya karşı yüzüyor, tek sebebi üremek. Kendisini partnerine meze eden erkek, çocuklarına kahvaltı olan anne örümcek... Hamam böcekleri bile çiftleşme dansı yapar. Ah şu canlılar... Ne kadar da komikler değil mi? Bizim de ciddiye alınacak bir yanımız yok haberiniz olsun. Siz bu canlıların yerinde olsanız aynısını yapar mıydınız? Ben yapmazdım, üremek aptalcadır. Çaktırmayın, bu canlılar üremek için yaptıklarını bilmiyorlar hatta öleceklerini de bilmiyorlar, her şey içgüdüsel, DNA ne derse o. Peki bizim için bu geçerli mi? Bilincimiz ve zekamız ne kadar etkili? Biz de seksi üremek için yapmıyoruz, hatta üremekle seks arasındaki bağı muhtemelen tarım devriminden sonra anladık, anlamaz olaydık. İlk öğrendiğimde çok şaşırmıştım, biz de cinsel ilişkiyle hamilelik arasındaki bağı bilmiyormuşuz zamanında. Aradaki ilişkiyi ilk bulan dahi eleman bunun sonuçlarını bilseydi yine de keşfini ilan eder miydi acaba? Tabii ki ederdi, sonraki nesillere namus gibi bir baş belası armağan etmek pahasına bu övünme kaynağından mahrum bırakmazdı kendini. "zaten ben olmasam eninde sonunda başkası anlar bu bağlantıyı" diyerek vicdanını rahatlatırdı eminim. Tamam da ne var ki namusta? Ne namussuzmuşsun arkadaş! Demeyin durum ciddi.

Durumu ayıkan erkeğin ilk tepkisi "bu klandaki veletler benim genlerimi taşıyor mu nereden bileceğim? Ben başkasının çocuğuna enerjimi harcamam aga" olmuştur emin olabilirsiniz. Peki bir kadının doğurduğu çocuğun kimden olduğu nasıl anlaşılacak? Ar namus yok ki, herkes herkesle dans ediyor! Böyle olmaz arkadaş, artık kadınlar her erkekle dans edemez. Bir erkek seçsinler ve diğerlerinden uzak dursunlar. Süreç nasıl gelişti acaba? Tahminlerim Pareto ilkesine göre eşleştikleri yönünde. Kadınların %80'i en iyi %20'lik erkeği seçti, diğerleri sap gibi kaldı muhtemelen. Genlerimizin söylediğine göre erkeklerin sadece %30'u genlerini sonraki nesle aktarabilmiş, kadınların ise %70'i aktarabilmiş ve tahminlerimle uyuşuyor. Tabii bu genetik bilgi 'kadınların' tek eşliliğe geçişinden öncesini de kapsıyor. Öncesinde her erkek üreyebiliyor muydu ki? Hayır, bu noktada cinsel seçilim devreye giriyordu. Kadınlar en güçlü ve çekici erkeklerle daha fazla dans ediyordu ama bu diğerleriyle hiç dans etmedikleri anlamına gelmiyor tabii ki. Namusu tehlikeli yapan şeylerden biri de bu, cinsel seçilime çok sağlam bir darbe vurması. Sonrasında cinsel seçilime son darbeyi ataerkil tarım toplumu vuracaktı...

Kadının eş seçme hakkının olmadığı bir toplum genetik çöplük olma yolunda ilerler. Basit bir örnek; sahra altı Afrika, buralarda tarım yapılamıyor ve dolayısıyla avcı toplayıcı toplumu kuzey ve doğu toplumlarından çok sonra bıraktılar. Hatta hala bu geleneği devam ettirenler var. Kadının seçme gücünün en önemli belirtisi erkeklerin ne kadar güçlü-atletik ve cinsel anlamda iyi olduğudur. Orta Afrika kökenli insanların atletik başarılarını anlatmaya gerek yok, cinsel yeterliliğin ölçüsü olarak penis boyunu alırsak bu konuda da araştırmalar dünyanın geri kalanından daha uzun olduklarını gösteriyor. Tesadüf mü? Hayır cinsel seçilimin nimetleri bunlar. Cinsel sorunlar yaşayan arkadaşlar, lanetlerinizi tarım toplumuna ve şu malum dahi elemana yağdırın. Ben de bir bereket tanrısı değilim ama daha fazlasını da istemem.

Tarım toplumu ve namusun birleşiminden bayağı bir pislik ortaya çıktı; özel mülkiyet ve hırsızlık, takas sistemi ve para, mülkü korumak için tür içi çekişmeler, tekelleşme, güç dengelerinin bozulması ve en önemlisi... Neyse başımızı belaya sokmayalım, baş harfi D. Liberaller ve anarşistler anladı, sosyalistler, faşistler ve muhafazakarlar sinirlendi... Siyaset bir kenarda dursun onunla da helalleşiriz ama önce aşk meşk, partner seçimi ve karşılıklı beklentileri konuşalım. Doğaya hükmetmediğimiz, leoparlardan kartallardan ve yılanlardan korktuğumuz zamanlarda işler bu günkü gibi değildi. Doğanın bu zorlu mücadelesinde başarılı olamayacak çocuklar doğurmak bir kadın için felaketti. Doğayla başa çıkabilecek genler en güçlü ve zeki erkeklerdeydi, dolayısıyla da bu erkekleri çekici bulan kadınların çocukları daha başarılı oldular, kendini besleyen bir döngüydü bu. Kadınların kriterleri bugün bile değişmiş değil, medeniyetimiz ve modernliğimiz hayvani içgüdülerimiz tarafından tokat manyağı ediliyor, içgüdülerini baskılayan ve muhalefet edenler bunalımlar ve ağır depresyonlarla dolu hayatlar yaşıyor. Kadınlar hala güçlü zeki ve hafif tehlikeli erkekleri seçiyor. Genç kızların tehlikeli serseri erkekleri seçme sebebi bu içgüdüler. Milyonlarca yıllık bir süreçte çalışıp gelişmiş olan bu içgüdüleri modern eğitimle baskılamaya çalışıyoruz ama bu zor bir iş, hatta belki de nafile bir uğraş. Tehlikeli erkek dedim, avcı toplayıcı toplumda tehlikeli erkekler klan üyelerine değil av hayvanlarına ve yırtıcılara karşı tehlikeli adamlardı ama bugün bazıları enerjilerini türdaşlarına harcıyorlar. Testosteron saldırganlaşmamıza sebep olan bir hormon ve bu saldırganlık doğada hayatta kalmamızı sağlarken bugün hapse girmemize neden olabiliyor. Medeniyetimiz doğamıza aykırı, bu aykırılığı propagandayla, yasalarla ve eğitimle bastırmaya çalışıyoruz ama her zaman bir yerlerden patlak veriyoruz. Ne yapalım salalım mı her şeyi? Üzerine düşünüyorum, çözüm bulursam kitabını yazarım.

Neyse konuya dönelim. Kadınlar erkek seçiminde oldukça acımasızdır ve bu acımasızlık bizim daha zeki ve daha güçlü olmamızı sağladı. Kadınlar için önemli olan güçlü ve zeki olmanızdır, tipiniz ikinci plandadır ve aslında güç ile ilişkilidir. Sonuçta gücünüz ve sağlığınız çekiciliğinizle doğru orantılıdır. Spor yapın düzgün beslenin ve kur yapabilmek için zekanızı geliştirin. Zeka konusu çok detaylı; duygusal güç, öz güven, espritüellik, sosyal beceriler... Bunların hepsi zekanızı gösteren belirtilerdir. Bu konularda kendini geliştiren her erkek kadınlara çekici gelecektir diyemem, maalesef en az on bin yıldır genetik çöplük olma yolunda ilerliyoruz ve bunun verdiği zararlar var, yine de genetik sınırları zorlamak her zaman faydalı olacaktır.

Erkeklerin partner seçimi nasıldır, kriterleri nelerdir? Nefes almasıdır arkadaşlar, ciddiyim. Erkeğin bir kadınla dans etmesi ona hiçbir şey kaybettirmez, dolayısıyla da seçici değildir. Güzellik algımız doğurganlıkla ilişkilidir. Geniş kalçalar ve mümkünse büyük göğüsler, bunlar doğurganlık sinyalleridir ve erkek için çekicidir. Bir erkek için kaç kadını ya da hangi kadını hamile bıraktığı önemsizdir, erkeğin amacı zaten budur; sonraki nesle mümkün olduğunca fazla gen aktarmak. Bu yüzden erkekte babalık içgüdüsü yoktur, çünkü dediğim gibi doğadayken doğan çocukların kendisinden olduğunu bilmesi mümkün değil, o çocuğa enerji harcayacak şekilde bir içgüdümüz de yok. Bahsettiğim dönemlerde çocuklara anneleri ve annesinin kardeşleri bakıyordu, dayısı, teyzesi hatta dedesi vs. Kadınlarda durum çok farklıdır. Kadın için hamile kalmak ölüm kalım meselesidir. Hamileyken savunmasızdır, tehlike altındadır ve bu riske değecek çocuklar doğmalıdır. Kadınlar ancak en iyi erkekle rahatlıkla cinsellik yaşarlar, kötü genlere sahip bir erkekle cinsellik yaşamak ölümle eşdeğerdir demek çok da abartı olmaz. Kadınların seçiciliğinin arkasındaki sebep budur. Zekamız ve sosyal becerilerimiz arttıkça kadınlar kendilerini ve çocuklarını koruyan erkekleri seçmeye daha meyilli oldular diye tahmin ediyorum.

Günümüzde kadınların cinsel seçilimi ne durumda? Aslında özümüze dönüyoruz diyebilirim ve bu süreç oldukça sancılı olacak, çünkü geri dönüşü imkansız kılacak şeyler biliyoruz, cinsellikle hamilelik arasındaki bağ gibi. Erkekler tek eşliliği istemiyor, bir kadın için erkeğinin başkalarıyla da dans etmesi gururuna yedirmesi çok zor bir durum, erkek için bunu gururuna yedirmek zaten imkansız. Hiçbir erkek sevgilim ya da eşim dediği kadının başkasıyla dans etmesini kabul etmez, kabul edenlere ne dendiğini iyi biliyorsunuz zaten. Erkeğin bu kıskançlığının ataerkillikle ya da tarım toplumuyla alakası yok, bunun içgüdüsel bir kökeni olduğunu düşünüyorum, sevdiği kadının başka erkekten hamile kalmaması için gelişmiş bir içgüdü olmalı. Kadın için sevdiği erkeğin başkalarını hamile bırakması normalde önemsizdir, kadının korkusu erkeğin kendisine değil diğer kadınlara yatırım yapmasıdır ve kıskançlığı bunun üzerinedir. Kadınlar diğer kadınlar tarafından çekici bulunan erkeğe çekilmeye meyillidir ve bu erkeği kendilerine bağlamak isterler, erkekler için tam tersi, kendini diğer erkeklerden koruyan kadın iyi bir partnerdir.

Aykırı bir yazı oldu, özellikle günümüzde bu yazdıklarımdan çok rahatsız olacak insanlar oldukça fazla. Bilimden uzak ve doğamızla çelişen sosyolojik teorilerin zararlarını toplumda hissediyorum. Yorumlarda tartışalım, çekinmeyin, korkanın çocuğu olmaz.
Yazar hakkında
Mustafa K.
evrimsel olarak bakıldığı zaman biz protein bazlı yaşam formları olarak
evreni anladığımız için değil, kendi türlerimizi yaşatabildiğimiz için varız,
dolayısıyla da muhtemelen sezgilerimiz ve algılarımız ile gerçekler aynı şeyler değil.
sadece günü kurtarmak ve genlerimizi yaşatmak için geliştik ve bu duruma geldik.
hayata dair bildiğimiz her şey anladıklarımızdan ibaret ve
doğru anladığımızı sanmak en büyük yanılgımız olabilir.

Yorumlar

Günümüze yönelik düşünceler ve tespitlerinin yanlış olduğunu düşünüyorum. Dişi bakış açısından uzak yazılmış. Ayrıca geçtiğimiz birkaç on yılda toplumu değiştiren o kadar fazla etken oldu ki, modern dünyada cinsel seçilimi yorumlarken binlerce yılda oturmuş içgüdüler üzerinden yorumlamak tabiri caizse basite indirgemek olur. Seçilimlerde kriterler çok çok daha basit veya çok daha komplike olabilir, ama eminim ki içgüdülere pek yakın değil.
 
@BeyzaTheHuntress milyonlarca yıldır gelişen ve çalışan içgüdülerimiz var ve beynimizin ödül mekanizması, hormonların hangi durumda salgılanacağı, dolayısıyla da hissettiğimiz her şey bu içgüdülerin kontrolünde. Birkaç on yıllık değişimden ziyade 15 bin yıllık değişimi inceledim ve yorumladım.

Günümüzde sanayi devriminden sonra erkeğin kas gücünün önemi kalmadı, dolayısıyla da ataerkil sistem anlamsız hale geldi. Özümüze dönme sürecinde olduğumuzu belirtmemin sebebi buydu. Batıda, özellikle İskandinav ülkelerinde aile kurumu yok olma yolunda ilerliyor, kadınların erkeklere ihtiyacı yok, devlet tüm ihtiyaçları karşılıyor ve zaten kadınlar da çalışıp paralarını kazanıyorlar. Eskiden doğan çocuklara klan üyeleri ve kadının yakın akrabaları bakardı, şimdi ise sosyal devlet bakıyor, ya da kadın tek başına bakacak imkanlara sahip. Kadınlar erkekte statü arayışı yerine gerçekten erkeksi özellikleri aramaya başladılar, çünkü kendileri de para kazanıyorlar. Doğamıza dönme yolundayız ve bu saydıklarım en önemli gelişmeler. Sürecin sancılı geçeceğini düşünme sebebim kadınların tekrardan eş seçebilen konuma gelmesi, dolayısıyla her erkeğin eskisi gibi evlenip cinselliğe ulaşamaması. Çünkü artık kadınlar erkeğin parasına ve sağladığı imkanlara ihtiyaç duymuyor, sırf ihtiyaçları karşılansın diye içgüdüsel olarak çekici bulmadıkları erkeklerle beraber olmalarına da gerek kalmadı. Bu durum kadınlar tarafından çekici bulunmayan erkekler için süreci berbat hale getirdi, kadın düşmanı radikal düşünce akımları bile gelişti ve yükselişteler. Benim bu akımlarla hiçbir alakam olmadığını belirtmek isterim. Kadının tekrar eş seçen konuma gelmesini insanlık için olumlu bir gelişme olarak görüyorum.

Katılmadığın noktalarla ilgili eleştirilerini ve argümanlarını yazarsan okurum.
 
Başlığı okuyunca kadın ve erkek ilişkileri üstüne yine ne sallandı acaba diye girdim, dumur olarak çıktım. Öncelikle ön yargımı kenara bırakmam gerektiğini bir tokat gibi yüzüme vurdu bu yazı. Yazılan her satıra katılıyorum. Bizi hayvanlardan ayıran şeyin içgüdülerle değil akılla hareket etmemiz olduğunu söylerdi hocalarımız ve alttan alttan içgüdülerimizi baskılamayı öğütlerlerdi. Bunun ikili ilişkilerde ne kadar zararlı olduğunu öğrenmek insanı hayrete düşürüyor. Aklımız olabilir düşünebiliyor olabiliriz ama en temel ihtiyacımızı da utanılacak ve "evlenene kadar" uzak durulacak bir şey yapmak vicdansızlıktan başka bir şey değil.
 
@KendineCoderr her fikrin fanatiğinin canını sıkacak bir yazı oldu. Ataerkil sisteme dönmemiz gerektiğini düşünenler var, tam aksine kadınla erkeğin tamamen eşit olduğunu ve davranışlarımızdaki farkların sosyal normlardan kaynaklandığını iddia edenler de var. İki taraf da yazıyı ölümüne eleştirecektir ama ricam şu, argümanlarla gelin.

İnsanı hayvanlardan ayıran dikkate değer pek bir şey görmüyorum. En baskın canlı türüyüz hepsi bu. Kendimizle savaşıyoruz, uzun vadeli düşünmekten aciz; anlık çıkarlarla hareket ediyoruz. Anlık çıkarlarla kazdığımız çukurlarda sonumuzu hazırlıyoruz, aydınlanmaya yakın bile değiliz.
 
Kadının tekrar eş seçen konuma gelmesini insanlık için olumlu bir gelişme olarak görüyorum.
Kadının tekrar eş seçer konuma geldiği konusu apaçık ortada fakat dengeleri çok değiştireceğini henüz düşünmüyorum. Sizin anlatınıza göre (ben içgüdü meselesinde sizin gibi düşünmediğimi belirttim.) çok uzun süre boyunca içgüdülerimiz hislerimizi kontrol etti ve etmeye de devam ediyor. Bu ifadeden yola çıkarsak kadının eş seçerken bakacağı ''erkeksi'' özellikler yine içgüdülerinin ona ihtiyacı olanı fısıldadığı statü, güç, para gibi özellikler olmayacak mı? Kadınların erkek ilişkileri açısından çok fazla perspektifleri var ve bir tanesinden incelemeye çalışınca doğru saptamalar çıkmıyor ortaya. İş kalıcı eş seçimine geldiği zaman kadınların nelere dikkat ettiğini, neleri öncelediklerini duysanız şaşırabilirsiniz.
 
@BeyzaTheHuntress statü, güç ve para... Bunlar erkeksidir evet, kendimle de tartıştım ve emin oldum. Erkeğin içgüdüleri zaten bunları elde etmek üzerine kurulu, çünkü hayatta kalabildiğini ıspatlamanın en iyi yolları bunlar, dolayısıyla da kadınlar bu özelliklere çekiliyor.

Küçük bir detay, eskiden para yoktu ama günümüzde para zekanın bir göstergesi zaten. Para kazanmanın zeka ile ilişkisini daha sonra incelerim. Kısaca bahsedersem, paranın zekadan ziyade oyunu kuralına göre oynamakla ve doğru bağlantılar kurmakla alakalı olduğu bariz. İnsanları en iyi kandıran, zenginlerle en iyi yalakalık yapan, emeği en iyi sömüren ve insanları en iyi kazıklayanlar en zenginlerdir. Yine de sonuçta toplumdaki algı önemli ve bu algı paranın zeka göstergesi olduğunu söylüyor. Bu algının değişimi toplumda devasa bir aydınlanmaya sebep olurdu ama nerede... Belki de ben aykırılığı abartmışımdır, sonuçta para kazanmanın çalışmakla bile alakasız olduğunu düşünüyorum.

Neyse "günümüzde kadınların eş seçiminde dikkat ettikleri" mevzusuna gelelim. Bazı araştırmalar kadınların kendisinden %50 fazla para kazanan, kendisinden 15 cm uzun olan erkeklerle daha mutlu olacaklar gibi. Peki bu kadınlar %200 fazla kazanan ama kendileriyle aynı boyda olan, (hafif göbekli belki biraz da kel) erkekleri seçerler miydi acaba? Bence seçmezlerdi, seçseler de içlerine sinmezdi. Peki kendilerinden uzun ve zengin erkeklerle beraber olmayı hak edecek ne yaptılar ki? Güzel olmaları ve erkeğin kafasını ütülememeleri yeterli, bu kadar basit. Hatta ütüleyebilirsin bile, erkeklerin çoğu bunu alttan alır, öz saygıları düşüktür. Kadınlara zaafımız da var onu atlamayalım. Kadınlar bizden akıllı gerçekten de... Biz içgüdülerimiz emrediyor diye kendimizi ıspatlamaya çalışıyoruz, eşek gibi çalışıyoruz, hatta savaşıyoruz. Her türlü itliği pisliği yapıyoruz. Hepsinin özünde güç elde etme ve bunu gösterme çabası var. Efendi gibi asgari ücretle çalışıp annenin uygun gördüğü kızı istemeye gitsen yine üreyeceksin ve içgüdülerinin amacını gerçekleştireceksin ama... Ulan şunu kestirip atsak dünya daha güzel bir yer olacak da... Neyse iyice dalgaya vurmadan bitirsem iyi olur. "bizim de ciddiye alınacak bir yanımız yok haberiniz olsun" diye boşuna dememiş yazar.
 
Son düzenleyen: Moderatör:
Hocam merhaba. Tüm yazılarınızı okudum vs birebir katılmasam da bir çok konu da çok mantıklı açıklamalar yaptığınızı düşünüyorum. Ben size konudan alakasız bir soru soracağım. Yazılarınızı okuduktan sonra insan beyninin irade konusunda da nasıl çalıştığını çözmüşsünüzdür diye düşündüm. Youtube'da bunun hakkında bir çok video izledim fakat hala yeterli performansı gösteremiyorum. Ben galiba hala insanın irade konusunda nasıl çalışan bir makina olduğunu anlayamadım. Bu konuda sizce nasıl bir yol izlenmeli ?
 
''Tarla sürmek ciddi güç isteyen yorucu bir iştir ve dolayısıyla erkeğin kadından 20 kat fazla salgıladığı testosteronun verdiği kas gücü çok önemli hale geldi. O kadar önemliydi ki ataerkil sistemi doğurdu, muhtemelen asıl unsur buydu ama tek unsur bu değildi.''

Kesinlikle, başka unsurlar da olmalı. Çünkü Türkler göçebe yaşıyor ama ataerkil. Diğer milletler gibi olmasa da öyle. Yani kadına daha fazla değer vermeleri gibi.



''Kadınların %80'i en iyi %20'lik erkeği seçti, diğerleri sap gibi kaldı muhtemelen. Genlerimizin söylediğine göre erkeklerin sadece %30'u genlerini sonraki nesle aktarabilmiş, kadınların ise %70'i aktarabilmiş ve tahminlerimle uyuşuyor. Tabii bu genetik bilgi 'kadınların' tek eşliliğe geçişinden öncesini de kapsıyor. Öncesinde her erkek üreyebiliyor muydu ki? Hayır, bu noktada cinsel seçilim devreye giriyordu. Kadınlar en güçlü ve çekici erkeklerle daha fazla dans ediyordu ama bu diğerleriyle hiç dans etmedikleri anlamına gelmiyor tabii ki. Namusu tehlikeli yapan şeylerden biri de bu, cinsel seçilime çok sağlam bir darbe vurması. Sonrasında cinsel seçilime son darbeyi ataerkil tarım toplumu vuracaktı...''


Bu kısımda kadınların %80'i erkeklerin %20'sini seçti diyorsunuz. Ama aşağıda da erkeğin karşı cinsi seçmede kriteri nefes almasının yeterliliği diyorsunuz. Sonrasında doğurganlıkla alakalı şeyler diyorsunuz ama şöyle düşünün. O yüzde yirmiye giren erkektensiniz. Kadınlar sizin için ölüyor. En iyilerini seçmez misiniz? Hem diğer erkekler bön bön bakacak mı? Onlar da çabalar. Hatta gelir zorla bile yapar. Nasıl yakalayacaklar?




''Tarım toplumu ve namusun birleşiminden bayağı bir pislik ortaya çıktı; özel mülkiyet ve hırsızlık, takas sistemi ve para, mülkü korumak için tür içi çekişmeler, tekelleşme, güç dengelerinin bozulması ve en önemlisi... Neyse başımızı belaya sokmayalım, baş harfi D. Liberaller ve anarşistler anladı,''

Burada devleti kastettiniz sanırsam.
Orta Asya göçebeleri tarım yapmıyor ama saydıklarınızın çoğu vardı.



'' içgüdülerini baskılayan ve muhalefet edenler bunalımlar ve ağır depresyonlarla dolu hayatlar yaşıyor.''
Baskılamaktan kasıtı tam anlamadım. Evlenmeden yapmamak gibi mi?
 
@One Face "bu kısımda kadınların %80'i erkeklerin %20'sini seçti diyorsunuz. Ama aşağıda da erkeğin karşı cinsi seçmede kriteri nefes almasının yeterliliği diyorsunuz. Sonrasında doğurganlıkla alakalı şeyler diyorsunuz ama şöyle düşünün. O yüzde yirmiye giren erkektensiniz. Kadınlar sizin için ölüyor. En iyilerini seçmez misiniz? Hem diğer erkekler bön bön bakacak mı? Onlar da çabalar. Hatta gelir zorla bile yapar. Nasıl yakalayacaklar?"

Uzatmamak için atladığım detaylardan kaynaklı haklı sorular bunlar. Erkeğin eş seçme kriteri nefes almasıdır, olgunlaşmış olması şartıyla tabii ki. Kadın bolluğu çeken erkek daha seçici olacaktır zaten ama yeri gelir çirkin kadınla da üç beş dakika dans eder, kaybedeceği bir şey yoktur. Hatta erkeğin güzellik algısı kadınınkinden daha acımasızdır. Kadın çirkin erkekle yatmak istemez ama arkadaş olabilir yüz yüze bakabilir ama biz bunda bile zorlanırız, çirkin kadının yüzüne bakmak bile zor gelir.

Diğer erkekler de boş durmayacak tabii ki ama kadınlar tarafından seçilen erkek kadınlarını diğer erkeklerden koruyacak. Genellemeleri pürüzsüz istisnasız gibi düşünmek yanlış olur, yazının olmadığı zamanlardan bahsediyoruz, sadece tahminler yapabiliriz.

"Orta Asya göçebeleri tarım yapmıyor ama saydıklarınızın çoğu vardı."

Göç ettikleri yerlerdeki toplumlarla iletişimleri hiç mi yoktu? Etrafındaki herkes tarım toplumuna geçmişken etki altında kalmaman çok zordur. Yine de istisna olabilirler bilmiyorum.

"baskılamaktan kasıtı tam anlamadım. Evlenmeden yapmamak gibi mi?"

Daha çok cinsel tercih karmaşalarını kastettim ama dini baskılar da dahildir tabii. Erkekler erkeklikten utandırılıyor feminenleşiyorlar, kadınlar erkeksi olmaya çalışıyor vs... Bunların propagandası çizgi filmlerde bile yapılıyor, çocukların aklı bulandırılıyor. Maskülen doğasıyla kavgalı olan çok erkek var ve modern toplumda bu destekleniyor, sebebini anlıyorum ama başka zamanın konusu olsun. Kadınlar çok erkekle yatmayı marifet ve güçlü kadın olmak sanıyor, bunun marifet olmadığını her erkek bilir. Kadının doğası iyi erkeği seçmek üzerine kurulu, her önüne gelenle yatmak üzerine değil.
 
@Salih Gürbüz Determinizm ve özgür irade yazısının altında kitap dolusu tartışma var, onları okuman işine yarar. Yazılarım okuyucunun düşünmesine müsaade edecek şekilde boşluklarla doludur, dolayısıyla çok detaya girmem. Yazının altındaki tartışmada detayları derinlemesine tartışmıştık. Sonrasında diyalog halinde tartışmaya geçmiştik, yine birkaç kitabı dolduracak kadar uzun tartışmalar olmuştu. Kızla tartışırken önemli noktaları notlarıma kaydetmiştim duruyorlar. Bana instagramdan ulaşabilirsin, mustafa.kocer.nhl adresim.

Kızı ikna edebildin mi diye sorarsan cevabı uzun bir hikaye :)

Özgür iradeyi iyi anlaman için kilit unsur özgürlüktür, bunun üzerine düşün ve özgürlüğü anlamaya-tanımlamaya çalış. İrade yoktur demiyorum özgür değildir, dolayısıyla da beynin ürettiği bir yanılsama gibidir diyorum. Ya ruh varsa diye sorabilirsin haklı olarak, bu konuda da yazım var, ruh bile özgürlüğü sağlayamıyor.

Bilinç ve irade konusunda bilmen gereken en önemli şey bunların beynin ürünü olduğudur. Beyin fizikseldir ve fizik kurallarına göre çalışır, dolayısıyla da "fizik kurallarına uyan bir yapı nasıl özgür olabilir?" sorusu önemlidir. Nedensellik ilkesi, determinizm ve olasılıksallık üzerine de araştırmak işine yarayabilir. Sonuç olarak evren nedensel de çalışsa olasılıksal (rastgele) da çalışsa bu durum özgürlük kavramını pek de bağlamıyor. Dediğim gibi tartışmayı oku daha net anlayacaksın. Din ile ilgili kısımları atlayabilirsin zamandan kazanırsın.
 
Kadınlar çok erkekle yatmayı marifet ve güçlü kadın olmak sanıyor
Hayatının herhangi bir noktasında bunu beyan eden hiçbir kadınla karşılaşacağını düşünmüyorum. İlk ve ikinci yorumumda da bahsettiğim gibi modern dünya ilişkilerini içgüdülere (ne kadar köklü olursa olsun) dayandırdığınız zaman çıkarımlarınız bir noktadan sonra yersiz yargılara dönüşüyor. Son yıllarda iletişim imkanları o kadar gelişti ki, bahsettiğin on binlerce yıllık bütün o içgüdülerin zerre önemi kalmadı. Evvelki yazında özümüze dönmeye başladığımızdan bahsederken bu yazında erkek ve kadınların kendi rolleriyle problemleri olduğundan bahsediyorsun. İnternet denen şeyin bütün o estetik katili toplumsal dogmaları yok ettiğinin farkındasın. Bence dünya böyle çok daha renkli. Kadının primer amacının 'güçlü ve ideal erkeği seçmek' değil de 'bir günü daha sevişerek kapatmak' ta olabileceği bir dünya daha makul. Gitgide bu noktaya evriliyoruz ve insanlar özgürken, mutlu edecekleri gibi yaşarken yargılanmadıkları bir toplumda daha mutlular. Ayrıca lütfen artık çıkarım yaparken günümüz ile geçtiğimiz milyon yılı ayırarak yapın. Kadın ve erkeğin eş seçimi konusunda söylediklerinizi onlarca gözlemle çürütebilmek için dışarıda 1 gece takılmak fazlasıyla yeterli.
 
@BeyzaTheHuntress sakin ol ciddi avcı-yırtıcı kız 😂 "ben doğama aykırı yaşamak istiyorum" ya da "kadınlar artık doğalarına göre değil isteklerine göre yaşıyor" diyebilirsin sıkıntı yok ama içgüdüler modern dünyada etkisizdir diyemezsin. Senin gibi mantıklı olan ya da içgüdüler yerine hedonizmi seçen çok kadın var biliyorum anlatmana gerek yok. Hatta içgüdülerine uygun davranan kadınların modern dünyada gitgide azaldığını ve azınlıkta olduğunu da biliyorum. Ben bunları inkar etmedim, içgüdülerine aykırı yaşayan insanların mutlu olmadıklarını, tatmin olmadıklarını hatta içgüdüleriyle çok çatışırlarsa ağır depresyonlara girdiklerini söyledim. Tüm kadınlar ve erkekler içgüdülerine göre yaşayabiliyor olsa deprasyon ve antidepresan kullanımı gitgide artar mıydı? Bilimsel veriyse bilimsel veri, gözlemse gözlem, adamlıksa adamlık... Ve benim tarzım bu, ciddiyeti birkaç yıldır azalttım, insanlığın ve hayatın ciddiye alınmadan dalgaya vurularak çok daha katlanılır olduğunu fark ettim. Yanlış anlaşılmamak gibi bir derdim de yok, laflarımı çarpıtmak isteyenlere açık kapılar bırakmayı severim, küçük tuzaklar... Turnusol kağıdı gibi düşün. Alaycılığın dozunu kaçırmak da hoşuma gidiyor. Sana tavsiyem biraz rahat olman yönünde, "kadınlar şöyle böyle" dediğimde üstüne alınmana gerek yok, 'bazı' kadınları kastediyorum. Hem bak erkekleri daha da sert eleştiriyorum kimsenin sesi çıkıyor mu? Ah kadınlar... Solipsizm ve egosantrizm... Seninle ya da herhangi bir kadınla derdim yok, olamaz da zaten. İsterse suçlularla seri katillerle yatsın, isterse zengin adamları inek gibi sağsın, isterse zayıf karakterli iyi adamların duygularıyla oynasın... Benlik bir durum yok, bana zararı yok sonuçta. Bana hiçbir kadın zarar veremez, hatta canımı bile sıkamaz, tavsiye veriyorsam sizi sevdiğim için yani 😁

"aaa ne kadar da egoist ve narsistsin yaaa" 😂
 
sakin ol ciddi avcı-yırtıcı kız 😂
Bilimsel veriyse bilimsel veri, gözlemse gözlem, adamlıksa adamlık
Ah kadınlar... Solipsizm ve egosantrizm
Benlik bir durum yok, bana zararı yok sonuçta. Bana hiçbir kadın zarar veremez, hatta canımı bile sıkamaz
Aykırı bir yazı oldu, özellikle günümüzde bu yazdıklarımdan çok rahatsız olacak insanlar oldukça fazla
her fikrin fanatiğinin canını sıkacak bir yazı oldu.
Aydinlanmis gelismis insan hazretleri sizle tartismam icin sebep yok cok rahatsiz edici bir insansiniz. Denklik yok bir kere.
 
@laptopTavsiyesi mizah anlayışı olmadan hayat nasıl gidiyor?

Tartışma olması için argüman gerekir, saman adamlarla ya da karalama safsatalarıyla gelenlere ciddi ciddi cevap vermemi kimse beklemesin. Denklik yokmuş bak bak... Benden üstünsen argümanlarımı rahatlıkla çürütebilirsin değil mi? Hadi üstün insan biraz çabala uğraş kafa yor. Duyar kasmak kadar kolay değil ama...
 
Ben bunları inkar etmedim, içgüdülerine aykırı yaşayan insanların mutlu olmadıklarını, tatmin olmadıklarını hatta içgüdüleriyle çok çatışırlarsa ağır depresyonlara girdiklerini söyledim. Tüm kadınlar ve erkekler içgüdülerine göre yaşayabiliyor olsa deprasyon ve antidepresan kullanımı gitgide artar mıydı?
Bu kısma da cevap olarak yazabileceğim pek çok şey var lakin dışarıdan bakan birisi için çok ciddi görünüyorum sanırım 🤭 Zaten yazdığımla kalıyorum. Dediğin gibi tartışma olması için argüman gerekir. Güvenli alanda top sektirip tartışmayı alaya alarak yazdığın onca keskin cümlenin sorumluluğunu almıyorsun. Ayrıca üstüme alındığım herhangi bir şey yok. Yazdıklarım en az seninki kadar gayrişahsi idi. Bireysel olarak üstlendiğim bir dava yok.
 
@BeyzaTheHuntress Keskin cümlelerime rağmen hala oldukça seviyelisin, ya peygamber sabrına sahipsin ya da mizah anlayışın sağlam (bence ikincisi). Ciddi görünme konusunda aslında olay senin ciddiyetin değil benim ciddiyetsizliğim 😁 Dışarıdan bakan biri için ben nasıl görünüyorum acaba? Egoist ve narsist olduğumu söyleyen kadınlar olmuştu ama tanıdıkça fikirleri değişiyor genelde (bence baştan beri haklıydılar). Hatta mehdi olduğumu düşünen bir kız bile olmuştu ve yeterince ciddiydi. Mehdi olmak için tek eksiğim imanım olabilir.

Güvenli alanda top sektirmek, hmm... Güvenli alanlarım oldukça geniştir. Cevaplamaktan kaçtığım şeyler olduğunu kastediyorsun, detayları atlayıp genel bir cevap vermiştim. Detaylarda boğulmak istiyorsan bana uyar.
Sorumluluk almak konusu... Özgür iradesi olmayan biri herhangi bir davranışından sorumlu tutulabilir mi? Şaka şaka, güvenli alanda top sektirmeyelim değil mi 😂 Cümlelerin değil paragrafların sorumluluğunu alıyorum, hatta dur, tüm metnin sorumluluğu olsun, eşeğimi sağlam kazığa bağlamayı severim.

"Yazdıklarım en az seninki kadar gayrişahsi idi" yazdıklarınızdan benim fikirlerimi şahsi algıladığınız izlenimine kapılma gafletinde bulunmuş olabilirim cancağızım.
"Bireysel olarak üstlendiğim bir dava yok." benim var da pek sadık sayılmam, yaşlandıkça insanlığa ve hayata karşı ciddiyetimi kaybediyorum.
 
yaşlandıkça insanlığa ve hayata karşı ciddiyetimi kaybediyorum.
Farkındayım 🙃 İnsanların beyninizin içinde uçuşanlardan ziyade ağzınızdan çıkanı kâale aldığını hatırlatmak isterim. Bu noktada üslup konusunda dikkat etmenizi öneririm. Yine konfor alanınızı terk etmeniz gerekecek ama olsun 🤭 Hepimiz sosyal canlılarız nihayetinde.
 
@BeyzaTheHuntress genelde beynimin içinde uçuşanları kelimelerle ifade etmekte sorun yaşamam. Düz ve heyecansız bir üslup... Zamanında onu da yaptım ama şimdiki kesinlikle daha etkili, en azından sıkıcı değil. Önceki yazılarıma baktıysan görmüşsündür, oldukça ciddi bir adamdım 😂
 

Blog girdisi detayları

Ekleyen
Mustafa K.
Okuma süresi
6 dakika okuma
Görüntüleme
2.032
Yorumlar
31
Son güncelleme
Değerlendirme
5,00 yıldız 1 değerlendirme

Genel kategorisindeki diğer girdiler

Mustafa K. adlı kullanıcının diğer girdileri

Bu girdiyi paylaş

Geri
Yukarı