30 masalı, küçük çaplı esnaf internet cafelerden hallice bir internet cafemiz vardı lisede. Bodrum katta bulunan, duvarları yıkık dökük, rutubetli, küçük camlı, kışları biraz serin geçen, çift kapısı olan bir mekandan bahsediyorum. Evet, arkadaşlarınızla dersi ekip CS 1.6 kapışmak için çok ideal bir ortam olmasa da bundan 10 yıl öncesi için güzel bir nimetti bizim gibi lisesiler için.
Burayı da tabii ki öğrenciler işletiyordu. İnternet cafede görevli olduğunu öğrenen öğrenci kartını alıp, ıssız bodruma inerdi ve hademenin gelip ona kuralları anlatmasını beklerdi. Gözlüklü, 60'lı yaşlarında, 10 kelimesinden 2'sini anlamak için dibine kadar girdiğiniz bir amcaydı o hademe. Hızlı konuşurdu, emir kipini severdi, süresi dolanlara geçmiş olsun deyip ilginç bir gülüş atardı.
Soğuk bir kış sabahıydı. Sessizce sınıfına giren Jira o gün nöbetçi olduğundan habersizdi. Felsefede uyumayı, tarihte de açıp 3-5 matematik, fizik testi çözmeyi planlıyordu. Yoklamadan sonra gelen nöbetçi, internet cafede nöbetçi olduğunu söyleyene kadar keyfi yerindeydi, uyumak için güzel bir ortam oluşturmuştu ama adını duyunca içinden okkalı bir şeyler söyleyip internet cafenin yolunu tuttu.
Bahsettiğim amca geldi, aynı kuralları aynı ses tonu ve hızıyla sıraladı. Aldım anahtarı, oturdum koltuğa, yolladım amcayı. Bir süre sonra dersten atılanlar, okulun kekoları temizlikçi ablanın ''oğlum daha yeni sildim'' bağrışmalarıyla kapının önüne doğru koşuyorlardı. Topladım paraları, oturttum bu elemanları, açtılar, girdiler CS 1.6'larına, takılmaya başladılar.
İçerideki ''lan adam A'da, B'ye git bombayı kur, oğlum düzgün oyna şu oyunu, vursana oğlum, kes şunu, bıçak gelin ulannn'' bağrışmalarıyla Jira kameraya her şeyin kontrol altında olduğuna dair el sallayarak sinyal veriyordu. Birkaç saat bu şekilde geçer.
Birkaç CS'ci ve GTA'cı dışında içeride çok kimse kalmaz. Bir süre sonra birkaç kız ve erkek gelir içeri. Sözde E-Spor'cudur bunlar ama asıl amaçları kameranın kör noktasına geçip öpüşüp, koklaşmaktır. Parayı nakit alan, üstüne ses etmemem için birkaç lira daha fazla alan Jira halinden mutludur, bu arkadaşlara aldırış etmeden işine bakmaya devam eder.
Artık o ortam Jira'yı ne kadar sıkmışsa, kitaplarının üstüne kafayı koymuş ve biraz kestirmiştir. Normalde dışarıdan açılmayan kapı, hademe tarafından anahtarla açılır ve hademe içeri girer. Odayı genel bir kontrol ederken kör noktada öpüşüp koklaşan çifte kumruları görür ve bir bağırtıyla birlikte Jira'yı Everest'ten düşmüş gibi uyandır. Çifte kumrular kaçar, CS'ciler fısıldama moduna geçer, kabak döner ve Jira'ya patlar.
Jira'nın çok zamanı yoktur ve hemen B planına geçer. Aldığı rüşvetleri hademe amcaya söyleyince amca yine o hızlı konuşma sonrası gülüşünü atar. Oğlum biz bu kamerayı alalım, böyle daha çok para kırarız diyerek yine o şerefsiz gülüşünü atar ve böyle devam diyerek gider.
İşte benim gibi çifte kumruları ayırmak istemeyen ama bunu da bir avantaja çeviren biri için internet cafe nöbetçiliği böyle geçerdi. Cebe atmazdım ama hiç, Allah'ı var dürüst, temiz çocuktum.
Burayı da tabii ki öğrenciler işletiyordu. İnternet cafede görevli olduğunu öğrenen öğrenci kartını alıp, ıssız bodruma inerdi ve hademenin gelip ona kuralları anlatmasını beklerdi. Gözlüklü, 60'lı yaşlarında, 10 kelimesinden 2'sini anlamak için dibine kadar girdiğiniz bir amcaydı o hademe. Hızlı konuşurdu, emir kipini severdi, süresi dolanlara geçmiş olsun deyip ilginç bir gülüş atardı.
Soğuk bir kış sabahıydı. Sessizce sınıfına giren Jira o gün nöbetçi olduğundan habersizdi. Felsefede uyumayı, tarihte de açıp 3-5 matematik, fizik testi çözmeyi planlıyordu. Yoklamadan sonra gelen nöbetçi, internet cafede nöbetçi olduğunu söyleyene kadar keyfi yerindeydi, uyumak için güzel bir ortam oluşturmuştu ama adını duyunca içinden okkalı bir şeyler söyleyip internet cafenin yolunu tuttu.
Bahsettiğim amca geldi, aynı kuralları aynı ses tonu ve hızıyla sıraladı. Aldım anahtarı, oturdum koltuğa, yolladım amcayı. Bir süre sonra dersten atılanlar, okulun kekoları temizlikçi ablanın ''oğlum daha yeni sildim'' bağrışmalarıyla kapının önüne doğru koşuyorlardı. Topladım paraları, oturttum bu elemanları, açtılar, girdiler CS 1.6'larına, takılmaya başladılar.
İçerideki ''lan adam A'da, B'ye git bombayı kur, oğlum düzgün oyna şu oyunu, vursana oğlum, kes şunu, bıçak gelin ulannn'' bağrışmalarıyla Jira kameraya her şeyin kontrol altında olduğuna dair el sallayarak sinyal veriyordu. Birkaç saat bu şekilde geçer.
Birkaç CS'ci ve GTA'cı dışında içeride çok kimse kalmaz. Bir süre sonra birkaç kız ve erkek gelir içeri. Sözde E-Spor'cudur bunlar ama asıl amaçları kameranın kör noktasına geçip öpüşüp, koklaşmaktır. Parayı nakit alan, üstüne ses etmemem için birkaç lira daha fazla alan Jira halinden mutludur, bu arkadaşlara aldırış etmeden işine bakmaya devam eder.
Artık o ortam Jira'yı ne kadar sıkmışsa, kitaplarının üstüne kafayı koymuş ve biraz kestirmiştir. Normalde dışarıdan açılmayan kapı, hademe tarafından anahtarla açılır ve hademe içeri girer. Odayı genel bir kontrol ederken kör noktada öpüşüp koklaşan çifte kumruları görür ve bir bağırtıyla birlikte Jira'yı Everest'ten düşmüş gibi uyandır. Çifte kumrular kaçar, CS'ciler fısıldama moduna geçer, kabak döner ve Jira'ya patlar.
Jira'nın çok zamanı yoktur ve hemen B planına geçer. Aldığı rüşvetleri hademe amcaya söyleyince amca yine o hızlı konuşma sonrası gülüşünü atar. Oğlum biz bu kamerayı alalım, böyle daha çok para kırarız diyerek yine o şerefsiz gülüşünü atar ve böyle devam diyerek gider.
İşte benim gibi çifte kumruları ayırmak istemeyen ama bunu da bir avantaja çeviren biri için internet cafe nöbetçiliği böyle geçerdi. Cebe atmazdım ama hiç, Allah'ı var dürüst, temiz çocuktum.