Platon der ki

O laf öyle miydi?🤣
Farklı şeyler onlar. Değnekli olanda 2 beter durum arasında seçim yapmak vardır. Bu kılıçlı olanda ise eylemin getirdiği faydası kadar zarar verme ihtimali de olduğu belirtilir. Karşı tarafı yaralayabileceğin gibi kendini de kesebilirsin demek.
@Megaton alttaki görsel daha açıklayıcı gibi.
images (33).jpeg
 
Son düzenleme:
Bu arada diktatörün manası kötü değil. @Noble Six bu arkadaş dedi.
Diktatörün kelime olarak iyi mi kötü mü olduğunu kişinin yaptıkları belirler. Diktatör kelimesinin anlamı "mutlak güce sahip olan" ve "emir veren" demek. Şu anda "elit" kelimesini zengin sayanlar gibi, diktatör kelimesini de zorba anlamında kullanan çok kişi var çünkü yakın geçmişte olan kötü örnekler var. Hafızalarda son kötü diktatörler yer ettiği için çoğu kişi bu kelimenin direkt kötü anlamı olduğunu zannediyor, oysa geçmişte kötüler kadar iyi olanlar da oldu.

Antik Roma'dan bu yana geçmişte çok sayıda kişi "bu yetkilere" sahip oldu. Çoğuna da bu yetki ülkeyi o anda içinde bulunduğu durumdan kurtarması için verildi, bazıları gerçekten bunu yapıp genel olarak iyi anıldı bazıları da bu yetkileri kendi amaçları için kullanıp zalim olarak anıldı.
 
Diktatörün kelime olarak iyi mi kötü mü olduğunu kişinin yaptıkları belirler. Diktatör kelimesinin anlamı "mutlak güce sahip olan" ve "emir veren" demek. Şu anda "elit" kelimesini zengin sayanlar gibi, diktatör kelimesini de zorba anlamında kullanan çok kişi var çünkü yakın geçmişte olan kötü örnekler var. Hafızalarda son kötü diktatörler yer ettiği için çoğu kişi bu kelimenin direkt kötü anlamı olduğunu zannediyor, oysa geçmişte kötüler kadar iyi olanlar da oldu.

Antik Roma'dan bu yana geçmişte çok sayıda kişi "bu yetkilere" sahip oldu. Çoğuna da bu yetki ülkeyi o anda içinde bulunduğu durumdan kurtarması için verildi, bazıları gerçekten bunu yapıp genel olarak iyi anıldı bazıları da bu yetkileri kendi amaçları için kullanıp zalim olarak anıldı.
Ama hocam o yetkileri iyiye kullanan birisi varsa demokrasiye gerek kalmıyor değil mi? Çünkü iyiye kullanan adam zaten kafasının estiğine göre hareket etmez.
 
Diktatörün kelime olarak iyi mi kötü mü olduğunu kişinin yaptıkları belirler. Diktatör kelimesinin anlamı "mutlak güce sahip olan" ve "emir veren" demek. Şu anda "elit" kelimesini zengin sayanlar gibi, diktatör kelimesini de zorba anlamında kullanan çok kişi var çünkü yakın geçmişte olan kötü örnekler var. Hafızalarda son kötü diktatörler yer ettiği için çoğu kişi bu kelimenin direkt kötü anlamı olduğunu zannediyor, oysa geçmişte kötüler kadar iyi olanlar da oldu.

Antik Roma'dan bu yana geçmişte çok sayıda kişi "bu yetkilere" sahip oldu. Çoğuna da bu yetki ülkeyi o anda içinde bulunduğu durumdan kurtarması için verildi, bazıları gerçekten bunu yapıp genel olarak iyi anıldı bazıları da bu yetkileri kendi amaçları için kullanıp zalim olarak anıldı.
Bunun için Atatürk ve Mussolini güzel bir örnektir. Atatürk ve Mussolini diktatörü. Birisi diktatörlük bitsin yetkilerini kullandı, birisi bir ulusu ölümcül savaşa soktu.
Ama hocam o yetkileri iyiye kullanan birisi varsa demokrasiye gerek kalmıyor değil mi? Çünkü iyiye kullanan adam zaten kafasının estiğine göre hareket etmez.
İyi kullandığına kim karar verecek. Osmanlı gibi düşün. Fatih Sultan Mehmet ülkeyi iyi kullandı ama sonraki padişahlariçin geçerli değil. Yükselme durumu Bağdat fatihine kadar sürdü.
Orta halli ise. Ve durumu çok kötü İslam alimleri de vardı.
Sanmıyorum. İhtiyaçlar hiyerarşisi gibi düşün. Belirli kıstaslara erimesi lazım. Eğer fiziksel ihtiyaçlarından sorun yaşamazsa o zaman bilim yücelir. Eğer sonradan zengin olsa da olur.
 
Son düzenleme:
Ama hocam o yetkileri iyiye kullanan birisi varsa demokrasiye gerek kalmıyor değil mi? Çünkü iyiye kullanan adam zaten kafasının estiğine göre hareket etmez.
Yönetim biçimlerinin verimliliği bir sürü etkene bağlı. Halkın kültürü, tarihi, toplumsal hafızası ve bulunulan dönem gibi bir sürü kriter aslında o halk için hangi yönetimin daha uygun olduğunu belirliyor.

Bazı halklar, sevdiği bir diktatör (kral, başkan vs. ne derseniz...) başa geldiğinde büyük oranda mutlu olabiliyor. Bazıları ise ne olursa olsun çok seslilik olmadan bir yönetim biçimini şu anda benimsemez. Bu 2 örneğin de geçmişine bakarsan şöyle örnekleri görürsün: Birisinin geçmişinde saygı duyulan otoriter tek adamlar vardır ve çoğunluğu o kadar iyi olmasa da bu yönetim şeklini isterler. Bizde de 2. Mehmed, 1. Selim, 1. Süleyman, Atatürk gibi (düşman olanla muhatap bile olmam) kişiler o kadar iz bırakmış durumdalar ki, demokrasi isteyenlerin bile çoğuna kendi idealindeki otoriter yöneticiyi ver hemen kabullenir. Motivasyon aynıdır bu 2 taraf için de. Şu anda muhalif olanların çoğuna "istedikleri" kişiyi koltuğu geçirme fırsatı ver, bak nasıl ne yaparsa yapsın savunacak karşıt görüşlülere karşı izle.

Başka bir toplumun geçmişinde ise kendi aralarındaki hesaplaşmaların sonucu çok kanlı bir tarih vardır, bu halklar da çok sesli yönetim biçimleriyle kendi haklarını koruyup birlikte yaşamayı tercih eder. Onlar için birlikte yaşamanın yolu budur. Örneği de İskandinav ülkeleri, geçmişinde barbarın ötesi Viking kültürü olan ülkelere bak mesela, demokrasinin bayrak taşıyıcıları durumundalar. Doğru kültür, doğru halk, doğru zaman. 1. Dünya Savaşı sonrasında demokrasi rejiminin baskın olmasıyla bu halklar istediklerini bulmuş oldular, o yüzden de şu anda olabildiğince iyi şekilde yürütmeye çalışıyorlar.
 
Son düzenleme:
Başka bir toplumun geçmişinde ise kendi aralarındaki hesaplaşmaların sonucu çok kanlı bir tarih vardır, bu halklar da çok sesli yönetim biçimleriyle kendi haklarını koruyup birlikte yaşamayı tercih eder. Onlar için birlikte yaşamanın yolu budur. Örneği de İskandinav ülkeleri, geçmişinde barbarın ötesi Viking kültürü olan ülkelere bak mesela, demokrasinin bayrak taşıyıcıları durumundalar.
Bunu Beyaz Zambaklar Ülkesinde kitabında anlatıyor.
 
Bunu Beyaz Zambaklar Ülkesinde kitabında anlatıyor.
Tekrar okuma zamanım gelmiş, o kadar uzun zaman geçmiş ki kitaba dair aklımda çok az şey var. Bununla ilgili bir yorum olduğunu hatırlamıyorum mesela, belki de farkında olmadan oradan böyle bir çıkarım oluştu aklımda.
 
Tekrar okuma zamanım gelmiş, o kadar uzun zaman geçmiş ki kitaba dair aklımda çok az şey var. Bununla ilgili bir yorum olduğunu hatırlamıyorum mesela, belki de farkında olmadan oradan böyle bir çıkarım oluştu aklımda.
İnsanın bilinçaltında kalıyor. Ben de epub olarak okumuştum artık yeniden başladım. Gerçekten okunası bir kitap.
Finlandiyalıların eğitime verdiği önemi, demokrasisini anlatıyor.
" Okul bizim esas zenginliğimizdir. Bizde Rusların Ural Dağları'nda sahip olduğu zengin maden yatakları, Sibirya' nın altın rezervleri yok. Doğa, nimetlerini dağıtırken bize cimri davranmış."
Gerçekten şu söz her şeyi anlatıyor. Ülkenin kalkınması için madene ya da iş gücüne ihtiyaç yok. Finlandiya bunun örneği.
 
Finlandiyalıların eğitime verdiği önemi, demokrasisini anlatıyor.
Finler de ne kadar Viking kültürü içinde sayılabilir şüpheye düştüm şimdi. :D Bildiğim kadarıyla Vikingler aslında Cermen kökenliler, Finler ise Baltık kökenli olmaları lazım. Finlerin dillerinin içinde olduğu aileye bakarsak aslında Sibirya'nın batısıyla doğrudan bir köken bağlantıları var gibi duruyor. Kültürel olarak farklı bir tarihsel yolları var ama sonuç aynı yere çıkmış. Geçmişlerinde tıpkı kuzey Cermen halkları arasındaki gibi bir kanlı tarih var mı bilmiyorum.
 

Technopat Haberler

Geri
Yukarı