Başlık "Bağcılar'da yaşamaktan bıktım" ama yazının sonlarına doğru biraz konudan sapmış olabilirim.
14 yaşındayım, maalesef doğduğumdan beri Bağcılar'da yaşıyorum. Bağcılar'dan bahsetmeme gerek yok sanırım, insanı insan değil, sanki Tanrı kullarını cezalandırmak amacıyla yarattığı lanetli bir yer. Okuduğum ilkokul ve ortaokul leş gibiydi. İlkokullarda bile çocuklar kadın cinsel organı üzerinden küfür ediyor. Ortaokulda inancım yüzünden tonla baskıya uğradım; kilomla, boyumla dalga geçtiler. Şu an nitelikli denilebilecek bir lisede okuyorum neyse ki o keko ortamından en azından okul ortamı olarak kurtuldum. Ama kurtulsam ne yazar, ilkokul ve ortaokulda ortamdan dolayı asla sosyalleş(e)medim. Bu bende utangaç biri olmama neden oldu. Mesela insanlarla konuşurken zorlanıyorum. Diyelim ki sosyalleşmek, insanlarla tanışıp sosyal becerilerimi geliştirmek için dışarı çıktım. Göreceğim iki şey var: Aptal kekolar ve beton yığınları. Ayrıca yaşadığım bina yaklaşık 30-35 yıllık. Yani depreme dayanıksız, olası bir Marmara depreminde ölmeme ihtimalim düşük. Bir de dışarıdan ve komşulardan çok ses geliyor, ders çalışacağım zaman çalışamıyorum. Ve 14 yıl aynı evde yaşayınca da sıkılıyor insan bir süre sonra, bıkıyorsun, hem de Bağcılar'da ise yaşama isteğin kalmıyor. İnanın her gün aileme taşınmak için yalvarıyorum ama daha ev bakmıyorlar bile. İsteseler burayı kiraya verip, arabayı satıp, üstüne koyup taşınabilirler ama taşınalım dediğimde. Ve taşınsalar bile yine İstanbul'a taşınırlar bence.
Yani bu lanet olası kentten bıktım, burada yaşamam hayatımın her bir saniyesini bile kötü etkiliyor, bıktım burada yaşamaktan. Okulda birçok kişi mutluyken benim mutsuz olmamdan da bıktım. Burada harcadığım günlerin, yılların boşa gittiğini düşünmekten moralimin bozulmasından da bıktım. Ve aslında olay sadece Bağcılar da değil, direkt Türkiye'de yaşamak. Örneğin Avrupa'da, özellikle de ABD'de doğan ve benimle yaşıt birini görsem çok moralim bozuluyor. Ben buradan kurtulup kendimi oraya atmak isterken onlar zaten doğuştan buna sahip. Bu yüzden arada bir nihilizme kaydığım da oluyor, yaşamak anlamsız geliyor, sanki her şey boşaymış gibi geliyor. Ayrıca ABD ve çoğu Avrupa ülkesi T.C. Vatandaşlarına vize vermediği için de gittikçe gelecek hakkında duyduğum kaygı artıyor, daha karamsarlaşıyorum. Ölmezsem üniversiteye kadar Bağcılar'da yaşayacağımı düşünmek, ileride ya başarılı olmazsam diye düşünmek, ya yurt dışında çıkıp kendimi kurtarıp en azından hayatımın kalanını mutlu geçirmezsem diye düşünmek, eğer Türkiye'de kalırsam enflasyonun daha da kötüleşeceğini düşünmek beni bitiriyor. 10. sınıfa geçeceğim ve üniversite sınavına hazırlanmaya başlamayı düşünüyorum, ama bu kafayla sınava hazırlanırsam çalışırkenki verimimin düşebileceğinden de korkuyorum. Çünkü gerçekten geleceğe dair inancım yok ve ders çalışırken "ya her şey boşaysa?" diye düşünmeden duramıyorum.
Neyse, daha fazla vaktinizi çalmak istemem. Belki de boş konuşmuşumdur bilmiyorum, biraz içimi dökmek istedim. Bu kadar yazmışken "konu oluştur" butonuna basmamış bile olabilirim, ama eğer bunu okuyorsanız basmışımdır.
14 yaşındayım, maalesef doğduğumdan beri Bağcılar'da yaşıyorum. Bağcılar'dan bahsetmeme gerek yok sanırım, insanı insan değil, sanki Tanrı kullarını cezalandırmak amacıyla yarattığı lanetli bir yer. Okuduğum ilkokul ve ortaokul leş gibiydi. İlkokullarda bile çocuklar kadın cinsel organı üzerinden küfür ediyor. Ortaokulda inancım yüzünden tonla baskıya uğradım; kilomla, boyumla dalga geçtiler. Şu an nitelikli denilebilecek bir lisede okuyorum neyse ki o keko ortamından en azından okul ortamı olarak kurtuldum. Ama kurtulsam ne yazar, ilkokul ve ortaokulda ortamdan dolayı asla sosyalleş(e)medim. Bu bende utangaç biri olmama neden oldu. Mesela insanlarla konuşurken zorlanıyorum. Diyelim ki sosyalleşmek, insanlarla tanışıp sosyal becerilerimi geliştirmek için dışarı çıktım. Göreceğim iki şey var: Aptal kekolar ve beton yığınları. Ayrıca yaşadığım bina yaklaşık 30-35 yıllık. Yani depreme dayanıksız, olası bir Marmara depreminde ölmeme ihtimalim düşük. Bir de dışarıdan ve komşulardan çok ses geliyor, ders çalışacağım zaman çalışamıyorum. Ve 14 yıl aynı evde yaşayınca da sıkılıyor insan bir süre sonra, bıkıyorsun, hem de Bağcılar'da ise yaşama isteğin kalmıyor. İnanın her gün aileme taşınmak için yalvarıyorum ama daha ev bakmıyorlar bile. İsteseler burayı kiraya verip, arabayı satıp, üstüne koyup taşınabilirler ama taşınalım dediğimde. Ve taşınsalar bile yine İstanbul'a taşınırlar bence.
Yani bu lanet olası kentten bıktım, burada yaşamam hayatımın her bir saniyesini bile kötü etkiliyor, bıktım burada yaşamaktan. Okulda birçok kişi mutluyken benim mutsuz olmamdan da bıktım. Burada harcadığım günlerin, yılların boşa gittiğini düşünmekten moralimin bozulmasından da bıktım. Ve aslında olay sadece Bağcılar da değil, direkt Türkiye'de yaşamak. Örneğin Avrupa'da, özellikle de ABD'de doğan ve benimle yaşıt birini görsem çok moralim bozuluyor. Ben buradan kurtulup kendimi oraya atmak isterken onlar zaten doğuştan buna sahip. Bu yüzden arada bir nihilizme kaydığım da oluyor, yaşamak anlamsız geliyor, sanki her şey boşaymış gibi geliyor. Ayrıca ABD ve çoğu Avrupa ülkesi T.C. Vatandaşlarına vize vermediği için de gittikçe gelecek hakkında duyduğum kaygı artıyor, daha karamsarlaşıyorum. Ölmezsem üniversiteye kadar Bağcılar'da yaşayacağımı düşünmek, ileride ya başarılı olmazsam diye düşünmek, ya yurt dışında çıkıp kendimi kurtarıp en azından hayatımın kalanını mutlu geçirmezsem diye düşünmek, eğer Türkiye'de kalırsam enflasyonun daha da kötüleşeceğini düşünmek beni bitiriyor. 10. sınıfa geçeceğim ve üniversite sınavına hazırlanmaya başlamayı düşünüyorum, ama bu kafayla sınava hazırlanırsam çalışırkenki verimimin düşebileceğinden de korkuyorum. Çünkü gerçekten geleceğe dair inancım yok ve ders çalışırken "ya her şey boşaysa?" diye düşünmeden duramıyorum.
Neyse, daha fazla vaktinizi çalmak istemem. Belki de boş konuşmuşumdur bilmiyorum, biraz içimi dökmek istedim. Bu kadar yazmışken "konu oluştur" butonuna basmamış bile olabilirim, ama eğer bunu okuyorsanız basmışımdır.
Son düzenleyen: Moderatör: