Biyolojik olarak düşünürseniz bunun bir sahiplik kastı olmadığını anlarsınız. Yaklaşmadan kasıt ise cinsel birlikteliğin ölçüleridir. Belirlenen ölçülerde birlikte olabilirsiniz deniyor. Konu nereden nereye geldi. Siz ve sizinle beraber yazanların genel görüşünü tahmin edebiliyorum. İstemeseniz de, sevmeseniz de Allah nurunu tamamlayacaktır. Siz ise süresini bile tayin edemediğiniz hayatı, hükmedemediğiniz bedeninizle yaşayın bakalım. Zaman haklıyı ve haksızı ortaya çıkaracaktır.
Kadının mirastan erkeğin yarısı kadar pay alması,
Mahkemede şahitliğinin yarım sayılması,
Erkeğe, belirli koşullarda kadını dövme hakkı tanınması.
Tüm bunlar, metnin okumasında kadını eşit birey görmeyen zihniyeti yansıtıyor. "tarla" ifadesi.
Aynı durum "çarşaf" ve "peçe" için de geçerli. Bunlar ilahi birer emir değil, kökeni İslam'dan binlerce yıl önceki mezopotamya'ya dayanan, zamanla statü sembolü olmuş, İslam'ın ilk dönemlerinde ise sadece belirli bir sosyal sınıfı (hür kadınları) ayırt etmek için kullanılmış kültürel alışkanlıklardır. Bunlar, zamanla ve politik etkilerle dine sonradan eklenmiştir. Yani "dinin emri" denilen pek çok şey, aslında tarihsel ve kültürel birer yorumdan ibaret.
Bir tarafta, metindeki sorunlu ifadeleri "mecazdı, biyolojikti" gibi yorumlarla bugünün değerlerine uydurma çabası var. Diğer tarafta metni olduğu gibi okuyup, bu ifadelerin yazıldıkları dönemin ataerkil zihniyetini yansıttığını ve günümüzün eşitlik anlayışıyla taban tabana zıt olduğunu kabul etme dürüstlüğü var.
Sorun bizim "anlama kabiliyetimizde" değil, savunulması artık imkansız olan metnin kendisinde.
Neyse, daha fazla uzatmayacağım. Benim için konu kapanmıştır.
@Eldrithc göz ardı sayım artmaya devam ediyor. Aaslşdaaşlas.
