UYARI= Bu metin carsaf ve pecenin kamusal alanda yasaklanması gerekliligini savunan hukuki toplumsal ve guvenlik odakli kapsamli bir argumandir. Bu tartismanin sinirlarini en bastan netlestirmek isterim. Benim elestirim veya yasaklama talebim bireylere veya bu giysileri giymeyi tercih eden kadinlara karsi degildir. Her vatandasin inancina kiyafetine ve haysiyetine tam bir saygi esastir. Bir vatandas digerini giyimi yuzunden asagilama taciz etme veya yargilama hakkina sahip degildir. Elestirinin odagi bireyin ozgur iradesi degil. Giysinin kendisinin kamusal alanda nesnel olarak yarattigi ciddi sorunlardir. Asagida detaylandiracagim bu giysiler Türk kulturune yabanci olmalari kuranin dogrudan emri olmamalari kamu guvenligine tehdit olusturmalari ve radikal siyasi ideolojiyi temsil etmeleri nedeniyle yasal duzenlemeyi gerektirir. Tartisma hukuki zorunluluk toplumsal cikar ve demokratik duzenin korunmasi zemininde yuruyecektir. Amacimiz kisisel inanci sorgulamak degil toplumsal butunlugu korumaktir.
Bu giysilerin kokenini ve tarihsel yolculugunu anlamak İslam diniyle olan gercek iliskisini kavramak acisindan kritiktir. Ortunme adeti İslam'dan binlerce yıl once baslamıstır. Kokeni mezopotamyadaki asur ımparatorluguna kadar uzanir. Ortunme ilk ortaya ciktiginda amacı kadını gizlemek degil. Onun toplumdaki saygın ve elit konumunu ilan etmekti. Yani kokeni bir din emri degil. Sosyal ayrımcılık kuralıdır. Kuran'da bugünkü anlamıyla carşaf veya peceyi dogrudan emreden tek bir ayet yoktur. Ayetlerin amacı kadının tanınması ve vücut hatlarının örtülmesidir. Yüzü tamamen kapalı bir insan tanınamaz. Bu durum ayetin ifade ettigi amacla dogrudan celisir.
Bazı cevreler guvenlik nedeniyle sadece pecenin yasaklanmasını carşafin serbest kalmasını savunur. Bu bir çözüm degildir. Çünkü carşaf yüz açık olsa bile toplumsal acıdan masum bir sembol degildir. Carşaf tek tip siyah renk ve vücudu tamamen sekilsiz bırakan yapısıyla sadece bir örtü degil siyasi bir uniformadır.
Bu üniforma biz ve onlar ayrımını kamusal alana tasır. Toplumsal bütünlügü ve bir arada yaşama kültürünü zayıflatır. Anadolu kültürüne yabancı olan bu tek tip siyah giysi. Dini bir gereklilik degil ideolojik bir karsı duruş sergiler. Atatürk'ün kıyafet devrimleri cagdas bir ulusal kimlik yaratmayı amaçlamıstır. Carşaf bu ortak kimligi acıkca reddeder.
En temel ve tartisilmaz sorun kamu güvenligidir. Yüzü tamamen örten peçe. Modern devlette kimligin tespit edilebilirligi ilkesini yok sayar. Bu durum devletin vatandasını koruma görevinde ciddi bir zaafiyet yaratır. Fransa Belçika Tunus Fas gibi bircok ulke bu sebeple peçeyi yasaklamıstır.
Hukuki destek olarak AİHM (S.A.S. / Fransa) davasında bu yasagı kamu düzenini koruma gerekcesiyle hukuka uygun bulmustur. Bu karar carşaf ve pece yasagı icin en üst düzeyde hukuki destektir.
Yüzü açık carşaf dahi güvenlik riskini tamamen ortadan kaldirmaz. Güvenlik riski yalnızca yüzün kapanmasıyla sınırlı degildir. II. Abdülhamid döneminde oldugu gibi. Erkeklerin carşaf altına gizlenerek suc isleme riski carşafı da şüpheli bir giysi haline getirir. Gizlenmeyi saglayan tum giysileri kapsar.
Carşaf ve peçe kadın haklarına temelden aykiridir. Bu giysiler kadını toplumsal iletişimden soyutlar. Yüz ifadesini yok ederek onu görünmez kılar. Bu kadının sosyal hayata egitime ve işgücüne katılımının onunde yapısal bir engeldir.
Bazı kadınlar bu giysiyi özgür iradeyle sectigini iddia etse bile. Devletin temel görevi nesnel esitligi saglamaktir. Kadin üzerinde toplumsal ve ailevi baskıyı simgeleyen bir uygulamaya. Özgürlük adı altında göz yummak. Kadın erkek esitligi ilkesiyle çelisir. Devlet bireysel özgürlük bahanesiyle kadını soyutlayan ve ikincil konuma iten bir uygulamayı kamusal alanda tolere edemez.
Carşaf ve peçenin kamusal alanda yasaklanması gerekliligi Türk kulturune yabancılık dini özden sapma radikal siyasi sembolizm kamu güvenligi tehdidi ve kadın hakları ihlali gibi katmanlı nedenlere dayanır. Bu yasak cumhuriyetin temel degerlerini ve medeni toplumsal duzeni korumaya yonelik zorunlu bir adım haline gelmistir.
Yıllardır hep aynı konular. Değişmeyen, insanın bıktığı, usandığı, artık yeter dediği konular haline geldi bunlar.
Ülkenden şöyle bir kafanı uzatıp baktığın zaman, etrafındaki büyük ülkelerde neler oluyor dediğinde,
Çin'e bakıyorsun adamlar ultra yollar, iş gücü %400 kat verimlilik sistemi, yazılım, AI, uzay gibi alanlarda çığır açmış.
Avrupa'ya bakıyorsun, sistematik bir düzen oturmuş, rant sistemi yok, 50-60 belkide 70 yıllık kaldırım sistemleri var belediyecilikte mesela. İnsanlarda düzen ve hoşgörü oturmuş, kimsenin kafasını çeviripte bu ne yapıyor dediğini göremiyorsun. Sanayi sistemine girmeyeceğim bile.
Amerika'ya baktığında ise, yine uzay ve teknoloji alanında, askeri savunma alanında büyük bir güç görüyorsun. Bazı eyaletlerinde problemler var sokaklarını görüyoruz. Fakat literatürde genel olarak konumlandırdığımız nokta, eskisi kadar olmasa da süper güç kategorisinde hala.
Rusya'ya girmeyeceğim bile konu olarak, sadece youtube'da açın izleyin sokak turlarını, kendiniz görün insanlar neler yapıyor oralarda.
Lakin gelelim bizim coğrafya'ya ve etrafındakilere...
Yıllardır hep aynı konu, aynı primat sistemi düşünce ve değişmeyen gerileme sistemli konular hala bıkmadan usanmadan devam ediyor burda.
Beyler, bu sorularla bu düşünceyle gelişemezsiniz. Net söylüyorum size. Bu konularla kendinizi ve çevrenizdekileri yormayın. Bırakın isteyen istediğine inansın, kimsenin kimseye baskı kurmaya hakkı yoktur.
Gelişmek için büyük medeniyetleri örnek almak gerekir.