Eskisi gibi güzel oynayamamak

Umutcan12

Hectopat
Katılım
4 Ocak 2021
Mesajlar
12
Çözümler
1
Daha fazla  
Cinsiyet
Erkek
6 yaşımdan beridir oyunlarla içli dışlı bir insanım, öyle ki arkadaşlarımın çoğu zaman "ne saçma sapan bir oyun" dedikleri oyunları bile zevkle oynayan devamını gözleyen birisiydim. FPS oyunlarının bende yeri bambaşka karşındakinden iyi olma çabası yeteneklerini üst üste koyarak inanılmaz roundlar almak rakibi ve takımını hayran bırakmak bunlar benim için azim, hırs ve içimdeki özgüveni körüklediği için benim için çok özel. CS olsun Half-Life olsun hikaye tabanlı FPS oyunları olsun geçmişteki ve günümüzdeki çoğunu oynadım bu tecrübe sayesinde de hangi FPS oyununa girsem iyi performans gösterebildim ama içten içe bitiyorum bunu hissediyorum, reflekslerim gözümün oyuna yetişmesi ellerimin koordinasyonu yavaş yavaş bunların hepsini kaybediyorum. Eskiden main hesaplarımı kasarken kendi elomda 20'li hanelerin altını görmezdim 1V1, 2V1 fark etmezdi iyiydim buna güvenir alnımın akıyla çıkardım. İnsanlar kendini elona git diye söverlerdi benim de tek derdim yükselmekti en iyi aime sahip olan kişilerin olduğu yerlerde onlara karşı kazanma dürtüsü sürekli beni heyecanlandırırdı. Ben bitiyorum eskisi gibi vurmak özgüvenle oyuna girmek istiyorum, çünkü ben bundan zevk alıyordum 2 sene de o kadar geriledim ki Silver hesapta bile 10'u zor vuruyorum eriyorum ama engel olamıyorum. Oyun bilgimi geliştireyim oyun takibim çok iyi olsun belki eski aimim olmayabilir ama yarısı bile yeter, bilgimle pekiştirerek yine zevk alabilirim dedim. Bir süre zevk aldım ama öz güvenim gitmişti, aimimi kaybettikçe ne oyun bilgisinin bir anlamı kaldı ne de oynamamın. Sıkıntı şu ki oynamak istiyorum deliler gibi eski günlerdeki o "kanka napıyorsun çok iyisin be" sözlerini tekrardan duymak istiyorum. Bir yandan önümde duran adama bile refleks gösteremiyorum, nasıl düzeleceğim arkadaşlar? Ben tarih oluyorum.

Eski aim düzeyimi merak edecek olursanız aktif olarak Valorant oynuyorum oradan örnek vereyim aim immo oyun bilgisi plat derim şu an ise aim bronz oyun bilgisi yücelik derim.
 
Son düzenleyen: Moderatör:
Dostum Valorant hissiyat oyunu. Yapışıyoruz, uykulu araba sürmek gibi düşün. Bu konuyu biliyorum çünkü bende içindeyim.

Tavsiye olarak ölüm kalım başla şu andan itibaren. 20 tur falan at şakasız. Atış mekaniğine odaklan. Burst fire atarak oyna oyunu. Bunu alışkanlık edin. CTRL tuşunu ayarlardan kaldır çömelip taramayı bırak. Biraz oynayışına dikkat et şuanda yaptığın hata büyük ihtimalle çömelip taramaya başlamak.

Bu dediklerimi alışkanlık haline getirince Gamesens'in varsa anında değişimi göreceksin. Olay mouseyi nereye götürdüğün değil movementin ve atış şeklin.
 
6 yaşımdan beridir oyunlarla içli dışlı bir insanım, öyle ki arkadaşlarımın çoğu zaman "ne saçma sapan bir oyun" dedikleri oyunları bile zevkle oynayan devamını gözleyen birisiydim. FPS oyunlarının bende yeri bambaşka karşındakinden iyi olma çabası yeteneklerini üst üste koyarak inanılmaz roundlar almak rakibi ve takımını hayran bırakmak bunlar benim için azim, hırs ve içimdeki özgüveni körüklediği için benim için çok özel. CS olsun Half-Life olsun hikaye tabanlı FPS oyunları olsun geçmişteki ve günümüzdeki çoğunu oynadım bu tecrübe sayesinde de hangi FPS oyununa girsem iyi performans gösterebildim ama içten içe bitiyorum bunu hissediyorum, reflekslerim gözümün oyuna yetişmesi ellerimin koordinasyonu yavaş yavaş bunların hepsini kaybediyorum. Eskiden main hesaplarımı kasarken kendi elomda 20'li hanelerin altını görmezdim 1V1, 2V1 fark etmezdi iyiydim buna güvenir alnımın akıyla çıkardım. İnsanlar kendini elona git diye söverlerdi benim de tek derdim yükselmekti en iyi aime sahip olan kişilerin olduğu yerlerde onlara karşı kazanma dürtüsü sürekli beni heyecanlandırırdı. Ben bitiyorum eskisi gibi vurmak özgüvenle oyuna girmek istiyorum, çünkü ben bundan zevk alıyordum 2 sene de o kadar geriledim ki Silver hesapta bile 10'u zor vuruyorum eriyorum ama engel olamıyorum. Oyun bilgimi geliştireyim oyun takibim çok iyi olsun belki eski aimim olmayabilir ama yarısı bile yeter, bilgimle pekiştirerek yine zevk alabilirim dedim. Bir süre zevk aldım ama öz güvenim gitmişti, aimimi kaybettikçe ne oyun bilgisinin bir anlamı kaldı ne de oynamamın. Sıkıntı şu ki oynamak istiyorum deliler gibi eski günlerdeki o "kanka napıyorsun çok iyisin be" sözlerini tekrardan duymak istiyorum. Bir yandan önümde duran adama bile refleks gösteremiyorum, nasıl düzeleceğim arkadaşlar? Ben tarih oluyorum.

Eski aim düzeyimi merak edecek olursanız aktif olarak Valorant oynuyorum oradan örnek vereyim aim immo oyun bilgisi plat derim şu an ise aim bronz oyun bilgisi yücelik derim.

Açıkçası yaş ilerledikçe bu durum normal. Ayrıca Valorant aim oyunu değil. Kendimden örnek vereyim 15-16'lı yaşlarımda 5 sezon boyunca yüce stuck olarak takıldım, gamesens olarak çok iyi değildim ama aim olarak gayet iyiydim her flick vuruşum neredeyse istisnasız gidiyordu diyebilirim. Sonra 18 yaşında aimim eskiye nazaran daha kötü olmasına rağmen gamesens ile immo3e kadar çıktım. Anlık olarak da, 20 yaşına girmek üzereyim ve muhtemelen gamesens olarak geçmişe nazar en top durumdayım, sanki wallhack kullanıyormuş gibi oyunda ki her şey çok rahat okunabiliyor, aim desen anca yüce aimi eder ama immoda takılıyorum şu an da. Yaşım daha da ilerledikçe biliyorum ki benim de aimim gitgide zayıflayacak, yaşlanıyoruz ve refleksler yavaş yavaş köreliyor.
 
Dostum Valorant hissiyat oyunu. Yapışıyoruz, uykulu araba sürmek gibi düşün. Bu konuyu biliyorum çünkü bende içindeyim.

Tavsiye olarak ölüm kalım başla şu andan itibaren. 20 tur falan at şakasız. Atış mekaniğine odaklan. Burst fire atarak oyna oyunu. Bunu alışkanlık edin. CTRL tuşunu ayarlardan kaldır çömelip taramayı bırak. Biraz oynayışına dikkat et şuanda yaptığın hata büyük ihtimalle çömelip taramaya başlamak.

Bu dediklerimi alışkanlık haline getirince Gamesens'in varsa anında değişimi göreceksin. Olay mouseyi nereye götürdüğün değil movementin ve atış şeklin.
Teşekkür ederim tavsiyen için aklımda bulunduracağım ama yazımda kastettiğim movement sıkıntısı

Açıkçası yaş ilerledikçe bu durum normal. Ayrıca Valorant aim oyunu değil. Kendimden örnek vereyim 15-16'lı yaşlarımda 5 sezon boyunca yüce stuck olarak takıldım, gamesens olarak çok iyi değildim ama aim olarak gayet iyiydim her flick vuruşum neredeyse istisnasız gidiyordu diyebilirim. Sonra 18 yaşında aimim eskiye nazaran daha kötü olmasına rağmen gamesens ile immo3e kadar çıktım. Anlık olarak da, 20 yaşına girmek üzereyim ve muhtemelen gamesens olarak geçmişe nazar en top durumdayım, sanki wallhack kullanıyormuş gibi oyunda ki her şey çok rahat okunabiliyor, aim desen anca yüce aimi eder ama immoda takılıyorum şu an da. Yaşım daha da ilerledikçe biliyorum ki benim de aimim gitgide zayıflayacak, yaşlanıyoruz ve refleksler yavaş yavaş köreliyor.

Katılıyorum yücelik yokken plat stuck kalmıştım her el en az 30,40 bırakıyordum yan hesap açıp kasma kararı aldıktan sonra ise dia3 immo arası oynadım fakat hesabı benimseyemediğim için bir süre sonra Valorant'dan sıkılıp bırakmışlığım oldu veya düşük elo da takılıyordum şu an ise gamesens var ama movementımı kaybettim bildiğin nereye peek atacağını biliyorum fakat vurulan hep ben oluyorum.
 
Son düzenleme:
Büyüyorsunuz, yaş alıyorsunuz, yavaşlıyorsunuz... Aslında sistematik şekilde YAVAŞLATILIYORSUNUZ... Hayat tepenize çökmeye başlıyor. Hele ki şu anda 20'li yaşlardaysanız veya bu civara yakınsanız maalesef çok ağır vurdu hayat koşulları bu yeni jenerasyonu. Bir çocuk 15 yaşında hayatını kazanmanın derdine düşmemeli... Bu çok acı maalesef. Ben 34 yaşındayım. Uzuuuuun bir süre çocukluğumun, gençliğimin tadını çıkartabildim ne mutlu ki. Muhtemelen o keyfi çıkartabilen son nesil bizdik. Çünkü baskı böyle değildi. Biz de tabii ki başarılı olmak için çabaladık ama ne rekabet bu seviyedeydi ne de ülke bu haldeydi. Bizim jenerasyon bir şekilde istediği şeyleri elde edebilecek imkana sahipti. En azından bir şansımız olduğunu hep biliyorduk. Bunun verdiği rahatlık çok önemliymiş. Yeni nesil gençlere bakınca çok net anlıyorum bunu artık.

Aslında reflekslerinizi yavaşlatan, sizi sanki bitiyormuş, eriyormuş gibi gösteren şey de bu hayat gayesi. Çünkü oyun oynarken sadece oyunu düşünmüyorsunuz. Düşünemiyorsunuz... O iş genelde 15-16 yaşlarına kadar öyle gidiyor en fazla artık günümüzde. Üniversite hayali kurarken ders çalışmak yerine oyun oynarken onun verdiği suçlulukla oynuyorsunuz. Üniversiteye giriyorsunuz bu kez de acaba iş imkanları bulabilecek miyim diyorsunuz, kendi paramı kazanmaya başlayabilecek miyim diye kendinizi kemiriyorsunuz. Bu sırada bir kız/erkek arkadaşınız oluyor, ona fazlasıyla zaman ayırmanıza rağmen doyumsuzluktan kaynaklanan tepkiler alıyorsunuz... İlişkiler vıcık vıcık bir hale geldiği için enerjinizi sömürüyor adeta. Sadece aşk hayatı değil, okurken de böyle, çalışırken de... Sürekli birileriyle kıyaslanıyorsunuz. Üniversiteden de alnınızın akıyla çıktınız diyelim, bu kez de iş hayatı başlıyor. Zaten size yetmeyen kişisel zamanınız iyice azalıyor. 7'de eve geldiğinizi düşünün. Ertesi sabah tekrar 7'de kalkacaksınız. Ama bu kez öğrenci değilsiniz. Belki hayatınızı birisiyle birleştiriyorsunuz, artık çift kişilik yaşamak zorunda kalıyorsunuz. Eve gelince eşiniz, çocuğunuz bekliyor olabilir. Bir duş alıp yemek yeseniz 1 saat daha gitti. Topu topu 3 saatiniz kalıyor. Dinleneceksiniz, hobilerinize zaman ayıracaksınız ama sorumluluklar da iyice artıyor. Bu sırada anneniz, babanız da yaş alıyor, problemleri artabiliyor. Bunlara kafanız takılıyor. Yetişmeniz, yardım etmeniz gereken durumlar oluyor. Hiç kaybetmem dediğiniz kişileri kaybediyorsunuz. Uzaaar gider bu böyle.

Bu durumda eskisi gibi fit kalamayacağınızı garanti ederim. Bunların hepsini yaşarsınız diye bir kural yok ama mutlaka birkaç tanesi gelecek başınıza. Onlardan da kaçamıyorsunuz. Ben de bu yazdıklarımı çok hafif hisseden, en alt sınırdan yaşayan şanslı birisiyim diyebilirim. Buna rağmen klasik tabirle oyunlarda rekabet edecek kafa ve enerji kalmıyor insanda. Bende de 26-27'den sonra bu bahsettiğiniz yavaşlama iyice kendini göstermeye başlamıştı. Artık zaten ihtiyarladık :) Şu saatten sonra eski rekabetçi halimi yakalamak gibi bir amacım zaten olamaz :)

Oyunlara dönersek, ben huzuru oyun tarzımı değiştirmekte buldum. 13-18 yaş aralığım turnuvalarda derece yapacak seviyede Counter-Strike oynayarak geçti mesela. O zaman 1.5 veya 1.6'da haliyle rank sistemi falan yoktu. Yerel turnuvalar düzenlenirdi. Okullara, AVM'lere afişler asılırdı. Genelde büyük internet kafe zincirleri düzenlerlerdi. Ankara'da il şampiyonluğu kazanıp annemin gidelim oğlum demesine rağmen İstanbul'daki finale gitmeye üşenmişliğim vardır. :) Tabii ödül dandikti o da ayrı mevzu...

Şimdi Escape From Tarkov oynuyorum mesela. Çünkü harita bilgisi ve stratejik karar alabilme yetisi, aim'den çok daha önemli ve size oyunu kazandırıyor. LoL, DoTA vb oyunlar yerine WoW oynamayı tercih ediyorum. WoW'da da rekabetçi olmak 7/24 dungeon zorlamak yerine yeterince item level kastığımda geri kalan zamanda keyfine vara vara, hikayeyi takip ede ede oynamayı seviyorum. Kozmetik topluyorum, binek topluyorum, değişik sınıfları kasıyorum, easter egg olabilecek şeyleri kovalıyorum gibi gibi...

Çok canım PvP çekerse 100 yıl karakter kasıp P2W yapan bir oyuncuyla kapışıp tilt olacağım para tuzağı oyunlar yerine Albion Online'da pazardan idare eder bir set alıp PvP'mi yapıp ölsem de öldürsem de tatmin olup bir oh çekip, bugün de dozumu aldım diyorum :) Albion'da solo PvP'de bana yetecek bir set parasını 15-20 dakikada çıkartabildiğimi de düşünürsek müthiş bir kolaylık sağlıyor oyun bana.

Hatta bazen kafa dinlemek istersem Poke-Nexus MMORPG'sine giriyorum. Çok eğlencelidir tavsiye ederim bu arada. Veya Elite Dangerous'a girip galakside 1-2 saat gezmek, basit görevler yapmak bile hoş geliyor.

Mesela en önemlisi hala sohbet kültüründen kopamadığımız için arkadaşlarımla düzenli olarak haftada 1-2 kez FRP oynuyoruz. PC başından ayrılmak iyi geliyor. Sohbet, şamata gırgır derken en zevkli zaman geçirten aktivitelerden biridir.

Çok uzun oldu belki yazı ama size de naçizane tavsiyem; eğer yavaşladığınızı düşünüyorsanız, eskisi gibi olma hırsını bırakın. Yeni halinize adapte olup tercihlerinizi yavaş yavaş değiştirin. Mutluluk eskiye özlemde değil, yeni halinize ayak uydurmakta saklı. Tecrübeyle sabit. Çünkü bu kez de bambaşka stratejiler, yöntemler geliştiriyorsunuz. Daha önce olmadığınız şeylerde çok daha iyi oluyorsunuz. Başka tecrübeler ediniyorsunuz.
 
Büyüyorsunuz, yaş alıyorsunuz, yavaşlıyorsunuz... Aslında sistematik şekilde YAVAŞLATILIYORSUNUZ... Hayat tepenize çökmeye başlıyor. Hele ki şu anda 20'li yaşlardaysanız veya bu civara yakınsanız maalesef çok ağır vurdu hayat koşulları bu yeni jenerasyonu. Bir çocuk 15 yaşında hayatını kazanmanın derdine düşmemeli... Bu çok acı maalesef. Ben 34 yaşındayım. Uzuuuuun bir süre çocukluğumun, gençliğimin tadını çıkartabildim ne mutlu ki. Muhtemelen o keyfi çıkartabilen son nesil bizdik. Çünkü baskı böyle değildi. Biz de tabii ki başarılı olmak için çabaladık ama ne rekabet bu seviyedeydi ne de ülke bu haldeydi. Bizim jenerasyon bir şekilde istediği şeyleri elde edebilecek imkana sahipti. En azından bir şansımız olduğunu hep biliyorduk. Bunun verdiği rahatlık çok önemliymiş. Yeni nesil gençlere bakınca çok net anlıyorum bunu artık.

Aslında reflekslerinizi yavaşlatan, sizi sanki bitiyormuş, eriyormuş gibi gösteren şey de bu hayat gayesi. Çünkü oyun oynarken sadece oyunu düşünmüyorsunuz. Düşünemiyorsunuz... O iş genelde 15-16 yaşlarına kadar öyle gidiyor en fazla artık günümüzde. Üniversite hayali kurarken ders çalışmak yerine oyun oynarken onun verdiği suçlulukla oynuyorsunuz. Üniversiteye giriyorsunuz bu kez de acaba iş imkanları bulabilecek miyim diyorsunuz, kendi paramı kazanmaya başlayabilecek miyim diye kendinizi kemiriyorsunuz. Bu sırada bir kız/erkek arkadaşınız oluyor, ona fazlasıyla zaman ayırmanıza rağmen doyumsuzluktan kaynaklanan tepkiler alıyorsunuz... İlişkiler vıcık vıcık bir hale geldiği için enerjinizi sömürüyor adeta. Sadece aşk hayatı değil, okurken de böyle, çalışırken de... Sürekli birileriyle kıyaslanıyorsunuz. Üniversiteden de alnınızın akıyla çıktınız diyelim, bu kez de iş hayatı başlıyor. Zaten size yetmeyen kişisel zamanınız iyice azalıyor. 7'de eve geldiğinizi düşünün. Ertesi sabah tekrar 7'de kalkacaksınız. Ama bu kez öğrenci değilsiniz. Belki hayatınızı birisiyle birleştiriyorsunuz, artık çift kişilik yaşamak zorunda kalıyorsunuz. Eve gelince eşiniz, çocuğunuz bekliyor olabilir. Bir duş alıp yemek yeseniz 1 saat daha gitti. Topu topu 3 saatiniz kalıyor. Dinleneceksiniz, hobilerinize zaman ayıracaksınız ama sorumluluklar da iyice artıyor. Bu sırada anneniz, babanız da yaş alıyor, problemleri artabiliyor. Bunlara kafanız takılıyor. Yetişmeniz, yardım etmeniz gereken durumlar oluyor. Hiç kaybetmem dediğiniz kişileri kaybediyorsunuz. Uzaaar gider bu böyle.

Bu durumda eskisi gibi fit kalamayacağınızı garanti ederim. Bunların hepsini yaşarsınız diye bir kural yok ama mutlaka birkaç tanesi gelecek başınıza. Onlardan da kaçamıyorsunuz. Ben de bu yazdıklarımı çok hafif hisseden, en alt sınırdan yaşayan şanslı birisiyim diyebilirim. Buna rağmen klasik tabirle oyunlarda rekabet edecek kafa ve enerji kalmıyor insanda. Bende de 26-27'den sonra bu bahsettiğiniz yavaşlama iyice kendini göstermeye başlamıştı. Artık zaten ihtiyarladık :) Şu saatten sonra eski rekabetçi halimi yakalamak gibi bir amacım zaten olamaz :)

Oyunlara dönersek, ben huzuru oyun tarzımı değiştirmekte buldum. 13-18 yaş aralığım turnuvalarda derece yapacak seviyede Counter-Strike oynayarak geçti mesela. O zaman 1.5 veya 1.6'da haliyle rank sistemi falan yoktu. Yerel turnuvalar düzenlenirdi. Okullara, AVM'lere afişler asılırdı. Genelde büyük internet kafe zincirleri düzenlerlerdi. Ankara'da il şampiyonluğu kazanıp annemin gidelim oğlum demesine rağmen İstanbul'daki finale gitmeye üşenmişliğim vardır. :) Tabii ödül dandikti o da ayrı mevzu...

Şimdi Escape From Tarkov oynuyorum mesela. Çünkü harita bilgisi ve stratejik karar alabilme yetisi, aim'den çok daha önemli ve size oyunu kazandırıyor. LoL, DoTA vb oyunlar yerine WoW oynamayı tercih ediyorum. WoW'da da rekabetçi olmak 7/24 dungeon zorlamak yerine yeterince item level kastığımda geri kalan zamanda keyfine vara vara, hikayeyi takip ede ede oynamayı seviyorum. Kozmetik topluyorum, binek topluyorum, değişik sınıfları kasıyorum, easter egg olabilecek şeyleri kovalıyorum gibi gibi...

Çok canım PvP çekerse 100 yıl karakter kasıp P2W yapan bir oyuncuyla kapışıp tilt olacağım para tuzağı oyunlar yerine Albion Online'da pazardan idare eder bir set alıp PvP'mi yapıp ölsem de öldürsem de tatmin olup bir oh çekip, bugün de dozumu aldım diyorum :) Albion'da solo PvP'de bana yetecek bir set parasını 15-20 dakikada çıkartabildiğimi de düşünürsek müthiş bir kolaylık sağlıyor oyun bana.

Hatta bazen kafa dinlemek istersem Poke-Nexus MMORPG'sine giriyorum. Çok eğlencelidir tavsiye ederim bu arada. Veya Elite Dangerous'a girip galakside 1-2 saat gezmek, basit görevler yapmak bile hoş geliyor.

Mesela en önemlisi hala sohbet kültüründen kopamadığımız için arkadaşlarımla düzenli olarak haftada 1-2 kez FRP oynuyoruz. PC başından ayrılmak iyi geliyor. Sohbet, şamata gırgır derken en zevkli zaman geçirten aktivitelerden biridir.

Çok uzun oldu belki yazı ama size de naçizane tavsiyem; eğer yavaşladığınızı düşünüyorsanız, eskisi gibi olma hırsını bırakın. Yeni halinize adapte olup tercihlerinizi yavaş yavaş değiştirin. Mutluluk eskiye özlemde değil, yeni halinize ayak uydurmakta saklı. Tecrübeyle sabit. Çünkü bu kez de bambaşka stratejiler, yöntemler geliştiriyorsunuz. Daha önce olmadığınız şeylerde çok daha iyi oluyorsunuz. Başka tecrübeler ediniyorsunuz.

Kaç senedir forumdayım daha güzel bir yorum okumadım sanırım. 26 yaşındayım bu sistematik yavaşlamayı iliklerime kadar hissediyorum LoL oynarken. Yeteneğim ve formumla arama hayat girdi.
 
Büyüyorsunuz, yaş alıyorsunuz, yavaşlıyorsunuz... Aslında sistematik şekilde YAVAŞLATILIYORSUNUZ... Hayat tepenize çökmeye başlıyor. Hele ki şu anda 20'li yaşlardaysanız veya bu civara yakınsanız maalesef çok ağır vurdu hayat koşulları bu yeni jenerasyonu. Bir çocuk 15 yaşında hayatını kazanmanın derdine düşmemeli... Bu çok acı maalesef. Ben 34 yaşındayım. Uzuuuuun bir süre çocukluğumun, gençliğimin tadını çıkartabildim ne mutlu ki. Muhtemelen o keyfi çıkartabilen son nesil bizdik. Çünkü baskı böyle değildi. Biz de tabii ki başarılı olmak için çabaladık ama ne rekabet bu seviyedeydi ne de ülke bu haldeydi. Bizim jenerasyon bir şekilde istediği şeyleri elde edebilecek imkana sahipti. En azından bir şansımız olduğunu hep biliyorduk. Bunun verdiği rahatlık çok önemliymiş. Yeni nesil gençlere bakınca çok net anlıyorum bunu artık.

Aslında reflekslerinizi yavaşlatan, sizi sanki bitiyormuş, eriyormuş gibi gösteren şey de bu hayat gayesi. Çünkü oyun oynarken sadece oyunu düşünmüyorsunuz. Düşünemiyorsunuz... O iş genelde 15-16 yaşlarına kadar öyle gidiyor en fazla artık günümüzde. Üniversite hayali kurarken ders çalışmak yerine oyun oynarken onun verdiği suçlulukla oynuyorsunuz. Üniversiteye giriyorsunuz bu kez de acaba iş imkanları bulabilecek miyim diyorsunuz, kendi paramı kazanmaya başlayabilecek miyim diye kendinizi kemiriyorsunuz. Bu sırada bir kız/erkek arkadaşınız oluyor, ona fazlasıyla zaman ayırmanıza rağmen doyumsuzluktan kaynaklanan tepkiler alıyorsunuz... İlişkiler vıcık vıcık bir hale geldiği için enerjinizi sömürüyor adeta. Sadece aşk hayatı değil, okurken de böyle, çalışırken de... Sürekli birileriyle kıyaslanıyorsunuz. Üniversiteden de alnınızın akıyla çıktınız diyelim, bu kez de iş hayatı başlıyor. Zaten size yetmeyen kişisel zamanınız iyice azalıyor. 7'de eve geldiğinizi düşünün. Ertesi sabah tekrar 7'de kalkacaksınız. Ama bu kez öğrenci değilsiniz. Belki hayatınızı birisiyle birleştiriyorsunuz, artık çift kişilik yaşamak zorunda kalıyorsunuz. Eve gelince eşiniz, çocuğunuz bekliyor olabilir. Bir duş alıp yemek yeseniz 1 saat daha gitti. Topu topu 3 saatiniz kalıyor. Dinleneceksiniz, hobilerinize zaman ayıracaksınız ama sorumluluklar da iyice artıyor. Bu sırada anneniz, babanız da yaş alıyor, problemleri artabiliyor. Bunlara kafanız takılıyor. Yetişmeniz, yardım etmeniz gereken durumlar oluyor. Hiç kaybetmem dediğiniz kişileri kaybediyorsunuz. Uzaaar gider bu böyle.

Bu durumda eskisi gibi fit kalamayacağınızı garanti ederim. Bunların hepsini yaşarsınız diye bir kural yok ama mutlaka birkaç tanesi gelecek başınıza. Onlardan da kaçamıyorsunuz. Ben de bu yazdıklarımı çok hafif hisseden, en alt sınırdan yaşayan şanslı birisiyim diyebilirim. Buna rağmen klasik tabirle oyunlarda rekabet edecek kafa ve enerji kalmıyor insanda. Bende de 26-27'den sonra bu bahsettiğiniz yavaşlama iyice kendini göstermeye başlamıştı. Artık zaten ihtiyarladık :) Şu saatten sonra eski rekabetçi halimi yakalamak gibi bir amacım zaten olamaz :)

Oyunlara dönersek, ben huzuru oyun tarzımı değiştirmekte buldum. 13-18 yaş aralığım turnuvalarda derece yapacak seviyede Counter-Strike oynayarak geçti mesela. O zaman 1.5 veya 1.6'da haliyle rank sistemi falan yoktu. Yerel turnuvalar düzenlenirdi. Okullara, AVM'lere afişler asılırdı. Genelde büyük internet kafe zincirleri düzenlerlerdi. Ankara'da il şampiyonluğu kazanıp annemin gidelim oğlum demesine rağmen İstanbul'daki finale gitmeye üşenmişliğim vardır. :) Tabii ödül dandikti o da ayrı mevzu...

Şimdi Escape From Tarkov oynuyorum mesela. Çünkü harita bilgisi ve stratejik karar alabilme yetisi, aim'den çok daha önemli ve size oyunu kazandırıyor. LoL, DoTA vb oyunlar yerine WoW oynamayı tercih ediyorum. WoW'da da rekabetçi olmak 7/24 dungeon zorlamak yerine yeterince item level kastığımda geri kalan zamanda keyfine vara vara, hikayeyi takip ede ede oynamayı seviyorum. Kozmetik topluyorum, binek topluyorum, değişik sınıfları kasıyorum, easter egg olabilecek şeyleri kovalıyorum gibi gibi...

Çok canım PvP çekerse 100 yıl karakter kasıp P2W yapan bir oyuncuyla kapışıp tilt olacağım para tuzağı oyunlar yerine Albion Online'da pazardan idare eder bir set alıp PvP'mi yapıp ölsem de öldürsem de tatmin olup bir oh çekip, bugün de dozumu aldım diyorum :) Albion'da solo PvP'de bana yetecek bir set parasını 15-20 dakikada çıkartabildiğimi de düşünürsek müthiş bir kolaylık sağlıyor oyun bana.

Hatta bazen kafa dinlemek istersem Poke-Nexus MMORPG'sine giriyorum. Çok eğlencelidir tavsiye ederim bu arada. Veya Elite Dangerous'a girip galakside 1-2 saat gezmek, basit görevler yapmak bile hoş geliyor.

Mesela en önemlisi hala sohbet kültüründen kopamadığımız için arkadaşlarımla düzenli olarak haftada 1-2 kez FRP oynuyoruz. PC başından ayrılmak iyi geliyor. Sohbet, şamata gırgır derken en zevkli zaman geçirten aktivitelerden biridir.

Çok uzun oldu belki yazı ama size de naçizane tavsiyem; eğer yavaşladığınızı düşünüyorsanız, eskisi gibi olma hırsını bırakın. Yeni halinize adapte olup tercihlerinizi yavaş yavaş değiştirin. Mutluluk eskiye özlemde değil, yeni halinize ayak uydurmakta saklı. Tecrübeyle sabit. Çünkü bu kez de bambaşka stratejiler, yöntemler geliştiriyorsunuz. Daha önce olmadığınız şeylerde çok daha iyi oluyorsunuz. Başka tecrübeler ediniyorsunuz.
Şu forumda okuduğum en iyi yorumlardan birisi 25 yaşındayım 2 aydır evliyim ve gerçekten okurken yaşadığım hayat gözümün önünden geçti, içimde hep geçmişe dair özlem biriktiriyorum ve burda çok güzel bahsetmişsiniz 'mutluluk yeni halinize adapte olmaya bağlı' çok teşekkür ederim bu sabah bana ilham verdiniz.
 
Büyüyorsunuz, yaş alıyorsunuz, yavaşlıyorsunuz... Aslında sistematik şekilde yavaşlatılıyorsunuz... Hayat tepenize çökmeye başlıyor. Hele ki şu anda 20'li yaşlardaysanız veya bu civara yakınsanız maalesef çok ağır vurdu hayat koşulları bu yeni jenerasyonu. Bir çocuk 15 yaşında hayatını kazanmanın derdine düşmemeli... Bu çok acı maalesef. Ben 34 yaşındayım. Uzuuuuun bir süre çocukluğumun, gençliğimin tadını çıkartabildim ne mutlu ki. Muhtemelen o keyfi çıkartabilen son nesil bizdik. Çünkü baskı böyle değildi. Biz de tabii ki başarılı olmak için çabaladık ama ne rekabet bu seviyedeydi ne de ülke bu haldeydi. Bizim jenerasyon bir şekilde istediği şeyleri elde edebilecek imkana sahipti. En azından bir şansımız olduğunu hep biliyorduk. Bunun verdiği rahatlık çok önemliymiş. Yeni nesil gençlere bakınca çok net anlıyorum bunu artık.

Aslında reflekslerinizi yavaşlatan, sizi sanki bitiyormuş, eriyormuş gibi gösteren şey de bu hayat gayesi. Çünkü oyun oynarken sadece oyunu düşünmüyorsunuz. Düşünemiyorsunuz... O iş genelde 15-16 yaşlarına kadar öyle gidiyor en fazla artık günümüzde. Üniversite hayali kurarken ders çalışmak yerine oyun oynarken onun verdiği suçlulukla oynuyorsunuz. Üniversiteye giriyorsunuz bu kez de acaba iş imkanları bulabilecek miyim diyorsunuz, kendi paramı kazanmaya başlayabilecek miyim diye kendinizi kemiriyorsunuz. Bu sırada bir kız/erkek arkadaşınız oluyor, ona fazlasıyla zaman ayırmanıza rağmen doyumsuzluktan kaynaklanan tepkiler alıyorsunuz... İlişkiler vıcık vıcık bir hale geldiği için enerjinizi sömürüyor adeta. Sadece aşk hayatı değil, okurken de böyle, çalışırken de... Sürekli birileriyle kıyaslanıyorsunuz. Üniversiteden de alnınızın akıyla çıktınız diyelim, bu kez de iş hayatı başlıyor. Zaten size yetmeyen kişisel zamanınız iyice azalıyor. 7'de eve geldiğinizi düşünün. Ertesi sabah tekrar 7'de kalkacaksınız. Ama bu kez öğrenci değilsiniz. Belki hayatınızı birisiyle birleştiriyorsunuz, artık çift kişilik yaşamak zorunda kalıyorsunuz. Eve gelince eşiniz, çocuğunuz bekliyor olabilir. Bir duş alıp yemek yeseniz 1 saat daha gitti. Topu topu 3 saatiniz kalıyor. Dinleneceksiniz, hobilerinize zaman ayıracaksınız ama sorumluluklar da iyice artıyor. Bu sırada anneniz, babanız da yaş alıyor, problemleri artabiliyor. Bunlara kafanız takılıyor. Yetişmeniz, yardım etmeniz gereken durumlar oluyor. Hiç kaybetmem dediğiniz kişileri kaybediyorsunuz. Uzaaar gider bu böyle.

Bu durumda eskisi gibi fit kalamayacağınızı garanti ederim. Bunların hepsini yaşarsınız diye bir kural yok ama mutlaka birkaç tanesi gelecek başınıza. Onlardan da kaçamıyorsunuz. Ben de bu yazdıklarımı çok hafif hisseden, en alt sınırdan yaşayan şanslı birisiyim diyebilirim. Buna rağmen klasik tabirle oyunlarda rekabet edecek kafa ve enerji kalmıyor insanda. Bende de 26-27'den sonra bu bahsettiğiniz yavaşlama iyice kendini göstermeye başlamıştı. Artık zaten ihtiyarladık :) şu saatten sonra eski rekabetçi halimi yakalamak gibi bir amacım zaten olamaz :)

Oyunlara dönersek, ben huzuru oyun tarzımı değiştirmekte buldum. 13-18 yaş aralığım turnuvalarda derece yapacak seviyede Counter-Strike oynayarak geçti mesela. O zaman 1.5 veya 1.6'da haliyle rank sistemi falan yoktu. Yerel turnuvalar düzenlenirdi. Okullara, AVM'lere afişler asılırdı. Genelde büyük internet kafe zincirleri düzenlerlerdi. Ankara'da il şampiyonluğu kazanıp annemin gidelim oğlum demesine rağmen İstanbul'daki finale gitmeye üşenmişliğim vardır. :) tabii ödül dandikti o da ayrı mevzu...

Şimdi Escape from Tarkov oynuyorum mesela. Çünkü harita bilgisi ve stratejik karar alabilme yetisi, Aim'den çok daha önemli ve size oyunu kazandırıyor. LoL, Dota vb oyunlar yerine WoW oynamayı tercih ediyorum. WoW'da da rekabetçi olmak 7/24 dungeon zorlamak yerine yeterince item level kastığımda geri kalan zamanda keyfine vara vara, hikayeyi takip ede ede oynamayı seviyorum. Kozmetik topluyorum, binek topluyorum, değişik sınıfları kasıyorum, easter egg olabilecek şeyleri kovalıyorum gibi gibi...

Çok canım PvP çekerse 100 yıl karakter kasıp P2W yapan bir oyuncuyla kapışıp tilt olacağım para tuzağı oyunlar yerine Albion Online'da pazardan idare eder bir set alıp PvP'mi yapıp ölsem de öldürsem de tatmin olup bir oh çekip, bugün de dozumu aldım diyorum :) Albion'da solo PvP'de bana yetecek bir set parasını 15-20 dakikada çıkartabildiğimi de düşünürsek müthiş bir kolaylık sağlıyor oyun bana.

Hatta bazen kafa dinlemek istersem poke-nexus MMORPG'sine giriyorum. Çok eğlencelidir tavsiye ederim bu arada. Veya Elite Dangerous'a girip galakside 1-2 saat gezmek, basit görevler yapmak bile hoş geliyor.

Mesela en önemlisi hala sohbet kültüründen kopamadığımız için arkadaşlarımla düzenli olarak haftada 1-2 kez FRP oynuyoruz. PC başından ayrılmak iyi geliyor. Sohbet, şamata gırgır derken en zevkli zaman geçirten aktivitelerden biridir.

Çok uzun oldu belki yazı ama size de naçizane tavsiyem; eğer yavaşladığınızı düşünüyorsanız, eskisi gibi olma hırsını bırakın. Yeni halinize adapte olup tercihlerinizi yavaş yavaş değiştirin. Mutluluk eskiye özlemde değil, yeni halinize ayak uydurmakta saklı. Tecrübeyle sabit. Çünkü bu kez de bambaşka stratejiler, yöntemler geliştiriyorsunuz. Daha önce olmadığınız şeylerde çok daha iyi oluyorsunuz. Başka tecrübeler ediniyorsunuz.

Ellerine sağlık hocam. Şükürler olsun reflexlerim yerinde fakat gözde yazdığınız gibi hayat yorgunluğu var takip edemiyorum artık hızlı akan oyunları. Elit dangerousu fazlasıyla severim fanıyım diyebilirim yazdığınız çoğu oyun için hastasıydım bir ara derim. Değerli yorumun ve tecrübelerini aktardığın için ayrıca teşekkür ederim sağlıcakla kalın.

Kaç senedir forumdayım daha güzel bir yorum okumadım sanırım. 26 yaşındayım bu sistematik yavaşlamayı iliklerime kadar hissediyorum LoL oynarken. Yeteneğim ve formumla arama hayat girdi.

15 seneye yakın LoL oynuyordum son 1.5 senedir adamakıllı girmedim bile sadece arenada eğlenmesine çok nadir giriyorum sizin gibi bende çoğu oyunda hissediyorum bu durumu.

Şu forumda okuduğum en iyi yorumlardan birisi 25 yaşındayım 2 aydır evliyim ve gerçekten okurken yaşadığım hayat gözümün önünden geçti, içimde hep geçmişe dair özlem biriktiriyorum ve burda çok güzel bahsetmişsiniz 'mutluluk yeni halinize adapte olmaya bağlı' çok teşekkür ederim bu sabah bana ilham verdiniz.
Asmarde gerçekten kalite kokan bir büyüğümüz onu anladım yazdıklarından saygılar sevgiler hocam.
 

Technopat Haberler

Yeni konular

Geri
Yukarı