Büyüyorsunuz, yaş alıyorsunuz, yavaşlıyorsunuz... Aslında sistematik şekilde YAVAŞLATILIYORSUNUZ... Hayat tepenize çökmeye başlıyor. Hele ki şu anda 20'li yaşlardaysanız veya bu civara yakınsanız maalesef çok ağır vurdu hayat koşulları bu yeni jenerasyonu. Bir çocuk 15 yaşında hayatını kazanmanın derdine düşmemeli... Bu çok acı maalesef. Ben 34 yaşındayım. Uzuuuuun bir süre çocukluğumun, gençliğimin tadını çıkartabildim ne mutlu ki. Muhtemelen o keyfi çıkartabilen son nesil bizdik. Çünkü baskı böyle değildi. Biz de tabii ki başarılı olmak için çabaladık ama ne rekabet bu seviyedeydi ne de ülke bu haldeydi. Bizim jenerasyon bir şekilde istediği şeyleri elde edebilecek imkana sahipti. En azından bir şansımız olduğunu hep biliyorduk. Bunun verdiği rahatlık çok önemliymiş. Yeni nesil gençlere bakınca çok net anlıyorum bunu artık.
Aslında reflekslerinizi yavaşlatan, sizi sanki bitiyormuş, eriyormuş gibi gösteren şey de bu hayat gayesi. Çünkü oyun oynarken sadece oyunu düşünmüyorsunuz. Düşünemiyorsunuz... O iş genelde 15-16 yaşlarına kadar öyle gidiyor en fazla artık günümüzde. Üniversite hayali kurarken ders çalışmak yerine oyun oynarken onun verdiği suçlulukla oynuyorsunuz. Üniversiteye giriyorsunuz bu kez de acaba iş imkanları bulabilecek miyim diyorsunuz, kendi paramı kazanmaya başlayabilecek miyim diye kendinizi kemiriyorsunuz. Bu sırada bir kız/erkek arkadaşınız oluyor, ona fazlasıyla zaman ayırmanıza rağmen doyumsuzluktan kaynaklanan tepkiler alıyorsunuz... İlişkiler vıcık vıcık bir hale geldiği için enerjinizi sömürüyor adeta. Sadece aşk hayatı değil, okurken de böyle, çalışırken de... Sürekli birileriyle kıyaslanıyorsunuz. Üniversiteden de alnınızın akıyla çıktınız diyelim, bu kez de iş hayatı başlıyor. Zaten size yetmeyen kişisel zamanınız iyice azalıyor. 7'de eve geldiğinizi düşünün. Ertesi sabah tekrar 7'de kalkacaksınız. Ama bu kez öğrenci değilsiniz. Belki hayatınızı birisiyle birleştiriyorsunuz, artık çift kişilik yaşamak zorunda kalıyorsunuz. Eve gelince eşiniz, çocuğunuz bekliyor olabilir. Bir duş alıp yemek yeseniz 1 saat daha gitti. Topu topu 3 saatiniz kalıyor. Dinleneceksiniz, hobilerinize zaman ayıracaksınız ama sorumluluklar da iyice artıyor. Bu sırada anneniz, babanız da yaş alıyor, problemleri artabiliyor. Bunlara kafanız takılıyor. Yetişmeniz, yardım etmeniz gereken durumlar oluyor. Hiç kaybetmem dediğiniz kişileri kaybediyorsunuz. Uzaaar gider bu böyle.
Bu durumda eskisi gibi fit kalamayacağınızı garanti ederim. Bunların hepsini yaşarsınız diye bir kural yok ama mutlaka birkaç tanesi gelecek başınıza. Onlardan da kaçamıyorsunuz. Ben de bu yazdıklarımı çok hafif hisseden, en alt sınırdan yaşayan şanslı birisiyim diyebilirim. Buna rağmen klasik tabirle oyunlarda rekabet edecek kafa ve enerji kalmıyor insanda. Bende de 26-27'den sonra bu bahsettiğiniz yavaşlama iyice kendini göstermeye başlamıştı. Artık zaten ihtiyarladık

Şu saatten sonra eski rekabetçi halimi yakalamak gibi bir amacım zaten olamaz
Oyunlara dönersek, ben huzuru oyun tarzımı değiştirmekte buldum. 13-18 yaş aralığım turnuvalarda derece yapacak seviyede Counter-Strike oynayarak geçti mesela. O zaman 1.5 veya 1.6'da haliyle rank sistemi falan yoktu. Yerel turnuvalar düzenlenirdi. Okullara, AVM'lere afişler asılırdı. Genelde büyük internet kafe zincirleri düzenlerlerdi. Ankara'da il şampiyonluğu kazanıp annemin gidelim oğlum demesine rağmen İstanbul'daki finale gitmeye üşenmişliğim vardır.

Tabii ödül dandikti o da ayrı mevzu...
Şimdi Escape From Tarkov oynuyorum mesela. Çünkü harita bilgisi ve stratejik karar alabilme yetisi, aim'den çok daha önemli ve size oyunu kazandırıyor. LoL, DoTA vb oyunlar yerine WoW oynamayı tercih ediyorum. WoW'da da rekabetçi olmak 7/24 dungeon zorlamak yerine yeterince item level kastığımda geri kalan zamanda keyfine vara vara, hikayeyi takip ede ede oynamayı seviyorum. Kozmetik topluyorum, binek topluyorum, değişik sınıfları kasıyorum, easter egg olabilecek şeyleri kovalıyorum gibi gibi...
Çok canım PvP çekerse 100 yıl karakter kasıp P2W yapan bir oyuncuyla kapışıp tilt olacağım para tuzağı oyunlar yerine Albion Online'da pazardan idare eder bir set alıp PvP'mi yapıp ölsem de öldürsem de tatmin olup bir oh çekip, bugün de dozumu aldım diyorum

Albion'da solo PvP'de bana yetecek bir set parasını 15-20 dakikada çıkartabildiğimi de düşünürsek müthiş bir kolaylık sağlıyor oyun bana.
Hatta bazen kafa dinlemek istersem Poke-Nexus MMORPG'sine giriyorum. Çok eğlencelidir tavsiye ederim bu arada. Veya Elite Dangerous'a girip galakside 1-2 saat gezmek, basit görevler yapmak bile hoş geliyor.
Mesela en önemlisi hala sohbet kültüründen kopamadığımız için arkadaşlarımla düzenli olarak haftada 1-2 kez FRP oynuyoruz. PC başından ayrılmak iyi geliyor. Sohbet, şamata gırgır derken en zevkli zaman geçirten aktivitelerden biridir.
Çok uzun oldu belki yazı ama size de naçizane tavsiyem; eğer yavaşladığınızı düşünüyorsanız, eskisi gibi olma hırsını bırakın. Yeni halinize adapte olup tercihlerinizi yavaş yavaş değiştirin. Mutluluk eskiye özlemde değil, yeni halinize ayak uydurmakta saklı. Tecrübeyle sabit. Çünkü bu kez de bambaşka stratejiler, yöntemler geliştiriyorsunuz. Daha önce olmadığınız şeylerde çok daha iyi oluyorsunuz. Başka tecrübeler ediniyorsunuz.