Ölmeden önce oynamanız gereken oyunlar listesi

Katılım
6 Kasım 2023
Mesajlar
2.288
Makaleler
17
Çözümler
52
Yer
Underground
Selamlar dostlar,
Sonunda paraya kıyıp yeni sisteme geçtim. Yıllarca laptoptan oyun oynamaya çalışıp süründükten sonra elimde adam akıllı bi sistem olunca insan bi garip oluyor valla. Ama sistemi kurdum, geçtim başına, bu sefer de başka bi dert çıktı. Steam kütüphanesine bakıyorum, bin tane oyun var, hangisine elimi atsam karar veremiyorum. Bi de yıllardır sistem yetmiyor diye içimde kalan, "ah ulan keşke oynasam" dediğim bir sürü oyun birikmişti.
Son bikaç gündür işi gücü bıraktım, araştırmaktan kafayı yedim desem yeridir. YouTube'da saatlerce video izledim, Reddit'te post okumaktan gözlerim kanadı resmen, arkadaşlarla sabahlara kadar tartıştık. Sonunda oturdum kendime devasa bi liste çıkardım. Sonra dedim ki "ulan bunu forumda da paylaşayım, belki benim gibi ne yapacağını şaşıran arkadaşlar vardır, sevaba gireriz."

Aşağıda göreceğiniz listede her telden oyun var. Tost makinesinde bile çalışacak düşük sistemli oyunlardan tutun, AAA dediğimiz sistem canavarlarına kadar... Tek tabanca takılıp hikayeye dalacağınız oyunlardan, arkadaşlarla girip kahkaha atacağınız co-op oyunlara kadar her şeyi yazdım. Hazırsanız başlıyorum.

Hikaye Benim İçin Her Şey Diyenler (Bunları Oynamadan Ölme)

Baştan söyliyim ben oyunlarda hikayeye acayip önem veren bi adamım. Mekanikler cillop gibi olsun, eğer beni karaktere bağlayamıyorsan o oyunu yarıda bırakırım net. İşte bu kategoride beni benden alan, yerle yeksan eden oyunlar şunlar:
The Witcher 3: Wild Hunt diye bir canavar var arkadaşlar. Hani son on yılın en iyi RPG'si desem yeminle abartmış olmam. Geralt'ın hikayesi zaten muazzam ama benim asıl aklımı çıkaran şey şu oldu: Abi yan görevler bile ana görev kalitesinde ya. Mesela bi "Bloody Baron" görevi var, onu yapınca anladım ki bu oyun bambaşka bi seviye. Bi de bunun DLC'leri var, Blood and Wine ile Hearts of Stone. Sakın "dlc işte" diyip geçmeyin, bunlar tek başına oyun kadar büyük, almadan geçmeyin derim.

Red Dead Redemption 2'yi anlatmaya kelime bulamıyorum açıkçası. Arthur Morgan... Ah be abim. Hikayesi beni öyle bi yerden vurdu ki, oyunu bitirdikten sonra günlerce başka oyun açamadım, ekrana boş boş baktım. Bu bi oyun değil, bildiğin hayat simülasyonu. Atınla çölde gezerken o gün batımını izliyorsun, gidip bi çiftliğe uğruyorsun, adamla iki lafın belini kırıyorsun... Her detay düşünülmüş. Biraz sabırlı olmanız lazım çünkü yavaş açılan bi oyun ama o yavaşlık sizi o dünyaya öyle bi bağlıyor ki kopamıyorsunuz.

The Last of Us Part 1 remake olarak PC'ye geldi, grafikler falan uçmuş durumda. Joel ve Ellie'nin yolculuğu... O baba-kız dinamiğini o kadar güçlü kurmuşlar ki, bazı sahnelerde harbi gözlerim doldu. Piyasada kıyamet sonrası temalı oyun çok ama bu farklı. Çünkü odak zombilerde değil, insanlarda ve onların ilişkilerinde.

God of War (2018) ve devamı Ragnarok muhteşem ötesi. Kratos'u bilirsiniz, o eski sinirli, tanrı katili adam. Ama bu oyunda yaşlanmış, baba olmuş ve oğlu Atreus'la İskandinav mitolojisinin içinden geçiyorlar. Oyunun tek kamera çekimi tekniği var, yani oyun başından sonuna kadar hiç kesme girmiyor. Bu teknik detay kulağa basit gelebilir ama inanın atmosferi bambaşka, çok daha gerçekçi bi yere taşıyor.

Detroit: Become Human oynamadıysanız, interaktif film nedir bilmiyorsunuz demektir. Üç farklı android karakteri kontrol ediyoruz ve verdiğimiz her karar hikayeyi kökten değiştiriyor. Ben şahsen iki kere bitirdim, ikisinde de bambaşka sonlar gördüm. Seçim bazlı oyunların zirvesi bu bence.

Uncharted 4, hazine avcılığı, aksiyon ve aile dramının mükemmel karışımı olmuş. Nathan Drake'in son macerası bu ve ne yalan söyleyeyim veda etmek zor oldu. Oynarken kendinizi Hollywood filmi izliyor gibi hissediyorsunuz.

A Plague Tale serisinden de bahsetmem lazım. İlk oyun Innocence mekanik olarak biraz kısıtlı hissettiriyor ama hikaye ve atmosfer muazzam. Devamı olan Requiem'de ise hem aksiyonu geliştirmişler hem hikaye derinleşmiş. Abla-kardeş kaçış hikayesi, ortaçağ Fransa'sı ve o lanet veba fareleri... Çok farklı bi deneyim.

Hellblade: Senua's Sacrifice için tek bi tavsiyem var: Mutlaka kulaklık takın. Oyun, psikolojik sorunları olan bi Kelt savaşçısının hikayesini anlatıyor ve sesler sanki sizin kafanızın içinden geliyormuş gibi tasarlanmış. Rahatsız edici ama bi o kadar da etkileyici.

Persona 5 Royal, Japon RPG'si sevenler için altın değerinde. Hem lise öğrencisi olup sosyalleşiyorsunuz, manita yapıyorsunuz falan, hem de insanların zihinlerine girip savaşıyorsunuz. Müzikleri ayrı bi efsane, hala Spotify'da açar dinlerim.

Life is Strange, zamanı geri sarabilme gücü olan bi lise öğrencisinin hikayesi. Kelebek etkisi temasını çok tatlı işlemişler. Eğer duygusal bi oyun arıyorsanız tam biçilmiş kaftan.

Aksiyona Doyamayanlar Buraya

Bazen hikaye falan istemiyorsunuz, kafa ütülemesin sadece bi şeyleri patlatayım, keseyim, yok edeyim diyorsunuz. Anladım sizi, gelin buraya.
Doom Eternal, iblis kesmece türünün zirvesi. Durmak yok, nefes almak yok, sadece koş ve parçala. Arkada heavy metal müzikler çalarken o cehennem yaratıklarını lime lime ediyorsunuz. Stres atmanın en iyi yolu valla.

Devil May Cry 5, hack and slash diyince akla gelen ilk oyun. Kombo sistemi o kadar derin ki, ustalaşmak için yüzlerce saat harcayabilirsiniz. Üstelik üç farklı karakter var, hepsi bambaşka oynanıyor.

Sifu, zor oyun seven manyaklar için müthiş bi seçenek :D Her öldüğünüzde karakter yaşlanıyor, yani hata yapma şansınız sınırlı. Sekiro kadar acımasız değil ama yine de baya ter döktürüyor. İntikam hikayesi var ama mekanikleri hikayeden daha çekici.

Ghostrunner, siber-punk temalı, birinci şahıs katana aksiyonu. Tek vuruşta ölüyorsunuz ama düşmanlar da tek vuruşta iniyor. Tam refleks ve hız oyunu, adrenalin tavan yapıyor.

Sekiro: Shadows Die Twice, FromSoftware abimizin samuray oyunu. Ritim bazlı savaş sistemi var, parry (karşılama) zamanlaması çok önemli. Zor mu? Evet, çok zor. Ama o boss'u yendiğinizde hissettiğiniz tatmin hissi tarif edilemez.

Titanfall 2, kısa ama unutulmaz bi hikaye moduna sahip. Dev robotlarla savaşıyorsunuz, duvar koşusu yapıyorsunuz. Bi de zaman manipülasyonu olan bi bölüm var ki oynarken ağzım açık kaldı. FPS sevenler kesinlikle denemeli.

Açık Dünya Tutkunlarına

Ben bir haritada kaybolmayı, köşe bucak keşfetmeyi severim diyorsanız bu bölüm sizin için.
Elden Ring, FromSoftware'in açık dünya denemesi ve sonuç muhteşem olmuş. Zor bi oyun ama keşif hissi inanılmaz. "Şu tepenin arkasında ne var acaba" diye merak edip gidiyorsunuz, sonra bi boss çıkıyor, ölüyorsunuz, ama yine de devam ediyorsunuz çünkü merak adamı öldürüyor.

Cyberpunk 2077, çıkışta büyük facia yaşadı biliyorum ama CD Projekt Red oyunu düzeltti arkadaşlar. Şu an harika durumda. Night City gerçekten yaşayan bi şehir gibi; neon ışıkları, siber implantlar, o distopik atmosfer... Hikayesi de baya sağlam.

Skyrim hala tahtında oturuyor. 2011 oyunu ama modlarla sonsuz oynanış sunuyor resmen. Ejderha kesiyorsunuz, hırsız loncasına katılıyorsunuz, vampir oluyorsunuz, büyücü oluyorsunuz... Canınız ne isterse.

Ghost of Tsushima tam bir görsel şölen. Samuray oyunu arıyorsanız, piyasada daha iyisi yok şu an. Onur mu yoksa halkı kurtarmak için "Hayalet" taktikleri mi? Bu ikilem oyun boyunca peşinizi bırakmıyor.

Horizon Zero Dawn, ilkel kabileler ve robot dinozorların olduğu bi dünya. Kulağa çok çılgınca geliyor di mi? Ama garip bi şekilde işe yarıyor. Aloy'un hikayesi ve dünyanın gizemi çok çekici.

Days Gone, motosikletle zombi dolu dünyada karını arıyorsun. Oyunda "Sürü" mekaniği var, yüzlerce zombi aynı anda peşinize düşüyor. O anlar gerçekten gerilimli oluyor.

Far Cry 3 serinin zirvesi bence. Sadece Vaas karakteri için bile oynanır, o kadar ikonik bi kötü adam ki... Sonraki oyunlar hep bunun kopyası gibi geldi bana.

Assassin's Creed Odyssey, çok büyük bi oyun, hatta belki fazla büyük. Ama Spartalı olma hissi ve aksiyon sistemi başarılı. Yunan mitolojisini seviyorsanız baya tadını çıkarırsınız.

Strateji ve Zeka Oyunları

Biraz da beyin jimnastiği yapmak isteyenler için derlediğim liste:
Portal 2, bulmaca oyunlarının tartışmasız kralıdır. Portal silahıyla fizik kurallarını büküyorsunuz. Co-op modu da var, arkadaşla oynaması ayrı bi zevk.

Civilization 6, klasik "bir tur daha" deyip sabaha kadar oynadığınız o illet oyun :D Medeniyet kurmak, savaşlar yapmak, diplomasi yürütmek... Saatler su gibi akıyor fark etmiyorsunuz.

Age of Empires 4, gerçek zamanlı strateji (RTS) sevenler için. Tarihsel savaşlar, imparatorluklar, kuşatmalar... Gaza getiriyor insanı.

Hearts of Iron 4, İkinci Dünya Savaşı'nı simüle eden grand strateji oyunu. Başta çok karmaşık gelebilir ama bi kez mantığını kavradınız mı bırakamıyorsunuz.

Cities: Skylines, şehir kurma simülasyonu. Trafik planlamasından su şebekesine kadar her şeyi düşünmeniz gerekiyor. Belediye başkanı gibi geziyorsunuz ortada.

RimWorld ve Kenshi, koloni yönetimi oyunları. RimWorld biraz daha erişilebilir, Kenshi ise daha acımasız ve affetmez. İkisi de fena bağımlılık yapıyor.

Arkadaşlarla Oynayacağım Diyenler

Tek başına oyun oynamak güzel ama bazen arkadaşlarla gülmek, çığlık atmak, birbirinize sövmek de lazım :D
It Takes Two için ilişki kurtaran oyun diyorlar, valla abartı değil. İki kişi oynamak şart, oynanış sürekli değişiyor. Bi bölümde platform, diğerinde shooter, sonra puzzle... Harika tasarlanmış.

A Way Out da aynı ekibin oyunu, hapisten kaçış hikayesi anlatıyor. Split-screen zorunlu, birlikte planlar yapıyorsunuz.

Sea of Thieves, korsanlık simülasyonu. Gemiyi yönetiyorsunuz, hazine arıyorsunuz, diğer oyuncularla savaşıyorsunuz veya ittifak kuruyorsunuz. Arkadaşlarla saatler gömülür buna.

Dying Light serisi, zombi ve parkur karışımı. Co-op oynaması daha zevkli çünkü sürekli birbirinizi kollamanız, kurtarmanız gerekiyor.

The Forest ve devamı Sons of the Forest, yamyamlarla dolu adada hayatta kalma oyunu. Korku ve hayatta kalma karışımı, gece olunca ortam gerçekten gerginleşiyor.

Phasmophobia, hayalet avı oyunu ama asıl eğlence arkadaşlarınızın çığlıklarını duymak. Mikrofon kullanıyorsunuz ve hayalet sesinizi duyabiliyor.

Lethal Company, son zamanların fenomeni. Uzay gemisiyle gezegenlere inip hurda topluyorsunuz ama içeride garip yaratıklar var. Hem komik hem korkunç aynı anda, nasıl oluyor ben de anlamadım.

Overcooked 2, kaotik yemek yapma oyunu. Tam arkadaşlıkları test etmelik, birbirinize bağırmanız kaçınılmaz.

Gang Beasts ve Human Fall Flat, fizik tabanlı komedi oyunları. Karakterler sarhoş gibi hareket ediyor, gülmekten karnınız ağrıyor oynarken.

Düşük Sistemli Kardeşlerime

Herkesin RTX'i yok, biliyorum. Ben de yıllarca entegre ekran kartıyla idare ettim. İşte o günlerden kalan favorilerim.
Undertale, o piksel grafiklere sakın aldanmayın, hikayesi bazı AAA oyunlardan daha derin. Hiç kimseyi öldürmeden oyunu bitirebiliyorsunuz mesela, bu mekanik oyunu tamamen değiştiriyor.

Stardew Valley, çiftlik simülasyonu ama öyle bi bağımlılık yapıyor ki... "Bir gün daha" deyip sabaha kadar ot biçiyorsunuz. Sistem istemiyor, patates laptop'ta bile sorunsuz çalışır.

Hotline Miami, tepeden bakışlı, hızlı, vahşi aksiyon. Ölüyorsunuz, tekrar deniyorsunuz, ölüyorsunuz, tekrar deniyorsunuz... Neon estetik ve müzikler muhteşem.

Papers, Please oyununda pasaport kontrol memuru oluyorsunuz. Kulağa sıkıcı geliyor değil mi? Ama politik alt metni ve ahlaki ikilemleri sizi baya düşündürüyor. Çok farklı bi deneyim.

Terraria, 2D Minecraft gibi ama daha fazla savaş ve item odaklısı. Boss dövüşleri var, zindanlar var, yüzlerce saat içerik var.

Inside ve Limbo, aynı stüdyonun oyunları. Kısa, karanlık atmosferli bulmaca oyunları. Hiç diyalog yok ama hikaye anlatımı görsellerle yapılmış.

Hades, roguelike türünü sevmeyenlere bile kendini sevdiriyor. Sürekli ölüp tekrar deniyorsunuz ama her seferinde biraz daha güçleniyorsunuz, hikaye de öldükçe biraz daha açılıyor.

Hollow Knight, metroidvania türünün en iyilerinden. Böcek krallığında geçiyor, atmosferi harika, zorlayıcı ama adil.

Korku Sevenler İçin

Gece yarısı ışıkları kapatıp, kulaklığı takıp oynamak isteyen cesur arkadaşlar için:
Resident Evil serisi korku oyunlarının babasıdır zaten. Village çok iyi, RE4 Remake hem aksiyon hem korku dengesini mükemmel kurmuş.

Silent Hill 2 Remake, psikolojik korku arıyorsanız bu oyun tam sizin için. Atmosferi bunaltıcı, hikayesi rahatsız edici ama bi o kadar da etkileyici.

Outlast ve Amnesia, insanı çaresiz hissettiren oyunlar. Elinizde silah yok, sadece kaçabiliyorsunuz. Gece oynamayı tavsiye etmiyorum, ben denedim pişman oldum, uyku haram oldu

Alan Wake, sanki Stephen King romanı gibi. Karanlık atmosfer, yazar olan bi karakter, gerilim... Remedy'nin işi, kalite garantili yani.

Yarış ve Araba Oyunları

Forza Horizon 5, açık dünya yarış oyunu arayanlar için en iyi seçenek. Meksika haritası çok güzel, araç çeşitliliği muazzam.

Assetto Corsa, gerçekçi simülasyon isteyenler için. Eğer direksiyon setiniz varsa bambaşka bi deneyim oluyor.

Car For Sale Simulator 2023, Türk yapımı galericilik simülasyonu. Araba alıp satıyorsunuz, tamir ediyorsunuz, pazarlık yapıyorsunuz. Şaşırtıcı derecede eğlenceli ve sarıyor.

Türk Yapımı Oyunlar

Desteklememiz lazım moruk:
Mount & Blade: Warband ve devamı Bannerlord, strateji ve aksiyon karışımı. Krallık kuruyorsunuz, ordular yönetiyorsunuz, savaşlara bizzat katılıyorsunuz. Dünyaca ünlü Türk yapımı gururumuz.

Anomaly Agent, piksel sanat tarzında aksiyon oyunu. Enis Kirazoğlu'nun da dahil olduğu bi proje, keyifli.

Supermarket Simulator, market işletiyorsunuz. Basit ama bağımlılık yapan bi oyun.

Son Sözler...
Bu listeyi hazırlarken fark ettim ki oynanacak o kadar çok şey var ki, ömür yetmez abi. Ama en azından "neye tıklasam" diye ekrana boş boş bakma derdi bitti, nereden başlayacağımı artık biliyorum.
Benim size tavsiyem Bi tür seçin ve o türün en iyisiyle başlayın. Hikaye istiyorsanız The Witcher 3 veya RDR2, aksiyon istiyorsanız Doom Eternal, açık dünya istiyorsanız Elden Ring... Kafanız karışmasın, hepsini oynamak zorunda değilsiniz sonuçta.
Bu arada "hocam şu oyunu unuttun ayıp ettin" dediğiniz oyunlar varsa yorumlarda belirtin, günceller eklerim. İyi forumlar iyi oyunlar herkese.
 
Kingdom Come: Deliverance II oynamadan ölmeyin gençler. Bakın pişman olursunuz.
 
Selamlar dostlar,
Sonunda paraya kıyıp yeni sisteme geçtim. Yıllarca laptoptan oyun oynamaya çalışıp süründükten sonra elimde adamakıllı bir sistem olunca insan bir garip oluyor vallahi. Ama sistemi kurdum, geçtim başına, bu sefer de başka bir dert çıktı. Steam kütüphanesine bakıyorum, bin tane oyun var, hangisine elimi atsam karar veremiyorum. Bir de yıllardır sistem yetmiyor diye içimde kalan, "ah ulan keşke oynasam" dediğim bir sürü oyun birikmişti.
Son birkaç gündür işi gücü bıraktım, araştırmaktan kafayı yedim desem yeridir. YouTube'da saatlerce video izledim, Reddit'te post okumaktan gözlerim kanadı resmen, arkadaşlarla sabahlara kadar tartıştık. Sonunda oturdum kendime devasa bir liste çıkardım. Sonra dedim ki "ulan bunu forumda da paylaşayım, belki benim gibi ne yapacağını şaşıran arkadaşlar vardır, sevaba gireriz."

Aşağıda göreceğiniz listede her telden oyun var. Tost makinesinde bile çalışacak düşük sistemli oyunlardan tutun, AAA dediğimiz sistem canavarlarına kadar... Tek tabanca takılıp hikayeye dalacağınız oyunlardan, arkadaşlarla girip kahkaha atacağınız Co-op oyunlara kadar her şeyi yazdım. Hazırsanız başlıyorum.

hikaye benim için her şey diyenler (bunları oynamadan ölme)

Baştan söyleyeyim ben oyunlarda hikayeye acayip önem veren bir adamım. Mekanikler cillop gibi olsun, eğer beni karaktere bağlayamıyorsan o oyunu yarıda bırakırım net. İşte bu kategoride beni benden alan, yerle yeksan eden oyunlar şunlar:
The Witcher 3: Wild Hunt diye bir canavar var arkadaşlar. Hani son on yılın en iyi RPG'si desem yeminle abartmış olmam. Geralt'ın hikayesi zaten muazzam ama benim asıl aklımı çıkaran şey şu oldu: Abi yan görevler bile ana görev kalitesinde ya. Mesela bir "Bloody baron" görevi var, onu yapınca anladım ki bu oyun bambaşka bir seviye. Bir de bunun DLC'leri var, Blood and Wine ile Hearts of Stone. Sakın "DLC işte" deyip geçmeyin, bunlar tek başına oyun kadar büyük, almadan geçmeyin derim.

Red Dead Redemption 2'yi anlatmaya kelime bulamıyorum açıkçası. Arthur Morgan... Ah be abim. Hikayesi beni öyle bir yerden vurdu ki, oyunu bitirdikten sonra günlerce başka oyun açamadım, ekrana boş boş baktım. Bu bir oyun değil, bildiğin hayat simülasyonu. Atınla çölde gezerken o gün batımını izliyorsun, gidip bir çiftliğe uğruyorsun, adamla iki lafın belini kırıyorsun... Her detay düşünülmüş. Biraz sabırlı olmanız lazım çünkü yavaş açılan bir oyun ama o yavaşlık sizi o dünyaya öyle bir bağlıyor ki kopamıyorsunuz.

The Last of Us Part 1 remake olarak PC'ye geldi, grafikler falan uçmuş durumda. Joel ve Ellie'nin yolculuğu... O baba-kız dinamiğini o kadar güçlü kurmuşlar ki, bazı sahnelerde harbi gözlerim doldu. Piyasada kıyamet sonrası temalı oyun çok ama bu farklı. Çünkü odak zombilerde değil, insanlarda ve onların ilişkilerinde.

God of War (2018) ve devamı Ragnarok muhteşem ötesi. Kratos'u bilirsiniz, o eski sinirli, Tanrı katili adam. Ama bu oyunda yaşlanmış, baba olmuş ve oğlu Atreus'la iskandinav mitolojisinin içinden geçiyorlar. Oyunun tek kamera çekimi tekniği var, yani oyun başından sonuna kadar hiç kesme girmiyor. Bu teknik detay kulağa basit gelebilir ama inanın atmosferi bambaşka, çok daha gerçekçi bir yere taşıyor.

Detroit: Become Human oynamadıysanız, interaktif film nedir bilmiyorsunuz demektir. Üç farklı Android karakteri kontrol ediyoruz ve verdiğimiz her karar hikayeyi kökten değiştiriyor. Ben şahsen iki kere bitirdim, ikisinde de bambaşka sonlar gördüm. Seçim bazlı oyunların zirvesi bu bence.

Uncharted 4, hazine avcılığı, aksiyon ve aile dramının mükemmel karışımı olmuş. Nathan Drake'in son macerası bu ve ne yalan söyleyeyim veda etmek zor oldu. Oynarken kendinizi Hollywood filmi izliyor gibi hissediyorsunuz.

A Plague Tale serisinden de bahsetmem lazım. İlk oyun ınnocence mekanik olarak biraz kısıtlı hissettiriyor ama hikaye ve atmosfer muazzam. Devamı olan Requiem'de ise hem aksiyonu geliştirmişler hem hikaye derinleşmiş. Abla-kardeş kaçış hikayesi, Orta Çağ Fransa'sı ve o lanet veba fareleri... Çok farklı bir deneyim.

Hellblade: Senua's sacrifice için tek bir tavsiyem var: Mutlaka kulaklık takın. Oyun, psikolojik sorunları olan bir kelt savaşçısının hikayesini anlatıyor ve sesler sanki sizin kafanızın içinden geliyormuş gibi tasarlanmış. Rahatsız edici ama bir o kadar da etkileyici.

Persona 5 Royal, Japon RPG'si sevenler için altın değerinde. Hem lise öğrencisi olup sosyalleşiyorsunuz, manita yapıyorsunuz falan, hem de insanların zihinlerine girip savaşıyorsunuz. Müzikleri ayrı bir efsane, hala Spotify'da açar dinlerim.

Life is Strange, zamanı geri sarabilme gücü olan bir lise öğrencisinin hikayesi. Kelebek etkisi temasını çok tatlı işlemişler. Eğer duygusal bir oyun arıyorsanız tam biçilmiş kaftan.

aksiyona doyamayanlar buraya

Bazen hikaye falan istemiyorsunuz, kafa ütülemesin sadece bir şeyleri patlatayım, keseyim, yok edeyim diyorsunuz. Anladım sizi, gelin buraya.
Doom Eternal, iblis kesmece türünün zirvesi. Durmak yok, nefes almak yok, sadece koş ve parçala. Arkada heavy metal müzikler çalarken o cehennem yaratıklarını lime lime ediyorsunuz. Stres atmanın en iyi yolu vallahi.

Devil May Cry 5, hack and slash deyince akla gelen ilk oyun. Kombo sistemi o kadar derin ki, ustalaşmak için yüzlerce saat harcayabilirsiniz. Üstelik üç farklı karakter var, hepsi bambaşka oynanıyor.

Sifu, zor oyun seven manyaklar için müthiş bir seçenek :D her öldüğünüzde karakter yaşlanıyor, yani hata yapma şansınız sınırlı. Sekiro kadar acımasız değil ama yine de bayağı ter döktürüyor. İntikam hikayesi var ama mekanikleri hikayeden daha çekici.

Ghostrunner, siber-punk temalı, birinci şahıs Katana aksiyonu. Tek vuruşta ölüyorsunuz ama düşmanlar da tek vuruşta iniyor. Tam refleks ve hız oyunu, adrenalin tavan yapıyor.

Sekiro: Shadows die twice, FromSoftware abimizin samuray oyunu. Ritim bazlı savaş sistemi var, parry (karşılama) zamanlaması çok önemli. Zor mu? Evet, çok zor. Ama o Boss'u yendiğinizde hissettiğiniz tatmin hissi tarif edilemez.

Titanfall 2, kısa ama unutulmaz bir hikaye moduna sahip. Dev robotlarla savaşıyorsunuz, duvar koşusu yapıyorsunuz. Bir de zaman manipülasyonu olan bir bölüm var ki oynarken ağzım açık kaldı. FPS sevenler kesinlikle denemeli.

açık dünya tutkunlarına

Ben bir haritada kaybolmayı, köşe bucak keşfetmeyi severim diyorsanız bu bölüm sizin için.
Elden Ring, FromSoftware'in açık dünya denemesi ve sonuç muhteşem olmuş. Zor bir oyun ama keşif hissi inanılmaz. "şu tepenin arkasında ne var acaba" diye merak edip gidiyorsunuz, sonra bir boss çıkıyor, ölüyorsunuz, ama yine de devam ediyorsunuz çünkü merak adamı öldürüyor.

Cyberpunk 2077, çıkışta büyük facia yaşadı biliyorum ama CD PROJEKT RED oyunu düzeltti arkadaşlar. Şu an harika durumda. Night City gerçekten yaşayan bir şehir gibi; neon ışıkları, siber implantlar, o distopik atmosfer... Hikayesi de bayağı sağlam.

Skyrim hala tahtında oturuyor. 2011 oyunu ama modlarla sonsuz oynanış sunuyor resmen. Ejderha kesiyorsunuz, hırsız loncasına katılıyorsunuz, vampir oluyorsunuz, büyücü oluyorsunuz... Canınız ne isterse.

Ghost of Tsushima tam bir görsel şölen. Samuray oyunu arıyorsanız, piyasada daha iyisi yok şu an. Onur mu yoksa halkı kurtarmak için "hayalet" taktikleri mi? Bu ikilem oyun boyunca peşinizi bırakmıyor.

Horizon Zero Dawn, ilkel kabileler ve robot dinozorların olduğu bir dünya. Kulağa çok çılgınca geliyor değil mi? Ama garip bir şekilde işe yarıyor. Aloy'un hikayesi ve dünyanın gizemi çok çekici.

Days Gone, motosikletle zombi dolu dünyada karını arıyorsun. Oyunda "sürü" mekaniği var, yüzlerce zombi aynı anda peşinize düşüyor. O anlar gerçekten gerilimli oluyor.

Far Cry 3 serinin zirvesi bence. Sadece vaas karakteri için bile oynanır, o kadar ikonik bir kötü adam ki... Sonraki oyunlar hep bunun kopyası gibi geldi bana.

Assassin's Creed Odyssey, çok büyük bir oyun, hatta belki fazla büyük. Ama spartalı olma hissi ve aksiyon sistemi başarılı. Yunan mitolojisini seviyorsanız bayağı tadını çıkarırsınız.

strateji ve zeka oyunları

Biraz da beyin jimnastiği yapmak isteyenler için derlediğim liste:
Portal 2, bulmaca oyunlarının tartışmasız kralıdır. Portal silahıyla fizik kurallarını büküyorsunuz. Co-op modu da var, arkadaşla oynaması ayrı bir zevk.

Civilization 6, klasik "bir tur daha" deyip sabaha kadar oynadığınız o illet oyun :D medeniyet kurmak, savaşlar yapmak, diplomasi yürütmek... Saatler su gibi akıyor fark etmiyorsunuz.

Age of Empires 4, gerçek zamanlı strateji (rts) sevenler için. Tarihsel savaşlar, imparatorluklar, kuşatmalar... Gaza getiriyor insanı.

Hearts of Iron 4, ikinci Dünya Savaşı'nı simüle eden Grand strateji oyunu. Başta çok karmaşık gelebilir ama bir kez mantığını kavradınız mı bırakamıyorsunuz.

Cities: Skylines, şehir kurma simülasyonu. Trafik planlamasından su şebekesine kadar her şeyi düşünmeniz gerekiyor. Belediye başkanı gibi geziyorsunuz ortada.

RimWorld ve kenshi, koloni yönetimi oyunları. RimWorld biraz daha erişilebilir, kenshi ise daha acımasız ve affetmez. İkisi de fena bağımlılık yapıyor.

arkadaşlarla oynayacağım diyenler

Tek başına oyun oynamak güzel ama bazen arkadaşlarla gülmek, çığlık atmak, birbirinize sövmek de lazım :D
It Takes Two için ilişki kurtaran oyun diyorlar, vallahi abartı değil. İki kişi oynamak şart, oynanış sürekli değişiyor. Bir bölümde platform, diğerinde shooter, sonra puzzle... Harika tasarlanmış.

A Way Out da aynı ekibin oyunu, hapisten kaçış hikayesi anlatıyor. Split-screen zorunlu, birlikte planlar yapıyorsunuz.

Sea of Thieves, korsanlık simülasyonu. Gemiyi yönetiyorsunuz, hazine arıyorsunuz, diğer oyuncularla savaşıyorsunuz veya ittifak kuruyorsunuz. Arkadaşlarla saatler gömülür buna.

Dying Light serisi, zombi ve parkur karışımı. Co-op oynaması daha zevkli çünkü sürekli birbirinizi kollamanız, kurtarmanız gerekiyor.

The Forest ve devamı Sons of The Forest, yamyamlarla dolu adada hayatta kalma oyunu. Korku ve hayatta kalma karışımı, gece olunca ortam gerçekten gerginleşiyor.

Phasmophobia, hayalet avı oyunu ama asıl eğlence arkadaşlarınızın çığlıklarını duymak. Mikrofon kullanıyorsunuz ve hayalet sesinizi duyabiliyor.

lethal Company, son zamanların fenomeni. Uzay gemisiyle gezegenlere inip hurda topluyorsunuz ama içeride garip yaratıklar var. Hem komik hem korkunç aynı anda, nasıl oluyor ben de anlamadım.

Overcooked 2, kaotik yemek yapma oyunu. Tam arkadaşlıkları test etmelik, birbirinize bağırmanız kaçınılmaz.

Gang Beasts ve Human: Fall Flat, fizik tabanlı komedi oyunları. Karakterler sarhoş gibi hareket ediyor, gülmekten karnınız ağrıyor oynarken.

düşük sistemli kardeşlerime

Herkesin RTX'i yok, biliyorum. Ben de yıllarca entegre ekran kartıyla idare ettim. İşte o günlerden kalan favorilerim.
Undertale, o piksel grafiklere sakın aldanmayın, hikayesi bazı AAA oyunlardan daha derin. Hiç kimseyi öldürmeden oyunu bitirebiliyorsunuz mesela, bu mekanik oyunu tamamen değiştiriyor.

Stardew Valley, çiftlik simülasyonu ama öyle bir bağımlılık yapıyor ki... "bir gün daha" deyip sabaha kadar ot biçiyorsunuz. Sistem istemiyor, patates laptopta bile sorunsuz çalışır.

Hotline Miami, tepeden bakışlı, hızlı, vahşi aksiyon. Ölüyorsunuz, tekrar deniyorsunuz, ölüyorsunuz, tekrar deniyorsunuz... Neon estetik ve müzikler muhteşem.

Papers, Please oyununda pasaport kontrol memuru oluyorsunuz. Kulağa sıkıcı geliyor değil mi? Ama politik alt metni ve ahlaki ikilemleri sizi bayağı düşündürüyor. Çok farklı bir deneyim.

Terraria, 2D Minecraft gibi ama daha fazla savaş ve item odaklısı. Boss dövüşleri var, zindanlar var, yüzlerce saat içerik var.

Inside ve limbo, aynı stüdyonun oyunları. Kısa, karanlık atmosferli bulmaca oyunları. Hiç diyalog yok ama hikaye anlatımı görsellerle yapılmış.

Hades, roguelike türünü sevmeyenlere bile kendini sevdiriyor. Sürekli ölüp tekrar deniyorsunuz ama her seferinde biraz daha güçleniyorsunuz, hikaye de öldükçe biraz daha açılıyor.

hollow Knight, metroidvania türünün en iyilerinden. Böcek krallığında geçiyor, atmosferi harika, zorlayıcı ama adil.

korku sevenler için

Gece yarısı ışıkları kapatıp, kulaklığı takıp oynamak isteyen cesur arkadaşlar için:
Resident Evil serisi korku oyunlarının babasıdır zaten. Village çok iyi, RE4 remake hem aksiyon hem korku dengesini mükemmel kurmuş.

Silent Hill 2 Remake, psikolojik korku arıyorsanız bu oyun tam sizin için. Atmosferi bunaltıcı, hikayesi rahatsız edici ama bir o kadar da etkileyici.

Outlast ve Amnesia, insanı çaresiz hissettiren oyunlar. Elinizde silah yok, sadece kaçabiliyorsunuz. Gece oynamayı tavsiye etmiyorum, ben denedim pişman oldum, uyku haram oldu.

Alan Wake, sanki stephen king romanı gibi. Karanlık atmosfer, yazar olan bir karakter, gerilim... Remedy'nin işi, kalite garantili yani.

yarış ve araba oyunları

Forza Horizon 5, açık dünya yarış oyunu arayanlar için en iyi seçenek. Meksika haritası çok güzel, araç çeşitliliği muazzam.

Assetto Corsa, gerçekçi simülasyon isteyenler için. Eğer direksiyon setiniz varsa bambaşka bir deneyim oluyor.

car for sale Simulator 2023, Türk yapımı galericilik simülasyonu. Araba alıp satıyorsunuz, tamir ediyorsunuz, pazarlık yapıyorsunuz. Şaşırtıcı derecede eğlenceli ve sarıyor.

Türk yapımı oyunlar

Desteklememiz lazım moruk:
Mount & Blade: Warband ve devamı Bannerlord, strateji ve aksiyon karışımı. Krallık kuruyorsunuz, ordular yönetiyorsunuz, savaşlara bizzat katılıyorsunuz. Dünyaca ünlü Türk yapımı gururumuz.

Anomaly Agent, piksel sanat tarzında aksiyon oyunu. Enis Kirazoğlu'nun da dahil olduğu bir proje, keyifli.

supermarket Simulator, market işletiyorsunuz. Basit ama bağımlılık yapan bir oyun.

son sözler...
Bu listeyi hazırlarken fark ettim ki oynanacak o kadar çok şey var ki, ömür yetmez abi. Ama en azından "neye tıklasam" diye ekrana boş boş bakma derdi bitti, nereden başlayacağımı artık biliyorum.
Benim size tavsiyem bir tür seçin ve o türün en iyisiyle başlayın. Hikaye istiyorsanız The Witcher 3 veya RDR2, aksiyon istiyorsanız Doom Eternal, açık dünya istiyorsanız Elden Ring... Kafanız karışmasın, hepsini oynamak zorunda değilsiniz sonuçta.
Bu arada "hocam şu oyunu unuttun ayıp ettin" dediğiniz oyunlar varsa yorumlarda belirtin, günceller eklerim. İyi sosyaller iyi oyunlar herkese.

bi Mafia 1-2 kaldı.
 
Selamlar dostlar,
Sonunda paraya kıyıp yeni sisteme geçtim. Yıllarca laptoptan oyun oynamaya çalışıp süründükten sonra elimde adam akıllı bi sistem olunca insan bi garip oluyor valla. Ama sistemi kurdum, geçtim başına, bu sefer de başka bi dert çıktı. Steam kütüphanesine bakıyorum, bin tane oyun var, hangisine elimi atsam karar veremiyorum. Bi de yıllardır sistem yetmiyor diye içimde kalan, "ah ulan keşke oynasam" dediğim bir sürü oyun birikmişti.
Son bikaç gündür işi gücü bıraktım, araştırmaktan kafayı yedim desem yeridir. YouTube'da saatlerce video izledim, Reddit'te post okumaktan gözlerim kanadı resmen, arkadaşlarla sabahlara kadar tartıştık. Sonunda oturdum kendime devasa bi liste çıkardım. Sonra dedim ki "ulan bunu forumda da paylaşayım, belki benim gibi ne yapacağını şaşıran arkadaşlar vardır, sevaba gireriz."

Aşağıda göreceğiniz listede her telden oyun var. Tost makinesinde bile çalışacak düşük sistemli oyunlardan tutun, AAA dediğimiz sistem canavarlarına kadar... Tek tabanca takılıp hikayeye dalacağınız oyunlardan, arkadaşlarla girip kahkaha atacağınız co-op oyunlara kadar her şeyi yazdım. Hazırsanız başlıyorum.

Hikaye Benim İçin Her Şey Diyenler (Bunları Oynamadan Ölme)

Baştan söyliyim ben oyunlarda hikayeye acayip önem veren bi adamım. Mekanikler cillop gibi olsun, eğer beni karaktere bağlayamıyorsan o oyunu yarıda bırakırım net. İşte bu kategoride beni benden alan, yerle yeksan eden oyunlar şunlar:
The Witcher 3: Wild Hunt diye bir canavar var arkadaşlar. Hani son on yılın en iyi RPG'si desem yeminle abartmış olmam. Geralt'ın hikayesi zaten muazzam ama benim asıl aklımı çıkaran şey şu oldu: Abi yan görevler bile ana görev kalitesinde ya. Mesela bi "Bloody Baron" görevi var, onu yapınca anladım ki bu oyun bambaşka bi seviye. Bi de bunun DLC'leri var, Blood and Wine ile Hearts of Stone. Sakın "dlc işte" diyip geçmeyin, bunlar tek başına oyun kadar büyük, almadan geçmeyin derim.

Red Dead Redemption 2'yi anlatmaya kelime bulamıyorum açıkçası. Arthur Morgan... Ah be abim. Hikayesi beni öyle bi yerden vurdu ki, oyunu bitirdikten sonra günlerce başka oyun açamadım, ekrana boş boş baktım. Bu bi oyun değil, bildiğin hayat simülasyonu. Atınla çölde gezerken o gün batımını izliyorsun, gidip bi çiftliğe uğruyorsun, adamla iki lafın belini kırıyorsun... Her detay düşünülmüş. Biraz sabırlı olmanız lazım çünkü yavaş açılan bi oyun ama o yavaşlık sizi o dünyaya öyle bi bağlıyor ki kopamıyorsunuz.

The Last of Us Part 1 remake olarak PC'ye geldi, grafikler falan uçmuş durumda. Joel ve Ellie'nin yolculuğu... O baba-kız dinamiğini o kadar güçlü kurmuşlar ki, bazı sahnelerde harbi gözlerim doldu. Piyasada kıyamet sonrası temalı oyun çok ama bu farklı. Çünkü odak zombilerde değil, insanlarda ve onların ilişkilerinde.

God of War (2018) ve devamı Ragnarok muhteşem ötesi. Kratos'u bilirsiniz, o eski sinirli, tanrı katili adam. Ama bu oyunda yaşlanmış, baba olmuş ve oğlu Atreus'la İskandinav mitolojisinin içinden geçiyorlar. Oyunun tek kamera çekimi tekniği var, yani oyun başından sonuna kadar hiç kesme girmiyor. Bu teknik detay kulağa basit gelebilir ama inanın atmosferi bambaşka, çok daha gerçekçi bi yere taşıyor.

Detroit: Become Human oynamadıysanız, interaktif film nedir bilmiyorsunuz demektir. Üç farklı android karakteri kontrol ediyoruz ve verdiğimiz her karar hikayeyi kökten değiştiriyor. Ben şahsen iki kere bitirdim, ikisinde de bambaşka sonlar gördüm. Seçim bazlı oyunların zirvesi bu bence.

Uncharted 4, hazine avcılığı, aksiyon ve aile dramının mükemmel karışımı olmuş. Nathan Drake'in son macerası bu ve ne yalan söyleyeyim veda etmek zor oldu. Oynarken kendinizi Hollywood filmi izliyor gibi hissediyorsunuz.

A Plague Tale serisinden de bahsetmem lazım. İlk oyun Innocence mekanik olarak biraz kısıtlı hissettiriyor ama hikaye ve atmosfer muazzam. Devamı olan Requiem'de ise hem aksiyonu geliştirmişler hem hikaye derinleşmiş. Abla-kardeş kaçış hikayesi, ortaçağ Fransa'sı ve o lanet veba fareleri... Çok farklı bi deneyim.

Hellblade: Senua's Sacrifice için tek bi tavsiyem var: Mutlaka kulaklık takın. Oyun, psikolojik sorunları olan bi Kelt savaşçısının hikayesini anlatıyor ve sesler sanki sizin kafanızın içinden geliyormuş gibi tasarlanmış. Rahatsız edici ama bi o kadar da etkileyici.

Persona 5 Royal, Japon RPG'si sevenler için altın değerinde. Hem lise öğrencisi olup sosyalleşiyorsunuz, manita yapıyorsunuz falan, hem de insanların zihinlerine girip savaşıyorsunuz. Müzikleri ayrı bi efsane, hala Spotify'da açar dinlerim.

Life is Strange, zamanı geri sarabilme gücü olan bi lise öğrencisinin hikayesi. Kelebek etkisi temasını çok tatlı işlemişler. Eğer duygusal bi oyun arıyorsanız tam biçilmiş kaftan.

Aksiyona Doyamayanlar Buraya

Bazen hikaye falan istemiyorsunuz, kafa ütülemesin sadece bi şeyleri patlatayım, keseyim, yok edeyim diyorsunuz. Anladım sizi, gelin buraya.
Doom Eternal, iblis kesmece türünün zirvesi. Durmak yok, nefes almak yok, sadece koş ve parçala. Arkada heavy metal müzikler çalarken o cehennem yaratıklarını lime lime ediyorsunuz. Stres atmanın en iyi yolu valla.

Devil May Cry 5, hack and slash diyince akla gelen ilk oyun. Kombo sistemi o kadar derin ki, ustalaşmak için yüzlerce saat harcayabilirsiniz. Üstelik üç farklı karakter var, hepsi bambaşka oynanıyor.

Sifu, zor oyun seven manyaklar için müthiş bi seçenek :D Her öldüğünüzde karakter yaşlanıyor, yani hata yapma şansınız sınırlı. Sekiro kadar acımasız değil ama yine de baya ter döktürüyor. İntikam hikayesi var ama mekanikleri hikayeden daha çekici.

Ghostrunner, siber-punk temalı, birinci şahıs katana aksiyonu. Tek vuruşta ölüyorsunuz ama düşmanlar da tek vuruşta iniyor. Tam refleks ve hız oyunu, adrenalin tavan yapıyor.

Sekiro: Shadows Die Twice, FromSoftware abimizin samuray oyunu. Ritim bazlı savaş sistemi var, parry (karşılama) zamanlaması çok önemli. Zor mu? Evet, çok zor. Ama o boss'u yendiğinizde hissettiğiniz tatmin hissi tarif edilemez.

Titanfall 2, kısa ama unutulmaz bi hikaye moduna sahip. Dev robotlarla savaşıyorsunuz, duvar koşusu yapıyorsunuz. Bi de zaman manipülasyonu olan bi bölüm var ki oynarken ağzım açık kaldı. FPS sevenler kesinlikle denemeli.

Açık Dünya Tutkunlarına

Ben bir haritada kaybolmayı, köşe bucak keşfetmeyi severim diyorsanız bu bölüm sizin için.
Elden Ring, FromSoftware'in açık dünya denemesi ve sonuç muhteşem olmuş. Zor bi oyun ama keşif hissi inanılmaz. "Şu tepenin arkasında ne var acaba" diye merak edip gidiyorsunuz, sonra bi boss çıkıyor, ölüyorsunuz, ama yine de devam ediyorsunuz çünkü merak adamı öldürüyor.

Cyberpunk 2077, çıkışta büyük facia yaşadı biliyorum ama CD Projekt Red oyunu düzeltti arkadaşlar. Şu an harika durumda. Night City gerçekten yaşayan bi şehir gibi; neon ışıkları, siber implantlar, o distopik atmosfer... Hikayesi de baya sağlam.

Skyrim hala tahtında oturuyor. 2011 oyunu ama modlarla sonsuz oynanış sunuyor resmen. Ejderha kesiyorsunuz, hırsız loncasına katılıyorsunuz, vampir oluyorsunuz, büyücü oluyorsunuz... Canınız ne isterse.

Ghost of Tsushima tam bir görsel şölen. Samuray oyunu arıyorsanız, piyasada daha iyisi yok şu an. Onur mu yoksa halkı kurtarmak için "Hayalet" taktikleri mi? Bu ikilem oyun boyunca peşinizi bırakmıyor.

Horizon Zero Dawn, ilkel kabileler ve robot dinozorların olduğu bi dünya. Kulağa çok çılgınca geliyor di mi? Ama garip bi şekilde işe yarıyor. Aloy'un hikayesi ve dünyanın gizemi çok çekici.

Days Gone, motosikletle zombi dolu dünyada karını arıyorsun. Oyunda "Sürü" mekaniği var, yüzlerce zombi aynı anda peşinize düşüyor. O anlar gerçekten gerilimli oluyor.

Far Cry 3 serinin zirvesi bence. Sadece Vaas karakteri için bile oynanır, o kadar ikonik bi kötü adam ki... Sonraki oyunlar hep bunun kopyası gibi geldi bana.

Assassin's Creed Odyssey, çok büyük bi oyun, hatta belki fazla büyük. Ama Spartalı olma hissi ve aksiyon sistemi başarılı. Yunan mitolojisini seviyorsanız baya tadını çıkarırsınız.

Strateji ve Zeka Oyunları

Biraz da beyin jimnastiği yapmak isteyenler için derlediğim liste:
Portal 2, bulmaca oyunlarının tartışmasız kralıdır. Portal silahıyla fizik kurallarını büküyorsunuz. Co-op modu da var, arkadaşla oynaması ayrı bi zevk.

Civilization 6, klasik "bir tur daha" deyip sabaha kadar oynadığınız o illet oyun :D Medeniyet kurmak, savaşlar yapmak, diplomasi yürütmek... Saatler su gibi akıyor fark etmiyorsunuz.

Age of Empires 4, gerçek zamanlı strateji (RTS) sevenler için. Tarihsel savaşlar, imparatorluklar, kuşatmalar... Gaza getiriyor insanı.

Hearts of Iron 4, İkinci Dünya Savaşı'nı simüle eden grand strateji oyunu. Başta çok karmaşık gelebilir ama bi kez mantığını kavradınız mı bırakamıyorsunuz.

Cities: Skylines, şehir kurma simülasyonu. Trafik planlamasından su şebekesine kadar her şeyi düşünmeniz gerekiyor. Belediye başkanı gibi geziyorsunuz ortada.

RimWorld ve Kenshi, koloni yönetimi oyunları. RimWorld biraz daha erişilebilir, Kenshi ise daha acımasız ve affetmez. İkisi de fena bağımlılık yapıyor.

Arkadaşlarla Oynayacağım Diyenler

Tek başına oyun oynamak güzel ama bazen arkadaşlarla gülmek, çığlık atmak, birbirinize sövmek de lazım :D
It Takes Two için ilişki kurtaran oyun diyorlar, valla abartı değil. İki kişi oynamak şart, oynanış sürekli değişiyor. Bi bölümde platform, diğerinde shooter, sonra puzzle... Harika tasarlanmış.

A Way Out da aynı ekibin oyunu, hapisten kaçış hikayesi anlatıyor. Split-screen zorunlu, birlikte planlar yapıyorsunuz.

Sea of Thieves, korsanlık simülasyonu. Gemiyi yönetiyorsunuz, hazine arıyorsunuz, diğer oyuncularla savaşıyorsunuz veya ittifak kuruyorsunuz. Arkadaşlarla saatler gömülür buna.

Dying Light serisi, zombi ve parkur karışımı. Co-op oynaması daha zevkli çünkü sürekli birbirinizi kollamanız, kurtarmanız gerekiyor.

The Forest ve devamı Sons of the Forest, yamyamlarla dolu adada hayatta kalma oyunu. Korku ve hayatta kalma karışımı, gece olunca ortam gerçekten gerginleşiyor.

Phasmophobia, hayalet avı oyunu ama asıl eğlence arkadaşlarınızın çığlıklarını duymak. Mikrofon kullanıyorsunuz ve hayalet sesinizi duyabiliyor.

Lethal Company, son zamanların fenomeni. Uzay gemisiyle gezegenlere inip hurda topluyorsunuz ama içeride garip yaratıklar var. Hem komik hem korkunç aynı anda, nasıl oluyor ben de anlamadım.

Overcooked 2, kaotik yemek yapma oyunu. Tam arkadaşlıkları test etmelik, birbirinize bağırmanız kaçınılmaz.

Gang Beasts ve Human Fall Flat, fizik tabanlı komedi oyunları. Karakterler sarhoş gibi hareket ediyor, gülmekten karnınız ağrıyor oynarken.

Düşük Sistemli Kardeşlerime

Herkesin RTX'i yok, biliyorum. Ben de yıllarca entegre ekran kartıyla idare ettim. İşte o günlerden kalan favorilerim.
Undertale, o piksel grafiklere sakın aldanmayın, hikayesi bazı AAA oyunlardan daha derin. Hiç kimseyi öldürmeden oyunu bitirebiliyorsunuz mesela, bu mekanik oyunu tamamen değiştiriyor.

Stardew Valley, çiftlik simülasyonu ama öyle bi bağımlılık yapıyor ki... "Bir gün daha" deyip sabaha kadar ot biçiyorsunuz. Sistem istemiyor, patates laptop'ta bile sorunsuz çalışır.

Hotline Miami, tepeden bakışlı, hızlı, vahşi aksiyon. Ölüyorsunuz, tekrar deniyorsunuz, ölüyorsunuz, tekrar deniyorsunuz... Neon estetik ve müzikler muhteşem.

Papers, Please oyununda pasaport kontrol memuru oluyorsunuz. Kulağa sıkıcı geliyor değil mi? Ama politik alt metni ve ahlaki ikilemleri sizi baya düşündürüyor. Çok farklı bi deneyim.

Terraria, 2D Minecraft gibi ama daha fazla savaş ve item odaklısı. Boss dövüşleri var, zindanlar var, yüzlerce saat içerik var.

Inside ve Limbo, aynı stüdyonun oyunları. Kısa, karanlık atmosferli bulmaca oyunları. Hiç diyalog yok ama hikaye anlatımı görsellerle yapılmış.

Hades, roguelike türünü sevmeyenlere bile kendini sevdiriyor. Sürekli ölüp tekrar deniyorsunuz ama her seferinde biraz daha güçleniyorsunuz, hikaye de öldükçe biraz daha açılıyor.

Hollow Knight, metroidvania türünün en iyilerinden. Böcek krallığında geçiyor, atmosferi harika, zorlayıcı ama adil.

Korku Sevenler İçin

Gece yarısı ışıkları kapatıp, kulaklığı takıp oynamak isteyen cesur arkadaşlar için:
Resident Evil serisi korku oyunlarının babasıdır zaten. Village çok iyi, RE4 Remake hem aksiyon hem korku dengesini mükemmel kurmuş.

Silent Hill 2 Remake, psikolojik korku arıyorsanız bu oyun tam sizin için. Atmosferi bunaltıcı, hikayesi rahatsız edici ama bi o kadar da etkileyici.

Outlast ve Amnesia, insanı çaresiz hissettiren oyunlar. Elinizde silah yok, sadece kaçabiliyorsunuz. Gece oynamayı tavsiye etmiyorum, ben denedim pişman oldum, uyku haram oldu

Alan Wake, sanki Stephen King romanı gibi. Karanlık atmosfer, yazar olan bi karakter, gerilim... Remedy'nin işi, kalite garantili yani.

Yarış ve Araba Oyunları

Forza Horizon 5, açık dünya yarış oyunu arayanlar için en iyi seçenek. Meksika haritası çok güzel, araç çeşitliliği muazzam.

Assetto Corsa, gerçekçi simülasyon isteyenler için. Eğer direksiyon setiniz varsa bambaşka bi deneyim oluyor.

Car For Sale Simulator 2023, Türk yapımı galericilik simülasyonu. Araba alıp satıyorsunuz, tamir ediyorsunuz, pazarlık yapıyorsunuz. Şaşırtıcı derecede eğlenceli ve sarıyor.

Türk Yapımı Oyunlar

Desteklememiz lazım moruk:
Mount & Blade: Warband ve devamı Bannerlord, strateji ve aksiyon karışımı. Krallık kuruyorsunuz, ordular yönetiyorsunuz, savaşlara bizzat katılıyorsunuz. Dünyaca ünlü Türk yapımı gururumuz.

Anomaly Agent, piksel sanat tarzında aksiyon oyunu. Enis Kirazoğlu'nun da dahil olduğu bi proje, keyifli.

Supermarket Simulator, market işletiyorsunuz. Basit ama bağımlılık yapan bi oyun.

Son Sözler...
Bu listeyi hazırlarken fark ettim ki oynanacak o kadar çok şey var ki, ömür yetmez abi. Ama en azından "neye tıklasam" diye ekrana boş boş bakma derdi bitti, nereden başlayacağımı artık biliyorum.
Benim size tavsiyem Bi tür seçin ve o türün en iyisiyle başlayın. Hikaye istiyorsanız The Witcher 3 veya RDR2, aksiyon istiyorsanız Doom Eternal, açık dünya istiyorsanız Elden Ring... Kafanız karışmasın, hepsini oynamak zorunda değilsiniz sonuçta.
Bu arada "hocam şu oyunu unuttun ayıp ettin" dediğiniz oyunlar varsa yorumlarda belirtin, günceller eklerim. İyi forumlar iyi oyunlar herkese.
Hikaye kısmına metro serisi güzel gidermiş ama kişisel bir durum.
 
Yeni sisteminiz hayırlı olsun hocam, oyunlarda güzelmiş.
 
Hikayeli oyunları bir yandan sevmeme rağmen nedense içimde büsbüyük bir ön yargı var oyunları oynayasım hiç içimden geçmiyor örnek olarak RDR 2 mesela. Oynadıklarımdan Beyond: Two Souls çok iyiydi, ayrıca Detroit: Become Human'da dahil.
 
Listede Undertale’ı görmek hoşuma gitti. Kesinlikle oynamdan ölmeyin. Hikâyesi beni o kadar cezbetmişti ki, iyi sonu yapıp herkesle dost olduktan sonra bir de kötü son yapmaya başlıyorsun. Herkesi katlederken o karanlığı ve ruhsuzluğu gerçekten hissediyorsunuz. Gerçekten bayılıyorum şu oyuna.
Undertale sevenler için bence Undertale’dan bile daha iyi sayabileceğim fan yapımı Undertale Yellow’u da kesinlikle öneririm. İki oyunu da oynamadan ölmeyin.
 

Bu konuyu görüntüleyen kullanıcılar

Technopat Haberler

Yeni konular

Geri
Yukarı