Entropi kanununa göre evrende düzensizlik sürekli artar. Mutfak tezgahında duran yumurta yere düşüp parçalandığında düşük düzensizlikten yüksek düzensizliği geçer. Ancak yüksek düzensizlikten düşük düzensizliğe geçiş asla kendiliğinden olmaz. Mesela kırılmış yumurta, milyarlarca yıl beklesen de bütün yumurta haline dönüşmez.
Entropi kanunu, fizik biliminin asla ihlal edilemez kanunudur. Arabayı oluşturan binlerce parçayı bir odaya koysan, milyarlarca yıl da geçse asla bir arabaya dönüşmezler. Ancak akıl onları bir araya getirebilir. Kırılan yumurta da asla bütün yumurtaya dönüşmez. Atomlar asla kendiliğinden bir araya gelip hücreleri ve hücreler de asla kendiliğinden bir araya gelip canlıyı oluşturmaz. Sadece bir akıl onları bir araya getirir.
Maddenin dizilişi sonludur. Bu sadece olasılıkla ilgili. Entropiden bahsediyorsunuz ama elektromanyetik kuvvet, kütle çekimi, zayıf ve güçlü nükleer kuvvetten hiç bahsetmediniz.
Bir protein molekülünü oluşturan atom dizilimi sonludur.
Kabak tadı veren teistik argümanlara iki örnek daha vereceğim:
- Bu kalem sanatlı ise bir sanatkarı da varsa, o zaman insanın da bir sanatkarı olmalı.
- Hurdalıkta esen bir rüzgar sonucu uçuşan parçalar, tesadüfen meydana bir uçak getiremez.
Bunlar artık absürt komedi tadı veriyor.
Örneğin madeni para ile yazı-tura attığımızı düşünelim. Arka arkaya önce 26 kez yazı, sonra 12 kez tura ve sonra 52 kez yazı atmak için en az kaç defa yazı-tura atmamız gerekir? Atıyorum 500 milyar kere. Elbette 200 milyarıncı atışta bu olasılık gerçekleşebilir.
Bu açıkladığım şey tesadüfen bir meydana gelişin izahı için değildi. Bu kadar basit değil çünkü anlatması ve olanlar.
Evren'deki temel kuvvetlerin de bazı sonuçları var. Mesela bir su molekülü nasıl oluştu? Tesadüf değil elbette ama sebep olacak hadiseler var. Bir süper nova gibi.
Bakış açısı yanlış. Şöyle diyebilirsiniz mesela: Hepimiz yıldız tozuyuz, peki o halde yıldız tozu nereden geldi?
Yani Evren var olduğu sırada, Evren'in içinde bizlerin var olması bazı neden ve sonuç ilişkilerinden ötürü zaten kaçınılmazdı. Bu kat trilyonlarca ve kat trilyonlarca neden sonuç ilişkilerinden sadece biri bile değiştirilse bugünkü sonucu akıl almaz seviyelerde farklı olurdu.
Evren'de İnsanın var olması kendiliğinden var olabiliyor demek ki. Fakat Evren nasıl oldu? İşte sorulması gereken soru buydu. Dini görüşteki Tanrı modelini bir kenara bırakarak sadece saf Tanrı üzerinden düşünecek olursak. (Çünkü her dinin Tanrı modeli birbirlerinden farklı.) Belki de Evren bir gücün eseriydi ama insanı doğrudan yaratan o güç değildi. O sadece Evren'i yarattı ve insan kendiliğinden var oldu. Tıpkı bir bilgisayar simülasyonunu başlatmadan önce gerekli verileri(yasalar-kuvvetler vb.) girip start tuşuna basmak gibi. Ya da Evren daima vardı ve Tanrı oydu.
Böyle oldu demiyorum, buna tesadüfü de karıştırmayın. Sadece tek yüzden bakmanın anlamsız olabileceğini açıklamaya çalıştım. Her ne kadar açıklasam da, siz bunu dini bakış açısı ile, yani ön kabulleriniz ile analiz edeceksiniz. Çünkü dininiz size onu emrediyor, neye inanmanız gerektiğini ve neyi düşünüp neyi düşünmeyeceğinizi, hatta ne şekilde düşüneceğinizi de dini inançlarınız belirliyor. Bunu: Din ve korkuyu karıştırmadan, bilimsel arzu ve merak dolu bir beyin ile düşünün.