Bir filolog olarak dilde yabancı kelimeler olmasına kesinlikle karşı olmadığımı söyleyebilirim. Muhtemelen de şaşırırsınız. Ancak şöyle bir gerçek de var: insanlığın oluşumundan beri dil bu şekilde gelişiyor. Dili canlı bir varlık olarak düşünün. Sevdiği, benimsediği; bazen de hiç sevmediği şeyler vardır.
Bazen yeni bir icat için yeni bir isim gelir "buzdolabı", "bilgisayar" ve tutar. Neden ve nasıl tuttuğunun mantıklı bir açıklaması yok. Ancak faks, telefon, televizyon... bunlar için Türkçe isim önerilmedi mi sanıyorsunuz? Mutlaka bir dolu isim söylenmiştir. Ancak tutmamış.
Özellikle son yıllarda internetin yayılması ile hızlanan bir küreselleşme hareketi var. Buna kimse engel olamaz. Bugün annem oturup Facebook'tan bulduğu Yunan akrabası ile emojileri kullanarak iletişim kuruyor resmen. Bu da kötü bir şey değil. Uzakdoğuluların emojiye bu kadar düşkün olmalarının sebebi de bir bakıma kendilerini daha kolay ifade etmeleri. Çünkü alfabeleri buna izin vermiyor.
Ancak karşı çıktığım kısım "plaza dili" adı verilen, işinin ne kadar da ciddi olduğunu, kendisinin ne kadar da önemli bir insan olduğunu ima etmek için saçma ötesi yabancı kelimeler kullananlar.
Bazen ben de aşırı İngilizce kullanımından bazı kelimelerin Türkçesini hatırlayamayıp İngilizcesini hatırlıyorum. Bu durumda kilit nokta karşındakini her İngilizce kelimeyi biliyormuş gibi düşünmeyip, İngilizce söylemek yerine dolaylı yoldan Türkçe anlatmak.