İfade özgürlüğü iyice esnetildiği zaman devlet büyüklerine bile hakaret yağdırılıyor “ifade özgürlüğü” çatısı altında, bu doğru değil. Eleştiri hakkına tabii ki sahip olmalılar fakat bunu hakaretle yapmamalılar. Mesela adamın biri YouTube platformu üzerinden canlı yayın açıp Trump’ın anasına sövüyor, buna bir kısıtlama getirilmesi lazım. Biraz empati kur dostum, sen Amerika başkanı olsan ve sana eleştiriler gelse buna alınmazsın fakat anana ya da babana bir “hakaret” gelse illa ki alınacaksın. Buna izin verilmemesi lazım Amerika’da. Dine saygı gösterme konusuna gelirsek söyleyeceklerim şunlar: Yaşadığımız ülke ve diğer gelişmiş dünya ülkelerine baktığımız zaman inanç özgürlüğünü görüyoruz. Söz konusu ülke ister musevi, hristiyan, müslüman olsun fark etmez; sen insanların dinine saygı göstermek zorundasın. Dinleri eleştirmek istiyorsan -bu hepimizin hakkıdır- bunu direkt Tanrı’ya ya da peygambere hakaret ederek değil, felsefe çatısı altında oluşturduğun konularda yapabilirsin. Seni engelleyen yok, benim de dine ve Tanrı’ya karşı çok eleştirilerim var fakat bunu hakaretle değil, “gerçek” argümanlarla sağlıyorum. Din çatısı altında işlenecek her türlü pisliğe sadece bir “ateist” olarak değil, “insan” olarak hepimizin karşı çıkması gerekir. Mesela İslam dininde de çocuk evliliği vardır fakat bizim “alternatif müslümanlar” bundan haberdar değillerdir, kendi kurdukları dini yaşarlar. Fakat bir de bardağa dolu tarafından bakarsak şunu görüyoruz: En azından böyle bir iğrençlikten haberdar değiller ki bunu uygulamaya çalışmıyorlar (Doğu Anadolu Bölgesi’ni saymazsak.). Kadın sünneti gibi bir saçmalığı “insanlık” olarak hepimiz engellemeliyiz, sırf dinleri emretti diye onlarca veya yüzlerce kız çocuğunun acı çekmesine göz yummayacağız (bu arada İslam’da da vardır kadın sünneti.). İnsanlığa zararı dokunmadığı sürece herkes dinini yaşasın, bizim buna lafımız yok (namaz kılmak, oruç tutmak...). Hangi özgürlük esnetilirse esnetilsin, insanoğlu onun da cılkını çıkartacak. Bunu hepimiz biliyoruz.