Yukarıdaki Nisa ile başlayan ayette Adem'den bahsediyor zaten, net yazmış nasıl çelişkiye düşecek değil. Adem ilk insan hem Tevrat'ta hem Kuran kitabında.
Hala inkar ediyorsun. Adem (a.s) bahsedilen ayetler bulduğum kadarıyla şunlardır;
Bakara, 31. Ayet: Allah,
Âdem'e bütün varlıkların isimlerini öğretti. Sonra onları meleklere göstererek, "Eğer doğru söyleyenler iseniz, haydi bana bunların isimlerini bildirin" dedi.
Bakara, 33. Ayet: Allah, şöyle dedi: "Ey
Âdem! Onlara bunların isimlerini söyle." Âdem, meleklere onların isimlerini bildirince Allah, "Size, göklerin ve yerin gaybını şüphesiz ki ben bilirim, yine açığa vurduklarınızı da, gizli tuttuklarınızı da ben bilirim demedim mi?" dedi.
Bakara, 35. Ayet: Dedik ki: "Ey
Âdem! Sen ve eşin cennete yerleşin. Orada dilediğiniz gibi bol bol yiyin, ama şu ağaca yaklaşmayın, yoksa zalimlerden olursunuz."
Bakara, 37. Ayet: Derken,
Âdem (vahy yoluyla) Rabbinden birtakım kelimeler aldı, (onlarla amel edip Rabb'ine yalvardı. O da) bunun üzerine tövbesini kabul etti. Şüphesiz O, tövbeleri çok kabul edendir, çok bağışlayandır.
Âl-i İmrân, 33. Ayet: Şüphesiz Allah,
Âdem'i, Nûh'u, İbrahim ailesini (soyunu) ve İmran ailesini (soyunu) birbirinden gelmiş birer nesil olarak seçip âlemlere üstün kıldı.
Âl-i İmrân, 59. Ayet: Şüphesiz Allah katında (yaratılışları bakımından) İsa'nın durumu,
Âdem'in durumu gibidir: Onu topraktan yarattı. Sonra ona "ol" dedi. O da hemen oluverdi.
Mâide, 27. Ayet: (Ey Muhammed!) Onlara,
Âdem'in iki oğlunun haberini gerçek olarak oku. Hani ikisi de birer kurban sunmuşlardı da, birinden kabul edilmiş, ötekinden kabul edilmemişti. Kurbanı kabul edilmeyen, "Andolsun seni mutlaka öldüreceğim" demişti. Öteki, "Allah, ancak kendisine karşı gelmekten sakınanlardan kabul eder" demişti.
A'râf, 19. Ayet: "Ey
Âdem! Sen ve eşin cennette kalın. Dilediğiniz yerden yiyin. Fakat şu ağaca yaklaşmayın. Yoksa zalimlerden olursunuz."
Meryem, 58. Ayet: İşte bunlar,
Âdem'in ve Nûh ile beraber (gemiye) bindirdiklerimizin soyundan, İbrahim'in, Yakub'un ve doğru yola iletip seçtiklerimizin soyundan kendilerine nimet verdiğimiz nebîlerdir. Kendilerine Rahmân'ın âyetleri okunduğu zaman ağlayarak secdeye kapanırlardı.
Tâ-Hâ, 115. Ayet: Andolsun, bundan önce biz
Âdem'e (cennetteki ağacın meyvesinden yeme, diye) emrettik. O ise bunu unutuverdi. Biz onda bir kararlılık bulmadık.
Tâ-Hâ, 117. Ayet: Biz de şöyle dedik: "Ey
Âdem! Şüphesiz bu (İblis), sen ve eşin için bir düşmandır. Sakın sizi cennetten çıkarmasın; sonra mutsuz olursun."
Tâ-Hâ, 120. Ayet: Nihayet şeytan ona vesvese verip şöyle dedi: "Ey
Âdem! Sana ebedîlik ağacını ve yok olmayan bir saltanatı göstereyim mi?"
Tâ-Hâ, 121. Ayet: Bunun üzerine onlar (
Âdem ve eşi Havva) o ağacın meyvesinden yediler. Bu sebeple ayıp yerleri kendilerine göründü ve cennet yaprağından üzerlerine örtmeye başladılar.
Âdem, Rabbine isyan etti ve yolunu şaşırdı.