Sadece bahsedilen sorunlar ilaçla, beyne elektrik verilmesiyle, gama knife ile tedavi edilemeyecek sorunlar diyorum.
Her gün binlerce insan ilaçlar, EKT ve psikoterapi ile sağlıklı hayatına kavuşuyor ama siz bilirsiniz. Kaç OKB'li, kaç majör depresyon bozukluğu, kaç panik bozukluk, kaç şizofreni tedavi süreci gördünüz? Öyle bir konuşuyorsunuz ki, sanki yıllardır bunca ilaç kullanan bunca kişi arasında kimse fayda görmemiş, kimse düzelmemiş, ona rağmen biz inatla insanlara ilaç ve terapi dayıyoruz. Aksine gerekli tedavi ve terapiyi alamayıp gittikçe kötüleşen, terapi sonrası ise normal hayatına dönebilen insanlarla dolu klinikler.
Yani ortaya çıkan engellenemeyen asla engellenemeyecek "kafaya takma, düşünme, kurtul ondan, kurtulamazsan hastalık, seni yer bitirir, aman canım kafaya ne takıyosun boşver" dedikçe daha da azdırdığınız o olumsuz düşünce inancı yüzünden her ırk milletten insanlar koşarak kliniklere geliyorlar. Tabiki daha önce bu kodlamalara en ufak bir yerde maruz kaldığınız anda beyninize "hmm olumsuz düşünceler demekki OKB denilen bi hastalıkmış" tohumunu ektiğiniz anda bunun 40 yıl sonra da ortaya çıkması olası çünkü bilinçaltımız her şeyi kaydeder.
Tedavi ile OKB'de takıntılar ortadan kaldırılabiliyor, depresyon atakları kaldırılabiliyor, panik bozukluğu olan kişilerin bir daha atak geçirmemesi sağlanabiliyor, şizofrenide halüsinasyonlar yok edilebiliyor. Veya sizin de bahsettiğiniz gibi gelen düşüncelerin/atakların sıklığı ve kişide oluşturduğu rahatsızlık azaltılıyor.
Tekrarlıyorum. İlaçlar veya terapi veya EKT ile bu düşünceler yok edilebiliyor. Veya insanları rahatsız etmez hale getirilebiliyor. Psikiyatri ve psikolojinin ana sorunla değil de sonuçla uğraştığını nereden çıkardınız?
Duyguların dünyasından bir haber sadece tomografideki görüntüleri veri kabul ederseniz zaten bana böyle sorular sormanız normal.
Duyguların dünyası dediğiniz şey beyindeki elektrokimyasal aktiviteler. Fonksiyonel MR görüntüleme dediğimiz tetkik de beyindeki hangi bölgenin ne zaman aktif olduğunu gösteriyor.
Şimdi panik bozuklukta, OKB'de, anksiyetede, depresyonda, sizin "duygu dünyası, inanç, düşünce" diye tanımladığınız olay, beynin normalde çalışması gerekenden farklı çalışması. Bu anormal çalışma sebebiyle OKB'deki düşünceler geliyor; depresyondaki aşırı halsizlik, isteksizlik, zevk alamama halleri yaşanıyor; sebepsiz yere panik ataklar geçiriliyor; şizofrenideki halüsinasyonlar yaşanıyor; anksiyetedeki ağır korkular ve fiziksel belirtiler görülüyor.
Beyindeki bu anormal aktiviteleri ilaçlar, EKT benzeri işlemler veya psikoterapiler ile düzeltmeye çalışıyor psikiyatri ve psikoloji bölümleri. Yaşadığı takıntı ve kompülsiyonlar yüzünden, geçirdiği panik ataklar veya anksiyete nöbetleri yüzünden öz bakımını yapamayan, hayatı mutsuzluk ve acı içinde geçen, intihar eden çok ciddi vakalar da var. Tıp ve psikoloji sayesinde bu insanlar normal hayatlarına kavuşabiliyor, siz gelmiş "hepsi kafanın içinde, takmayacaksın kafana beraber yaşayacaksın bu düşüncelerle, oldu bitti" tadında tavsiye veriyorsunuz.
Halbuki çözüm nedir biliyor musunuz. Beynin bilinçaltı kodlarından olumlu olumsuz düşünce ayrımını silip her düşünceye bilinçaltının aynı tepkiyi verebilmesini sağlamak. Yani meselenin köküne inmek. Gripte öksürükle uğraşırsanız helak olursunuz esas sorun virüstür. Bu sorundada böyle. Ortaya çıkan ürün zaten huzursuzluk. Huzursuzluğa müdahale etmek sadece günü kurtarır.
Dediğim gibi, ilaçlar ve özellikle de terapi bunu amaçlıyor zaten. Ana kaynağı düzeltiyorsunuz. Siz psikiyatriyi ve psikolojiyi sadece semptomatik tedavi yapıyor mu sanıyorsunuz gerçekten? Özellikle "Bilişsel davranışçı terapi" dediğimiz terapi, doğrudan sizin anlattığınız olay zaten? İnsanlara bu düşüncelerle nasıl baş edilebileceği, düşüncelerden etkilenmemeyi, geldikleri zaman normal karşılayıp sakin kalabilmeyi öğretmeyi amaçlıyor.
Başarılı tedavi ile OKB'li kişilerin aklına takıntı gelmeyecek hale gelmesi bile söylediklerinizin tersini kanıtlamaya yeterli zaten.
Kısır bir şekilde aşırı uzuyor bu tartışma iki gündür. Bir daha cevap yazmayacağım ne yazarsanız yazın. Hoşça kalın.