Antidepresan ve cinsel istek

Ben 20 yaşındayken tavşan gibi günde 5 kere çiftleşiyordum. Aksi durum olması anormal. Antidepresanlar tüm içgüdülerini baskılıyor. Şu an normalsin.
 
Veya diyelim ki OKB yalan. Her şeyi biz uyduruyoruz halkı kandırmak için. Erzincan'da, New York'ta, Stockholm'de, Roma'da aynı anda kliniklere başvuran, ömründe daha önce OKB diye bir şey duymamış kişiler nasıl oluyor da hep bir ağızdan "elimi X kere yıkamadan temiz hissetmiyorum, sürekli aklıma elimin kirlendiği geliyor" gibi tipik OKB bulgularını söyleyebiliyor? OKB'de en sık görülen "temizlik, simetri, tabu düşünceler ve zarar verme" takıntıları nasıl oluyor da bütün bu bilimsel gerçeklerden habersiz insanlarda ortak olarak gözüküyor? Tamam doktorlar şarlatan da kliniklere başvuran kişiler de mi bu büyük oyunun içerisinde? Yoksa sizce insanların takıntılı bir şekilde sürekli kirlendiklerini düşünmeleri, ya arkadaşımı öldürürsem korkusu yaşaması, aklına sürekli dini küfürler gelmesi vs "normal" mi? Bu insanlar kliniğe geldikten sonra başlamıyor ki belirtileri.

Madem ortada uydurma bir hastalık var, birbirinden habersiz binlerce insan nasıl oluyor da birebir aynı semptomlarla dünya genelinde psikiyatri ve psikoloji kliniklerine başvuruyor?
Ben ortada hiçbir sorun yok hadi evinize gidin gibi bir şey söylemedim. Sadece bahsedilen sorunlar ilaçla, beyne elektrik verilmesiyle, gama knife ile tedavi edilemeyecek sorunlar diyorum. Yoksa ortada büyük bi sorun olduğunu biliyoruz hepimiz. Şimdi size OKB'deki farklı ırklarda milletlerde ortak olan noktayı söyleyim de neden insanların kliniklere koştuğunu bi kavrayın. Duyguların dünyasından bir haber sadece tomografideki görüntüleri veri kabul ederseniz zaten bana böyle sorular sormanız normal.

OKB'nin temelinde olumlu düşünce olumsuz düşünce ayrımına duyulan inanç yatar. Yani bir vaka ele alarak anlatmamız gerekirse dindar kişinin aklına onu rahatsız eden (aslında ettiğini sandığı) düşünceler gelmektedir. Psikiyatride bunu baz aldığı için bu düşüncelerden kurturmaya çalışmaktadır. Yani ortaya çıkan engellenemeyen asla engellenemeyecek "kafaya takma, düşünme, kurtul ondan, kurtulamazsan hastalık, seni yer bitirir, aman canım kafaya ne takıyosun boşver" dedikçe daha da azdırdığınız o olumsuz düşünce inancı yüzünden her ırk milletten insanlar koşarak kliniklere geliyorlar. Tabiki daha önce bu kodlamalara en ufak bir yerde maruz kaldığınız anda beyninize "hmm olumsuz düşünceler demekki OKB denilen bi hastalıkmış" tohumunu ektiğiniz anda bunun 40 yıl sonra da ortaya çıkması olası çünkü bilinçaltımız her şeyi kaydeder.

Yani anlatmak istediğim pembe fili düşünme pembe fil gelirse hemen ilaç iç hemen terapi al hemen beynine elektro şok verelim seni o etkiliyor zaten çünkü onlar olumsuz düşünceler onlardan kurtulmalısın inancı yatar. Bu inancı psikiyatriyle tanıştıktan sonra otomatik pekiştirirsiniz zaten ama psikiyatrinin pekiştirmesine de gerek yok ben şu an size desem ki "annenizin yangında paramparça olup ölmesi düşüncesi ne kadar korkunç değil mi aklınıza gelmemesi gerek" beyninize o düşünce akın akın gelir ve sizi rahatsız eder.

Veridiğim örnekte aslında bizi etkileyen düşünce değil. EVET DEĞİL. Bunu nerden mi biliyoruz. Aynı düşünce benim aklıma da geliyor ama benim aklıma gelince bende hiçbir psikolojik doğurmuyor (kaygı,korku,endişe,sıkıntı vs.) ama OKB tanısı almış gariban kardeşimin aklına geldiğinde deliye dönüyor bir sürü bedensel belirti başlıyor.

Şimdi aradaki farka baktığınızda bizi etkileyen şey gerçekten düşünce mi sizce? Düşünce bir olgudur. Duygular da olgudur. Sonuçtur. Onlardan kurtulamazsınız. Kurtulmaya çalıştıkça onlara ilaç sıktıkça onları boğdukça gırtlağına yapıştıkça daha da duyarlı hale gelirsiniz ve o düşünce gelmesin diye kendinizi eve kapatıp kalorifer peteğinin dibine oturup ağlamaya başlarsınız o düşünce gelmesin diye. Psikiyatri bizi düşüncelere karşı işte böyle kodlar.

Halbuki çözüm nedir biliyor musunuz. Beynin bilinçaltı kodlarından olumlu olumsuz düşünce ayrımını silip her düşünceye bilinçaltının aynı tepkiyi verebilmesini sağlamak. Yani meselenin köküne inmek. Gripte öksürükle uğraşırsanız helak olursunuz esas sorun virüstür. Bu sorundada böyle. Ortaya çıkan ürün zaten huzursuzluk. Huzursuzluğa müdahale etmek sadece günü kurtarır. Yapılması gereken dediğim gibi her düşünceye olumlu veya olumsuz bilinçaltı kodlaması verdirtmeden bakabilmeyi öğrenmek ve ne zaman gelirse gelsin o düşünceyi bastırmak için bir takım kompülsif hareketlerle o düşünce ve duyguları gereksiz şekilde beslememek. Çünkü besledikçe büyütürsün büyüdükçe o duygu ve düşünceleri mıknatıs etkisiyle daha fazla çekersin. Ha ne olur en fazla daha şiddetli duygu yaşarsın yine bir şey olmaz ama son derece insani olan doğal olan bir duygunun şiddeti arttığındaki bedensel bir takım yakınmalara sebep olursun ki bu da felaketin kendisi değildir ama bilinç düzeyimiz bu bedensel belirtileri hastalıkla ilişkilendirdiği için (tv programları olsun doktor programları hatalı öğrenmeler) ufacık bir kalp atış hissine bilinçdüzeyinde eyvah kalp krizi yakıştırması yapıp doğruca acile gideriz.

Anladınız mı dönen çarkı. Sorun A sorunu (A B C şeklinde ilerliyor diyelim sorun ortaya çıkan psikolojik C olsun) A İLE UĞRAŞMAK YERİNE C İLE UĞRAŞTIRAN PSİKİYATRİ BİZİM SORUNUMUZU NASIL ÇÖZSÜN. ÇÖZMEK İSTER Mİ? ORASINI TIP SEKTÖRÜNÜN İÇİNDE OLAN HEKİMLER BİLİR.

Bu hatalı kodlamaları sadece psikiyatri kodlamadığı için her insan otomatikman düşünce ayrımına gidip cici düşünce kötü düşünce ayrımına gidiyor ve kötü diye tabir ettiği düşünce geldi mi etkileniyor. Benim kafama şu an kötü diye tabir edilen düşünce gelmiyor çünkü ben cici düşünce kaka düşünce ayrımına gitmiyorum. Gelse bile hemen gidiyor ve o düşünceden kurtulmak için kompülsif davranışlar sergilemiyorum. Acile atmıyorum kendimi çünkü ne olduğu konusunda bilinçliyim. Hiçbir duygu rahatsız etmiyor, hiçbir düşünce de rahatsız etmiyor. Gayet huzurlu yaşayabiliyorum. İçeriği normal bi insanın aklına gelse yerinde duramayacak kadar korkunç zannedilen düşünceler aklıma gelse bile beni etkilemiyor çünkü bilinçaltımı tekrardan kodladım doğru bilgilerle. Ama psikolojik eğitim almamış birinin aklına gelse o düşüncelerle psikiyatriye başvursa "hmm o düşünce varsa çok geliyorsa ve seni etkiliyorsa o zaman al ilaç 2 hafta sonra gel, geçmez ruh kanseri." Yok ya demek geçmez? Al bakalım nasıl geçermiş görsünler.

ÖZET: Aklına her türlü düşüncenin gelebileceğini kabul etmiş ve onları olumlu olumsuz diye ayırmayan bi adamla, olumlu olumsuz düşünce ayrımı yapan düşünceden korkan onu tanımayan bir adam aynı mı etkilenir sevgili dostum? Şimdi al antidepresanını az ötede pubmedde atıflarında kullan.
 
Son düzenleme:
Sadece bahsedilen sorunlar ilaçla, beyne elektrik verilmesiyle, gama knife ile tedavi edilemeyecek sorunlar diyorum.
Her gün binlerce insan ilaçlar, EKT ve psikoterapi ile sağlıklı hayatına kavuşuyor ama siz bilirsiniz. Kaç OKB'li, kaç majör depresyon bozukluğu, kaç panik bozukluk, kaç şizofreni tedavi süreci gördünüz? Öyle bir konuşuyorsunuz ki, sanki yıllardır bunca ilaç kullanan bunca kişi arasında kimse fayda görmemiş, kimse düzelmemiş, ona rağmen biz inatla insanlara ilaç ve terapi dayıyoruz. Aksine gerekli tedavi ve terapiyi alamayıp gittikçe kötüleşen, terapi sonrası ise normal hayatına dönebilen insanlarla dolu klinikler.
Yani ortaya çıkan engellenemeyen asla engellenemeyecek "kafaya takma, düşünme, kurtul ondan, kurtulamazsan hastalık, seni yer bitirir, aman canım kafaya ne takıyosun boşver" dedikçe daha da azdırdığınız o olumsuz düşünce inancı yüzünden her ırk milletten insanlar koşarak kliniklere geliyorlar. Tabiki daha önce bu kodlamalara en ufak bir yerde maruz kaldığınız anda beyninize "hmm olumsuz düşünceler demekki OKB denilen bi hastalıkmış" tohumunu ektiğiniz anda bunun 40 yıl sonra da ortaya çıkması olası çünkü bilinçaltımız her şeyi kaydeder.

Tedavi ile OKB'de takıntılar ortadan kaldırılabiliyor, depresyon atakları kaldırılabiliyor, panik bozukluğu olan kişilerin bir daha atak geçirmemesi sağlanabiliyor, şizofrenide halüsinasyonlar yok edilebiliyor. Veya sizin de bahsettiğiniz gibi gelen düşüncelerin/atakların sıklığı ve kişide oluşturduğu rahatsızlık azaltılıyor.

Tekrarlıyorum. İlaçlar veya terapi veya EKT ile bu düşünceler yok edilebiliyor. Veya insanları rahatsız etmez hale getirilebiliyor. Psikiyatri ve psikolojinin ana sorunla değil de sonuçla uğraştığını nereden çıkardınız?
Duyguların dünyasından bir haber sadece tomografideki görüntüleri veri kabul ederseniz zaten bana böyle sorular sormanız normal.

Duyguların dünyası dediğiniz şey beyindeki elektrokimyasal aktiviteler. Fonksiyonel MR görüntüleme dediğimiz tetkik de beyindeki hangi bölgenin ne zaman aktif olduğunu gösteriyor.

Şimdi panik bozuklukta, OKB'de, anksiyetede, depresyonda, sizin "duygu dünyası, inanç, düşünce" diye tanımladığınız olay, beynin normalde çalışması gerekenden farklı çalışması. Bu anormal çalışma sebebiyle OKB'deki düşünceler geliyor; depresyondaki aşırı halsizlik, isteksizlik, zevk alamama halleri yaşanıyor; sebepsiz yere panik ataklar geçiriliyor; şizofrenideki halüsinasyonlar yaşanıyor; anksiyetedeki ağır korkular ve fiziksel belirtiler görülüyor.

Beyindeki bu anormal aktiviteleri ilaçlar, EKT benzeri işlemler veya psikoterapiler ile düzeltmeye çalışıyor psikiyatri ve psikoloji bölümleri. Yaşadığı takıntı ve kompülsiyonlar yüzünden, geçirdiği panik ataklar veya anksiyete nöbetleri yüzünden öz bakımını yapamayan, hayatı mutsuzluk ve acı içinde geçen, intihar eden çok ciddi vakalar da var. Tıp ve psikoloji sayesinde bu insanlar normal hayatlarına kavuşabiliyor, siz gelmiş "hepsi kafanın içinde, takmayacaksın kafana beraber yaşayacaksın bu düşüncelerle, oldu bitti" tadında tavsiye veriyorsunuz.
Halbuki çözüm nedir biliyor musunuz. Beynin bilinçaltı kodlarından olumlu olumsuz düşünce ayrımını silip her düşünceye bilinçaltının aynı tepkiyi verebilmesini sağlamak. Yani meselenin köküne inmek. Gripte öksürükle uğraşırsanız helak olursunuz esas sorun virüstür. Bu sorundada böyle. Ortaya çıkan ürün zaten huzursuzluk. Huzursuzluğa müdahale etmek sadece günü kurtarır.
Dediğim gibi, ilaçlar ve özellikle de terapi bunu amaçlıyor zaten. Ana kaynağı düzeltiyorsunuz. Siz psikiyatriyi ve psikolojiyi sadece semptomatik tedavi yapıyor mu sanıyorsunuz gerçekten? Özellikle "Bilişsel davranışçı terapi" dediğimiz terapi, doğrudan sizin anlattığınız olay zaten? İnsanlara bu düşüncelerle nasıl baş edilebileceği, düşüncelerden etkilenmemeyi, geldikleri zaman normal karşılayıp sakin kalabilmeyi öğretmeyi amaçlıyor.

Başarılı tedavi ile OKB'li kişilerin aklına takıntı gelmeyecek hale gelmesi bile söylediklerinizin tersini kanıtlamaya yeterli zaten.

Kısır bir şekilde aşırı uzuyor bu tartışma iki gündür. Bir daha cevap yazmayacağım ne yazarsanız yazın. Hoşça kalın.
 
Hatalı ve abartılı mastürbasyon erken boşalmaya yol açar. Doğru yapılanı değil.

Aynen öyle hocam. Türkiye de kimse cinsellik konuşamadığı için maalesef bu konular 2-3 bilgisiz hocanın eline düşüyor. Onlarda çok çekme kurur gibi saçma sapan şeyler söylüyorlar.
Erken boşalma koşullama sonucu oluşur, kas hafızasıdır. Türkiye de insanlar rahat rahat mastürbasyon bile yapamadıklarından kendilerini tuvalette 2 dakika boşalıp kurtulmaya koşulluyorlar, sonuç malum.
 
Her gün binlerce insan ilaçlar, ekt ve psikoterapi ile sağlıklı hayatına kavuşuyor ama siz bilirsiniz. Kaç Okb'li, kaç majör deprasyon bozukluğu, kaç panik bozukluk, kaç şizofreni tedavi süreci gördünüz? Öyle bir konuşuyorsunuz ki, sanki yıllardır bunca ilaç kullanan bunca kişi arasında kimse fayda görmemiş, kimse düzelmemiş, ona rağmen biz inatla insanlara ilaç ve terapi dayıyoruz. Aksine gerekli tedavi ve terapiyi alamayıp gittikçe kötüleşen, terapi sonrası ise normal hayatına dönebilen insanlarla dolu klinikler.

Tedavi ile Okb'de takıntılar ortadan kaldırılabiliyor, deprasyon atakları kaldırılabiliyor, panik bozukluğu olan kişilerin bir daha atak geçirmemesi sağlanabiliyor, şizofreni de halüsinasyonlar yok edilebiliyor. Veya sizin de bahsettiğiniz gibi gelen düşüncelerin/atakların sıklığı ve kişide oluşturduğu rahatsızlık azaltılıyor.

Tekrarlıyorum. İlaçlar veya terapi veya ekt ile bu düşünceler yok edilebiliyor. Veya insanları rahatsız etmez hale getirilebiliyor. Psikiyatri ve psikolojinin ana sorunla değil de sonuçla uğraştığını nereden çıkardınız?

Duyguların dünyası dediğiniz şey beyindeki elektrokimyasal aktiviteler. Fonksiyonel mr görüntüleme dediğimiz tetkik de beyindeki hangi bölgenin ne zaman aktif olduğunu gösteriyor.

Şimdi panik bozuklukta, Okb'de, anksiyetede, depresyonda, sizin "duygu dünyası, inanç, düşünce" diye tanımladığınız olay, beynin normalde çalışması gerekenden farklı çalışması. Bu anormal çalışma sebebiyle Okb'deki düşünceler geliyor; depresyondaki aşırı halsizlik, isteksizlik, zevk alamama halleri yaşanıyor; sebepsiz yere panik ataklar geçiriliyor; şizofrenideki halüsinasyonlar yaşanıyor; anksiyetedeki ağır korkular ve fiziksel belirtiler görülüyor.

Beyindeki bu anormal aktiviteleri ilaçlar, ekt benzeri işlemler veya psikoterapiler ile düzeltmeye çalışıyor psikiyatri ve psikoloji bölümleri. Yaşadığı takıntı ve kompülsiyonlar yüzünden, geçirdiği panik ataklar veya anksiyete nöbetleri yüzünden öz bakımını yapamayan, hayatı mutsuzluk ve acı içinde geçen, intihar eden çok ciddi vakalar da var. Tıp ve psikoloji sayesinde bu insanlar normal hayatlarına kavuşabiliyor, siz gelmiş "hepsi kafanın içinde, takmayacaksın kafana beraber yaşayacaksın bu düşüncelerle, oldu bitti" tadında tavsiye veriyorsunuz.

Dediğim gibi, ilaçlar ve özellikle de terapi bunu amaçlıyor zaten. Ana kaynağı düzeltiyorsunuz. Siz psikiyatriyi ve psikolojiyi sadece semptomatik tedavi yapıyor mu sanıyorsunuz gerçekten? Özellikle "bilişsel davranışçı terapi" dediğimiz terapi, doğrudan sizin anlattığınız olay zaten? İnsanlara bu düşüncelerle nasıl baş edilebileceği, düşüncelerden etkilenmemeyi, geldikleri zaman normal karşılayıp sakin kalabilmeyi öğretmeyi amaçlıyor.

Başarılı tedavi ile Okb'li kişilerin aklına takıntı gelmeyecek hale gelmesi bile söylediklerinizin tersini kanıtlamaya yeterli zaten.

Kısır bir şekilde aşırı uzuyor bu tartışma iki gündür. Bir daha cevap yazmayacağım ne yazarsanız yazın. Hoşça kalın.

Halen sorunun düşüncede olduğunu zannedecek kadar körsünüz hocam. O düşüncelerin gelip gelmemesi değil mesele o düşüncelerin kötü olduğuna duyulan inanç rahatsız eden. Panikleten hoplatan zıplatan. Sen düşünceyi yok etmem lazım dedikçe karşındaki bu sorunu yaşayan insan o düşüncelere daha çok kilitleniyor. İşte psikiyatrinin kitaplarının canlı bir örneğisiniz ve asla çözüm sunamazsınız hatta daha büyük felaketlere yol açarsınız insanların "o düşünce geldi bu düşünce gitti" diye 24 saat düşüncelerini gözlemlemesine sebep olursunuz. Psikiyatri bir toplum ruh sağlığı tehditidir. Nelere sebep olunduğunu bilecek kadar bu sorunların içinde uzun süre yüzdüm ve alnımın akıyla çıktım. Sizin dediklerinizin gerçek dünyada yaşamda ve tedavi yöntemi olarak değil olumlu etkisi olması sorunu daha da büyütmekten başka bir anlamı yok. Bir düşünseniz acaba ya bu adam niye bu kadar avaz avaz bağırıp karşı çıkıyor, manyak mı bu adam diye? Bir kuşkulansanız, bunun anlatmaya çalıştığını bir anlasam acaba bir şeylerin farkına varır mıyım insanlara faydalı olur muyum diye ama yok. Siz insanlara fayda değil de zarar veren ve ceplerinin dolması için her türlü yalan yanlışı beyinlere kodlayan sektörün bir kuklası durumundasınız. İyi günler.
 
Halen sorunun düşüncede olduğunu zannedecek kadar körsünüz hocam
Bir insanın durduk yerde aklına “kirlendim, ya kendimi öldürürsem, Allah’a küfür ediyorum” gibi düşünceler gelmesi, bu düşüncelerin akıldan çıkmayıp kişiyi sürekli meşgul etmesi normal mi? Sadece OKB üzerinde de durmayalım, durduk yerde panik atak geçirmek, hayatın zorluklarına karşı yataktan kalkacak enerji bulamayıp hiçbir şeyden zevk almamak, durduk yerde sözel ve görsel halüsinasyonlar görmek normal mi?

Size göre bütün bunlar normal ve insanların sadece “birlikte yaşamayı, tepki vermemeyi öğrenmesi” gerekiyor öyle mi? Her şey bu kadar basit yani. “Tepki vermeyeceksin” dediğiniz an çözülüyor mu her şey?

OKB’deki takıntılar, sağlıklı ve normal işleyen bir beyine ait düşünceler değildir. Beyinde belirli bölgelerde gösterilen anormal aktivasyon sonucu ortaya çıkarlar. İlaçlar ve terapi ile hem bu yolun aktivasyonu, yani düşüncelerin oluşması engellenmeye çalışılır, hem de kişiye bu düşüncelerle başa çıkması, rahatsızlık hissinin azalıp normal hayatına dönebilmesi için destek verilir. İlaç tedavisi üstünden gidersek, tedavi sırasında ve ilaçları bıraktıktan sonra bile ciddi bir çoğunlukta bu düşüncelerin yok olduğunu, fazlasıyla azaldığını, insanları rahatsız etmeyi bıraktığını görüyoruz zaten. Madem psikiyatri bir dipsiz kuyu, kimseye bir faydası olmuyor, dünya genelinde kliniklerde her gün nasıl binlerce insan düzeliyor?
O düşüncelerin gelip gelmemesi değil mesele o düşüncelerin kötü olduğuna duyulan inanç rahatsız eden. Panikleten hoplatan zıplatan. Sen düşünceyi yok etmem lazım dedikçe karşındaki bu sorunu yaşayan insan o düşüncelere daha çok kilitleniyor. İşte psikiyatrinin kitaplarının canlı bir örneğisiniz ve asla çözüm sunamazsınız hatta daha büyük felaketlere yol açarsınız insanların "o düşünce geldi bu düşünce gitti" diye 24 saat düşüncelerini gözlemlemesine sebep olursunuz
OKB’li kişilere tedavinin yanında ilk önerimiz, bu düşüncelerin kendilerine ait olmadığı, dolayısıyla rahatsızlık suçluluk duymaları gerekmediği, mümkün olduğunca “düşünce geldi mi gitti mi ne oldu” gibi düşüncelerle zihinlerini meşgul etmemeleri, konunun üzerine takılı kalmamaları oluyor. Sizin psikiyatriye alternatif “basit çözüm” olarak sunduğunuz şey zaten psikiyatrinin ve psikolojinin terapi sürecinin başlangıç noktası.

Hali hazırda çok ciddi sıkıntılar çeken, bir kısmının intihar riski olan bir grup içerisine komplo teorileri ve korku tohumları ekiyorsunuz, sonra gelip de her gün yüzlerce insanı hayata döndüren psikiyatri ve psikoloji bilimleri hakkında “toplum sağlığı sorunu” diyorsunuz. Yaşadığı takıntılar, panik ataklar, anksiyete veya halüsinasyonlar, depresyon ve mani nöbetleri gibi psikiyatrik bozukluklar yüzünden hayatı zaten yeterince zor olan insanları bir de tedaviye karşı yalan yanlış doldurup inançlarını kırıyorsunuz. Sizin gibiler yüzünden doktora, psikoloğa gitmeye, tedavisine devam etmeye korkup durumu ciddileşen, intihar eden insanları düşündüğüm için cevap vermeden duramıyorum ama belli ki siz kime ne zarar verebileceğinizin farkında değilsiniz, veya umursamıyorsunuz.
 

Yeni konular

Geri
Yukarı