Merhaba arkadaşlar, dün almış olduğum Asus Zephyrus GX501 ince oyuncu dizüstü bilgisayarı için inceleme içeriği hazırlamaya karar verdim. Uzun süre aradan sonra yaptığım ilk inceleme bu olacak, hatalarım olmuşsa uyarırsanız mutlu olurum.
Bu dizüstü bilgisayarı ve özellikle bu modeli seçmemin en önemli nedeni; evin dışındayken kullanmak için hem oyun performansı iyi olan hem de GPU render ile alacağım sahneler için uygun bir cihaz istememdi. Eğer yeterli performansı verebilmiş olsaydı masaüstü render & oyun sistemimin yerine bu cihazı kullanmayı da amaçlamıştım fakat maalesef performansının masaüstü sistemimden vazgeçmemi sağlayabilecek kadar tatmin etmediğini söylemem gerekiyor. Dizüstü ve SLI olmayan bir cihaz için render ve oyun performansı gayet iyi, fakat normal olarak 2-SLI 980 Ti'ın render performansına yetişemiyor. Hazır sahnede aldığım render süreleri arasında 2 kat kadar süre farkı vardı fakat forumdaki kullanıcıların çok büyük bir kısmının bunu merak etmeyeceğini düşünerek render testi sonuçlarını incelememe eklemiyorum.
Ürün şık ve sade bir kutuda geliyor, kulplu dış kutuyu açınca dış kutu ile aynı sade tasarıma sahip 2. bir kutu ile karşılaşıyorsunuz. Bu 2. kutunun içinden ise ürünün kendisi (Asus Zephyrus GX501), 230 Watt adaptör, güç kablosu, USB - Ethernet dönüştürücüsü, kullanım kılavuzu, sticker ve bilek desteği çıkıyor. Maalesef yurt dışında olduğu gibi kutunun içinden Asus'un oyuncu faresi çıkmadı. Bu fiyattaki bir ürün için kutu içeriğinin çok zayıf olduğunu düşünüyorum. Kutunun içinden MSI'larda olduğu gibi notebook için uygun ve kaliteli bir fare ve taşıma çantasının da çıkması gerekiyordu. Kutu içeriği bakımından daha önce kullandığım MSI GE60, GE70 ve GS70 modellerinin gerisinde olduğunu söylemem gerekiyor.
Kutu ve Ürün Fotoğrafları:
Kutu açılışını yaparken düşündüğüm ilk şey, cihazın çok şık ve tam istediğim gibi ince, hafif ve taşınabilirliğinin çok yüksek olduğuydu. Ortada değil, ön tarafta konumlandırılmış klavye, klavyenin alt tarafında değil hemen sağında konumlandırılmış touchpad ile birlikte alışıldık bir tasarıma sahip olmayan bu cihaz benim "sade güzellik" algıma çok uygun bir dizayna sahip. Ekran açıldığında kasanın arka tarafındaki cihazı yüzeyden yükselten yapı da çok ince düşünülmüş güzel bir detay. Kutu içeriği haricinde ürün ile ilgili ilk görüşüm kesinlikle çok olumlu oldu. Önceki GS70 de sade ve şık bir tasarıma sahipti, fakat bu cihaz farklı klavye ve touchpad konumlandırması ile sadece sade ve şık değil, aynı zamanda farklı bir dizayna sahip olduğu için daha dikkat çekici görünüyor. Ayrıca MSI GS70’e göre boyutu daha küçük olduğu için mi bana öyle geldi bilemiyorum ama kasa kalitesi olarak Asus Zephyrus GX501’in daha sağlam bir yapısı varmış gibi hissettim.
Bu ürünü özel yapan şey ise, bu kadar hafif (2.2 kg) ve ince (18 mm) olmasına rağmen donanım olarak çok üst düzey bileşenlere sahip olması. Intel Core i7 7700HQ işlemci, 16 GB DDR4 2400 MHz bellek, Nvidia GeForce GTX 1080 8 GB GDDR5X Max-Q görüntü yongası, 512 GB Samsung M.2 SSD gibi bileşenler ile performans olarak üst düzey tecrübe sunuyor. Tabi bu ince ve kompakt yapının bazı donanımsal dezavantajları da yok değil. Bunlardan ilki kullanılan GPU’nun Max-Q dizaynına sahip olması. Bu nesildeki Max-Q eklentisi için daha önceki serilerdeki M (Mobile) eklentisinin devamı diyebiliriz. Aynı GPU’nun biraz kırpılmış ve daha düşük güç tüketimli versiyonu diyebiliriz. Daha kalın yapıdaki laptoplarda Max-Q değil direkt olarak Laptop modeli kullanılabiliyor ve o modelin performansı, masaüstündeki muadilinden sadece %10 civarı daha düşük. Fakat Max-Q dizaynı ile masaüstü versiyonunun arasında Notebookcheck verilerine göre %32 gibi önemli bir fark var. Bu farka bakarsak GTX 1080 Max-Q modelinin performansının masaüstündeki GTX 1070 modelinin çok çok az daha altında olduğunu söylemek mümkün. Cihazın inceliğinin bir diğer kötü tarafı ise depolama seçeneklerinin ve optik sürücünün konulamaması diyebiliriz. Aslında bu ürünün başka versiyonlarında 1 TB HDD olduğu yazılı fakat benim aldığım versiyonda depolama için mekanik disk mevcut değil. Yani depolama için bendeki cihazın sahip olduğu tek seçenek 512 GB alana sahip olan yüksek performanslı Samsung SSD. Ayrıca bu cihazda modelden de bağımsız olarak optik sürücü yok, günümüzde ne kadar eksi olarak nitelendirilebilir bilmiyorum ama gene de “şu an için” ben eksi olarak görüyorum. 24 GB’a kadar yükseltilebilen 16 GB 2400 MHz CL17 DDR4 belleklerin bu saat hızındaki gecikme süresi de biraz yüksek fakat bu farkı hızı ile kapatabiliyor olması lâzım. Önemli bir fark varsa da kullanıcı açısından bu bir sorun değil çünkü bahsi geçen süreler bir insanın farkında olamayacağı kadar küçük. Fakat işlemci performansı konusunda Intel’in hâlâ masaüstü versiyonundaki performansa yeteri kadar yaklaşamadığını fark etmek mümkün. 7700HQ ile önceki nesildeki masaüstü muadili arasında cpubenchmark.com sitesine göre %35 kadar performans farkı var. Daha düşük güç tüketimi ve saat hızından dolayı bu farkın olması normal karşılanabilir; fakat 3 yıl önceki i7 HQ serisi işlemciler ile arasında performans olarak fazla fark olmaması, dizüstü sistemlerdeki işlemcilerin gelişim hızı durumunun pek iç açıcı olmadığı sonucuna varmama neden oluyor. İnce yapının bir diğer eksisi ise CPU ve GPU’nun yük altındayken makul sıcaklıklarda tutulmasının daha zor olması. GPU konusunda kasaya göre başarılı bir iş çıkarmışlar fakat CPU maalesef stres testinde ve işlemciyi fazla kullanan oyunlarda 95-96 dereceye kadar çıkıyor. Oyun sırasında çoğu zaman frekanslarda kısmaya gitmesine gerek kalmasa da stres testinde ve işlemci ile alınacak renderlarda maalesef performans düşüşleri olacak.
Yüksek performanslı oyuncu diz üstü bilgisayarının en önemli bileşenlerinden biri olan panel, bu modelde kötü bir tercih olmamış. Henüz test etme şansım olmadı fakat bu parlaklık değerleri ile yaz aylarında güneşin altında kullanıma çok uygun olmayacağını ön görmek zor değil, gene de parlaklık konusunda önceki kullandığım MSI GS70-6QE modelinden fersah fersah daha iyi. Bu eksi tarafının dışında IPS panelin kontrast oranının çok iyi olduğunu söylemeden geçmemem gerekiyor. 120 Hz yenileme hızına ve G-Sync özelliğine sahip olan panelin çözünülürlüğü 1920x1080. Böyle bir donanım için çözünürlüğün 2560x1440 olmasını tercih ederdim ama ekran boyutunun 15.6” olması nedeniyle FHD çözünürlük kötü görünmüyor.
Klavye ve touchpad için ayrı bir paragraf hazırlamam gerektiğini düşünüyorum. Pek sık karşılaşmadığımız ön tarafa konumlu olan klavye düzeninin bazı iyi tarafları olduğu gibi kötü yanına da değinmek gerekiyor. Ön tarafa konumlandırılmış klavyelerin sistem yük altındayken fazla ısınmaması ve masaüstü kullanımında bilekleri yormaması gibi avantajlarının yanında diz üstü kullanımlarda kullanışsız olmaları gibi bir dezavantajı da var. Benim gibi çoğu zaman masa üstünde kullanacak olan biri için, kutudan çıkan bilek desteği ile birlikte büyük bir artı olsa da bunun tersi durumda kullanacak kişiler için tercih edilmemesi gerekiyor. Bu klavye düzeninin haricinde bu modeldeki klavyenin kaliteli ışıklandırmasının yanında print screen tuşunun olmaması, sol shift tuşunun fazla kısa olması ve tuş basış hissiyatının çok sığ olması nedeniyle birkaç günlük alışma süreci istiyor ki bu durum bir eksi olarak görülebilir. Tabi klavyenin önde olması touchpad’in de genellikle olduğu gibi klavyenin altında değil, kenarında olmasını gerektiriyor. Açıkçası gerçek klavye – fare düzeninde olduğu gibi (sağlak biri için) klavyenin solda, touchpad’in sağ tarafta olması bana daha doğal bir ergonomi sunuyor gibi geldi. Fakat alanın darlığı nedeniyle yatay değil dikey olarak konumlandırılması, faresiz kullanım gerektiği zaman biraz alıştırma süreci isteyecek gibi görünüyor. Touchpad kullanılmayacağı zaman ise tek tuşla dokunmatik nümerik butonlarının kullanılabilir durumda olması da güzel bir ayrıntı fakat dokunmatik olarak kullanım biraz zor oluyor.
Neyse, çoğu kişi için sıkıcı ve uzun olan bu değerlendirme kısmının ardından donanım ve oyun testlerini sizlerle paylaşayım. Testler için Aida64, Cinebench, 3DMark ve Crystal Disk Mark programlarını kullandım. Oyun testleri için ise video çekmeye üşendiğim için sadece dahili benchmark yazılımı olan oyunları tercih ettim. Performans testi yapmak için seçtiğim oyunlar ise; GTA 5, Rise of the Tomb Raider, Tom Clancy’s The Division, Far Cry Primal, Dirt Rally ve Middle Earth: Shadow of Mordor oldu. Rise of the Tomb Raider sonuçlarını maalesef yükleyemiyorum çünkü oyun içindeyken görüntü alınamadı. Oyun test görsellerini ise Steam ile aldım, sadece oyunun benchmark modlarını kullandığım için uzun süreli oyunlar ile bendeki sıcaklıkların farklı çıkması normal olacaktır. Görsel boyutlarını ise gözü daha az yorması için yarı yarıya küçülttüm fakat görsel kaliteleri de bununla birlikte düşmüş oldu.
CPU-Z:
GPU-Z:
3DMark FHD Fire Strike:
Cinebench R15 CPU ve OpenGL:
Crystal Disk Mark:
Asus Game Center Boştaki Isı Değeri:
Aida64 Stres Testi:
Dirt Rally:
Far Cry Primal:
GTA 5:
Shadow of Mordor:
The Division:
Cihazın Artıları:
Cihazın Eksileri:
Son söz: Eğer GPU, şu anda olduğundan %25-30 civarı daha performanslı olsaydı hantal ve taşınması imkansız olan render bilgisayarımın yerine kullanmayı düşünebilirdim. Oyun performansı gayet iyi, özellikle FHD gibi yakında geçmişte kalmaya başlayacak bir çözünürlük için fazla güçlü donanıma sahip. Asus Zephyrus GX501’in hafifliği, ince ve şık dizaynı, üst düzeydeki performansından dolayı seçmiştim, çok kısa süreli kullanımım sonucunda en azından şimdilik pişman olmadığımı söyleyebilirim. Çok sayıdaki artısının yanında eksilerinin de fazla olması nedeniyle bu parayı verebilecek herkese gönül rahatlığıyla gidin alın diyemem. Almadan önce ciddi bir araştırma isteyen bu bilgisayarın, eğer eksi kısımları sizin için çok önemli değilse ya da artıları sizin için önemliyse iyi bir seçenek olarak düşünebilirsiniz. Cihazı henüz çok kısa bir süredir kullandığım ve sadece test yaptığım için uzun süreli kullanımlarda başka ne gibi artı ve eksileri çıkacağını şu anda ön göremiyorum. Zaman içinde farkettiğim yeni şeyleri de bu başlıkta sizinle paylaşırım. Umarım fazla uzun ve fazla sıkıcı bir inceleme olmamıştır, vakit ayırıp okuyanlara şimdiden teşekkür ederim.
Bu dizüstü bilgisayarı ve özellikle bu modeli seçmemin en önemli nedeni; evin dışındayken kullanmak için hem oyun performansı iyi olan hem de GPU render ile alacağım sahneler için uygun bir cihaz istememdi. Eğer yeterli performansı verebilmiş olsaydı masaüstü render & oyun sistemimin yerine bu cihazı kullanmayı da amaçlamıştım fakat maalesef performansının masaüstü sistemimden vazgeçmemi sağlayabilecek kadar tatmin etmediğini söylemem gerekiyor. Dizüstü ve SLI olmayan bir cihaz için render ve oyun performansı gayet iyi, fakat normal olarak 2-SLI 980 Ti'ın render performansına yetişemiyor. Hazır sahnede aldığım render süreleri arasında 2 kat kadar süre farkı vardı fakat forumdaki kullanıcıların çok büyük bir kısmının bunu merak etmeyeceğini düşünerek render testi sonuçlarını incelememe eklemiyorum.
Ürün şık ve sade bir kutuda geliyor, kulplu dış kutuyu açınca dış kutu ile aynı sade tasarıma sahip 2. bir kutu ile karşılaşıyorsunuz. Bu 2. kutunun içinden ise ürünün kendisi (Asus Zephyrus GX501), 230 Watt adaptör, güç kablosu, USB - Ethernet dönüştürücüsü, kullanım kılavuzu, sticker ve bilek desteği çıkıyor. Maalesef yurt dışında olduğu gibi kutunun içinden Asus'un oyuncu faresi çıkmadı. Bu fiyattaki bir ürün için kutu içeriğinin çok zayıf olduğunu düşünüyorum. Kutunun içinden MSI'larda olduğu gibi notebook için uygun ve kaliteli bir fare ve taşıma çantasının da çıkması gerekiyordu. Kutu içeriği bakımından daha önce kullandığım MSI GE60, GE70 ve GS70 modellerinin gerisinde olduğunu söylemem gerekiyor.
Kutu ve Ürün Fotoğrafları:
Kutu açılışını yaparken düşündüğüm ilk şey, cihazın çok şık ve tam istediğim gibi ince, hafif ve taşınabilirliğinin çok yüksek olduğuydu. Ortada değil, ön tarafta konumlandırılmış klavye, klavyenin alt tarafında değil hemen sağında konumlandırılmış touchpad ile birlikte alışıldık bir tasarıma sahip olmayan bu cihaz benim "sade güzellik" algıma çok uygun bir dizayna sahip. Ekran açıldığında kasanın arka tarafındaki cihazı yüzeyden yükselten yapı da çok ince düşünülmüş güzel bir detay. Kutu içeriği haricinde ürün ile ilgili ilk görüşüm kesinlikle çok olumlu oldu. Önceki GS70 de sade ve şık bir tasarıma sahipti, fakat bu cihaz farklı klavye ve touchpad konumlandırması ile sadece sade ve şık değil, aynı zamanda farklı bir dizayna sahip olduğu için daha dikkat çekici görünüyor. Ayrıca MSI GS70’e göre boyutu daha küçük olduğu için mi bana öyle geldi bilemiyorum ama kasa kalitesi olarak Asus Zephyrus GX501’in daha sağlam bir yapısı varmış gibi hissettim.
Bu ürünü özel yapan şey ise, bu kadar hafif (2.2 kg) ve ince (18 mm) olmasına rağmen donanım olarak çok üst düzey bileşenlere sahip olması. Intel Core i7 7700HQ işlemci, 16 GB DDR4 2400 MHz bellek, Nvidia GeForce GTX 1080 8 GB GDDR5X Max-Q görüntü yongası, 512 GB Samsung M.2 SSD gibi bileşenler ile performans olarak üst düzey tecrübe sunuyor. Tabi bu ince ve kompakt yapının bazı donanımsal dezavantajları da yok değil. Bunlardan ilki kullanılan GPU’nun Max-Q dizaynına sahip olması. Bu nesildeki Max-Q eklentisi için daha önceki serilerdeki M (Mobile) eklentisinin devamı diyebiliriz. Aynı GPU’nun biraz kırpılmış ve daha düşük güç tüketimli versiyonu diyebiliriz. Daha kalın yapıdaki laptoplarda Max-Q değil direkt olarak Laptop modeli kullanılabiliyor ve o modelin performansı, masaüstündeki muadilinden sadece %10 civarı daha düşük. Fakat Max-Q dizaynı ile masaüstü versiyonunun arasında Notebookcheck verilerine göre %32 gibi önemli bir fark var. Bu farka bakarsak GTX 1080 Max-Q modelinin performansının masaüstündeki GTX 1070 modelinin çok çok az daha altında olduğunu söylemek mümkün. Cihazın inceliğinin bir diğer kötü tarafı ise depolama seçeneklerinin ve optik sürücünün konulamaması diyebiliriz. Aslında bu ürünün başka versiyonlarında 1 TB HDD olduğu yazılı fakat benim aldığım versiyonda depolama için mekanik disk mevcut değil. Yani depolama için bendeki cihazın sahip olduğu tek seçenek 512 GB alana sahip olan yüksek performanslı Samsung SSD. Ayrıca bu cihazda modelden de bağımsız olarak optik sürücü yok, günümüzde ne kadar eksi olarak nitelendirilebilir bilmiyorum ama gene de “şu an için” ben eksi olarak görüyorum. 24 GB’a kadar yükseltilebilen 16 GB 2400 MHz CL17 DDR4 belleklerin bu saat hızındaki gecikme süresi de biraz yüksek fakat bu farkı hızı ile kapatabiliyor olması lâzım. Önemli bir fark varsa da kullanıcı açısından bu bir sorun değil çünkü bahsi geçen süreler bir insanın farkında olamayacağı kadar küçük. Fakat işlemci performansı konusunda Intel’in hâlâ masaüstü versiyonundaki performansa yeteri kadar yaklaşamadığını fark etmek mümkün. 7700HQ ile önceki nesildeki masaüstü muadili arasında cpubenchmark.com sitesine göre %35 kadar performans farkı var. Daha düşük güç tüketimi ve saat hızından dolayı bu farkın olması normal karşılanabilir; fakat 3 yıl önceki i7 HQ serisi işlemciler ile arasında performans olarak fazla fark olmaması, dizüstü sistemlerdeki işlemcilerin gelişim hızı durumunun pek iç açıcı olmadığı sonucuna varmama neden oluyor. İnce yapının bir diğer eksisi ise CPU ve GPU’nun yük altındayken makul sıcaklıklarda tutulmasının daha zor olması. GPU konusunda kasaya göre başarılı bir iş çıkarmışlar fakat CPU maalesef stres testinde ve işlemciyi fazla kullanan oyunlarda 95-96 dereceye kadar çıkıyor. Oyun sırasında çoğu zaman frekanslarda kısmaya gitmesine gerek kalmasa da stres testinde ve işlemci ile alınacak renderlarda maalesef performans düşüşleri olacak.
Yüksek performanslı oyuncu diz üstü bilgisayarının en önemli bileşenlerinden biri olan panel, bu modelde kötü bir tercih olmamış. Henüz test etme şansım olmadı fakat bu parlaklık değerleri ile yaz aylarında güneşin altında kullanıma çok uygun olmayacağını ön görmek zor değil, gene de parlaklık konusunda önceki kullandığım MSI GS70-6QE modelinden fersah fersah daha iyi. Bu eksi tarafının dışında IPS panelin kontrast oranının çok iyi olduğunu söylemeden geçmemem gerekiyor. 120 Hz yenileme hızına ve G-Sync özelliğine sahip olan panelin çözünülürlüğü 1920x1080. Böyle bir donanım için çözünürlüğün 2560x1440 olmasını tercih ederdim ama ekran boyutunun 15.6” olması nedeniyle FHD çözünürlük kötü görünmüyor.
Klavye ve touchpad için ayrı bir paragraf hazırlamam gerektiğini düşünüyorum. Pek sık karşılaşmadığımız ön tarafa konumlu olan klavye düzeninin bazı iyi tarafları olduğu gibi kötü yanına da değinmek gerekiyor. Ön tarafa konumlandırılmış klavyelerin sistem yük altındayken fazla ısınmaması ve masaüstü kullanımında bilekleri yormaması gibi avantajlarının yanında diz üstü kullanımlarda kullanışsız olmaları gibi bir dezavantajı da var. Benim gibi çoğu zaman masa üstünde kullanacak olan biri için, kutudan çıkan bilek desteği ile birlikte büyük bir artı olsa da bunun tersi durumda kullanacak kişiler için tercih edilmemesi gerekiyor. Bu klavye düzeninin haricinde bu modeldeki klavyenin kaliteli ışıklandırmasının yanında print screen tuşunun olmaması, sol shift tuşunun fazla kısa olması ve tuş basış hissiyatının çok sığ olması nedeniyle birkaç günlük alışma süreci istiyor ki bu durum bir eksi olarak görülebilir. Tabi klavyenin önde olması touchpad’in de genellikle olduğu gibi klavyenin altında değil, kenarında olmasını gerektiriyor. Açıkçası gerçek klavye – fare düzeninde olduğu gibi (sağlak biri için) klavyenin solda, touchpad’in sağ tarafta olması bana daha doğal bir ergonomi sunuyor gibi geldi. Fakat alanın darlığı nedeniyle yatay değil dikey olarak konumlandırılması, faresiz kullanım gerektiği zaman biraz alıştırma süreci isteyecek gibi görünüyor. Touchpad kullanılmayacağı zaman ise tek tuşla dokunmatik nümerik butonlarının kullanılabilir durumda olması da güzel bir ayrıntı fakat dokunmatik olarak kullanım biraz zor oluyor.
Neyse, çoğu kişi için sıkıcı ve uzun olan bu değerlendirme kısmının ardından donanım ve oyun testlerini sizlerle paylaşayım. Testler için Aida64, Cinebench, 3DMark ve Crystal Disk Mark programlarını kullandım. Oyun testleri için ise video çekmeye üşendiğim için sadece dahili benchmark yazılımı olan oyunları tercih ettim. Performans testi yapmak için seçtiğim oyunlar ise; GTA 5, Rise of the Tomb Raider, Tom Clancy’s The Division, Far Cry Primal, Dirt Rally ve Middle Earth: Shadow of Mordor oldu. Rise of the Tomb Raider sonuçlarını maalesef yükleyemiyorum çünkü oyun içindeyken görüntü alınamadı. Oyun test görsellerini ise Steam ile aldım, sadece oyunun benchmark modlarını kullandığım için uzun süreli oyunlar ile bendeki sıcaklıkların farklı çıkması normal olacaktır. Görsel boyutlarını ise gözü daha az yorması için yarı yarıya küçülttüm fakat görsel kaliteleri de bununla birlikte düşmüş oldu.
CPU-Z:
GPU-Z:
3DMark FHD Fire Strike:
Cinebench R15 CPU ve OpenGL:
Crystal Disk Mark:
Asus Game Center Boştaki Isı Değeri:
Aida64 Stres Testi:
Dirt Rally:
Far Cry Primal:
GTA 5:
Shadow of Mordor:
The Division:
Cihazın Artıları:
- Hafif, ince ve şık tasarım.
- Yüksek oyun ve yeterli GPU render performansı.
- 120 Hz, G-Sync, yüksek kontrastlı ekran.
- Yüksek performanslı 512 GB M.2 depolama.
- 4 adet USB 3.0 yuvası.
- Klavyenin, ısınan bileşenlerden uzak olması.
- Kullanılmadığı zaman nümerik olarak kullanılabilen touchpad.
- Makul seviyelerde tutulabilen GPU sıcaklığı.
- Yapım ve materyal kalitesi.
- Kaliteli klavye aydınlatması.
- CPU ve GPU’nun oyun sırasında performans düşüşü yaşamaması.
- Yükteyken bile yeteri kadar sessiz çalışabilen fanlar.
Cihazın Eksileri:
- Klavyede print screen tuşu yok. (Benim için çok büyük bir eksiklik.)
- Yüksek CPU sıcaklığı.
- Donanıma göre düşük kalan ekran çözünülürlüğü. (QHD olsa daha memnun olurdum.)
- Kullanımı kolay olmayan dokunmatik nümerik tuşlar.
- Yetersiz pilli kullanım süresi.
- Basma hissiyatı yetersiz klavye. Ayrıca bazı eksikleri yüzünden alışma süreci gerektiriyor.
- Dahili Ethernet girişinin yokluğu.
- Güneş altında kullanıma çok uygun olmayan ekran parlaklığı. (Tahmini olarak söylüyorum.)
- Bu modelde depolama için ekstradan mekanik disk olmaması.
- Tek M.2 slotu.
- Kart okuyucu yok. (Bazen ihtiyacım olabiliyor.)
- Yetersiz hoparlörler.
- Acınacak durumdaki kutu içeriği.
- Optik sürücü yok. (Bu incelikteki cihaz için kabul edilebilir.)
Son söz: Eğer GPU, şu anda olduğundan %25-30 civarı daha performanslı olsaydı hantal ve taşınması imkansız olan render bilgisayarımın yerine kullanmayı düşünebilirdim. Oyun performansı gayet iyi, özellikle FHD gibi yakında geçmişte kalmaya başlayacak bir çözünürlük için fazla güçlü donanıma sahip. Asus Zephyrus GX501’in hafifliği, ince ve şık dizaynı, üst düzeydeki performansından dolayı seçmiştim, çok kısa süreli kullanımım sonucunda en azından şimdilik pişman olmadığımı söyleyebilirim. Çok sayıdaki artısının yanında eksilerinin de fazla olması nedeniyle bu parayı verebilecek herkese gönül rahatlığıyla gidin alın diyemem. Almadan önce ciddi bir araştırma isteyen bu bilgisayarın, eğer eksi kısımları sizin için çok önemli değilse ya da artıları sizin için önemliyse iyi bir seçenek olarak düşünebilirsiniz. Cihazı henüz çok kısa bir süredir kullandığım ve sadece test yaptığım için uzun süreli kullanımlarda başka ne gibi artı ve eksileri çıkacağını şu anda ön göremiyorum. Zaman içinde farkettiğim yeni şeyleri de bu başlıkta sizinle paylaşırım. Umarım fazla uzun ve fazla sıkıcı bir inceleme olmamıştır, vakit ayırıp okuyanlara şimdiden teşekkür ederim.
Son düzenleyen: Moderatör: