Atatürk ve dans

  • Konuyu başlatan vtk
  • Başlangıç Tarihi
  • Mesaj 0
  • Görüntüleme 639
Mustafa Kemal dansa sevdalıydı. Dans aşkının kökleri çocukluğuna uzanıyordu. Selanik’te mahalle ve okul arkadaşı olan Savaş İlbay anılarında şöyle anlatıyor:

“Artık büyümüştük. Rüştiye öğrenimi yapıyorduk. Tatil zamanlarımızı biz daima oyunlarla geçirirken, O azınlıkların serbet hayatından yararlanarak edindiği birkaç dostunun evine gider, Fransızca öğrenir, o zamanın modasına göre polka, mazurka, kadril ve vals gibi bizlerin adını bile çok sonradan duyduğumuz salon oyunlarını öğrenir, dans ederdi.”

Bir başka arkadaşı Fuat (Bulca) ise Halil Efendi’den Fransızca ders alıyordu. Mustafa Kemal de okuldaki Fransızca’sını geliştirmek daha doğrusu konuşmasını geliştirmek istedi. Fuat ile birlikte Halil Efendi’nin yanına gittiler. Halil Efendi’nin bir de birkaç küçük dükkanın üstünde açtığı bir salon vardı. Burada o zaman çokyaygın hem de gözde olan vals ve polka başta olmak üzere çeşitli dans dersleri veriliyordu.

Salona gelenler Fransızca konuşuyordu. Mustafa Kemal ve Fuat Bulca Fransızca’larını ve konuşmalarını geliştirmek için bu salona gelmeye başladı. Mustafa Kemal bu fırsattan yararlanarak Batı danslarını öğrenmeye başladı. Kısa zamanda çok güzel dans etmeyi öğrendi.

İstanbul’da okumaya başladıktan sonra tatil için annesinin yanına gittiğinde boş durmayan Mustafa Kemal, valsi iyice öğrendi. Okulda boğucu ve kasvetli havayı değiştirmek ve çağdaş bir subay olmak için Mustafa Kemal kendince bir şeyler yapmaya çabalıyordu. “İleride kurmay subay olduğunuzda dans bilinmesi gereken şeyler arasındadır” diyerek arkadaşlarına vals öğretmeye başladı. Teneffüslerde öğrenmek isteyenlere dans dersleri verdi.

Savaşlar içinde geçen yılların ardından, cumhuriyetin doğuşu gündemin dışında kalan konuları ele almaya olanak sağladı. Ekonomi, eğitim, öğretim, bilim, kültür, sanat, dil, tarih, gündelik yaşam... Bunlardan biri de danstı.

İzmir Kız Öğretmen Okulu’nu görmeye gelen Mustafa Kemal’e Selim Sırrı (Tarcan) ile Mualla (Anıl) bir zeybek dansı sundu. Alkışlarla tekrar tekrar oynandı. Mustafa Kemal onları kutladı:

- “Selim Sırrı Bey, zeybek dansını yeniden hayata geçirirken ona bir medeni şekil vermiştir” dedi. “Bu sanatkâr üstadın, eseri hepimiz tarafından seve seve kabul edilerek millet ve toplum hayatımızda yer tutacak kadar gelişmiş, güzel bir şekil almıştır. Artık Avrupalılar’a ‘Bizim de mükemmel bir dansımız var’ diyebiliriz ve bu oyunu salonlarımızda, gösterilerimizde oynayabiliriz. Bu zeybek dansı her toplu gösteride kadınla birlikte oynanabilir ve oynanmalıdır."

Gazeteciler bu konuda görüş istediğinde Mustafa Kemal şöyle dedi:

- “Selim Sırrı Bey ile şimdi dansı hakkında ufak bir görüşmede bulunduk. Hiç kuşkusuz Selim Sırrı Bey ülkede yüksek bir sanatkârdır. Ülkemizin her tarafında yüksek ve milli danslarımız vardır. Benim gördüğüme göre en görülmeye değer olan zeybek dansıdır. Çok arzu ederim ki bu iyi oynanan milli dansı halk kabul etsin ve herkes oynasın.”

Dostluğu, kardeşliği ve barışı çoğaltmanın bir yolu da müzik ve danstı. 70 yıl önce Eylül 1936 yılında Avrupa’da kimi ülkeler İkinci Dünya Savaşı’na yol açacak hazırlıklar içindeyken Atatürk ülkeleri kaynaştıracak bir çabanın içindeydi. İstanbul’da Türkiye, Bulgaristan, Yunanistan, Yugoslavya ve Romanya’nın katılımıyla Balkan Festivali başladı. Festivale Atatürk bizzat katıldı. Kazım Dirik’e yazdırıp okuttuğu notta, “İnsanlıkta mutluluk işte böyle insanoğullarının birbirine yaklaşması, insanların birbirini sevmesi, hepsinin temiz duygu ve düşüncelerini birleştirmesiyle olacaktır. Bu geceki birleşik durumumuz bu insancıl idealin yüksek işaretidir. İşte bunun için ev sahibi olarak bütün değerli misafirlerimize derin sevinçlerimi ifade ederim” yazılıydı.

Bir Türk çocuğa da şu notu yazdırıp okuttu:

- “Bir ulus çok şeyde devrim yapabilir ve bunların hepsinde de başarı kazanabilir. Fakat müzik devrimidir ki ulusun yüksek gelişiminin belgesidir.”

Festivalde Artvin halkoyunları ekibi birinci oldu. Artvin barı oynanırken Atatürk’ün bar başı olarak oyuna katılmasından sonra bu oyun “Atabarı” olarak anılmaya başladı. Atatürk bu festivalde zeybek ekibine de eşlik etti.



1513014781_ataturk.jpg

Beylerbeyi Sarayı'nda düzenlenen, Balkan Ülkeleri halk oyunları ekiplerinin katıldığı festivalde zeybek oynarken. (2-3.09.1936)​

 

Yeni konular

Geri
Yukarı