Tarafsız değilsiniz, bir düşünceye bağlı kalıyorsunuz sizi ön yargılarınızdan kurtarmak mümkün değil bu yüzden yaratılışa inanan insanların bu konulara yaklaşımı farklı. Öğrenmekten imtiha etmeyen biri olduğunu söylüyorsun ama söz konusu evrimi öğrenmek oldu mu karşı çıkıyorsunuz maalesef. Ön yargılara sahipseniz sorgulama, araştırma size bir şey kazandırmaz her türlü reddedersiniz maalesef. Umarım bu tür yargılardan kurtulursunuz bilime olan düşmanlığınız sona erer.Yaratılışa inanıyor olmak, bilmenin, sormanın, ya da düşünmenin gereklerini örtbas eden bir durum değil ki. Hatta ters şekilde sorumluluk da artıyor diyebiliriz. Çünkü öğrenmekten imtina eden bir insan, fikri sabit olmaya ve dolayısı ile başkalarına kötülük yapmaya daha müsaittir.
Şu mesajınız bana karşı gayet fazla önyargı içeriyor. İnsanın evrimsel bir süreç ile varolmuş olmasının, insanın ahlakı üzerindeki etkisi nedir? Evrim ile meydana gelmek, insanın adalet olgusuna ne katar ya da ne eksiltir? Elma ile armutu karıştırmamak lazım. Evrimin varlığının ispatlanması dini ya da yaratılışı yıkmaz. Süreç o şekilde işlemiştir. Evrim bizim buraya geliş şeklimizi açıklar ama burada nasıl davranmamız gerektiğini söylemez. Burada ortak bir yaşantıyı inşa edebilmenin sırrı da her şeyi bilenin ne dediğini anlamaya çalışmakla mümkündür. Bu da daha fazla bilmek ile mümkün olabilir. İnançlar kişiye özeldir, mühim olan amellerdir. İnsanın amellerini bilmeden, onun hakkında fikre sahip olduğunu zannetmek de önyargıdan ötürüdür. Taraftarlık ise amelin kötü olduğunu bile bile onu savunmaktadır.Tarafsız değilsiniz, bir düşünceye bağlı kalıyorsunuz sizi ön yargılarınızdan kurtarmak mümkün değil bu yüzden yaratılışa inanan insanların bu konulara yaklaşımı farklı. Öğrenmekten imtiha etmeyen biri olduğunu söylüyorsun ama söz konusu evrimi öğrenmek oldu mu karşı çıkıyorsunuz maalesef. Ön yargılara sahipseniz sorgulama, araştırma size bir şey kazandırmaz her türlü reddedersiniz maalesef. Umarım bu tür yargılardan kurtulursunuz bilime olan düşmanlığınız sona erer.
Üstteki makalelerden birinde insan beyninin eşleştirme yapmada misal gördüğümüz birini anında tanıyorken, bilgisayarın bu işi çok çok daha yavaş yaptığını ve yapay zekanın da bu sebeple ağır geliştiğini ifade ediyordu.Onu bilmemde bilgisayar ortalama bır beyinden daha hızlı alıyor komutlari ve tepki veriyor düşününce garip bence. Ama aslında aynı zamanda garip degil bilimsel açıdan çok normal okadar hızlı olmamıza gerekte yok.
Öyle bir yıkar ki, 160 yıldır din vr yaratılışçıları yerin dibine soktu bu evrim. Hiç kendinizi kandırmayın, reddetmek bir şey değiştirmiyor, evrim geçerliliğini koruyor, korumaya da devam edecek.Evrimin varlığının ispatlanması dini ya da yaratılışı yıkmaz.
İnanç aynen böyledir, coğrafyadan coğrafyaya, insandan insana değişir, bugün sen burada doğmasaydın senin inancın şimdiki ile aynı olmazdı. Bilim her yerde aynıdır, evrim ve bilimde öznellik yoktur. Kişinin kendi yorumuna göre şekillenmez. Gerçek olan neyse odur. Bilimde bir şey hakkında tam anlamıyla bilgi sahibi değilsek o zaman öznel düşünceler şekillenebiliyor ta ki gerçeği bulana kadar.İnançlar kişiye özeldir.
Haklısınız, assembly yanlış ifade aslolan makine kodu diyelim.
Buradaki soru kavramların anlamlandırılması değildir. Sorunun ana noktası; acı biberin tadının dilimizin beyne taşınması için sinirlere "acı" nın karşılığı olan veri her ne ise o çevrimi yapmasıdır ve bu "acı" ya atanan değer her insanda aynıdır. Anlamsal farklılık ise acının kişiye göre kabul edilebilir ya da kabul edilemez olması, sevilip sevilmemesi gibi mefhumlardır. Ya da bir bardak her insanda aynı şekilde bir bardaktır. Bu bardaktan yansıyan ışınlar göz tarafından bir veriye çevirilir ve beyinde bir resme döner. Yine sağlıklı her insanda oluşan resim aynıdır. Anlamsal farklılık, o bardakla insan arasında oluşan etkileşimin sonucudur. Ve teknoloji sayesinde gözümüzün yaptığı işi yapan kameralar resimlerin matematiksel olarak kodlanmasını ve memorylerde saklanabilmesini sağlamaktadır. "Delikanlılık" ise soyut bir olgudur.
Şu alıntıyı konuya bakışın yönleri açısından bırakmak isterim;Gerçek olan neyse odur. Bilimde bir şey hakkında tam anlamıyla bilgi sahibi değilsek o zaman öznel düşünceler şekillenebiliyor ta ki gerçeği bulana kadar.
Reseptorler anahtar kilit gibi calisir, aci reseptorunu uyaran anahtar gelirse bunu hissedersin. Herkes ayni sekilde hissetmez, herkesin tetiklenecegi threshold farklidir. Bilgisayarda input formati hep aynidir temel duzeyde, insanda oldugu gibi farkli inputlar icin farkli reseptorler yoktur. Aciya atanan deger her insanda ayni olmak zorunda degil. Reseptor uyarir, beyin anlamlandirir, o kadar. Acinin kendisi zaten subjektif bir sey, olculebilir olmasina ragmen.
Bilgisayar mimarisiyle olaya yaklasirsan insan vucudunun isleyisini aciklayamayiz cunku cok farklilar.
işlemcinin veriyi işlemesine yarayan makine dilinin (assembly) insandaki karşılığı nedir? Beyin, aldığı sinyalleri neye göre yorumlar? Bu yorumlama şekli nasıl öğrenilmiş, oluşmuştur?