Beyin ve temel duyuların irtibatı

Katılım
17 Aralık 2019
Mesajlar
9.612
Makaleler
3
Çözümler
66
İnsanın 5 temel duyusunun çalışma mantığı; organların, sinirler yardımıyla ilettiği sinyallerin beyin tarafından çözümlenmesi ve beyinde koku, tat, görüntü vs. olarak şekillendirilmesi sayesindedir. Bunu bilgisayara benzetirsek; beyin işlemci, duyular giriş birimleri, sinirler veri yolları, sinyaller elektrik olduğuna göre işlemcinin veriyi işlemesine yarayan makine dilinin (assembly) insandaki karşılığı nedir? Beyin, aldığı sinyalleri neye göre yorumlar? Bu yorumlama şekli nasıl öğrenilmiş, oluşmuştur?
 
Beyin bence aldığı sinyalleri telgraf sisteminde ki gibi çeşitli titreşim oranlarını kodlayarak ne biliyim atıyorum 8 bitlik bir veri şeklinde beyne iletiyor olabilir. Peki siz diyeceksiniz ki bu dil nasıl ortaya çıktı? Bence bu insanlığın varoluştan itibaren doğal gelişen bir dil oldu ve DNA'mız sayesinde bu dil bize geçiyor bizde bir sonrakine veriyoruz. Şu söylediklerimin hepsi benim varsayımım. Araştırma yapmadım.
 
Beyin bence aldığı sinyalleri telgraf sisteminde ki gibi çeşitli titreşim oranlarını kodlayarak ne biliyim atıyorum 8 bitlik bir veri şeklinde beyne iletiyor olabilir. Peki siz diyeceksiniz ki bu dil nasıl ortaya çıktı? Bence bu insanlığın varoluştan itibaren doğal gelişen bir dil oldu ve DNA'mız sayesinde bu dil bize geçiyor bizde bir sonrakine veriyoruz. Şu söylediklerimin hepsi benim varsayımım. Araştırma yapmadım.
Beynin sinyali nasıl aldığı ve onu neye çevireceği zaten beynin hakim olduğu bir mevzu ve ben zaten bu dil nasıl ortaya çıktı dedim. Lütfen, düşündükten sonra cevap verin, cevap vermiş olmak için vermeyin.
 
İnsanın 5 temel duyusunun çalışma mantığı; organların, sinirler yardımıyla ilettiği sinyallerin beyin tarafından çözümlenmesi ve beyinde koku, tat, görüntü vs. olarak şekillendirilmesi sayesindedir. Bunu bilgisayara benzetirsek; beyin işlemci, duyular giriş birimleri, sinirler veri yolları, sinyaller elektrik olduğuna göre işlemcinin veriyi işlemesine yarayan makine dilinin (assembly) insandaki karşılığı nedir? Beyin, aldığı sinyalleri neye göre yorumlar? Bu yorumlama şekli nasıl öğrenilmiş, oluşmuştur?

Makine dili ile assembly language ayni sey degil.

Beynin calisma prensibini kimse tam olarak bilmemekle birlikte, bilgisayarin calisma prensibi ile cok farkli. Direkt bir analoji kurulamaz. Matematiksel olarak ifade edemedigin seyi bilgisayar mimarisiyle reprezente edemezsin ama beyninde kurgulayabilirsin. Ornegin "delikanlilik" dedigim zaman kafanda bir sey canlanir, bunu matematiksel olarak modelleyemezsin dolayisiyla koda da dokemezsin, memory de tutamazsin.
 
Beyin, aldığı sinyalleri geçmişe yönelik tecrübelere, anılara göre yorumlar. Öncelikli olarak edinmiş olduğun deneyimlerin sonuçlarının ne olduğunu çözümlemesine göre hareket eder. Eğer herhangi bir deneyim yoksa içgüdüsel olarak hareket eder. Bu, genellikle korkudur. Korku da ani kararlar vermene sebep olur. Ani kararlar ise yüksek oranda hata yaptırır. Beyin bu hatalardan ders çıkarıp gelecekteki sinyal yorumlamalarını daha mantıklı yapmaya çalışır.
Daha mikro boyutta anlamak gerekirse beyine sahip tüm canlıların genetik kodlarında yazılı olarak bu deneyime bağlı güdülenme olayı hayatta kalmanın temelleri olarak yazılı gelmektedir. Bunların yazılması ise evrim sürecinde milyonlarca yılı almıştır.
 
Makine dili ile assembly language ayni sey degil.

Beynin calisma prensibini kimse tam olarak bilmemekle birlikte, bilgisayarin calisma prensibi ile cok farkli. Direkt bir analoji kurulamaz. Matematiksel olarak ifade edemedigin seyi bilgisayar mimarisiyle reprezente edemezsin ama beyninde kurgulayabilirsin. Ornegin "delikanlilik" dedigim zaman kafanda bir sey canlanir, bunu matematiksel olarak modelleyemezsin dolayisiyla koda da dokemezsin, memory de tutamazsin.
Haklısınız, assembly yanlış ifade aslolan makine kodu diyelim.

Buradaki soru kavramların anlamlandırılması değildir. Sorunun ana noktası; acı biberin tadının dilimizin beyne taşınması için sinirlere "acı" nın karşılığı olan veri her ne ise o çevrimi yapmasıdır ve bu "acı" ya atanan değer her insanda aynıdır. Anlamsal farklılık ise acının kişiye göre kabul edilebilir ya da kabul edilemez olması, sevilip sevilmemesi gibi mefhumlardır. Ya da bir bardak her insanda aynı şekilde bir bardaktır. Bu bardaktan yansıyan ışınlar göz tarafından bir veriye çevirilir ve beyinde bir resme döner. Yine sağlıklı her insanda oluşan resim aynıdır. Anlamsal farklılık, o bardakla insan arasında oluşan etkileşimin sonucudur. Ve teknoloji sayesinde gözümüzün yaptığı işi yapan kameralar resimlerin matematiksel olarak kodlanmasını ve memorylerde saklanabilmesini sağlamaktadır. "Delikanlılık" ise soyut bir olgudur.
 
Son düzenleme:
Uyarıcılar ve algılayıcıların ilişkisindeki iletişim yöntemini mi soruyorsun? Dışarıdan gelen uyarıcıların bizde varolan sinir hücrelerindeki algılayıcılarla karşılaştığında harekete geçen elektrik sinyallerinin harekete geçmesini sağlayan asıl şeyin ne olduğunu merak ediyorsun sanırım. Bu bir yapboz parçası gibi bir şey olmalı. Tatlı yiyorsan onun dildeki algılayıcılarda acı algılayıcısıyla uymadığı için yalnızca tatlıyı algılayan ile etkileşime geçiyor. Ama neden olduğunu bilmiyoruz. Bu bizim henüz idrak edemediğimiz bir boyuttaki iletişim dili olabilir.
 
Beyin, aldığı sinyalleri neye göre yorumlar? Bu yorumlama şekli nasıl öğrenilmiş, oluşmuştur?
Allah'ın hikmeti işte, Allah öyle yaratmış.

Olaylara bu şekilde yaklaşan birinin böyle bir soru sorması ilginç olmuş. Bu sorulara cevap aramak istiyorsanız en başından bu düşüncelerden kurtulmuş olmanız gerek. Ol dedi oldu kafasının araştıracağı konular değil bunlar.

Beyni hala tam olarak çözmüş değil bilim dünyası. Hiçbir şey bilmiyoruz beyin hakkında demek elbette doğru değil.

Soruna gelirsek iki makale bırakıyorum, okuyabilirsin. Beyin hakkında kitap olarakta Carl Sagan-Cennetin Ejderleri kitabını öneririm.


 
Olaylara bu şekilde yaklaşan birinin böyle bir soru sorması ilginç olmuş. Bu sorulara cevap aramak istiyorsanız en başından bu düşüncelerden kurtulmuş olmanız gerek. Ol dedi oldu kafasının araştıracağı konular değil bunlar.
Yaratılışa inanıyor olmak, bilmenin, sormanın, ya da düşünmenin gereklerini örtbas eden bir durum değil ki. Hatta ters şekilde sorumluluk da artıyor diyebiliriz. Çünkü öğrenmekten imtina eden bir insan, fikri sabit olmaya ve dolayısı ile başkalarına kötülük yapmaya daha müsaittir. Ama kişisel çıkarımlarım (bu tabiki benden başka kimseyi bağlamaz) bir yerde bir şeyleri değiştirmek istiyorsanız sevgiden başka yol yoktur.

Makaleler için teşekkürler ilk fırsatta okuyacağım.
 
Sorgulayan bir Müslüman birey olamaz mı? Bu algı neden yaratılmış bilmiyorum. :)
Konu hakkında pek bir bilgim yok ama konu güzel ve yazılanları takip ediyorum. :)
 
Uyarı! Bu konu 6 yıl önce açıldı.
Muhtemelen daha fazla tartışma gerekli değildir ki bu durumda yeni bir konu başlatmayı öneririz. Eğer yine de cevabınızın gerekli olduğunu düşünüyorsanız buna rağmen cevap verebilirsiniz.

Bu konuyu görüntüleyen kullanıcılar

Technopat Haberler

Yeni konular

Geri
Yukarı