Bir oyun yapsaydınız, ne tarz bir oyun yapardınız?

Elimde büyük bir bütçe olsa, gelmiş geçmiş en iyi açık dünya, en gerçekçi oyununu yapardım. Yaşayan bir dünya, şu anki yaşadığımız dünyayla bir farkı olmayan. Sonra o oyunu yaptıktan sonra o evrende geçen bir FPS türü yapmak isterdim. Aşırı gerçekçi olmasını ve oyunda çok çok iyi bir kötü kahraman yazıp koymak isterdim. Açık dünya oyunu hakkında çok fikrin olabilir ama onu yapmaya geçirmek zor iş.
 
Elimde büyük bir bütçe olsa, gelmiş geçmiş en iyi açık dünya, en gerçekçi oyununu yapardım. Yaşayan bir dünya, şu anki yaşadığımız dünyayla bir farkı olmayan. Sonra o oyunu yaptıktan sonra o evrende geçen bir FPS türü yapmak isterdim. Aşırı gerçekçi olmasını ve oyunda çok çok iyi bir kötü kahraman yazıp koymak isterdim. Açık dünya oyunu hakkında çok fikrin olabilir ama onu yapmaya geçirmek zor iş.

Oyunların bu kadar gerçek dünyaya benzemesini isteyenleri hiçbir zaman anlayamadım. Benim için oyunlar zaten gerçek dünyaya biraz ara verip kafa dağıtmak için oynadığım şeyler, e oynadığım şey de gerçeğe yakın bir deneyim sunarsa oyunun ne farkı kalıyor ki.
 
Oyunların bu kadar gerçek dünyaya benzemesini isteyenleri hiçbir zaman anlayamadım. Benim için oyunlar zaten gerçek dünyaya biraz ara verip kafa dağıtmak için oynadığım şeyler, e oynadığım şey de gerçeğe yakın bir deneyim sunarsa oyunun ne farkı kalıyor ki.
Şu anki dünyada yapamadığın her şeyi orada yapma şansı sunmak istiyorum. Deneyemediğin şeyler, tecrübeler.
 
Oyunların bu kadar gerçek dünyaya benzemesini isteyenleri hiçbir zaman anlayamadım. Benim için oyunlar zaten gerçek dünyaya biraz ara verip kafa dağıtmak için oynadığım şeyler, e oynadığım şey de gerçeğe yakın bir deneyim sunarsa oyunun ne farkı kalıyor ki.
Gerçek hayatta yapamayacağın şeyler var. Birisini arabadan atıp aracını çalmak birisini dövmek banka soymak bir yerleri havaya uçurmak.
 
İçine girebileceğin(gerçek anlamda), klavye veya herhangi bir kumanda kullanmadan, gerçek dünya gibi olan bir oyun olurdu. @Tatsuhiro Satou nun dediğiyle aslında aynı gibi ama konusu farklı olurdu. Muhtemelen Afrika'da geçen, paralı asker olduğumuz bir oyun yapardım. Veya soğuk savaş döneminde geçen bir oyun.
 
Oyun televizyonda bir moderatör eşliğinde kaybolan yakınını bulmaya çalışan birisini izleyen bir gencin yoğun düşüncelere girmesiyle başlar. Kendi kendine keşke beni de biri arasa derken, telefonu çalar ve neredeyse her gün arayan banka olduğunu görür. Sinirlenir ve telefonu kapatır. Ama televizyonu kapatmaz. Bir kanal atlar, benzeri bir program daha görür. Düşünür, "Aranmak bu kadar rağbet görüyorsa bunu neden sadece reyting için yapayım?" Zekam fena değil, diyerek ve pc konusundaki çat pat bilgilerini ilerleterek hacker olmaya karar verir. Hedef belli: Tüm akıllı telefonları hacklemek. Peki bunu kendisine karşı empati yapsınlar diye mi yapacaktır? Hayır! Para için mi? Hayır! Tabi ki kaybolup kaybolmadıklarını kavrayabilmeleri için. Bu aygıtlar yokken bizler vardık şimdi benler var. Egoist kimliklerimizle miras olarak sosyal medya paylaşımları bırakacağız. Televizyonu kapatır ama televizyonun aslında televizyon olmadığını idrak eder. Zırrrrr diye telefonundan gelen bir sesle irkilir. Meğerse tüm bu kaybolma meselesi, depresyondayken kafasındaki televizyonun kapanmamasından dolayı kapanmıyormuş.
 

Geri
Yukarı