Bir tanrının var olduğuna inanıyor musunuz?

Durum
Mesaj gönderimine kapalı.
Eğer bir tanrı varsa, beni böyle bir dünyanın içine attığı için ondan nefret ediyorum.

Dünya cennet kadar güzelken insan ırkı bugünkü haline getirdi, yaratıcıdan nefret etmen gerekmez çünkü insansın ve bu dünyayı bu harika gezegeni mahveden insanlardır yani sen ben ve hepsi bu ırkın soyundanız genelleme yapma bu kadar basit olsa da, doğada yap boz daimi bir süreçtir, yani bir devasa gök taşıda silebilir tüm canlı hayatı ve gezegeni yaşanmaz hale getirebilir bir devasa volkan patlamasıda yaşadığın çevreyi yok edebilir, tusinamisi debremide her şeyi mahvediyor, nefret etmek yerine doğanın kurallarının içinde olan gerçekleri kabul etmek yerinde olur tüm evrende kaotik bir durum vardır sürekli yap boz devinimi ama aslında bu da sağlıklı bir sistemin inkar edilemez duru mudur sistemi yaratan bir bilinç var arkasında sadece dünyanın güneşle arasındaki yaşamsal mesafe ve yörüngesi bile inanılmaz derece mükemmeldir en ufak değişiminde tüm yaşamı etkiler iklimde dahil, burada duygusal nefretinle dar bir açıdan baktığını anlamalısın, kişisel kaderindeki yaşadığın olaylardan isyankar tepkilerle bu açılan konuya hiçbir katkın yok ne yazık ki, yeri de sayılmaz kardeşim. Şükret ve mutlu ol var olduğunu nefes aldığını her şeyi gördüğünü tadıyorsun hayattasın, yaşamda olmak bir ödüldür harika bir ödül, dert etme hepimiz bir gün veda edeceğiz hayata. Yaşamın keyfini çıkar kafana takma her şeyi, salla gitsin, değmez emin ol.
 
Son düzenleme:

A'raf/54- rabbiniz o Allah'tır ki; gökleri ve yeri altı günde yarattı, sonra arş'a istiva etti.
Yunus/3- rabbiniz o Allah'tır ki; gökleri ve yeri altı günde yarattı, sonra arş'a istiva etti.
Hud/7- gökleri ve yeri altı günde yaratan o'dur.
Furkan/59- O, gökleri, yeri ve ikisi arasında bulunanları altı günde yarattı, sonra arş'a kuruldu.
Secde/4- o ki gökleri, yeri ve bunlar arasında bulunanları altı günde yarattı; sonra arş'a istiva etti.
Kaf/38- andolsun, biz gökleri, yeri ve ikisi arasında bulunanları altı günde yarattık, bize hiçbir yorgunluk dokunmadı.
Hadid/4- o'dur ki gökleri ve yeri altı günde yarattı, sonra arş'a oturdu.
Evet, görüldüğü üzere kur'an, göklerin ve yerin altı (6) günde yaratıldığını (bir kutsal kitapta böyle bir konunun bu kadar tekrarına ne gerek varsa artık) ısrarla vurgulamaktadır.
Fakat bu konuyla ilgili fussilet suresinde ayrıntıya giriliyor ve bakın konuyu nasıl açıklıyor:
Fussilet/9- de ki: "siz mi arzı iki günde Yaratan'a nankörlük ediyor ve ona eşler koşuyorsunuz? O, alemlerin rabbidir.
Fussilet/10- arza, üstünden ağır baskılar yaptı. Onda bereketler yarattı ve onda arayıp soranlar için gıdalarını tam dört günde takdir etti.
Fussilet/11- sonra duman halinde bulunan göğe yöneldi, ona ve arza: "isteyerek ve istemeyerek gelin" dedi. "isteyerek geldik." dediler.
Fussilet/12- böylece onları, iki günde yedi gök yaptı ve her göğe emrini vahyetti. Biz, en yakın göğü, lambalarla ve koruma ile donattık...
görüldüğü üzere, göklerin ve yerin altı günde yaratıldığını bas bas bağıran Allah, fussilet suresinde yine hesabı şaşırıyor ve bu süreyi sekize çıkarıyor.
Yer ve üzerindekilerin yaratıldığı altı gün + göklerin yaratıldığı iki gün = yer ve göklerin yaratılışı sekiz gün.
Bunun dışında.
nisa suresi(4)11. Allah size, çocuklarınız hakkında, erkeğe, kadının payının iki misli (miras vermenizi) emreder. (çocuklar) ikiden fazla kadın iseler, ölünün bıraktığının üçte ikisi onlarındır. Eğer yalnız bir kadınsa yarısı onundur. Ölenin çocuğu varsa, ana-babasından her birinin mirastan altıda bir hissesi vardır. Eğer çocuğu yok da ana-babası ona vâris olmuş ise, anasına üçte bir (düşer). Eğer ölenin kardeşleri varsa, anasına altıda bir (düşer. Bütün bu paylar ölenin) yapacağı vasiyetten ve borçtan sonradır. Babalarınız ve oğullarınızdan hangisinin size, fayda bakımından daha yakın olduğunu bilemezsiniz. Bunlar Allah tarafından konmuş farzlardır (paylardır). Şüphesiz Allah ilim ve hikmet sahibidir.
Nisa suresi(4)12. yapacakları vasiyetten ve borçtan sonra eşlerinizin, eğer çocukları yoksa, bıraktıklarının yarısı sizindir. Çocukları varsa bıraktıklarının dörtte biri sizindir. Çocuğunuz yoksa, sizin de, yapacağınız vasiyetten ve borçtan sonra, bıraktığınızın dörtte biri onlarındır (zevcelerinizindir). Çocuğunuz varsa, bıraktığınızın sekizde biri onlarındır (zevcelerinizindir). Eğer bir erkek veya kadının, anababası ve çocukları bulunmadığı halde (kelâle şeklinde) malı mirasçılara kalırsa ve bir erkek yahut bir kızkardeşi varsa, her birine altıda bir düşer. Bundan fazla iseler üçte bire ortaktırlar. (bu taksim) yapılacak vasiyetten ve borçtan sonra, kimse zarara uğramaksızın (yapılacak)tır. Bunlar Allah'tan size vasiyettir. Allah her şeyi hakkıyle bilendir, halîmdir.

Şimdi bu eldeki bilgiler ışığında ufak bir hesap yapacak olursak;
Üç kız evlata mirasın 2/3'ü, ana ve babanın her birine 1/6, karısına 1/8 kalacaktır.
Bu durumda:
(2/3)+(1/6)+(1/6)+(1/8 )= 27/24 = 1,125 bulunur!
Oysaki sonucun 1 çıkması gerekirdi. Bu açık bir şekilde hatadır!
Bunun dışında Hz aişe konusu var.
Resulullah (sav), ben altı yaşında iken benimle evlendi. Medine'ye geldik. Beni'l-haris ibnu'l-hazrec kabilesine indik. Ben hummaya yakalandım. Saçlarım döküldü, (iyileşince) saçım yine uzadı. Annem ümmü ruman, ben arkadaşlarımla salıncakta oynarken, bana geldi, benden ne istediğini bilmeksizin yanına gittim. Elimden tuttu. Evin kapısında beni durdurdu. Evimizde, ensardan bir grup kadın vardı. "hayırlı, bereketli olsun!", "uğurlu mübarek olsun!" diye dualar, tebrikler ettiler. Annem beni onlara teslim etti. Onlar kılık-kıyafetime çeki düzen verdiler. Beni, [kuşluk vakti aniden] resulullah (sav)('ın gelişinden) başka bir şey şaşırtmadı. Annem beni O'na teslim etti. O gün ben dokuz yaşında idim.
Kaynak: Buhari, nikah 38, 39, 57, 59, 61; müslim, nikah 69, (1422); ebu davud, nikah 34, (2121), edeb 63, (4933, 4934, 4935, 4936, 4937); nesai, nikah 29, (6, 82)
Düzensiz yazdığım için kusura bakma. Şu an aklıma gelen şeyler bunlardı. Cevaplarını bekliyorum.
 
Son düzenleme:
Kötülük ve iyilik insanların yarattığı şeyler. Ahlaki süreç biz doğduğumuz an başlamıyor. İnsanların ahlaki gelişimleri evrimsel durumlar geçiriyor ve toplumda olan bazı düşünceler kural haline geliyor.
 

Her şeyin zıttı vardır evrende ve nereye baksan örnek ışık varsa gölgede var veya karanlık de
Dolayısı ile bu gezegenin bile zıttı var cennet varsa cehennemde var zaten zıtlıklar olmasaydı hiçbir şey var olamazdı hiçbir şeyin anlamı kalmazdı hepimizin insan olarak aynı olduğunu düşün dış benzerliklerimizin veya hepimizin yanı huy ve karektere sahip olduğumuzu birebir, hayat çekilmez olurdu böyle bir şeyin olması mümkün olamazdı zaten yaşam denen doğa kurallarında, insan zekasıda gelişemezdi, yaratıcı mükemmel bir varoluş evreni yaratmış, daha mükemmel olamazdı, her şeye bir süreç vermiş sonunda yok olan tekrar var oluyor sürekli bir devri daim çarkı mevcut.
 
Yaratıcı öyle istiyordur.
Birileri gelip yaratıcı böyle istiyorsa o zaman o yaratıcı benim yaratıcım olamaz diyorsa bir şey diyemem. Nasıl ki sen kağıt üretiyorsun o kağıdı istediğin gibi yırtabiliyorsun atabiliyorsun seni sorgulayamıyor bu da öyle. Ama biz canlıyız diye konuşabiliyoruz diye sorgulamamıza gerek yok.

Tüm her şeyin sonu gelene kadar yaşamaya bakıyoruz.
Her haltı yiyen insanoğlu çünkü insan kötülüğü düşünebilir her şeyi yapabilir.
 
Hocam saydıklarınızın zıddı var diye her şeyin zıddı olacak değil ki.
 
Vallahi çok açıklama yapıyoruz ama boşuna.
Yapacak bir şey yok herkesin fikirleri, düşünceleri farklı.
Hiçbir insan aynı değil ne karakter aynı ne düşünce ne de fikir.

Herkes nasıl inanıyorsa öyle yaşasın.

Ama inançtan çok evet önemli olan insan olması.
İnsan olduktan sonra gerisinin bir önemi yok yaratıcı ile kul arasında o.
 
Durum
Mesaj gönderimine kapalı.
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için çerezleri kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…