Tanrı evreni yaratmıştır ve kendi haline bırakmıştır yani müdahale etmediğini düşünüyorum, o yüzden kusursuz bir yapıya sahip olmamız da gerekmiyor zaten tanrının öyle bir amacı olmuyor. Semavi dinleri kast ediyorsan zaten inanmıyorum o yüzden beni ilgilendirmiyor dinlerle çelişip çelişmemesi.Senin için demedim onu bazıları öyle sanıyor.
Bu da mümkün değil. Evrimdeki tasarım kusurları bir tanrı yapımından çok çok uzak. Zaten evrim tanrı fikrini ister istemez ortadan kaldırır bazıları ne kadar inkar etse de.
Evreni ve insanı üretmek için niye bir amacı olsun o zaman? Bir yaratıcıdan bahsediyorsanız bu yaratıcı kusursuz olmalı, insan benzeri özelliklerle tanrı betimlemesi yapamazsınız.Tanrı evreni yaratmıştır ve kendi haline bırakmıştır yani müdahale etmediğini düşünüyorum, o yüzden kusursuz bir yapıya sahip olmamız da gerekmiyor zaten tanrının öyle bir amacı olmuyor.
Tam olarak dediğimle alakasını çözmesem de tanrının kusursuz olması içinde bir sebep yok. Benim için tanrı ilk nedendir, illa yaratıcı özelliğine de sahip olması gerekmiyor ama olmadığı zamanda saçma geldiği için kusurlu da olsa bir var edendir diyebilirim.Evreni ve insanı üretmek için niye bir amacı olsun o zaman? Bir yaratıcıdan bahsediyorsanız bu yaratıcı kusursuz olmalı, insan benzeri özelliklerle tanrı betimlemesi yapamazsınız.
En basitinden iki örnek vereceğim sana önceki mesajlarda da yazdım.
Mağaralarda yaşayan tetra balığı olarak da bilinen Astyanax mexicanus gözleri olmasina rağmen doğuştan kör doğar. Bu balığın göz çukurları halen bulunmaktadır ancak bu çukurlar arasinda gözler asla içinde oluşmaz. Karanlık mağaralardaki sularda yaşayan bu türün, gözlere ihtiyacının olmamasından ötürü, zaman içerisinde giderek körelmiştir.
Bu türün varlığı bile kusursuz yaratıcı fikrini çürütmeye yeter de artar. Kusursuz bir yaratıcı doğuştan kör yaratacağı varlığa ne diye göz versin.
Eki Görüntüle 2623041
Omurgalı hayvanlarda böyle bir sinir mevcut. Bu sinir bloğu beyinden gırtlağa kadar uzanıyor. Bu sinirin olayı ne değinelim biraz.
Beyinden çıkan bu sinir ile gırtlak arasında en fazla 5-10 CM var. Sinir gırtlağa kısa yoldan varmak yerine görseldeki zürafa gibi kısa yoldan gitmiyor metrelerce dolaşıp kalbin etrafından dönüp, tekrardan yukarı çıkıp beyne ulaşıyor.
Neden böyle yapıyor kısa yol varken uzun yolu seçiyor sebebi evrim. Bir tasarımcı yapsaydı eğer böyle bir yol izlemezdi elbette.
Gırtlak siniri 400 milyon yıl önce balık benzeri canlılarda beyinden kalbin yakınındaki solungaçlara bağlantı sağlamak için evrimleşmişti. O zamanlar sinir bloğu kısa yolu izliyordu, uzun yolu değil.
Tiktalik benzeri balıklar karaya çıktı, milyonlarca yılda karada boyunları uzadı, gırtlak sinirleri kalp civarındaki atardamarlardan dolaştığı için uzayan boyunlara adapte olmak zorunda kaldı. Böylece 5-10 CM'lik mesafeyi 5 metre dolaşır hale geldiler. İnsanda da bu sinir var ve kısa yolu seçmez uzun yolu seçer.
Zürafalar hemen hemen hiç ses çıkaramazlar. Mırıldanma gibi ses çıkarırlar en fazla. Oysaki ses kutusu ve ses çıkarma organlarına sahipler. İşte bunun sebebi de yukarıda bahsettiğim rekürren larengal siniri. Ses kutusunu donatan ses tellerinden biri doğrudan beyin ile ses kutusunu birbirine bağlanması gerekirken hiçbir anlamı olmadan baştan çıkıp 4-5 metrelik boyun boyunca aşağıya iner kalbin yakınından geriye dönerek tekrar yukarıya çıkarak ses kutusuna bağlanır. Böylece sinirlerden birinin boyu gereksiz yere çok uzamış olur. İki ses teli arasındaki sinir teli uzunluğundan kaynaklanan bir senkronizasyon sorunu ortaya çıktığı için ses oluşmaz.
Bir tasarımcı daha önceki çizim tahtasına geri dönebilir, önceki tasarımını çöpe atıp daha mantıklı bir çizim yapabilir. Evrim ise daha önceki çizim tahtasına geri dönemez. Tasarımcının öngörüsü vardır, ancak evrimin öngörüsü yoktur.
Gerçekten yazdığımı okuyor musunuz yoksa ben mi anlatamıyorum?Olmadığı zaman saçma geliyor diye bir şey yok. Olmak zorunda da değil. Elimizdeki bilgilerle de olduğuna dair en ufak bir delil yok. İnsan yapısı gereği kendini evrenin sahibi ve diğer canlılardan üstün görüyor kibri yüzünden. Bu gezegen için belki dediklerinde haklı olabilir en zeki tür olduğu için. Lakin bu dünyaya en fazla zarar veren yine kendi türümüz. İnsan bir geçiş hayvanıdır, yaratılışın doruğu değildir. Darwin'in çok güzel bir sözü vardır bilmediğimiz bir şeyi biliyormuş gibi davranmaktansa, bilgisizliğimizi kabul etmek daha dürüstçe olacaktır.
Sadist, gaddar, katil, bilgisiz bir tanrıya inanıyorsanız bir daha düşünmeniz gerekiyor. Böyle bir tanrıya inanmak başlı başına korkunç bir durum. Yaşanan biten her şeyi bir tanrının yaptığını sanıp ve tüm bunlara rağmen tanrıya inanıyorum, tapıyorum demek sizi de yaptığı tüm bu şeylerin ortağı yapar. Tanrı bu kadar kötü ve bilgisizse ona niye tapayım o zaman.
Biliyorum.Ben din savunmuyorum,
Anladım, sorun yok.İlk nedeni tanrı olarak düşünüyorum, bu artık nedir bilemeyiz ama illa ilahi bir varlık olmak zorunda değil.
Aynen öyle.insan kendini üstün görür ama biraz zeki bir primattan fazlası değil diye.
Relax relax, sorun yok.Gerçekten yazdığımı okuyor musunuz yoksa ben mi anlatamıyorum?
Neden evrim geçirdiği sorusunu Tanrıya bağlamaksa derdin bilemem ama hayatta kalabilmek için olduğu açıkça belli, ortada bir gizem mi yok ki. Evrim bilinçli değil veya canlılar ben evrim geçireyim demediği için "neden" geçiriyor sorusu da saçma. İnsan zekası ile hayatta kaldı, zeka olarakta 20-30K yıl önceki insanlar ile aramızda bir fark yok. Nasıl olduğuna dair fikirler olsa da bu hiçbir zaman kesin olarak bilinemez gibi geliyor bana, elbette bulunada bilir orasını bilmek zor. Açıktır zaten bunlar beyinde olan elektrik sinyallerinden dolayı ortaya çıktığı için fizikseldir, ortada ruhani bir şey yok. Evrimin bir amacı yoktur ve neden sorusu da kendi içinde cevabı bellidir, bilincin şu an tam olarak nasıl olduğu bilinmiyor ama her hayvanda az veya çok bir bilinç zaten var yani insana özelde bir şey değil tam olarak.
Biz neden varız? Neden düşünüyoruz, bilincimiz var nasıl oluyor?