Borsa nasıl yükselip düşüyor?

Faizler yükselirse içerdeki dolar da dışarı kaçar. Dışardaki parayı içeri çekmek için faizleri düşürmek gerekiyor.

Bir ekonomist ve bankacı olarak belirtmek isterim, yanlışınız var.

ABD'de er ya da geç faiz artışı olacaktır, Trump'ın vaatlerine göre olmak zorundadır.

ABD dış ticaret dengesi dünyadaki en negatif ülkedir. Tüketim canavarı olması sebebiyle, aldığı ürünleri ve hizmetleri karşılığında dolar basarak bedelleri öder ve dünyaya sürer. Bu sebeple şu anda üretim canavarı olan Çin'in merkez bankası rezervlerinde ABD'den daha çok dolar bulunmaktadır. Trump'ın Çin mallarına ilave gümrük vergisi getireceğiz demesi bu endişe ve sebeptendir. İlgili abd doları yurtdışına çıktığı için de ülkede enflasyona sebebiyet vermez.

Amerikan Doları'nın kabul edilmeyeceği bir coğrafya da yer yüzünde bulunmamaktadır. Altınla eş değer likiditeye sahiptir. Trump'ın vaad ettiği sisteme göre dışarıdaki Amerikan Doları'nın ülkeye geri sokulması gerekmektedir. Bildiğiniz üzere şirketler üzerindeki vergiyi azaltması beyanından sonra ilgili şirketlerin hisseleri seçimden sonra tavan yapmıştır. Sadede geliyorum;

ABD yabancı yatırımcıların ilgisini çekmek ve dünyadaki yabancı yatırımcıları çekmek adına; faizi arttıracaktır. Bunun bizi bağlayan kısmı şudur;

Ülkemiz maalesef reel üretim ve katma değeri yüksek ürünler çıkartabilen bir ülke değil. Evet mandalinimiz çok güzel ama ucuz bir ürün basit örnekle anlatmak gerekirse.
Bu sebeple ülkemizdeki yabancı yatırımcının önemi büyük. Ülkemizdeki hizmetler bu yabancu sermaye ile bize ulaşabilmekte maalesef. ABD'nin faizi arttırımı gerçekleştiğinde eğer Merkez Banka'mız da faiz arttırımı yapmaz ise dolar kuru rekor üzerine rekor kıracaktır. Neden?

Çünkü yabancı yatırımcı faizlerin yükselmesi ile Türkiye'deki sıcak para hareketliliğini ABD'ye çekecek. Bu da ülke içerisindeki doların dışarı çıkmasına ve bizdeki USD kurunun hoplamasına sebebiyet verecek. ABD'deki faizin cazipliği, ülkenin risksiz oluşu (maalesef coğrafyamızdaki durum malum) ve şirketler üzerindeki verginin azalışı (ABD borsalarında işlem gören hisselere yabancı yatırımcıların yönelmesi demektir, şirketler az vergi ödeyerek daha çok kar edeceği için) ABD'ye olan ilgiyi arttıracak ve gelişmekte olan sıcak yabancı yatırımcı parası ile dönen ülkeler sıkıntıya girecek. Biz de bir de coğrafi risk üstüne eklenince işin içinden çıkılmaz bir hal alıyor.

Konu çok uzayıp gitsin istemiyorum. ABD'de faiz yükselir ise evet bizdeki dolar dışarı kaçar; ama dışarıdaki parayı çekmek için faizlerimizi düşük tutamayız. Aksine yükseltmek gerekecek.

Arkadaşın sorusuna gelirsek,borsadaki yükeliş temel olarak basitçe 2 şeye bağlı.
1) Ülkedeki sürdürülebilir mantıklı bir istikrar
2) Ve 1. madde ile de bağlantılı olarak ,şlem gören hisselere olan talep

Bu şu demek; BİST 'te ya da eski adıyla İMKB'deki hisse senedi işlemlerinin %65 %70'i yabancı yatırımcıda. Ülkede içeriden ve ya dışarıdan politik, askeri vb. olumsuzluk havası olduğunda kaçar ve satış verir. Bu da endeksi ve kağıtları düşürür. Tam tersi durumda da yükseltir. Kısacası alım oldukça değer yükselir, satış oldukça da düşer.

Konu ile ilgili daha çok detaylı yazabilirim fakat bu sorulara cevap olmuştur diye düşünüyorum. Sorusu olan arkadaş olursa seve seve yardımcı olurum.

Mesela örnek verilecek olursa benim düşünceme göre rusya ile aramızın düzelmesi ve ticaretimizin ruble ve türk lirası üzerinden yapılacak olması ruble ve türk lirasının değerini artıracakken amerikan dolarının değerinin düşmesine neden olacaktır.

İlişkilerin düzelmesi kesinlikle olumlu bir gelişmedir; fakat düşünceniz yanlıştır. Rusya olan ticaret hacmimizin %70'i enerji üzerine kuruludur. Dünyadaki petrol ve doğalgaz fiyatları da USD üzerinden ticaret edilir. İki ülke arasında TRY ve ya RUB cinsinden ticaret yapılmasının bu iki ülke para birimine USD'ye karşı değer kazandıracak bir etkisi yoktur. Daha büyük montanlı bir para birimi yaratılabilirse; örneğin tüm kafkas ülkeleri Rusya Türkiye gibi bir blok o zaman kur rekabeti konuşulabilir. Zaten Avrupa Birliği'nin de temel kuruluş amacı EUR birimini oluşturarak USD hegemonyasına karşı ortak para politikası benimsenmesidir.
 
Bir ekonomist ve bankacı olarak belirtmek isterim, yanlışınız var.

ABD'de er ya da geç faiz artışı olacaktır, Trump'ın vaatlerine göre olmak zorundadır.

ABD dış ticaret dengesi dünyadaki en negatif ülkedir. Tüketim canavarı olması sebebiyle, aldığı ürünleri ve hizmetleri karşılığında dolar basarak bedelleri öder ve dünyaya sürer. Bu sebeple şu anda üretim canavarı olan Çin'in merkez bankası rezervlerinde ABD'den daha çok dolar bulunmaktadır. Trump'ın Çin mallarına ilave gümrük vergisi getireceğiz demesi bu endişe ve sebeptendir. İlgili abd doları yurtdışına çıktığı için de ülkede enflasyona sebebiyet vermez.

Amerikan Doları'nın kabul edilmeyeceği bir coğrafya da yer yüzünde bulunmamaktadır. Altınla eş değer likiditeye sahiptir. Trump'ın vaad ettiği sisteme göre dışarıdaki Amerikan Doları'nın ülkeye geri sokulması gerekmektedir. Bildiğiniz üzere şirketler üzerindeki vergiyi azaltması beyanından sonra ilgili şirketlerin hisseleri seçimden sonra tavan yapmıştır. Sadede geliyorum;

ABD yabancı yatırımcıların ilgisini çekmek ve dünyadaki yabancı yatırımcıları çekmek adına; faizi arttıracaktır. Bunun bizi bağlayan kısmı şudur;

Ülkemiz maalesef reel üretim ve katma değeri yüksek ürünler çıkartabilen bir ülke değil. Evet mandalinimiz çok güzel ama ucuz bir ürün basit örnekle anlatmak gerekirse.
Bu sebeple ülkemizdeki yabancı yatırımcının önemi büyük. Ülkemizdeki hizmetler bu yabancu sermaye ile bize ulaşabilmekte maalesef. ABD'nin faizi arttırımı gerçekleştiğinde eğer Merkez Banka'mız da faiz arttırımı yapmaz ise dolar kuru rekor üzerine rekor kıracaktır. Neden?

Çünkü yabancı yatırımcı faizlerin yükselmesi ile Türkiye'deki sıcak para hareketliliğini ABD'ye çekecek. Bu da ülke içerisindeki doların dışarı çıkmasına ve bizdeki USD kurunun hoplamasına sebebiyet verecek. ABD'deki faizin cazipliği, ülkenin risksiz oluşu (maalesef coğrafyamızdaki durum malum) ve şirketler üzerindeki verginin azalışı (ABD borsalarında işlem gören hisselere yabancı yatırımcıların yönelmesi demektir, şirketler az vergi ödeyerek daha çok kar edeceği için) ABD'ye olan ilgiyi arttıracak ve gelişmekte olan sıcak yabancı yatırımcı parası ile dönen ülkeler sıkıntıya girecek. Biz de bir de coğrafi risk üstüne eklenince işin içinden çıkılmaz bir hal alıyor.

Konu çok uzayıp gitsin istemiyorum. ABD'de faiz yükselir ise evet bizdeki dolar dışarı kaçar; ama dışarıdaki parayı çekmek için faizlerimizi düşük tutamayız. Aksine yükseltmek gerekecek.

Arkadaşın sorusuna gelirsek,borsadaki yükeliş temel olarak basitçe 2 şeye bağlı.
1) Ülkedeki sürdürülebilir mantıklı bir istikrar
2) Ve 1. madde ile de bağlantılı olarak ,şlem gören hisselere olan talep

Bu şu demek; BİST 'te ya da eski adıyla İMKB'deki hisse senedi işlemlerinin %65 %70'i yabancı yatırımcıda. Ülkede içeriden ve ya dışarıdan politik, askeri vb. olumsuzluk havası olduğunda kaçar ve satış verir. Bu da endeksi ve kağıtları düşürür. Tam tersi durumda da yükseltir. Kısacası alım oldukça değer yükselir, satış oldukça da düşer.

Konu ile ilgili daha çok detaylı yazabilirim fakat bu sorulara cevap olmuştur diye düşünüyorum. Sorusu olan arkadaş olursa seve seve yardımcı olurum.



İlişkilerin düzelmesi kesinlikle olumlu bir gelişmedir; fakat düşünceniz yanlıştır. Rusya olan ticaret hacmimizin %70'i enerji üzerine kuruludur. Dünyadaki petrol ve doğalgaz fiyatları da USD üzerinden ticaret edilir. İki ülke arasında TRY ve ya RUB cinsinden ticaret yapılmasının bu iki ülke para birimine USD'ye karşı değer kazandıracak bir etkisi yoktur. Daha büyük montanlı bir para birimi yaratılabilirse; örneğin tüm kafkas ülkeleri Rusya Türkiye gibi bir blok o zaman kur rekabeti konuşulabilir. Zaten Avrupa Birliği'nin de temel kuruluş amacı EUR birimini oluşturarak USD hegemonyasına karşı ortak para politikası benimsenmesidir.
Öncelikle uzun açıklamalarınız için teşekkürler. Trump seçim vaadi olarak faizlerin %15'e çekileceğini söylemişti diye hatırlıyorum ama yazdıklarınızdan anladığım yanlış hatırladığım. Öncelikle benim "faiz" kelimesinden anladığım (Erdoğan ve Trump'ın konuşmalarından anladığım), ülkelerin bankalarının verdikleri krediler karşılığı aldıkları faiz. Erdoğan, bankalara "Faizleri indirin,yatırımcı çekelim" gibi bir konuşma yapmıştı yanlış hatırlamıyorsam MÜSİAD toplantısında. Faiz konsepti ile ilgili algımın kaynağı bu cümle ve Trump'ın faizleri %15'e çekme vaadi. Ama ilk cümlemde belirttiğim gibi sanırım yanlış anlamışım. Sorum "Faiz nedir ?" ve Erdoğan'ın bankalara faiz indirme çağrısı ne anlama geliyor ?
Bir de uluslararası ticarette dolara alternatif olarak altın kullanılmasını önerdi Erdoğan Müslüman ülkelerin katıldığı bir konferansta. (Konferansın adını hatırlamıyorum maalesef) Rusya ile ticaretin ruble ya da Tl ile olması etkili olmaz demişsiniz. Peki altın sizce etki eder mi, doların yerini alabilir mi ?
 
Öncelikle uzun açıklamalarınız için teşekkürler. Trump seçim vaadi olarak faizlerin %15'e çekileceğini söylemişti diye hatırlıyorum ama yazdıklarınızdan anladığım yanlış hatırladığım. Öncelikle benim "faiz" kelimesinden anladığım (Erdoğan ve Trump'ın konuşmalarından anladığım), ülkelerin bankalarının verdikleri krediler karşılığı aldıkları faiz. Erdoğan, bankalara "Faizleri indirin,yatırımcı çekelim" gibi bir konuşma yapmıştı yanlış hatırlamıyorsam MÜSİAD toplantısında. Faiz konsepti ile ilgili algımın kaynağı bu cümle ve Trump'ın faizleri %15'e çekme vaadi. Ama ilk cümlemde belirttiğim gibi sanırım yanlış anlamışım. Sorum "Faiz nedir ?" ve Erdoğan'ın bankalara faiz indirme çağrısı ne anlama geliyor ?
Bir de uluslararası ticarette dolara alternatif olarak altın kullanılmasını önerdi Erdoğan Müslüman ülkelerin katıldığı bir konferansta. (Konferansın adını hatırlamıyorum maalesef) Rusya ile ticaretin ruble ya da Tl ile olması etkili olmaz demişsiniz. Peki altın sizce etki eder mi, doların yerini alabilir mi ?


Sorularınız için teşekkürler. Az ve öz cevaplamaya çalışayım.

Öncelikle şunu belirteyim. ABD'de %15 faiz diye birşey yok, öyle bir faiz rakamı mümkün değil. ABD'deki bankalar arası faiz şu an %0.50. Söz konusu yapılması öngörülen ve dünyayı endişeye boğan artış %0.25. ABD'de çok uzun yıllardır faizler %1'i test bile etmedi. Erdoğan' ın da Trump'ın da bahsettiği faiz ilgili ülkelerin merkez bankalarının, ülke içindeki bankalara verdiği borç paranın faizidir. Bu değer ne kadar çıkar ve ya azalırsa haliyle bankaların bireysel ya da ticari müşterilerine verdiği mevduat ya da kredi faizi o kadar çıkar azalır.

Faiz, paranın kiralama bedelidir. Para bir maldır. Para bir senettir, merkez bankasının bizlere olan borcudur, bu sebeple de üzerinde merkez bankası başkanın imzası bulunur. Nasıl ki kiraya verdiğiniz bir daire için kira alıyorsanız, paranızın kirasına da faiz denir. Haram olup olmadığı konusu ayrı bir tartışma sebebidir; fakat bana göre haram değildir. Sonuçta o para benim malımdır ve kiralama hakkım vardır.

Erdoğan'ın bahsettiği faiz indirimi baskısı hem doğru hem yanlıştır. Şöyle izah edeyim, yabancı yatırımcı Türkiye'ye iki sebeple gelir. Bunlara direkt ya da direkt olmayan yatırımlar deriz. İndirekt olarak gelen para kalıcı değildir; yani yabancının hisse senedi alımı ya da banka faizi üzerinden parayı içeri sokmasıdır. Dilediği vakit çıkıp gidebilir, bunun cezbediciliği faiz oranı ve yerel şirketlerimizin karlılığıdır. Direkt olmayan yatırımlar ise; yabancı bir sermayenin ülkemize gelip faiz ya da hisse senetleri üzerinden değil, gelip fabrika vs. kurması, somut yatırımlar yapması anlamına gelir. Yani kalıcı olma gayesiyle gelendir. Faizin cezbedici olması somut yatırım yapmayan, kalıcı olmayan yabancıyı çeker, düşük olması ise kalıcı yatırımcıyı çeker. Faize yatıracağıma işimden para kazanayım daha çok uzun vadede kar ederim der. Fakat kalıcı yatırımcının, sadece faizler düşük burada faizden para kazanılmaz en iyisi somut yatırım yapabileyim demesi için, ülkede kaliteli işçilerin makul saatlik ücretten çalışması, arazi tesisin kolay olması ve en önemlisi coğrafi ve politik riskinin olmaması gerekir. Erdoğan'ın hedeflediği yabancı yatırımcı bu şekildeki yatırımcıdır; çok da doğrudur keşke olsa dediğimizdir; fakat tezatlık şuradadır ki bu tip yatırımcıyı ülkemize çekebilmek için ülkemizin siyasi ve dış politika risklerinin minimum olması gerekir. Basit bir dille; siz yabancı bir sermaye sahibi olsanız, şu an Türkiye'de fabrika açar mısınız ya da yukarıda bahsettiğim gibi direkt yatırım yapar mısınız, sermayenizi bağlar mısınız?

İlaveten, Cumhurbaşkanı' mızın faizin düşük tutulmasi isteği ülkemizdeki ekonominin maalesef inşaat ile büyümeye devam etmesinden de kaynaklıdır. İnşaatlar durduğu an ülkemizin ekonomisi çok büyük bir durgunluğa girecektir ki; yakın zamanda bu vuku bulacaktır. Mehmet Şimşek ve Ali Babacan'ın yıllardır endişe ile bahsettikleri fakat anlatamadıkları sıkıntı budur. İnşaatların devam etmesi için satışların devam etmesi gerekir. Satışların devam edebilmesi için de konut alacak gayrimenkul yatırımcılarının ya da hakikaten oturmak amaçlı satın alacak ihtiyaç sahibinin bankadan düşük faizle borçlanması caziptir. Özetle, faizlerin yüksek kalması demek konut satışlarının düşmesi ve inşaat sektörünün yavaşlaması akabinde de zaten inşaat bazlı büyüyen ekonomimizin büyümesinin durması anlamına gelir.

Son sorunuza gelecek olursak; altının USD'nin yerini alması teori olarak mümkündür; fakat pratikte mümkün değildir. Altının hesaplar arası transferi henüz dünyada gerçekleşmemektedir. Halen somut olarak transfer ve taşıma gerektirir. Basit bir örnekle bankalarda XAU hesabı (Altın hesabı) açtırabilirsiniz; fakat alışverişlerinizde ya da örneğin kira ödemelerinizde fatura ödemelerinizde kullanamazsınız, çünkü elektronik ortamda transfer edilebilir bir sistem henüz geliştirilememiştir. Aynı şekilde uluslararası ticarette altın transferi ile dış ticaret yapmak sistemsel ve pratik olarak mümkün değildir. Kısa vadede parasal transfer anlamında USD'nin yerini alması mümkün değildir. Önceki gönderimde de belirttiğim gibi sadece Rusya Türkiye arası ticarette TL ya da RUB kullanılması dolar kuruna etki etmez; ancak birçok ülkenin katılımı ile oluşturulacak yeni para birimi ile savunmaya geçilebilir fakat bu da kısa vadede mümkün değildir. Çünkü Rusya ve Türki Cumhuriyetler ile Türkiye'nin ekonomik yapıları çok farklıdır ve aynı para politikasını benimsemeleri imkansıza yakındır.

Yine sorularınız oldukça severek cevaplama isterim.
 
Sorularınız için teşekkürler. Az ve öz cevaplamaya çalışayım.

Öncelikle şunu belirteyim. ABD'de %15 faiz diye birşey yok, öyle bir faiz rakamı mümkün değil. ABD'deki bankalar arası faiz şu an %0.50. Söz konusu yapılması öngörülen ve dünyayı endişeye boğan artış %0.25. ABD'de çok uzun yıllardır faizler %1'i test bile etmedi. Erdoğan' ın da Trump'ın da bahsettiği faiz ilgili ülkelerin merkez bankalarının, ülke içindeki bankalara verdiği borç paranın faizidir. Bu değer ne kadar çıkar ve ya azalırsa haliyle bankaların bireysel ya da ticari müşterilerine verdiği mevduat ya da kredi faizi o kadar çıkar azalır.

Faiz, paranın kiralama bedelidir. Para bir maldır. Para bir senettir, merkez bankasının bizlere olan borcudur, bu sebeple de üzerinde merkez bankası başkanın imzası bulunur. Nasıl ki kiraya verdiğiniz bir daire için kira alıyorsanız, paranızın kirasına da faiz denir. Haram olup olmadığı konusu ayrı bir tartışma sebebidir; fakat bana göre haram değildir. Sonuçta o para benim malımdır ve kiralama hakkım vardır.

Erdoğan'ın bahsettiği faiz indirimi baskısı hem doğru hem yanlıştır. Şöyle izah edeyim, yabancı yatırımcı Türkiye'ye iki sebeple gelir. Bunlara direkt ya da direkt olmayan yatırımlar deriz. İndirekt olarak gelen para kalıcı değildir; yani yabancının hisse senedi alımı ya da banka faizi üzerinden parayı içeri sokmasıdır. Dilediği vakit çıkıp gidebilir, bunun cezbediciliği faiz oranı ve yerel şirketlerimizin karlılığıdır. Direkt olmayan yatırımlar ise; yabancı bir sermayenin ülkemize gelip faiz ya da hisse senetleri üzerinden değil, gelip fabrika vs. kurması, somut yatırımlar yapması anlamına gelir. Yani kalıcı olma gayesiyle gelendir. Faizin cezbedici olması somut yatırım yapmayan, kalıcı olmayan yabancıyı çeker, düşük olması ise kalıcı yatırımcıyı çeker. Faize yatıracağıma işimden para kazanayım daha çok uzun vadede kar ederim der. Fakat kalıcı yatırımcının, sadece faizler düşük burada faizden para kazanılmaz en iyisi somut yatırım yapabileyim demesi için, ülkede kaliteli işçilerin makul saatlik ücretten çalışması, arazi tesisin kolay olması ve en önemlisi coğrafi ve politik riskinin olmaması gerekir. Erdoğan'ın hedeflediği yabancı yatırımcı bu şekildeki yatırımcıdır; çok da doğrudur keşke olsa dediğimizdir; fakat tezatlık şuradadır ki bu tip yatırımcıyı ülkemize çekebilmek için ülkemizin siyasi ve dış politika risklerinin minimum olması gerekir. Basit bir dille; siz yabancı bir sermaye sahibi olsanız, şu an Türkiye'de fabrika açar mısınız ya da yukarıda bahsettiğim gibi direkt yatırım yapar mısınız, sermayenizi bağlar mısınız?

İlaveten, Cumhurbaşkanı' mızın faizin düşük tutulmasi isteği ülkemizdeki ekonominin maalesef inşaat ile büyümeye devam etmesinden de kaynaklıdır. İnşaatlar durduğu an ülkemizin ekonomisi çok büyük bir durgunluğa girecektir ki; yakın zamanda bu vuku bulacaktır. Mehmet Şimşek ve Ali Babacan'ın yıllardır endişe ile bahsettikleri fakat anlatamadıkları sıkıntı budur. İnşaatların devam etmesi için satışların devam etmesi gerekir. Satışların devam edebilmesi için de konut alacak gayrimenkul yatırımcılarının ya da hakikaten oturmak amaçlı satın alacak ihtiyaç sahibinin bankadan düşük faizle borçlanması caziptir. Özetle, faizlerin yüksek kalması demek konut satışlarının düşmesi ve inşaat sektörünün yavaşlaması akabinde de zaten inşaat bazlı büyüyen ekonomimizin büyümesinin durması anlamına gelir.

Son sorunuza gelecek olursak; altının USD'nin yerini alması teori olarak mümkündür; fakat pratikte mümkün değildir. Altının hesaplar arası transferi henüz dünyada gerçekleşmemektedir. Halen somut olarak transfer ve taşıma gerektirir. Basit bir örnekle bankalarda XAU hesabı (Altın hesabı) açtırabilirsiniz; fakat alışverişlerinizde ya da örneğin kira ödemelerinizde fatura ödemelerinizde kullanamazsınız, çünkü elektronik ortamda transfer edilebilir bir sistem henüz geliştirilememiştir. Aynı şekilde uluslararası ticarette altın transferi ile dış ticaret yapmak sistemsel ve pratik olarak mümkün değildir. Kısa vadede parasal transfer anlamında USD'nin yerini alması mümkün değildir. Önceki gönderimde de belirttiğim gibi sadece Rusya Türkiye arası ticarette TL ya da RUB kullanılması dolar kuruna etki etmez; ancak birçok ülkenin katılımı ile oluşturulacak yeni para birimi ile savunmaya geçilebilir fakat bu da kısa vadede mümkün değildir. Çünkü Rusya ve Türki Cumhuriyetler ile Türkiye'nin ekonomik yapıları çok farklıdır ve aynı para politikasını benimsemeleri imkansıza yakındır.

Yine sorularınız oldukça severek cevaplama isterim.
O zaman Trump'ın bahsettiği şey -benim faiz olarak hatırladığım- kurumlardan alınan vergiymiş. Sayenizde güncel ekonomi hakkında oldukça değerli bilgiler edindim, teşekkürler.

Peki sizce söylenildiği gibi doların yeni stabil seviyesi 3.50 civarı mı olacak ? Ve hükümetin "Dolarını Bozdur" kampanyası ne kadar etkili oluyor ve olacak ? Doların aşağıya çekilmesi için neler yapılması gerek ?
 
O zaman Trump'ın bahsettiği şey -benim faiz olarak hatırladığım- kurumlardan alınan vergiymiş. Sayenizde güncel ekonomi hakkında oldukça değerli bilgiler edindim, teşekkürler.

Peki sizce söylenildiği gibi doların yeni stabil seviyesi 3.50 civarı mı olacak ? Ve hükümetin "Dolarını Bozdur" kampanyası ne kadar etkili oluyor ve olacak ? Doların aşağıya çekilmesi için neler yapılması gerek ?

Rica ederim.

Bir yatırım tavsiyesi olmadan şunu belirteyim , doların 3.50 civarında duracağını sanmıyorum. Gerek Trump'ın başkanlığı devralma süresince, gerekse; referandum öncesine kadar.

2016 gibi 2017 yılı da oldukça çalkantılı olacak. Suriye sorunu, AB ile ilişkilerimiz, sürekli açık veren cari bütçemiz, politik kutuplaşma ve siyasetçilerimizin maalesef kendilerine yakışır şekilde politika üretememesi vb. sebepler doları gazlamaya devam eder.

Hükümetin dolarını bozdur kampanyası etkili olmayacak, mantıklı bir yaklaşım değil. Sürekli siz gibi,ben gibi hatta bu forumdaki herkes, normal vatandaşın dolar bozdurması ile olacak iş değil. O kadar zengin büyük firma sahibi kompradolar, siyasiler dururken bizim gibi maaşlı çalışan ya da cebinde 3 kuruşu olan insana yönelmek ne kadar doğru? Onların elini taşın altına koyması lazım. Bu durumdan neden ben muzdarip olayım ? Not: Bir Cent USD'yi geçtim,USD hesabım bile yok :)

Basit bir örnekle; orta direk olup cebinde ya da hesabında doları olan vatandaş sayımız 10 milyon kişi olsun, yoktur gerçi ama olsun; herkes 250 usd bozsa; 2.5 milyar USD eder. Bu sadece 1 günlük ateşi söndürür. Kampanya etkili değil ne yazık ki ve rasyonel değil.

Bu işi frenleyecek tek şey istemeyerek söylesem de gerçek bu faizin yükselmesidir; naçizane fikrim; ben de faizlerin aşağı olmasından yanayım; fakat 15 Temmuz sonrası Pazartesi günü geçici olarak en azından OHAL süresince faizler %1.00 %1.50 arttırılmış olsa idi; şu an USD'nin 3.00'a belki yeni ulaştığını görürdük.

Özetle şunu demek istiyorum; fırtına başlamadan önce yelkenleri açıp hazırlanmak mı kolaydır? Yoksa fırtına başladığında mı yelkenleri açmak? Hangisi kolay hangisi zor ? :)
 
Son düzenleme:
Özetle şunu demek istiyorum; fırtına başlamadan önce yelkenleri açıp hazırlanmak mı kolaydır? Yoksa fırtına başladığında mı yelkenleri açmak? Hangisi kolay hangisi zor ? :)
Maalesef geçenlerde bir Rus siyaset uzmanının da dediği gibi "Türk hükümeti önce konuşuyor sonra düşünüyor."

Bu hafta Technopat aracılığıyla haberdar olduğum bir konu var: Gümrükte vergi alınacak ürün fiyat sınırının 75'den 150 Euro'ya çıkarılması. Malum Amazon Almanya, Türkiye'ye 50 Euro üzeri alışverişlerde kargo ücretini de kaldırdı. Sizce bu adımların cari açığımıza negatif etkisi olur mu ? Yoksa bunlar Türkiye'nin cari açığı söz konusu olduğunda devede kulak mı kalıyor ? Bu adımları -her ne kadar bazı siyasilerimiz AB'ye atıp tutsa da- normalleşme çabaları-çalışmaları olarak okumak mümkün mü sizce ?

Gündemde olan bir diğer konu da Avrupa Birliği'nin Türkiye'ye vizeleri kaldırmak için toplanacak olması. Vizelerin kalkması doğrultusunda bir karar çıkarsa bunun bizim paramıza etkisi olur mu ? Ben negatif bir etkisi olabileceği kanaatindeyim çünkü onlardan bize gelecek Euro'dan çok bizden onlara (giden turistlerle) Tl akışı olacak. Ama Avrupa Birliği'nin vizeleri kaldırması dünyada bizim imajımıza olumlu etki yapacaktır şüphesiz. Bunun yabancı yatırımcıyı çekmesi de söz konusu olabilir. Bir uzman olarak görüşlerinizi merak ediyorum.
 
Kısa bir şekilde cevap vereyim.

Bunlar Türkiye'nin cari açığı söz konusu olduğunda devede kulak kalır. Bizim cari açık vermemizdeki en büyük sebep enerji bağımlılığımızdır. Petrol ve özellikle kış aylarında doğalgaz tüketimine bağlı olarak açık büyümektedir. Her gün artan nüfus her gün artan cari açık demektir bizim için şu an. Vergi alınacak ürün fiyat sınırının çıkartılması AB ile normalleşme çabaları olarak okuyabileceğimiz bir mevzu değil.

Vizelere gelince. Vizelerin kalkacağını düşünmüyorum. Bize etkisi ancak şu senaryoda olumlu olur; sınırımız tertemiz olur, ülke içinde şehirlerimiz güvenli hale gelirse bize turist akar. Sadece RUS değil Avrupalı da atlar arabasına gelir. Biliyorsunuz AB üyeleri ülkeler kendileri içinde arabalarla ülke ülke gezip dolaşabiliyorlar. Ha bizden giden de olur, ama zaten vize kalkınca da gidecek olan kesim ile şu an 100 eur verip vize alıp giden kesim arasında çok fark yok.
Vizenin kalkması imaj açısından çok iyi olur; fakat böyle bir karar alacaklarını sanmıyorum.
 
Vizenin kalkması imaj açısından çok iyi olur; fakat böyle bir karar alacaklarını sanmıyorum.
Ben de ilk duyduğumda çok şaşırdım ama Avrupa'nın Türkiye'yi Rusya'ya itmekten ve karşısına almaktan çekinmiş olduğu için böyle bir toplantı kararı almış olabileceğini düşünüyorum. Seçilmiş başkan Trump'ın Rusya ile ilişkilerin normalleşmesine yönelik konuşmaları olduğunu gören Avrupa, ABD'nin AB'ye eskisi kadar arka çıkmayacağını (Rusya'ya ve Çin'e karşı) düşünerek böyle bir toplantı yapıp vize kaldırma kararı alabileceğini düşünüyorum. Kaldı ki vize kaldırma kararı alınsa bile uygulamaya konması yine bir kaç yıl sürecektir diye tahmin ediyorum. Şu saatten sonra hiçbir şeye şaşırmam gerçi, dünya öyle bir hal aldı ki.
 
Uyarı! Bu konu 8 yıl önce açıldı.
Muhtemelen daha fazla tartışma gerekli değildir ki bu durumda yeni bir konu başlatmayı öneririz. Eğer yine de cevabınızın gerekli olduğunu düşünüyorsanız buna rağmen cevap verebilirsiniz.

Geri
Yukarı