Çin'in 3 Saat Oyun Yasası

Vay be, sonunda çocukları “oyunlardan koruma” bahanesiyle devletin fişli, saatli, kotalı sistemlerini övmeye devam ediyor. Çin propaganda bakanlığı seni görse gurur duyar, maaşa bağlardı robot.

O profil fotoğrafınla zaten az buçuk belli oluyorsun. Sana uzun yazacağım ve son olacak. Zira senin gibiler...


Bu çocuk çok oyun oynuyor, çözüm ne? — Devlet gelip elektriği kessin.
Peki çocuk aileden gizli telefondan oynarsa? — Devlet gece uyurken telefonuna el koysun.
Ya internet kafeye giderse? — Devlet onu da kapatsın. Zaten serbestlik zararlı.


Ebeveynlik 101: Bir bireyin gelişimini desteklemek sorumluluk gerektirir. Ama seninki tam tersi; “zorla güzellik” kafası. Yasakla çözüm arayan sistemler çağın gerisinde kalmış devlet refleksidir. Ama belli ki sen buna "eğitim politikası" diyorsun. Yazık, çok yazık.


Ayrıca çocukların oyun oynamasını, alkolle-sigara ile aynı cümlede kullanman... bravo gerçekten. Şimdi bir de "oyun oynamak cinayete sürükler" falan diyelim istersen?

Biraz da çözüm konuşalım madem. Çünkü senin sistemi savunup “daha iyisi yok” demen, acınası bir tavır:


  • Oyun şirketlerine yaş doğrulama ve ebeveyn paneli zorunluluğu
  • Akıllı filtreleme ve günlük saat sınırlaması ama aile onaylı
  • Çocuklara dijital okuryazarlık dersi
  • Sorunlu oyun alışkanlığı olan çocuklar için danışmanlık

Bunlar ne yapar biliyor musun? Hem çocuğu korur, hem de ona seçim yapma alışkanlığı kazandırır. Çünkü bir birey, ancak seçim yaptıkça gelişir. Senin savunduğun sistemse “herkese aynı eldiven” giydiriyor. Sana önerim çocuk yaparken, yeterli eğitimi alman.


Çocukların dijital çağda sağlıklı gelişmesi seni gerçekten ilgilendiriyorsa, devlete fişletemezsin. Ama niyetin zaten özgürlük değil de kontrolse, evet, Çin modeli tam sana göre. Bir pasaport başvur, sansürlü bir internet ve 3 saatlik oyun kotası seni bekliyor. Ne diyelim, hayallerin gerçek olsun.

Otoriteyi alkışlamak kolaydır, onu sorgulamak ise zeka ve cesaret ister.

@923393
 
Son düzenleme:
Vay be, sonunda çocukları “oyunlardan koruma” bahanesiyle devletin fişli, saatli, kotalı sistemlerini övmeye devam ediyor. Çin propaganda bakanlığı seni görse gurur duyar, maaşa bağlardı robot.

O profil fotoğrafınla zaten az buçuk belli oluyorsun. Sana uzun yazacağım ve son olacak. Zira senin gibiler...


Bu çocuk çok oyun oynuyor, çözüm ne? — Devlet gelip elektriği kessin.
Peki çocuk aileden gizli telefondan oynarsa? — Devlet gece uyurken telefonuna el koysun.
Ya internet kafeye giderse? — Devlet onu da kapatsın. Zaten serbestlik zararlı.


Ebeveynlik 101: Bir bireyin gelişimini desteklemek sorumluluk gerektirir. Ama seninki tam tersi; “zorla güzellik” kafası. Yasakla çözüm arayan sistemler çağın gerisinde kalmış devlet refleksidir. Ama belli ki sen buna "eğitim politikası" diyorsun. Yazık, çok yazık.


Ayrıca çocukların oyun oynamasını, alkolle-sigara ile aynı cümlede kullanman... bravo gerçekten. Şimdi bir de "oyun oynamak cinayete sürükler" falan diyelim istersen?

Biraz da çözüm konuşalım madem. Çünkü senin sistemi savunup “daha iyisi yok” demen, acınası bir tavır:


  • Oyun şirketlerine yaş doğrulama ve ebeveyn paneli zorunluluğu
  • Akıllı filtreleme ve günlük saat sınırlaması ama aile onaylı
  • Çocuklara dijital okuryazarlık dersi
  • Sorunlu oyun alışkanlığı olan çocuklar için danışmanlık

Bunlar ne yapar biliyor musun? Hem çocuğu korur, hem de ona seçim yapma alışkanlığı kazandırır. Çünkü bir birey, ancak seçim yaptıkça gelişir. Senin savunduğun sistemse “herkese aynı eldiven” giydiriyor. Sana önerim çocuk yaparken, yeterli eğitimi alman.


Çocukların dijital çağda sağlıklı gelişmesi seni gerçekten ilgilendiriyorsa, devlete fişletemezsin. Ama niyetin zaten özgürlük değil de kontrolse, evet, Çin modeli tam sana göre. Bir pasaport başvur, sansürlü bir internet ve 3 saatlik oyun kotası seni bekliyor. Ne diyelim, hayallerin gerçek olsun.

Otoriteyi alkışlamak kolaydır, onu sorgulamak ise zeka ve cesaret ister.

@923393
Müthiş bir cevap. Ben de çevrimiçi oyunlardan muzdariptim. İnanın kendi sorumluluğumu alarak kurtuldum ancak annem ve babam daha bilinçli davranabilirmiş. Kaldı ki dijital mecra eğitimim yeterli olsaydı, belki yine girdaptan kendimi kurtarabilirdim.

En son cümleniz çok yerinde. Yasak otoritenin işine gelir, "mış gibi" çocuklarımızı koruyoruz algısı oluşturur. Bilinçli yurtsever ise, sorgular. Bu yasağın neden getirildiğini ve getirilmeyip alternatif çözümlerini araştırmaya koyulur.

Yasak çok gerekmedikçe yanlış ki bu örnek açısından değerlendireceksek de birçok alternatif çözüm var. Üstelik etki gücü daha fazla ve bireyin gelişimine yönelik olumlu katkı sunuyor.
 
Vay be, sonunda çocukları “oyunlardan koruma” bahanesiyle devletin fişli, saatli, kotalı sistemlerini övmeye devam ediyor. Çin propaganda bakanlığı seni görse gurur duyar, maaşa bağlardı robot.

O profil fotoğrafınla zaten az buçuk belli oluyorsun. Sana uzun yazacağım ve son olacak. Zira senin gibiler...


Bu çocuk çok oyun oynuyor, çözüm ne? — Devlet gelip elektriği kessin.
Peki çocuk aileden gizli telefondan oynarsa? — Devlet gece uyurken telefonuna el koysun.
Ya internet kafeye giderse? — Devlet onu da kapatsın. Zaten serbestlik zararlı.


Ebeveynlik 101: Bir bireyin gelişimini desteklemek sorumluluk gerektirir. Ama seninki tam tersi; “zorla güzellik” kafası. Yasakla çözüm arayan sistemler çağın gerisinde kalmış devlet refleksidir. Ama belli ki sen buna "eğitim politikası" diyorsun. Yazık, çok yazık.


Ayrıca çocukların oyun oynamasını, alkolle-sigara ile aynı cümlede kullanman... bravo gerçekten. Şimdi bir de "oyun oynamak cinayete sürükler" falan diyelim istersen?

Biraz da çözüm konuşalım madem. Çünkü senin sistemi savunup “daha iyisi yok” demen, acınası bir tavır:


  • Oyun şirketlerine yaş doğrulama ve ebeveyn paneli zorunluluğu
  • Akıllı filtreleme ve günlük saat sınırlaması ama aile onaylı
  • Çocuklara dijital okuryazarlık dersi
  • Sorunlu oyun alışkanlığı olan çocuklar için danışmanlık

Bunlar ne yapar biliyor musun? Hem çocuğu korur, hem de ona seçim yapma alışkanlığı kazandırır. Çünkü bir birey, ancak seçim yaptıkça gelişir. Senin savunduğun sistemse “herkese aynı eldiven” giydiriyor. Sana önerim çocuk yaparken, yeterli eğitimi alman.


Çocukların dijital çağda sağlıklı gelişmesi seni gerçekten ilgilendiriyorsa, devlete fişletemezsin. Ama niyetin zaten özgürlük değil de kontrolse, evet, Çin modeli tam sana göre. Bir pasaport başvur, sansürlü bir internet ve 3 saatlik oyun kotası seni bekliyor. Ne diyelim, hayallerin gerçek olsun.

Otoriteyi alkışlamak kolaydır, onu sorgulamak ise zeka ve cesaret ister.

@923393
"Çin propaganda bakanlığı maaşa bağlardı" falan... Senin gibi her farklı fikre anında yafta yapıştıran, argüman yerine hakaret üretenlerin hangi "özgürlük" bakanlığından maaş aldığınıa da sorgulamak lazım o zaman? Profil fotoğrafımdan karakter tahlili yapacak kadar düşmemeliydin.

O uydurduğun saçma sapan "çözüm" senaryoları ancak senin gibi konuyu çarpıtmaya çalışan birinin sığ hayal gücünün ürünü olabilir. Kimse böyle abuk sabuk şeylerden bahsetmedi. Ama sen saman adamlarla dövüşmeyi tercih ediyorsun. Ebeveynlik 101'den dem vuruyorsun ama acaba kaç ebeveynin senin o idealize ettiğin "bilinç" seviyesinde olduğunu sanıyorsun? Yoksa her ailenin dijital tehlikelerle başa çıkabilecek mükemmel donanıma sahip olduğunu mu zannediyorsun, Polyanna? Devletin görevi tam da bu boşlukları doldurmak, asgari bir koruma standardı sağlamaktır. Senin "çağın gerisinde kalmış devlet refleksi" dediğin şey bazen milyonlarca çocuğu şirketlerin ve kendi kontrolsüz dürtülerinin insafından koruyabilecek yegane mekanizmadır. Ama senin gibi "özgürlük savaşçıları" için herhalde çocuklar dipsiz bir kuyuya atılmalı, "seçim özgürlüğü" diye, değil mi?

Yine laf cambazlığı peşindesin. Oyun oynamayı alkol-sigarayla birebir aynı kefeye koyan olmadı, kendi verdiğin örneği kendin çürütmeye çalışıyorsun. Mesele her ikisinin de çocuklar için potansiyel bağımlılık ve gelişimsel riskler taşıyabileceği ve bu nedenle çocuklara yönelik düzenlemelerin meşru olabileceğidir. "Oyun oynamak cinayete sürükler" gibi tuhaf çıkarımları ancak sen yapabilirdin zaten. Konuyu sulandırmada, hedef saptırmada üzerine yok. Nerede "daha iyisi yok" demişim onu bir göster bakalım önce. Bir sistemin belirli yönlerinin tartışılmaya değer olduğunu söylemek o sistemin mükemmel olduğunu iddia etmek anlamına gelmez.

Nihayet lütfedip "çözüm" diye bir şeyler sıralamışsın. Bravo, internette iki dakikada bulunabilecek, zaten pek çok yerde tartışılan ve hatta uygulanan genel geçer başlıklar... Yaş doğrulama mı? Çin'in sistemi zaten bunun en ileri örneklerinden biri değil miydi, hani senin diline doladığın "fişleme"? Ebeveyn paneli, filtreleme? Bunlar zaten var ve çoğu zaman yetersiz kalıyor ya da çocuklar tarafından kolayca aşılıyor, özellikle de teknolojiye senden benden daha hakim o "özgür bireyler" tarafından. Dijital okuryazarlık, danışmanlık? Elbette gerekli, kim buna itiraz ediyor? Ama bunlar devletin belirleyeceği genel çerçeve ve sınırlar olmadan ne kadar etkili olabilir, hiç o beynini yordun mu? Senin bu "çözümlerin" zaten kimsenin "hayır bunlar olmasın" demediği, iyi niyetli temenniler yığını. Asıl mesele bunların tek başına yeterli olup olmadığı ve devletin bu konuda daha net, daha kesin rol bir almasının gerekip gerekmediği. Senin o kutsal "seçim yapma alışkanlığı" dediğin şey çocuğun sınırsız uyaran bombardımanı altında ve şirketlerin manipülatif tasarımlarıyla baş başa bırakılması anlamına geliyorsa o "seçim" asla sağlıklı sonuçlar doğurmayacak.

Bana çocuk yetiştirme dersi vereceğine, önce kendi argümanlarını nasıl daha "eğitimli" hâle getirebileceğini düşün. Zira şu ana kadar sergilediğin sığ ve saldırgan performans içler acısı. Yine o bayat "git orada yaşa" klişesi... Mesele kontrol meraklısı olmak değil, çocukların korunması gibi hayati bir konuda farklı yaklaşımları, gerekirse radikal görünenleri bile tartışabilmektir. Senin gibi her düzenlemeyi "fişleme, kontrol, despotluk" diye etiketleyen dar kafalılar yüzünden zaten hiçbir sorun sağlıklı tartışılamıyor. Benim hayallerim seni hiç ilgilendirmez, sen kendi sığ dünyanda "özgürlük" sloganları atmaya devam et.

"Otoriteyi alkışlamak kolaymış, sorgulamak zeka ve cesaret istermiş"... Vay be, ne kadar da orijinal bir laf! Peki, düşünmeden, araştırmadan, sadece ezberlenmiş sloganlarla ve içi boş bir "özgürlük" çığırtkanlığıyla her türlü düzenlemeye karşı çıkmak ne ister acaba? Belki de sadece zihinsel tembellik ve bir tutam da cehalet? Sen önce kendi "sorgulamalarının" kalitesini bir gözden geçir.

Müthiş bir cevap. Ben de çevrimiçi oyunlardan muzdariptim. İnanın kendi sorumluluğumu alarak kurtuldum ancak annem ve babam daha bilinçli davranabilirmiş. Kaldı ki dijital mecra eğitimim yeterli olsaydı, belki yine girdaptan kendimi kurtarabilirdim.

En son cümleniz çok yerinde. Yasak otoritenin işine gelir, "mış gibi" çocuklarımızı koruyoruz algısı oluşturur. Bilinçli yurtsever ise, sorgular. Bu yasağın neden getirildiğini ve getirilmeyip alternatif çözümlerini araştırmaya koyulur.

Yasak çok gerekmedikçe yanlış ki bu örnek açısından değerlendireceksek de birçok alternatif çözüm var. Üstelik etki gücü daha fazla ve bireyin gelişimine yönelik olumlu katkı sunuyor.
Elbette, kişisel deneyimler ve onlardan çıkarılan dersler önemli. Kendi sorumluluğunuzu alarak bir girdaptan çıkmanız da gayet iyi bir şey. Ancak sizin "annem babam daha bilinçli olabilirmiş, dijital mecra eğitimim yeterli olsaydı" demeniz bile, herkesin aynı bilinç düzeyine, aynı aile desteğine veya aynı eğitim imkanlarına sahip olmadığının bir göstergesi değil mi? İşte tam da bu noktada, bireysel çabaların ve ideal aile koşullarının ötesinde, daha genel, toplumsal bir çerçeveye ihtiyaç duyulabileceği gerçeği ortaya çıkıyor. Herkes sizin kadar şanslı ya da iradeli olmayabilir, özellikle de çocuklar söz konusu olduğunda.

"Yasak otoritenin işine gelir, 'mış gibi' çocuklarımızı koruyoruz algısı oluşturur" gibi beylik laflar kulağa hoş gelse de, gerçeklikten kopuk bir idealizmi yansıtıyor. Her kuralı, her sınırı "otoritenin keyfi" olarak yaftalamak, en basitinden trafik kurallarının bile gerekliliğini inkâr etmeye kadar varabilir. Devletin birincil görevlerinden biri de, özellikle reşit olmayan ve kendini tam olarak koruyamayacak durumda olan vatandaşlarını belirli risklere karşı korumaktır. Bu bazen, evet, "yasak" veya "kısıtlama" olarak adlandırılabilecek düzenlemelerle olur. Bunu sırf "mış gibi yapmak" olarak görmek, iyi niyetli ama fazlasıyla naif bir bakış açısıdır.

Bilinçli bireyin sorgulaması gerektiği konusunda hemfikiriz. Ancak sorgulamanın tek sonucu "tüm yasaklar kötüdür, tek çözüm mutlak serbestliktir" olmak zorunda değil. Bazen sorgulamak, alternatiflerin tek başına yetersiz kalacağını, milyonlarca çocuğu ilgilendiren bir konuda daha kapsamlı ve evet, bazen kısıtlayıcı önlemlerin de gerekebileceğini görmektir. O "alternatif çözümler" dediğiniz şeyler (ki bir önceki mesajda sıralananlar zaten kimsenin itiraz etmediği, olması gereken destekleyici mekanizmalar) çoğu zaman güçlü bir yasal çerçeve ve denetim olmadan ne kadar etkili olabilir, özellikle de devasa şirketlerin ve bağımlılık yapıcı tasarımların karşısında?

"Yasak çok gerekmedikçe yanlıştır" gibi genel bir ifadeye kimse karşı çıkmaz. Ancak o "çok gerekme" durumunun ne zaman oluştuğuna kim karar verecek? Eğer bir sorun kitlesel bir hal almışsa, çocukların gelişimini tehdit ediyorsa, o zaman o "çok gerekme" hali oluşmuş demektir. Ve evet, o "alternatiflerin" etki gücü daha fazla olabilir, bireyin gelişimine olumlu katkı sunabilir; lakin bunlar, temel bazı sınırlamalar ve kurallar olmadan, herkes için aynı derecede erişilebilir ve etkili olmayabilir. Her çözüm, kendi bağlamında ve diğer destekleyici veya kısıtlayıcı unsurlarla birlikte değerlendirilmelidir. Sizin övdüğünüz "alternatiflerin" birçoğunun bile (örneğin sıkı yaş doğrulama sistemleri) devlet zoruyla ve yaptırımla uygulanması gerekebilir ki bu da bir tür "otorite" müdahalesidir. Yani işler o kadar siyah beyaz değil.
 
Yasaklardan ve özgürlükten konuşup insanların kullandığı profil fotosuna göre yargılamak fikrine göre yargılamak... O da güzel miş. Bir tek faşist ya da AKP'li demediği kalmış bir de. Onu da deseydi tamamdı. :d
 
Kesinlikle doğru buluyorum uygulamayı. İlk bakışta "ne kadar da baskıcı" falan diye düşünülebilir ama işin özüne indiğinizde kontrolsüz oyun oynamanın ne gibi sonuçlar doğurduğunu hepimiz biliyoruz.


Çin deyince akla gelenler biraz karışık olabiliyor. Senin de dediğin gibi adamların kendilerine göre internetleri uygulamaları falan hep devletin kontrolünde. Belki de bu kadar kalabalık bir ülkeyi, kendi devasa iç pazarlarını ancak böyle yönetebiliyorlardır? Bir yandan da bu sayede teknolojide almış başlarını gitmişler, sen de fark etmişsin zaten.
Şu pazar meselesi de öyle. Evet, bizim alıştığımızdan çok farklı olabilir, o kokular, satılan tuhaf tuhaf hayvanlar falan insanın midesini bulandırır ama işte oranın da kültürü bu demek ki. Her yerin kendine has bir kokusu var sonuçta. Çin'inki de bayağı keskinmiş anlaşılan 😅
Çok merak ediyorum oyun oynamak ne gibi sonuçlar doğuruyor? Oyun denilen şeyi Dota Lol'den ibaret sandığınıza eminim. Doğru düzgün oyunları deneyimlemiş birisi bunların sadece vakit öldürmek için değil keyifli bir deneyim yaşamak için olduğunu bilir. Oyunlara karışılıyorsa herkes herşeye karışsın bana da başka birşey vakit israfı geliyor onu da yasaklayalım. Bu böyle sürer gider. Bu tarz yasakların hepsi saçmalıktan ibaret.
 
Çok merak ediyorum oyun oynamak ne gibi sonuçlar doğuruyor? Oyun denilen şeyi Dota LoL'den ibaret sandığınıza eminim. Doğru düzgün oyunları deneyimlemiş birisi bunların sadece vakit öldürmek için değil keyifli bir deneyim yaşamak için olduğunu bilir. Oyunlara karışılıyorsa herkes her şeye karışsın bana da başka bir şey vakit israfı geliyor onu da yasaklayalım. Bu böyle sürer gider. Bu tarz yasakların hepsi saçmalıktan ibaret.

Öncelikle Çin gibi 1.4 milyar nüfusu olan bir yerde elektrik ve gereksiz masraf olarak görülebilir.
Türkiye'nin birçok yerinde de böyle, birçok ailenin bunu karşılayacak gücü yok. Aile hem okul masrafları ile uğraşıp hem iyi kaliteli bir sistem alması o aileye yük bindirir. Öyle ya da böyle aylık elektrik masrafı oyun masrafı da cabası. Bedava olan oyunlar LoL gibi oyular ki bu oyunlar başta içinde barındırdığı alışveriş mekaniği ile kart Hero çıkartma sandık açma mekaniği ile bağımlılık yapan oyunlar.
Bedava olmayan oyunlar ise paralı.
Ailenin de İnternete ya da PC'ye şifre koyması da o aile içinde baskıcı bir zihniyet o zaman.
Bazıları için kurallar baskıcı olabilir ama bazı insanlar için de bu kurallar gereklidir.

Ayrıca her ülkenin adeti kuralları devlet sistemi de farklı. Japon'ların korelilerin bize tuhaf ya da saçma gelen bir kısmımıza göre yine gereksiz görülen bin farklı saygı kuralı var. Adamlar da böyle yaşıyor. Ben ya da başkası bunun Türkiye'de olmasını istemiş olmam yarın itibari ile olacağı anlamına mı geliyor? Çin devleti de kendi halkı milleti için düşünerek ya da düşünmeyecek böyle bir kanun getirmiş. 18 yaş altı gençleri oyun oynaması için yasak değil sınırlama getirmiş. Türkiye cumhuriyet ile yönetilen bir ülke Çin ile alakası yok, 20 senedir internet torba yasası gelecek deniliyor. 20 senede getireceğiz dedikleri kanunların anca yarısını ya getirdiler ya da YouTube Twitter gibi sosyal medyalara ofis açtırdılat ki eminim ki bu yine sizin karşı çıktığınız bir şeydir.
 
Son düzenleme:
Öncelikle Çin gibi 1.4 milyar nüfusu olan bir yerde elektrik ve gereksiz masraf olarak görülebilir.
Türkiye'nin birçok yerinde de böyle, birçok ailenin bunu karşılayacak gücü yok. Aile hem okul masrafları ile uğraşıp hem iyi kaliteli bir sistem alması o aileye yük bindirir. Öyle ya da böyle aylık elektrik masrafı oyun masrafı da cabası. Bedava olan oyunlar LoL gibi oyular ki bu oyunlar başta içinde barındırdığı alışveriş mekaniği ile kart Hero çıkartma sandık açma mekaniği ile bağımlılık yapan oyunlar.
Bedava olmayan oyunlar ise paralı.
Ailenin de İnternete ya da PC'ye şifre koyması da o aile içinde baskıcı bir zihniyet o zaman.
Bazıları için kurallar baskıcı olabilir ama bazı insanlar için de bu kurallar gereklidir.
Nüfus yük oluyor ya da yük olarak görülüyorsa çözüm nüfus kontrolündedir oyun oynamaya yasak koymanın bu soruna bir çözüm olması imkansız. Ailenin karşılayacak gücü yoksa kullanmayacak. Gücü olmayanlar için gücü olanları kısıtlamak daha da saçma. Zaten o yasayı koyanların da bunu dert ettiğini sanmam. Aile içinde olan ailede kalır kendi kişisel cihazlarına istedikleri şifreyi koyarlar ama devlet bunu halk adına yapamaz yapıyorsa evet bu baskıcı bir eylem. Kimsenin 3 5 kuruş elektrik faturası yüzünden batacağını düşünmüyorum bu arada 5090'lı sistem kullanmıyorlarsa bilgisayarın kullanacağı elektrik faturaya çok uçuk rakamlarda etki etmez. Evde açılan fazladan lambalar bile o bilgisayardan fazla elektrik yakar. Çin zaten genel olarak çok yasakçı bir ülke o yüzden arkasında çok da mantıklı sebep aramaya gerek yok.

Ayrıca her ülkenin adeti kuralları devlet sistemi de farklı. Japon'ların korelilerin bize tuhaf ya da saçma gelen bir kısmımıza göre yine gereksiz görülen bin farklı saygı kuralı var. Adamlar da böyle yaşıyor. Ben ya da başkası bunun Türkiye'de olmasını istemiş olmam yarın itibari ile olacağı anlamına mı geliyor? Çin devleti de kendi halkı milleti için düşünerek ya da düşünmeyecek böyle bir kanun getirmiş. 18 yaş altı gençleri oyun oynaması için yasak değil sınırlama getirmiş. Türkiye cumhuriyet ile yönetilen bir ülke Çin ile alakası yok, 20 senedir internet torba yasası gelecek deniliyor. 20 senede getireceğiz dedikleri kanunların anca yarısını ya getirdiler ya da YouTube Twitter gibi sosyal medyalara ofis açtırdılat ki eminim ki bu yine sizin karşı çıktığınız bir şeydir.
Başka ülkenin yaptığı zaten bizi ilgilendirmez. Ama bu ''kısıtlamanın'' saçma olduğu gerçeğini de değiştirmez. Mantıklı olan güzel yasaklara kimse birşey demiyor zaten. Bu arada bu sınırlama falan değil dümdüz yasak. Haftada 3 saat ile ne oynadığınız şeyden birşey anlarsınız ne keyif alırsınız. Komple yasak getirdik demek yerine iyi niyetlerle kısıtladık demeye getirmişler olayı. Göz boyamak gibi birşey yani.
 
Son düzenleme:
Nüfus yük oluyor ya da yük olarak görülüyorsa çözüm nüfus kontrolündedir oyun oynamaya yasak koymanın bu soruna bir çözüm olması imkansız. Ailenin karşılayacak gücü yoksa kullanmayacak. Gücü olmayanlar için gücü olanları kısıtlamak daha da saçma. Zaten o yasayı koyanların da bunu dert ettiğini sanmam. Aile içinde olan ailede kalır kendi kişisel cihazlarına istedikleri şifreyi koyarlar ama devlet bunu halk adına yapamaz yapıyorsa evet bu baskıcı bir eylem. Kimsenin 3 5 kuruş elektrik faturası yüzünden batacağını düşünmüyorum bu arada 5090'lı sistem kullanmıyorlarsa bilgisayarın kullanacağı elektrik faturaya çok uçuk rakamlarda etki etmez. Evde açılan fazladan lambalar bile o bilgisayardan fazla elektrik yakar. Çin zaten genel olarak çok yasakçı bir ülke o yüzden arkasında çok da mantıklı sebep aramaya gerek yok.

Zaten koydular ya? Yine artıyor. Ve tekrar o ülkelerin yönetimleri devlet yapısı farklı. Çin devleti öyle ön görmüş ve böyle bir kanun koymuş. Türkiye de Sosyal medya için ofis kurma zorunluluğu getirdi. Bu da bir yasa? Buna da karşı çıkalım o zaman. Çin yasakçı bir ülke evet, ve halkı da gayet te buna uyuyor, memnunlar. Çin devleti ABD filmlerine yasak getirmeden önce Çin halkı ABD filmlerini boykot ediyordu mesela.

Nüfusun artmasını önlemek için getirdikleri yasa da aynı zamanda aile yapısına karışıyor, yasak getiriyor bu arada. Bu da özgürlüğü sınırlıyor...

Başka ülkenin yaptığı zaten bizi ilgilendirmez. Ama bu "kısıtlamanın" saçma olduğu gerçeğini de değiştirmez. Mantıklı olan güzel yasaklara kimse bir şey demiyor zaten. Bu arada bu sınırlama falan değil dümdüz yasak. Haftada 3 saat ile ne oynadığınız şeyden bir şey anlarsınız ne keyif alırsınız. Komple yasak getirdik demek yerine iyi niyetlerle kısıtladık demeye getirmişler olayı. Göz boyamak gibi bir şey yani.

Tekrar ve tekrar, Çin halkı buna karşı çıkmıyor ve tersine uyuyor, 1.4 milyar nüfusluk halk. Karşı çıkmıyor. Mantıklı ya da değil. Devlet böyle ön görmüş bu yasayı getirmiş.
 
Son düzenleme:
Çok merak ediyorum oyun oynamak ne gibi sonuçlar doğuruyor? Oyun denilen şeyi Dota Lol'den ibaret sandığınıza eminim. Doğru düzgün oyunları deneyimlemiş birisi bunların sadece vakit öldürmek için değil keyifli bir deneyim yaşamak için olduğunu bilir. Oyunlara karışılıyorsa herkes herşeye karışsın bana da başka birşey vakit israfı geliyor onu da yasaklayalım. Bu böyle sürer gider. Bu tarz yasakların hepsi saçmalıktan ibaret.
Kimse oyunların keyifli bir deneyim sunabileceğini, hatta bazılarının sanatsal değeri olabileceğini inkar etmiyor merak etme. "Oyun oynamak ne gibi sonuçlar doğuruyor?" diye sormuşsun. Senin o "doğru düzgün" diye nitelediğin oyunlar da dahil olmak üzere, herhangi bir dijital içeriğin aşırı ve kontrolsüz tüketiminin özellikle gelişim çağındaki çocuklar üzerindeki etkilerinden bihaber misin gerçekten? Geceni gündüzüne katan, okulunu, sosyal hayatını, hatta temel ihtiyaçlarını aksatan; duruş bozukluklarından uyku problemlerine, dikkat dağınıklığından agresif davranışlara kadar bir dizi soruna yol açabilen oyun bağımlılığını hiç mi duymadın? Senin "keyifli deneyim" dediğin şey, bir başkası için hayatını altüst eden bir girdaba dönüşebiliyor. Evet, bu sadece "Dota/LoL" ile sınırlı değil, bağımlılık potansiyeli olan her türlü ekran maruziyeti için geçerli.

Kimse "vaktime israf" dediği her şeyi yasaklamaktan bahsetmiyor. Konu çocukların ve gençlerin korunması, fiziksel ve ruhsal sağlıkları için belirli riskler taşıyan aktivitelere karşı hedeflenmiş ve gerekçelendirilmiş düzenlemeler getirilmesi. Senin keyfi "vakit israfı" tanımlarınla uzmanların ve toplumun geniş kesimlerinin üzerinde durduğu çocuk koruma önlemleri aynı kefeye koyulamaz.
 

Technopat Haberler

Yeni konular

Geri
Yukarı