Günümüzde ve insanlık tarihinin büyük bölümünde, tercihlerimiz akılcı ve mantıklı olmak yerine, duygusal ve öznel(subjektif) olmuştur. Çoğu zaman gerçekte ne olduğunu bilmeden ona karşı çıkmaktayız. Kimi zaman savunduğumuz şeyi neden savunduğumuz sorulduğunda bile yanıt verememekteyiz. Çünkü bunun üzerine hiç düşünmemişizdir.
Bunlar doğduğumuzdan beri bize öğretilen doğru şeylerdir. Biz de geçmişten günümüze iletilen kültür ırmağına düşünmeden dahil olur, gelenekleri sürdürürüz. Belli bir kültürün içerisine rastgele doğduğumuz için, o kültürün değerlerinin diğer tüm alternatiflerden daha üstün olduğu sanrısıyla büyür, yaşar ve ölürüz. Bana kalırsa insanlık bundan daha fazlasını hak etmektedir. Geçmişin aksine insanların ömrü, sayısız şeyi öğrenmeye ve bu bilgi birikimine katkı sağlamaya yetecek kadar uzundur. Onlarca yıllık bu süreyi israf etmek,
bir insanın yapabileceği en kötü tercihtir, bana göre.
Evren(her şey ve hiçlik) doğal süreçlerin ürünü olduğu için, hiçte anlaması kolay bir sisteme sahip değildir. Keşke belli bir reçetesi olsaydı da, reçeteye baktığımız anda her şeyi anlayıverseydik. İşte bu sebep ile Evren dahilinde karşılaştığımız sorunları
reçeteleştirmek isteyen ve bunu yaparken hataya düşen insanlarla, onu gerçekten anlamak için
zor yolu tercih eden insanların açıklamalarıyla ikiye bölünmüş haldeyiz.
Basit ama anlamsız olan cevapları seçmek son derece cezbedici gelse de, düşünen bir aklın zor ama doğru cevapların peşinde koşmak isteyeceği açıktır. Bize en güçlü yol gösterici ise kuşkusuz bilimdir. Karmaşık ama diğer düşünce ve açıklama sistemlerinden katbekat isabetli yanıtlarıyla bilim, her zaman tarafında kalmak isteyeceğimiz saha olmalıdır.
@494722