Days Gone ve Horizon Zero Dawn alınır mı?

Ben Days Gone'ı geçen yıl oynadım. Gerçekten çok keyif aldım. En keyif alarak oynadığım ilk 5 oyuna girdi. İlk beşimde Mafia 1 DE, Detroit become human, Days Gone, Last of Us part 1 ve Sifu var. Yani Horizon'ı bilmiyorum ama Days Gone bence çok keyifli bir oyun. Yarım falan kaldığını da düşünmüyorum açıkçası. Yani eksikleri var görevlerin tekrar etmesi gibi ama oyunun temel dinamikleri iyi olduğu için sıkmıyor. Hikayesi de çok iyi değil ama sürükleyici keyifli ortalama bir hikayesi de var.
 
Tabii açıklayayım hemen.

Days Gone neden alınmaz?
  • Çünkü oyunun gerçekten iyi olduğu tek yön grafikleri ve animasyonları, bu da çok yüksek bütçeye sahip olmalarından kaynaklı zaten. O bütçeyi herhangi bir firmaya ver o da aynı oyunu çıkartır sana, ortada yetenek veya özveri yok yani.
  • Oyunda bir yetenek ağacı var ve yetenek ağacında yetenek yok. Hepsi "çakılar %10 daha fazla vurur" tarzı bomboş şeylerle dolu. Oyun geliştiricileri istatistiksel verilerin yetenek ağacına bağlanmaması gerektiğini öğrenemediler bir türlü. Silahın verdiği hasarı yetenek ağacıyla değil silahı geliştirme yoluyla yapmalı oyuncular.
  • Kendiniz de söylemişsiniz, görev dizaynından eser yok. Oyunda yaptığınız ilk görev bile kamp temizleme görevi şaka gibi. Bu oyuna iyi dememi nasıl bekliyorsunuz cidden. Şu görev dizaynıyla adamlar Far Cry yapıyor yerin dibine gömüyorsunuz ama Days Gone yapınca savunmaya geçiyorsunuz, ilginçsiniz yani. Yüksek bütçeyle yapılınca kimsenin kötü oyun/görev dizaynına laf edesi gelmiyor herhalde :D
    • Days Gone sizin de söylediğiniz gibi yeteneksiz bir firma tarafından geliştirilen yüksek bütçeli bir oyun sadece. Sony oyunlarında insanlar bunu algılayamıyor, her yüksek bütçeli oyun iyi oyun demek değildir. Ben şu oyunları oynayacağıma açar 2009 çıkışlı Days Gone'un çeyreği kadar bile bütçeye sahip olmadan yapılan Demon's Souls'u oynarım çok daha iyidir.
Horizon Zero Dawn neden alınmaz?
  • Days Gone'dan daha iyidir yine zannımca ama bahsettiğim yetenek ağacının boş şeylerle doldurulmuş olması bizzat bunda da var. Binek üzerinde eşya toplamak gibi basit bir eylem bile yetenek ağacına eklenmiş. Bir yerlere tutunurken düşman öldürebilmeyi yetenek ağacına bağlamışlar, bu özellik 2009 çıkışlı Assassin's Creed II'de varsayılan olarak geliyordu. O çok gömülen Assassin's Creed'de evet. Ayıp yahu, artık en basit eylemleri ve aslında yetenek dahi sayılmayacak şeyleri bile yetenek ağacına ekleyip "bakın çok büyük bir yetenek ağacımız var" demeleri olayına ne zaman tepki göstereceksiniz anlamıyorum.
  • Oyunda tek yaptığın şey makinelerin belirli zayıf noktalarına ok yağdırmak. Ara sıra da tuzak düşersin o kadar, bunun dışında oynanışın gelişip çeşitlendiğini göremezsin. O kadar büyük bir yetenek ağacı var sözde ama "yaptığın gizli saldırılar var ya, onlar %10 daha fazla vuracak hadi aslan" dan öteye gidemediğinden oynanışın çeşitlenmesini görmek mucize.
  • Oyun aşırı ruhsuz, Days Gone bile bu konuda daha iyidir, hayatımda bu kadar ruhsuz ana ve yan karakter seti barındıran tek bir oyun gördüm o da Assassin's Creed Valhalla'ydı.

Sony kitlesinin düşündüğünün aksine oynanış bir oyunun bel kemiğidir ancak bu oyunlarda oynanış hiç de iyi değil. Gelişmiyor, çeşitlenmiyor, tatmin edici hissettirmiyor. Bu yüzden de bu oyunlar kötü oyunlardır, artık soyunun tükenmesi gereken yapımlardır bunlar. Bir oyunun "iyi bir oyun" olabilmesi için milyonlarca dolar harcanmış CGI ara sahnelere falan ihtiyacı yoktur veya böyle ara sahnelere sahip olması onu iyi bir oyun yapmaz. Burada şu an sorsam Days Gone'da önüne çıkan zombilere mermi yağdırmak dışında ne yaptınız diye kimse cevap veremeyecek, çünkü oyun o kadar yani ondan fazlası değil.
Fikirlerini güzel bir dille anlatıp bir eleştiri ortamı yarattığın için çok çok teşekkür ediyorum sana öncelikle.

Şu iki oyunu da NFS oynar gibi oynamak yaptığın en büyük yanlışlardan biri olmuş. Oyunlarda gerçekçiliğin ne kadar fazla olursa "eğlence" faktörünün o kadar azalacağı konusunda hemfikirim seninle. Ancak oyunların anlattıkları şeyleri anlamamış olmana bir tık üzüldüm. Zira iki oyun da müthiş deneyim sunuyor, anlayabilene.

Days Gone'da görevlerin tekrara düştüğü ve bir Ubisoft oyunu hissiyatı verdiği çok doğru. Yetenek ağacı sisteminin yetersizliği konusunda da aşırı haklısın gerçekten. Ama oyunun hikâyesindeki trajediyi anlayabilmeliydin. Ara sahneleri skip edip "hadi onu da vurayım, bunu da vurayım" şeklinde oynanılacaksa hiç oynanmaması daha iyi bu tarz oyunların. Ayrıca oyunun konsepti fazlasıyla hoş gelmişti bana. Bir sequel gerekli mi? Bence değil. Hikaye de eksik kalmış hissettirmedi bana.

Horizon Zero Dawn konusuna gelirsek, bu oyuna yapılan kötü eleştirileri aklım almıyor cidden. Kusursuz dizayn edilmiş hikâyeyi, böyle kusursuz bir dille anlatabilmiş bir yapımı kötüleyen oyuncular görmek beni aşırı üzüyor. Sadece hikâyeye odaklanarak bile müthiş keyif alınabilecek bir yapımken, mount üzerinde eşya toplamanın yetenek ağacına yerleştirilmiş olmasına takılman dikkatini başka yerlere verememiş olman anlamına geliyor sanırım. HZD mekanik olarak da kesinlikle ortalamanın üstü bir yapım. Müzikler.. Enfes.. Oyun sonu göz yaşları içinde twitter üzerinden Guerilla'ya teşekkür tweeti attığımı hatırlıyorum.

Kısacası, iki oyun da RDR2 kadar başarılı değiller elbette. Ancak ikisi de sert eleştiriler alacak oyunlar da değiller. Oyunları oynarken lütfen ne oynadığınızı, ya da oynayacağınızı anlamaya çalışarak oynayın. Her açık dünya oyununa Far Cry kafası ile bakmayın. Bazı oyunlar, özellikle Sony Exclusive oyunlar hemen her zaman ön planda gösterilenden çok daha fazlasını sunuyor.

Şahsi bir sorum olacaktı hocam sana. Kojima yapımı Death Stranding oynadın mı? Oynadıysan fikirlerin nelerdir oyunla ilgili?
 
Fikirlerini güzel bir dille anlatıp bir eleştiri ortamı yarattığın için çok çok teşekkür ediyorum sana öncelikle.

Şu iki oyunu da NFS oynar gibi oynamak yaptığın en büyük yanlışlardan biri olmuş. Oyunlarda gerçekçiliğin ne kadar fazla olursa "eğlence" faktörünün o kadar azalacağı konusunda hemfikirim seninle. Ancak oyunların anlattıkları şeyleri anlamamış olmana bir tık üzüldüm. Zira iki oyun da müthiş deneyim sunuyor, anlayabilene.

Days Gone'da görevlerin tekrara düştüğü ve bir Ubisoft oyunu hissiyatı verdiği çok doğru. Yetenek ağacı sisteminin yetersizliği konusunda da aşırı haklısın gerçekten. Ama oyunun hikâyesindeki trajediyi anlayabilmeliydin. Ara sahneleri skip edip "hadi onu da vurayım, bunu da vurayım" şeklinde oynanılacaksa hiç oynanmaması daha iyi bu tarz oyunların. Ayrıca oyunun konsepti fazlasıyla hoş gelmişti bana. Bir sequel gerekli mi? Bence değil. Hikaye de eksik kalmış hissettirmedi bana.

Horizon Zero Dawn konusuna gelirsek, bu oyuna yapılan kötü eleştirileri aklım almıyor cidden. Kusursuz dizayn edilmiş hikâyeyi, böyle kusursuz bir dille anlatabilmiş bir yapımı kötüleyen oyuncular görmek beni aşırı üzüyor. Sadece hikâyeye odaklanarak bile müthiş keyif alınabilecek bir yapımken, mount üzerinde eşya toplamanın yetenek ağacına yerleştirilmiş olmasına takılman dikkatini başka yerlere verememiş olman anlamına geliyor sanırım. HZD mekanik olarak da kesinlikle ortalamanın üstü bir yapım. Müzikler.. Enfes.. Oyun sonu göz yaşları içinde twitter üzerinden Guerilla'ya teşekkür tweeti attığımı hatırlıyorum.

Kısacası, iki oyun da RDR2 kadar başarılı değiller elbette. Ancak ikisi de sert eleştiriler alacak oyunlar da değiller. Oyunları oynarken lütfen ne oynadığınızı, ya da oynayacağınızı anlamaya çalışarak oynayın. Her açık dünya oyununa Far Cry kafası ile bakmayın. Bazı oyunlar, özellikle Sony Exclusive oyunlar hemen her zaman ön planda gösterilenden çok daha fazlasını sunuyor.

Şahsi bir sorum olacaktı hocam sana. Kojima yapımı Death Stranding oynadın mı? Oynadıysan fikirlerin nelerdir oyunla ilgili?
Hikayenin benim için bir oyunu gerçekten iyi bir noktaya çekebilmesi için çok iyi bir kurguya ve senaryoya sahip olması gerekiyor ancak Sony oyunlarında bu yok, Sony oyunlarının odaklandığı tek bir şey var o da sunum kalitesi. Diyorum ya milyonlarca dolar harcanmış CGI ara sahnelerle çıkıp geliyorlar karşınıza ama anlattığı hikaye, işte o hikayede hiçbir şey yok. Daha kritik bir eleştiriyle geleyim karşına, The Last of Us Part 1, bu oyunun hikayesinin iyi sayılabilecek hiçbir yanı yok, doğru düzgün bir kurgusu, işleri ilginç kılacak bir tarafı, izleyiciyi şaşırtacak bir tarafı falan hiç yok.

Bir hikayenin iyi olabilmesi için sadece sunum kalitesi yetmez, bu mantıkla biri Hint filmi saçmalıklarıyla doldurulmuş bir hikayeyi kaliteli bir sunumla önünüze koysa ona da mı çok iyi hikayeydi diyeceksiniz? Bunlar apayrı şeyler, ben sağlam bir hikaye duymak istesem Ryu Ga Gotoku stüdyo oyunlarına göz atarım şahsen oynayacağım oyunlar bunlar olmaz kesinlikle.

Death Stranding'i iki kez bitirdim hatta başarımların hepsini de tamamladım, Death Stranding her ne kadar "yürüme simülasyonu" diyerek aşağılanıp yerden yere vurulsa da bu iki oyundan da daha fazla oynanış çeşitliliği barındırıyor içerisinde çünkü.

Bizim fikir ayrılığımızın en temel sebebi siz oyunları hikayesi için, ben ise oynanışı için oynuyor olmamdır. Bir oyunun oynanışı yeterince iyi değilse isterse en güzel hikayeyi anlatsın benim için o oyun bitmiştir. Bunun en güzel örneği NieR: Automata, bana göre rezalet bir oyundur ama herkes için bir başyapıttır çünkü insanların bir "oyun"u sevmesi için iyi bir hikaye anlatması yeterli oluyor ama ben bir "oyun" oynadığımın farkındayım bu yüzden önce oynanışa göz atarım.

Bugün oynanış barındırmayan Journey gibi, GRIS gibi yapımlara "oyun" bile demiyorsak ve onları sadece bir "deneyim" olarak adlandırıyorsak bunun bir sebebi var, oynanış olmadan bir ürün oyun olamaz çünkü. Bu söylediklerimden hikayeler kötüdür her oyun online olsun gibi bir şey anlaşılmasın, hikaye anlatmak iyidir ama sen hikaye anlatacağım diye oynanışı çöpe atıyorsan işte bu iyi falan değildir ve maalesef Sony oyunlarının çok ciddi bir çoğunluğu bunu yapıyor, ben artık Sony oyunlarını oynarken interaktif bir film izliyormuş gibi hissediyorum mesela oyun oynadığımı hissedemiyorum.
 
Son düzenleme:
Hikayenin benim için bir oyunu gerçekten iyi bir noktaya çekebilmesi için çok iyi bir kurguya ve senaryoya sahip olması gerekiyor ancak Sony oyunlarında bu yok, Sony oyunlarının odaklandığı tek bir şey var o da sunum kalitesi. Diyorum ya milyonlarca dolar harcanmış CGI ara sahnelerle çıkıp geliyorlar karşınıza ama anlattığı hikaye, işte o hikayede hiçbir şey yok. Daha kritik bir eleştiriyle geleyim karşına, The Last of Us Part 1, bu oyunun hikayesinin iyi sayılabilecek hiçbir yanı yok, doğru düzgün bir kurgusu, işleri ilginç kılacak bir tarafı, izleyiciyi şaşırtacak bir tarafı falan hiç yok.

Bir hikayenin iyi olabilmesi için sadece sunum kalitesi yetmez, bu mantıkla biri Hint filmi saçmalıklarıyla doldurulmuş bir hikayeyi kaliteli bir sunumla önünüze koysa ona da mı çok iyi hikayeydi diyeceksiniz? Bunlar apayrı şeyler, ben sağlam bir hikaye duymak istesem Ryu Ga Gotoku stüdyo oyunlarına göz atarım şahsen oynayacağım oyunlar bunlar olmaz kesinlikle.

Death Stranding'i iki kez bitirdim hatta başarımların hepsini de tamamladım, Death Stranding her ne kadar "yürüme simülasyonu" diyerek aşağılanıp yerden yere vurulsa da bu iki oyundan da daha fazla oynanış çeşitliliği barındırıyor içerisinde çünkü.

Bizim fikir ayrılığımızın en temel sebebi siz oyunları hikayesi için, ben ise oynanışı için oynuyor olmamdır. Bir oyunun oynanışı yeterince iyi değilse isterse en güzel hikayeyi anlatsın benim için o oyun bitmiştir. Bunun en güzel örneği NieR: Automata, bana göre rezalet bir oyundur ama herkes için bir başyapıttır çünkü insanların bir "oyun"u sevmesi için iyi bir hikaye anlatması yeterli oluyor ama ben bir "oyun" oynadığımın farkındayım bu yüzden önce oynanışa göz atarım.

Bugün oynanış barındırmayan Journey gibi, GRIS gibi yapımlara "oyun" bile demiyorsak ve onları sadece bir "deneyim" olarak adlandırıyorsak bunun bir sebebi var, oynanış olmadan bir ürün oyun olamaz çünkü. Bu söylediklerimden hikayeler kötüdür her oyun online olsun gibi bir şey anlaşılmasın, hikaye anlatmak iyidir ama sen hikaye anlatacağım diye oynanışı çöpe atıyorsan işte bu iyi falan değildir ve maalesef Sony oyunlarının çok ciddi bir çoğunluğu bunu yapıyor, ben artık Sony oyunlarını oynarken interaktif bir film izliyormuş gibi hissediyorum mesela oyun oynadığımı hissedemiyorum.
Belki Days Gone konusunda sana hak verebilirim, ama HZD'nin kurgu ve senaryosunun eleştirebilecek bir yanı olduğunu düşünmüyorum. Bu kadar ince işçilikli bir kurgu ve senaryo sanırım sadece RDR serisinde var. Hikâyeyi her detayıyla öğrenmek isteme arzusunun sana aşılanamamış olmasına gerçekten çok şaşırdım şu an. Oyunun hikâyesini "kabaca" birkaç arkadaşıma anlattığımda bile fazlasıyla etkilendiler (kabaca dediğim 45 dakika falan). Yalnızca birkaçı oyunu oynama fırsatı buldu ve fazlasıyla tatmin olmuş insanlar gördüm karşımda. Hatta farklı bir eleştiri ile geliyorum, bence HZD'nin devam oyunu yapılması çok yanlıştı. Devam oyununu oynamadım henüz PS sahibi olmadığım için, ancak ilk oyunun hikâyesi o kadar kaliteliydi ki muhtemelen ikinci oyunda hiç tatmin olmayacağım. Bir eleştiri ile daha geliyorum, bana göre "hikâye olarak" HZD en güzel ikinci oyundur, ilki ise RDR2. O da yalnızca Rockstar'ın müthiş bütçesi ile sunum kalitesi ve mekanikleri de kusursuz yaptığı için. Onun dışında hikâye olarak RDR2'den aşağı kalır hiçbir yanı yok.

Ben oyunları hikâyesi için oynamıyorum. Ben oyunları ne için oynadığımı düşünerek oynamaya başlıyorum yalnızca. Tek kişilik hikâyeli bir oyundan elbette kaliteli bir sunum beklerim. Önceliğim hikâye sunumu, kalitesi ile başlar ve mekanik, çeşitlilik sonra gelir. Multiplayer bir oyun oynuyorsam, önceliğim mekanikler olur, hikâye zerre umrumda olmaz. RPG bir oyun oynuyorsam, hikâye kalitesi yine arka planda kalır, RPG elementleri ve mükemmel olması gerekli olmayan hikâyenin sunumu önemlidir. Açık dünya oyunu oynuyorsam, etraftaki çeşitlilik, ve yan görev çeşitliliği de önem arz etmeye başlar. Bunların yanında ise mekaniklerin "oynamaya elverişli, rahatsız etmeyen" türden olması yeterlidir. NieR: Automata konusunda aynı fikirdeyiz. Oynanış olarak pek fazla çeşitlilik sunabilen bir oyun değil, hikâye olarak harika şeyler vaat ediyor. Açıkçası oyunu bitiremedim, biraz sıkıldım.

O hâlde herkes için kült bir yapım olan Witcher III'ten bahsedelim biraz da. Çünkü birçok şeyi müthiş yapıp, bir konuda "yeterli" olamadığı için rezil olarak nitelendirebileceğim bir oyundur. Umarım Enis Kirazoğlu görmez bu yorumumu :) Bazı oyunları çıktığı zaman deneyimlemek gerekir. Ve Witcher III çok çabuk eskidi maalesef. O odun mekaniklere 1 saatten fazla katlanamıyorum. Ama hikâyesini o kadar çok merak ediyorum ki muhtemelen 10'dan fazla kez baştan başlamışımdır oyuna. Griffin'i öldürüp oyunu uninstall ediyorum her seferinde. Dediğim gibi, oynanış "yeterli" değilse, diğer hiçbir şeyin hükmü kalmıyor gözümde. Ama HZD için oynanışın yeterli olmadığını söylememelisin. Çünkü kesinlikle ortalamanın üzerinde.

The Last of Us Part I'i henüz oynamadım. Ancak birkaç yayıncıdan izlemiştim zamanında. Hikâyesine çok ilgi çekici diyemiyorum, ancak kötü olduğunu da düşünmüyorum. "Yeterli" demek en doğrusu olacaktır. Özellikle yakın dövüş olmak üzere, mekanikleri, ve sunumu ile hikâye kalitesi bir nebze tolere edilebilir.

Death Stranding bir başka hayranlık duyduğum yapım. Bu konuda aynı fikirde olmamıza gerçekten çok sevindim. Ancak konu "interaktif film" ise, Death Stranding buna çok daha uygun bir örnek olacaktır. Sony'nin bunu bu kadar abarttığını düşünmüyorum.
 
Belki Days Gone konusunda sana hak verebilirim, ama HZD'nin kurgu ve senaryosunun eleştirebilecek bir yanı olduğunu düşünmüyorum. Bu kadar ince işçilikli bir kurgu ve senaryo sanırım sadece RDR serisinde var. Hikâyeyi her detayıyla öğrenmek isteme arzusunun sana aşılanamamış olmasına gerçekten çok şaşırdım şu an. Oyunun hikâyesini "kabaca" birkaç arkadaşıma anlattığımda bile fazlasıyla etkilendiler (kabaca dediğim 45 dakika falan). Yalnızca birkaçı oyunu oynama fırsatı buldu ve fazlasıyla tatmin olmuş insanlar gördüm karşımda. Hatta farklı bir eleştiri ile geliyorum, bence HZD'nin devam oyunu yapılması çok yanlıştı. Devam oyununu oynamadım henüz PS sahibi olmadığım için, ancak ilk oyunun hikâyesi o kadar kaliteliydi ki muhtemelen ikinci oyunda hiç tatmin olmayacağım. Bir eleştiri ile daha geliyorum, bana göre "hikâye olarak" HZD en güzel ikinci oyundur, ilki ise RDR2. O da yalnızca Rockstar'ın müthiş bütçesi ile sunum kalitesi ve mekanikleri de kusursuz yaptığı için. Onun dışında hikâye olarak RDR2'den aşağı kalır hiçbir yanı yok.

Ben oyunları hikâyesi için oynamıyorum. Ben oyunları ne için oynadığımı düşünerek oynamaya başlıyorum yalnızca. Tek kişilik hikâyeli bir oyundan elbette kaliteli bir sunum beklerim. Önceliğim hikâye sunumu, kalitesi ile başlar ve mekanik, çeşitlilik sonra gelir. Multiplayer bir oyun oynuyorsam, önceliğim mekanikler olur, hikâye zerre umrumda olmaz. RPG bir oyun oynuyorsam, hikâye kalitesi yine arka planda kalır, RPG elementleri ve mükemmel olması gerekli olmayan hikâyenin sunumu önemlidir. Açık dünya oyunu oynuyorsam, etraftaki çeşitlilik, ve yan görev çeşitliliği de önem arz etmeye başlar. Bunların yanında ise mekaniklerin "oynamaya elverişli, rahatsız etmeyen" türden olması yeterlidir. NieR: Automata konusunda aynı fikirdeyiz. Oynanış olarak pek fazla çeşitlilik sunabilen bir oyun değil, hikâye olarak harika şeyler vaat ediyor. Açıkçası oyunu bitiremedim, biraz sıkıldım.

O hâlde herkes için kült bir yapım olan Witcher III'ten bahsedelim biraz da. Çünkü birçok şeyi müthiş yapıp, bir konuda "yeterli" olamadığı için rezil olarak nitelendirebileceğim bir oyundur. Umarım Enis Kirazoğlu görmez bu yorumumu :) Bazı oyunları çıktığı zaman deneyimlemek gerekir. Ve Witcher III çok çabuk eskidi maalesef. O odun mekaniklere 1 saatten fazla katlanamıyorum. Ama hikâyesini o kadar çok merak ediyorum ki muhtemelen 10'dan fazla kez baştan başlamışımdır oyuna. Griffin'i öldürüp oyunu uninstall ediyorum her seferinde. Dediğim gibi, oynanış "yeterli" değilse, diğer hiçbir şeyin hükmü kalmıyor gözümde. Ama HZD için oynanışın yeterli olmadığını söylememelisin. Çünkü kesinlikle ortalamanın üzerinde.

The Last of Us Part I'i henüz oynamadım. Ancak birkaç yayıncıdan izlemiştim zamanında. Hikâyesine çok ilgi çekici diyemiyorum, ancak kötü olduğunu da düşünmüyorum. "Yeterli" demek en doğrusu olacaktır. Özellikle yakın dövüş olmak üzere, mekanikleri, ve sunumu ile hikâye kalitesi bir nebze tolere edilebilir.

Death Stranding bir başka hayranlık duyduğum yapım. Bu konuda aynı fikirde olmamıza gerçekten çok sevindim. Ancak konu "interaktif film" ise, Death Stranding buna çok daha uygun bir örnek olacaktır. Sony'nin bunu bu kadar abarttığını düşünmüyorum.
Vaktiniz varsa Judgment oynamanızı tavsiye ederim, sağlam bir hikaye yazmanın sunum kalitesiyle olmayacağını daha iyi anlamanıza yardımcı olur bu oyun. Benim bir oyunda gördüğüm en iyi senaryodur çünkü Judgment'ın senaryosu. Bana göre Red Dead Redemption 2'nin de hikayesinin bir olayı yok bu arada, karakterleri ve sunumu iyi sadece, iyi bir hikaye için bunlar tek başına yeterli değil diye düşünüyorum ben. Ki önceki yorumumda da bunu açıkça söyledim ama anlamadınız sanırım hala sunumdan bahsettiğinize göre.

İyi sunum, iyi hikaye demek değildir ikisi farklı şeyler bunu anlatmaya çalışıyorum. Judgment'ın sunum kalitesi The Last of Us Part 1'in yanına bile yaklaşamaz örneğin ama hangisinin hikayesi daha iyi diye sorarsan Judgment fersah fersah üstündür derim.
 
Vaktiniz varsa Judgment oynamanızı tavsiye ederim, sağlam bir hikaye yazmanın sunum kalitesiyle olmayacağını daha iyi anlamanıza yardımcı olur bu oyun. Benim bir oyunda gördüğüm en iyi senaryodur çünkü Judgment'ın senaryosu. Bana göre Red Dead Redemption 2'nin de hikayesinin bir olayı yok bu arada, karakterleri ve sunumu iyi sadece, iyi bir hikaye için bunlar tek başına yeterli değil diye düşünüyorum ben. Ki önceki yorumumda da bunu açıkça söyledim ama anlamadınız sanırım hala sunumdan bahsettiğinize göre.

İyi sunum, iyi hikaye demek değildir ikisi farklı şeyler bunu anlatmaya çalışıyorum. Judgment'ın sunum kalitesi The Last of Us Part 1'in yanına bile yaklaşamaz örneğin ama hangisinin hikayesi daha iyi diye sorarsan Judgment fersah fersah üstündür derim.
Aslında kısmen aynı şeyden bahsediyoruz. Benim söylediğim şey, tek bir contextin mükemmel olması bir oyunu mükemmel yapmaya kesinlikle yetmez. Bunu da Witcher, TLOU, NieR serileri ile konuştuk zaten.

Sunum kalitesi ile hikâyenin aynı şey olmadığını da biliyorum. HZD ve Days Gone bu ikisini de net olarak ortalamanın üzerinde yapıyor. Keza mekanik olarak da iki oyun ortalamanın bir hayli üzerinde.

Benim eleştirim, kendinizi akışa bırakma konusunda zorlanmanız üzerineydi. Evet, bir objeye tutunurken başkasını öldürmek yetenek ağacı sayesinde mümkün kılınıyor. Yetenek ağaçları zaten işinizi kolaylaştırmak, ve biraz da tabiri caizse oyuna biraz baharat katıp lezzetli hâle dönüştürmek için varlar. AC:II'de bir yetenek ağacı mekaniği entegre edilseydi, yüksek ihtimalle onda da bu özelliği açmak için yetenek ağacına başvurmak zorunda kalırdınız.

Oyunları çıktıkları zamana, konjüktöre göre değerlendirmeyi düşünmelisiniz biraz. Şu an aynı mekaniği yetenek ağacı ile açmıyorsun Valhalla'da ya da Cyberpunk 2077'de, neden? Çünkü şu anki konjüktörde popüler oyunlar bu şekilde gidiyor. HZD ile Valhalla arasında yaklaşık 3 buçuk yıl fark var. Ve 3 buçuk yıl oyun sektörü için çok uzun bir süre. Değişen, yeni popüler olan, ya da olacak olan birçok şeyin yapılabilmesi için fazlasıyla yeterli bir süre. Şu an olay yetenek ağacından ziyade, yetenek geliştirme kısmına yönelmiş durumda. Birçok oyunda aynı şeyi göreceksin, "şunu %10 arttır, bunu 3 azalt" şeklinde geliştirmeler popüler. Çünkü çoğu oyunda ilerledikçe zorluk seviyesinin artmasını beklersin, yetenek geliştirme ile oyuncuyu bu dinamik zorluğa oyuncuyu adapte etme amacı güdülür. Her oyun aynı şekilde ilerleyecek diye bir şey yok, ama popüler olanı taklit etme, benimseme oldukça doğal bir şeydir.

Judgment'ı kesinlikle oynayacağım, öneri için çok teşekkür ediyorum.
 
20 saat boyunca aynı sıkıcı şeyleri yapmanın herhangi bir eğlencesi yok, bunun da "gerçekçilik" ile ilgisi yok zaten. Oyunlarda gerçekçiliği hiç sevmem, gerçekçilik oyunlarda eğlenceyi kısıtlayan bir şeydir çünkü. Days Gone'da da Horizon Zero Dawn'da da hissedilebilecek bir şey yok, ne karakterlerinin bir derinliği, idealleri ve duyguları var ne de açık dünyası yaşıyor ve yaşadığını hissettiriyor. Tam olarak bu iki oyunda neyi hissetmem gerekiyor? Harcanan parayı mı?

Benim fikrimi eleştirip çeşitli ifadeler gönderiyorsunuz ama iş argüman sunmaya gelince tek diyebildiğiniz "ya takma eğlen işte" iyi de nasıl? Oyun beni eğlendiremiyor ki ben eğleneyim? Daha önce bitirdiğim oyunları bir kez daha bitiririm Days Gone oynayacağıma kusura bakmayın yani.
Çok kafana takma alt tarafı bir oyun, mükemmel olmak zorun da değil her şey. Oyununu oyna çık dışarı gez.
 
Aslında kısmen aynı şeyden bahsediyoruz. Benim söylediğim şey, tek bir contextin mükemmel olması bir oyunu mükemmel yapmaya kesinlikle yetmez. Bunu da Witcher, TLOU, NieR serileri ile konuştuk zaten.

Sunum kalitesi ile hikâyenin aynı şey olmadığını da biliyorum. HZD ve Days Gone bu ikisini de net olarak ortalamanın üzerinde yapıyor. Keza mekanik olarak da iki oyun ortalamanın bir hayli üzerinde.

Benim eleştirim, kendinizi akışa bırakma konusunda zorlanmanız üzerineydi. Evet, bir objeye tutunurken başkasını öldürmek yetenek ağacı sayesinde mümkün kılınıyor. Yetenek ağaçları zaten işinizi kolaylaştırmak, ve biraz da tabiri caizse oyuna biraz baharat katıp lezzetli hâle dönüştürmek için varlar. AC:II'de bir yetenek ağacı mekaniği entegre edilseydi, yüksek ihtimalle onda da bu özelliği açmak için yetenek ağacına başvurmak zorunda kalırdınız.

Oyunları çıktıkları zamana, konjüktöre göre değerlendirmeyi düşünmelisiniz biraz. Şu an aynı mekaniği yetenek ağacı ile açmıyorsun Valhalla'da ya da Cyberpunk 2077'de, neden? Çünkü şu anki konjüktörde popüler oyunlar bu şekilde gidiyor. HZD ile Valhalla arasında yaklaşık 3 buçuk yıl fark var. Ve 3 buçuk yıl oyun sektörü için çok uzun bir süre. Değişen, yeni popüler olan, ya da olacak olan birçok şeyin yapılabilmesi için fazlasıyla yeterli bir süre. Şu an olay yetenek ağacından ziyade, yetenek geliştirme kısmına yönelmiş durumda. Birçok oyunda aynı şeyi göreceksin, "şunu %10 arttır, bunu 3 azalt" şeklinde geliştirmeler popüler. Çünkü çoğu oyunda ilerledikçe zorluk seviyesinin artmasını beklersin, yetenek geliştirme ile oyuncuyu bu dinamik zorluğa oyuncuyu adapte etme amacı güdülür. Her oyun aynı şekilde ilerleyecek diye bir şey yok, ama popüler olanı taklit etme, benimseme oldukça doğal bir şeydir.

Judgment'ı kesinlikle oynayacağım, öneri için çok teşekkür ediyorum.
Yetenek ağacı bu şekilde kullanılmamalı, güncel oyunlar bu şekilde kullanıyor diye siz de bu şekilde kullanılması gerektiğini sanıyorsunuz. Hayır bu kullanım yanlış bir kullanım, yetenek ağacı oynanışı geliştirmiyorsa onlara yetenek bile diyemezsin. Dediğim gibi verilen hasarı arttırma silahı geliştirme veyahut daha iyi silah edinme yollarıyla yapılmalı, yetenek ağacından yetenek açılarak değil. Şu an tüm oyunlar bu kafada yapıyorsa bunun sebebi doğru olanın o olması değil, şu an oyun geliştiricilerinin hiçbirinin işini severek yapmamasıdır. Adamlar uğraşmıyor ki yeni mekanikler eklemeye koy oraya 5 kademeli hasar arttıran yetenek nasıl olsa kimsenin ağzı açılmıyor sonra devasa bir yetenek ağacım var diye hava atarsın.

Judgment konuştuk yine Judgment örneği verelim, Judgment'ın yetenek ağacında HZD'deki gibi yetenekler elbette var pasif yetenek hiç yok diyemem ancak yetenek ağacındaki birçok yetenek karaktere yeni hareket ekliyor ve oyunu oynanış biçimini etkiliyor. Örnek vermek istiyorum karakterin duvara tırmanıp duvardan sekerek tekme atmasını sağlayan bir yetenek var mesela, bu yetenek senin saldırı gücünü falan arttırmıyor ancak oyunu oynama şeklini etkileyebiliyor işte. Sen bu yeteneği açtığında artık yeni bir harekete sahipsin ve bu durum senin oynayışına renk katıyor, HZD'de ise bu rengi katabilecek hiçbir şey yok.

İş sadece bununla da bitmiyor tabii, benim tek derdim yetenek ağacı değil ki. Horizon Zero Dawn'ın oynanışında da hiçbir şey yok, sabah akşam düşmanların belirli noktalarına ok yağdırıyorsun sadece başka hiçbir şey yaptığın yok. Horizon Zero Dawn'ın oynanışından keyif alabilmek için yay kullanma fetişin falan olması lazım aksi takdirde o oyun çekilmez.

Çok kafana takma alt tarafı bir oyun, mükemmel olmak zorun da değil her şey. Oyununu oyna çık dışarı gez.
Alt tarafı bir oyun ama biz bu oyunlara hem para, hem de vakit veriyoruz farkındaysan. Benim vaktimi ve paramı hak etmeyen bir ürüne neden bunları vereyim? Konu da bu zaten "hak eder mi yoksa etmez mi" konusu, ben de "etmez" diyorum çünkü ikisi de eğlenceli oyunlar değiller. "Şu oyun şunu hak eder mi" konusunun altına "boş verin oyunları dışarı çıkın gezin" yazmak da çok komikmiş.



Tartışma yeterince uzadı ve artık konudan sapmaya başladık yavaşça o nedenle bu tartışmayı daha fazla devam ettirme niyetinde değilim. Benim için oynanış her zaman 1 numaralı madde olduğundan ötürü bu 2 oyunu da beğenmiyorum ve bu fikrimin değişeceğini de pek sanmıyorum o yüzden boşa vakit kaybediyoruz.
 
Son düzenleme:
Yetenek ağacı bu şekilde kullanılmamalı, güncel oyunlar bu şekilde kullanıyor diye siz de bu şekilde kullanılması gerektiğini sanıyorsunuz. Hayır bu kullanım yanlış bir kullanım, yetenek ağacı oynanışı geliştirmiyorsa onlara yetenek bile diyemezsin. Dediğim gibi verilen hasarı arttırma silahı geliştirme veyahut daha iyi silah edinme yollarıyla yapılmalı, yetenek ağacından yetenek açılarak değil. Şu an tüm oyunlar bu kafada yapıyorsa bunun sebebi doğru olanın o olması değil, şu an oyun geliştiricilerinin hiçbirinin işini severek yapmamasıdır. Adamlar uğraşmıyor ki yeni mekanikler eklemeye koy oraya 5 kademeli hasar arttıran yetenek nasıl olsa kimsenin ağzı açılmıyor sonra devasa bir yetenek ağacım var diye hava atarsın.

Judgment konuştuk yine Judgment örneği verelim, Judgment'ın yetenek ağacında HZD'deki gibi yetenekler elbette var pasif yetenek hiç yok diyemem ancak yetenek ağacındaki birçok yetenek karaktere yeni hareket ekliyor ve oyunu oynanış biçimini etkiliyor. Örnek vermek istiyorum karakterin duvara tırmanıp duvardan sekerek tekme atmasını sağlayan bir yetenek var mesela, bu yetenek senin saldırı gücünü falan arttırmıyor ancak oyunu oynama şeklini etkileyebiliyor işte. Sen bu yeteneği açtığında artık yeni bir harekete sahipsin ve bu durum senin oynayışına renk katıyor, HZD'de ise bu rengi katabilecek hiçbir şey yok.

İş sadece bununla da bitmiyor tabii, benim tek derdim yetenek ağacı değil ki. Horizon Zero Dawn'ın oynanışında da hiçbir şey yok, sabah akşam düşmanların belirli noktalarına ok yağdırıyorsun sadece başka hiçbir şey yaptığın yok. Horizon Zero Dawn'ın oynanışından keyif alabilmek için yay kullanma fetişin falan olması lazım aksi takdirde o oyun çekilmez.


Alt tarafı bir oyun ama biz bu oyunlara hem para, hem de vakit veriyoruz farkındaysan. Benim vaktimi ve paramı hak etmeyen bir ürüne neden bunları vereyim? Konu da bu zaten "hak eder mi yoksa etmez mi" konusu, ben de "etmez" diyorum çünkü ikisi de eğlenceli oyunlar değiller. "Şu oyun şunu hak eder mi" konusunun altına "boş verin oyunları dışarı çıkın gezin" yazmak da çok komikmiş.



Tartışma yeterince uzadı ve artık konudan sapmaya başladık yavaşça o nedenle bu tartışmayı daha fazla devam ettirme niyetinde değilim. Benim için oynanış her zaman 1 numaralı madde olduğundan ötürü bu 2 oyunu da beğenmiyorum ve bu fikrimin değişeceğini de pek sanmıyorum o yüzden boşa vakit kaybediyoruz.
Peki sizce bu iki oyunu iade etsem yerine ne önerirsiniz?
 

Yeni konular

Geri
Yukarı