Değerli arkadaşım,
Yazdıklarını okurken yüreğim burkuldu. Dedeni o hâlde görmek, o çaresizliğin içinde tek başına kalmak, hele ki o görüntüleri zihninden atamamak… bunlar kolay şeyler değil.
Ama önce şunu bilmeni isterim: sen bu duyguları yaşarken yalnız değilsin. Allah seninle.
Senin deden, o gece Allah'ın huzuruna çağrıldı. Belki de bir daha uyanmasın diye, rüyadan uyanır gibi huzura alınmıştır. Sen ise orada, o anların şahidi oldun. Ve bu, Allah katında hafife alınmaz. belki bir kulun son nefesinde yanında bulunmak, büyük bir hizmettir.
Sen o anı yaşamamış olsaydın, belki bu kadar kalpten dua edemezdin deden için. Belki duaların bu kadar derinden çıkmazdı. Şimdi onun ruhuna giden duaların, o yaşadığın sarsıntının içinden doğuyor — ve bu dualar belki de onun için en kıymetli hediyeler.
Bu gözyaşların, kalbinin pasını siliyor. Allah'a olan yakınlığın derinleşiyor. Ağlama; ama her gözyaşını bir duaya, bir helallik niyetine çevir. De ki:
“allah'ım, dedemi affet. Son anında yanındaydım, elimden geleni yaptım ama kalbim buna dayanamadı. Ona rahmet et, beni de dayanıklı eyle…”
Tuvalete gitmekten korkuyorsun, odana girmek istemiyorsun, bunları çok iyi anlıyorum. O anın izleri zihninde dönüp duruyor. Ama bak, bir süre sonra o görüntüler silikleşecek, yerini hatıralar ve dualar alacak. Şu anın tek reçetesi var: Vakit ve dua.
Yavaş yavaş toparlanacaksın. Belki şimdi değil, ama bir süre sonra o geceyi düşündüğünde, gözünde yaş yerine bir hüzün tebessümü olacak…