Herkese selamlar. Geçtiğimiz günlerde Deliver Us the Moon oyununu oynayıp incelemesini buradan sizlerle paylaşmıştım. O oyunun yapısını beğenmiştim ki akabinde hemen ikinci oyuna başladım.
İlk oyunun sonunda ikinci oyuna dair ufak bir spoiler verilmişti. Ben de merak edip hemen oyunu bilgisayarıma yükledim ve oynamaya başladım. İlk oyun hatırlarsanız puzzle tabanlıydı. Bunda da aynı şey söz konusu. Fakat en son söyleyeceğimi en başta söyleyeyim, ilk oyun kadar keyif vermedi. Çünkü oyunda çok fazla hata çıktı karşıma. Oynarken resmen "Bitse de başka oyuna başlasam" diye düşündüm ama sonunu da merak ettim. Neyse, hikayesine değinelim biraz.
Fortuna görevinden 10 yıl sonraya gidiyoruz. İnsanoğlu artık yok olmaya yakın durumda. Bu esnada Mars'tan gizemli bir çağrı alıyoruz. Hemen atılıyoruz göreve. Oyunun adından da anlaşılacağı üzere hedefimiz Mars oluyor. İlk oyunda Outward tarafından çalınan Ark'ları bulmaya gidiyoruz ekibimizle beraber. Biz Dünya'nın en genç astronotunu canlandırıyoruz. Ekibimizde ablamız ve bir önceki oyunda babamızın bıçakladığı Sarah ile onun manitası var. Herkes bize çok güveniyor çünkü biz gelecek vaat eden bir astronot olmanın yanı sıra uzayda inşa edilen birçok yerin tasarımcısının da kızıyız. Genlerimizde var yani. Ama bizim amacımız yıllar önce ayrı düştüğümüz babamızı bulmak. Burada "Türk filmi gibi" diyeceğim ama siz bir de sonunu görün. Tabii ki spoiler vermeyeceğim.
İlk oyuna kıyasla bu oyunda karakterler ile ilerleme biraz daha geliştirilmiş. Ama çok da değil. Mesela ilk oyunda karakterimiz acılar içerisinde kıvransa da sesini duyamazken bu oyunda ise kendi kendimize bile konuşuyoruz. Ama hareket mekanizması çok kötü. Örneğin bir evin içerisinde ada mutfak var ama mutfağın tezgah tarafına geçişe izin vermiyor. Kardeşim sal bizi, geçelim ama bir şey yapmayalım. 90'lardan kalma oyun mekaniği gibi görünmeyen duvar koymak nedir?
Deliver Us Mars'ta bulunan Puzzle'lar ise önceki oyuna biraz daha geliştirilmiş. Bunu beğendim. Oturup düşünmek gerekiyor. Benim gibi senelerdir puzzle tabanlı oyunları oynuyorsanız çok da zormalayacaktır ama ilk oyuna göre daha zor işte.
Oyunda çok fazla bug var. Mesela uzay ge misinin tepesinden düştüm ama havada asılı kaldım, şahitlerim var. Ne inebildim, ne hareket edebildim. Öyle asılı kaldım. Oyundan çıkıp tekrar girdiğimde ise bir sürpriz ile karşılaştım. Oyun beni bölümün başına attı. Çünkü kendimiz save alamıyoruz, oyun canı ne zaman isterse o zaman save alıyor.
Bu oyunun bir öncekine göre en büyük farkı tırmanma mekanikleri. Ama bir mekanik bu kadar kötü olur. Tırmanırken sıkıldım. Ben tırmanma konusunda sıkıldığımı AC Odyssey için söylerdim ama öyle değilmiş, canım AC Odyssey. Sana bir daha laf söylemem bu konuda çünkü Allah bu konuda belamı Deliver Us Mars ile verdi yeteri kadar.
Bir de alışmışız AAA oyunlarda diyalog yaparken sağda solda rahat dolaşmaya, bunda resmen oyun "gel de karşımda dur" diyor. Yönü zorla karaktere çeviriyor. Bırak kardeşim beni. Ben etrafı incelerken de seni dinleyebilirim.
Neyse, oyun genel anlamda aslında güzel ama işte ardından birçok ama derdirtecek kadar da Araf'ta bırakıyor. Emin olamadım yani. Ben Epic Games üzerinden aldım oyunu, çok para vermedim. Steam'de çok pahalı ama, alacaksınız orada bu parayı boşuna harcamayın. Çok oyunsuz kalırsanız alın deneyin. Toplamda 7-8 saat vaktinizi anca alır. Umarım bu içeriğin oyunu oynamak isteyenlere faydası olur.
İlk oyunun sonunda ikinci oyuna dair ufak bir spoiler verilmişti. Ben de merak edip hemen oyunu bilgisayarıma yükledim ve oynamaya başladım. İlk oyun hatırlarsanız puzzle tabanlıydı. Bunda da aynı şey söz konusu. Fakat en son söyleyeceğimi en başta söyleyeyim, ilk oyun kadar keyif vermedi. Çünkü oyunda çok fazla hata çıktı karşıma. Oynarken resmen "Bitse de başka oyuna başlasam" diye düşündüm ama sonunu da merak ettim. Neyse, hikayesine değinelim biraz.
Fortuna'dan 10 Yıl Sonra
Fortuna görevinden 10 yıl sonraya gidiyoruz. İnsanoğlu artık yok olmaya yakın durumda. Bu esnada Mars'tan gizemli bir çağrı alıyoruz. Hemen atılıyoruz göreve. Oyunun adından da anlaşılacağı üzere hedefimiz Mars oluyor. İlk oyunda Outward tarafından çalınan Ark'ları bulmaya gidiyoruz ekibimizle beraber. Biz Dünya'nın en genç astronotunu canlandırıyoruz. Ekibimizde ablamız ve bir önceki oyunda babamızın bıçakladığı Sarah ile onun manitası var. Herkes bize çok güveniyor çünkü biz gelecek vaat eden bir astronot olmanın yanı sıra uzayda inşa edilen birçok yerin tasarımcısının da kızıyız. Genlerimizde var yani. Ama bizim amacımız yıllar önce ayrı düştüğümüz babamızı bulmak. Burada "Türk filmi gibi" diyeceğim ama siz bir de sonunu görün. Tabii ki spoiler vermeyeceğim.
Bazı Değişiklikler Göze Çarpıyor
İlk oyuna kıyasla bu oyunda karakterler ile ilerleme biraz daha geliştirilmiş. Ama çok da değil. Mesela ilk oyunda karakterimiz acılar içerisinde kıvransa da sesini duyamazken bu oyunda ise kendi kendimize bile konuşuyoruz. Ama hareket mekanizması çok kötü. Örneğin bir evin içerisinde ada mutfak var ama mutfağın tezgah tarafına geçişe izin vermiyor. Kardeşim sal bizi, geçelim ama bir şey yapmayalım. 90'lardan kalma oyun mekaniği gibi görünmeyen duvar koymak nedir?
Deliver Us Mars'ta bulunan Puzzle'lar ise önceki oyuna biraz daha geliştirilmiş. Bunu beğendim. Oturup düşünmek gerekiyor. Benim gibi senelerdir puzzle tabanlı oyunları oynuyorsanız çok da zormalayacaktır ama ilk oyuna göre daha zor işte.
Oyunda çok fazla bug var. Mesela uzay ge misinin tepesinden düştüm ama havada asılı kaldım, şahitlerim var. Ne inebildim, ne hareket edebildim. Öyle asılı kaldım. Oyundan çıkıp tekrar girdiğimde ise bir sürpriz ile karşılaştım. Oyun beni bölümün başına attı. Çünkü kendimiz save alamıyoruz, oyun canı ne zaman isterse o zaman save alıyor.
Bu oyunun bir öncekine göre en büyük farkı tırmanma mekanikleri. Ama bir mekanik bu kadar kötü olur. Tırmanırken sıkıldım. Ben tırmanma konusunda sıkıldığımı AC Odyssey için söylerdim ama öyle değilmiş, canım AC Odyssey. Sana bir daha laf söylemem bu konuda çünkü Allah bu konuda belamı Deliver Us Mars ile verdi yeteri kadar.
Bir de alışmışız AAA oyunlarda diyalog yaparken sağda solda rahat dolaşmaya, bunda resmen oyun "gel de karşımda dur" diyor. Yönü zorla karaktere çeviriyor. Bırak kardeşim beni. Ben etrafı incelerken de seni dinleyebilirim.
Oyun Güzel Ama...
Neyse, oyun genel anlamda aslında güzel ama işte ardından birçok ama derdirtecek kadar da Araf'ta bırakıyor. Emin olamadım yani. Ben Epic Games üzerinden aldım oyunu, çok para vermedim. Steam'de çok pahalı ama, alacaksınız orada bu parayı boşuna harcamayın. Çok oyunsuz kalırsanız alın deneyin. Toplamda 7-8 saat vaktinizi anca alır. Umarım bu içeriğin oyunu oynamak isteyenlere faydası olur.
| ARTILARI | EKSİLERİ |
Dosya Ekleri
Son düzenleme: