- Katılım
- 17 Aralık 2019
- Mesajlar
- 9.615
- Makaleler
- 3
- Çözümler
- 66
Mevzu düşünceler ve düşüncede şu da söz konusu;
Dinde, yönetim ve yayılma esası; insanlığın varlığını sürdürebilmesi üzerine ve herkes için adalet temeline kurulmuştur. Hak yolundaki kişinin derdi; kendi fikrini kabul ettirmek değil, çevresinde var olan değişik fikir ve düşüncelerdeki insanlarla beraber barışçıl bir biçimde yaşamak ve yapabiliyorsa ona doğru dini anlatmaktır. Bunun için uygulanabilecek ve faydalı olabilecek yegane yöntem ise konuşmak ve dinlemektir.
Günümüzde, sosyolojik evrimini tamamlayamayan toplumlarda, eğitimin içinde dayak önemli bir rol oynamaktadır. Yetişkinler tarafından kullanılan ve sözü kabul ettirmeye dayalı, güçsüze karşı olan dayak; içinde nefse tabiiyet barındırır ve güçlü insanın kendini ya da menfaatini korumasından ötürüdür. Sonucunda da koşulsuz itaat istemesi sebebiyle, hakkın inşasından çok, güçlünün hakkının korunmasına vesiledir. Bu döngünün yöntem olarak alınabileceğini düşünmek ise tamamen örfi öğretiler sonucunda ve kişinin çocukluğundan itibaren atasından gördüğünü tekrarlaması ya da tekrarlamak zorunda olması sebebiyledir. Çünkü özünde bu yöntem daha az çaba gerektirir ve daha çok emniyet sağlar. Ayrıca insan kolaya meyillidir. Yetişkin bir kişi için bile acımasızlık barındıran bu hadsizliğin çocukta uygulanmasının sonuçlarında olacaklar ise daha vahimdir. İtaati reddeden, inatçı, yaşı az bireylerin; kurulmuş olan tiranlığa karşı kin gütmeleri ve bunun karşısında akıllı lakin dini oturmamışların güce ulaşmaları neticesinde bu densizliği ortadan kaldırmaya niyetlenmemeleri kaçınılmaz olacaktır. Bu da özünde istenmeyen, fakat doğru dine sahip olunmaması sebebiyle sürekli bir zulüm döngüsüne sebep olmaktan başka bir işe yaramayacaktır. Bu noktanın varlığındaki ya da bu noktaya gelinmesine neden olan en temel husus ise eğiticinin, yaşı az olan bireye karşı tutumundaki samimiyettir.
Geçmişini unutan her yetişkin birey hatırlamalı ve anlamalıdır ki eğiticisinden şiddet gören bir çocuk için artık eğitmenin dediğinin bir önemi yoktur, söylenen fikir her ne barındırırsa barındırsın aktarıcıdan kendisine karşı bir kötülük hissettiği sürece ondan ve sözünden imtina eder. Eğitimde başarının sağlanabilmesinde sevgi ve saygının korunmasına dair bir hareket ifa edilmelidir. Karşımızdaki insanın yaşı önemsenmeden, o birey her ne düşünce içinde olursa olsun doğruyu aktarmaya niyet ettiysek, seçmemiz gereken yol iletişimdir ve bu sadece pratikte de anlattıklarımızı uyguluyorsak işe yarayacaktır. Eğer bu yol işe yaramıyorsa, kendi yaptıklarımız üzerinde de yeterli derecede ilgilenmediğimizi düşünmemiz ve hatayı ufak bireyde deģil de kendimizde aramaya odaklanmamız gerekir.Tüm denemelerden de sonuç alınamadığı bir durum hasıl olursa, oradan uzaklaşmak daha hayırlı sonuçlara gebe olabilir. Neticede en yakınımızdakine bile dokunamadığımız anlar olagelmektedir ve kaba kuvvet ile herhangi bir bireye kabul ettirilen bir fikirden hayır gelmez. Neticede O der ki;
Rabbinin yoluna hikmetle ve güzel öğütle çağır ve onlarla en güzel bir biçimde mücadele et (Nahl 125)
Eğer onlar barışa yanaşırlarsa sen de ona yanaş ve Allah’a tevekkül et, çünkü O işitendir, bilendir. (Enfal 61)
Ey inananlar! Adalet ve dürüstlüğün tanıkları olarak Allah için kollayıp gözetenler olun. Bir topluluğa kininiz, sizi adaletsiz davranmaya asla itmesin. Adaletli olun. Bu korunup sakınanlar için daha uygundur. (Maide 8)
Ancak kendileriyle aranızda antlaşma bulunan bir topluma sığınanlar yahut ne sizinle ne de kendi toplumlarıyla savaşmaktan yürekleri sıkılarak size gelenler müstesna. Allah dileseydi onları başınıza bela ederdi ve sizinle savaşırlardı. Artık onlar sizi bırakıp bir tarafa çekilir de sizinle savaşmazlar ve size barış teklif ederlerse bu durumda Allah size onların aleyhinde bir yola girme hakkı vermemiştir. (Nisa 90)
Andolsun, kendilerine kitap verilenlere her ayeti getirsen, yine onlar senin kıblene uymaz; sen de onların kıblelerine uyacak değilsin. Onlardan bir kısmı, bir kısmının kıblesine uymaz. Andolsun, eğer sana gelen bunca ilimden sonra onların hevalarına uyacak olursan, o zaman gerçekten zalimlerden olursun. (Bakara 145)
Biliniz ki mallarınız ve çocuklarınız birer imtihan sebebidir ve büyük mükafat Allah’ın katındadır. (Enfal 28)
Dinde, yönetim ve yayılma esası; insanlığın varlığını sürdürebilmesi üzerine ve herkes için adalet temeline kurulmuştur. Hak yolundaki kişinin derdi; kendi fikrini kabul ettirmek değil, çevresinde var olan değişik fikir ve düşüncelerdeki insanlarla beraber barışçıl bir biçimde yaşamak ve yapabiliyorsa ona doğru dini anlatmaktır. Bunun için uygulanabilecek ve faydalı olabilecek yegane yöntem ise konuşmak ve dinlemektir.
Günümüzde, sosyolojik evrimini tamamlayamayan toplumlarda, eğitimin içinde dayak önemli bir rol oynamaktadır. Yetişkinler tarafından kullanılan ve sözü kabul ettirmeye dayalı, güçsüze karşı olan dayak; içinde nefse tabiiyet barındırır ve güçlü insanın kendini ya da menfaatini korumasından ötürüdür. Sonucunda da koşulsuz itaat istemesi sebebiyle, hakkın inşasından çok, güçlünün hakkının korunmasına vesiledir. Bu döngünün yöntem olarak alınabileceğini düşünmek ise tamamen örfi öğretiler sonucunda ve kişinin çocukluğundan itibaren atasından gördüğünü tekrarlaması ya da tekrarlamak zorunda olması sebebiyledir. Çünkü özünde bu yöntem daha az çaba gerektirir ve daha çok emniyet sağlar. Ayrıca insan kolaya meyillidir. Yetişkin bir kişi için bile acımasızlık barındıran bu hadsizliğin çocukta uygulanmasının sonuçlarında olacaklar ise daha vahimdir. İtaati reddeden, inatçı, yaşı az bireylerin; kurulmuş olan tiranlığa karşı kin gütmeleri ve bunun karşısında akıllı lakin dini oturmamışların güce ulaşmaları neticesinde bu densizliği ortadan kaldırmaya niyetlenmemeleri kaçınılmaz olacaktır. Bu da özünde istenmeyen, fakat doğru dine sahip olunmaması sebebiyle sürekli bir zulüm döngüsüne sebep olmaktan başka bir işe yaramayacaktır. Bu noktanın varlığındaki ya da bu noktaya gelinmesine neden olan en temel husus ise eğiticinin, yaşı az olan bireye karşı tutumundaki samimiyettir.
Geçmişini unutan her yetişkin birey hatırlamalı ve anlamalıdır ki eğiticisinden şiddet gören bir çocuk için artık eğitmenin dediğinin bir önemi yoktur, söylenen fikir her ne barındırırsa barındırsın aktarıcıdan kendisine karşı bir kötülük hissettiği sürece ondan ve sözünden imtina eder. Eğitimde başarının sağlanabilmesinde sevgi ve saygının korunmasına dair bir hareket ifa edilmelidir. Karşımızdaki insanın yaşı önemsenmeden, o birey her ne düşünce içinde olursa olsun doğruyu aktarmaya niyet ettiysek, seçmemiz gereken yol iletişimdir ve bu sadece pratikte de anlattıklarımızı uyguluyorsak işe yarayacaktır. Eğer bu yol işe yaramıyorsa, kendi yaptıklarımız üzerinde de yeterli derecede ilgilenmediğimizi düşünmemiz ve hatayı ufak bireyde deģil de kendimizde aramaya odaklanmamız gerekir.Tüm denemelerden de sonuç alınamadığı bir durum hasıl olursa, oradan uzaklaşmak daha hayırlı sonuçlara gebe olabilir. Neticede en yakınımızdakine bile dokunamadığımız anlar olagelmektedir ve kaba kuvvet ile herhangi bir bireye kabul ettirilen bir fikirden hayır gelmez. Neticede O der ki;
Rabbinin yoluna hikmetle ve güzel öğütle çağır ve onlarla en güzel bir biçimde mücadele et (Nahl 125)
Eğer onlar barışa yanaşırlarsa sen de ona yanaş ve Allah’a tevekkül et, çünkü O işitendir, bilendir. (Enfal 61)
Ey inananlar! Adalet ve dürüstlüğün tanıkları olarak Allah için kollayıp gözetenler olun. Bir topluluğa kininiz, sizi adaletsiz davranmaya asla itmesin. Adaletli olun. Bu korunup sakınanlar için daha uygundur. (Maide 8)
Ancak kendileriyle aranızda antlaşma bulunan bir topluma sığınanlar yahut ne sizinle ne de kendi toplumlarıyla savaşmaktan yürekleri sıkılarak size gelenler müstesna. Allah dileseydi onları başınıza bela ederdi ve sizinle savaşırlardı. Artık onlar sizi bırakıp bir tarafa çekilir de sizinle savaşmazlar ve size barış teklif ederlerse bu durumda Allah size onların aleyhinde bir yola girme hakkı vermemiştir. (Nisa 90)
Andolsun, kendilerine kitap verilenlere her ayeti getirsen, yine onlar senin kıblene uymaz; sen de onların kıblelerine uyacak değilsin. Onlardan bir kısmı, bir kısmının kıblesine uymaz. Andolsun, eğer sana gelen bunca ilimden sonra onların hevalarına uyacak olursan, o zaman gerçekten zalimlerden olursun. (Bakara 145)
Biliniz ki mallarınız ve çocuklarınız birer imtihan sebebidir ve büyük mükafat Allah’ın katındadır. (Enfal 28)
Son düzenleyen: Moderatör: