Diyanet'in “depremzede evlatlık ile evlenilebilir” fetvası gündemde


Laik devlet, bütün dinlere karşı nötr olan devlet demektir; din düşmanı devlet demek değildir fakat o zamanın halkı bunu idrak edebilecek kadar aydın bir halk değildi maalesef. Saltanatın ve hilâfetin kaldırılması, tekke ve zaviyelerin kapatılması gibi inkılaplar üzerine halk hükûmetin din düşmanı olduğunu düşündü çünkü yüzyıllardır o topraklarda bu sistemler mevcuttu. Bundan dolayı da tepki gösterdi. Dediğim gibi, laik bir devlette devlet dini açıklamakla ilgilenmez. Kaldı ki kulağa mantıklı da gelmiyor zaten, dinin kitabını kendiniz okuyup yorumlamak varken neden başka bir kurum veya kuruluşun bunu sizin için yapmasına ihtiyaç duyasınız ki?
 
Aslında bu iki farklı bakış açısı daima bir noktada birleşiyor.

Örneğin o yıllarda yaşamış olan *cahil halkın en azından inanmış olduğu din ile ilgili sağdan soldan yanlış/yalan bilgiler duymaması için de Diyanet İşleri Başkanlığı kurulmuş olamaz mı? Özellikle de o yalan/yanlış bilgiler o zamanki yönetimi oldukça etkileyebilecek cinstendi ise.

Yani temel olarak Diyanet İşleri Başkanlığı kurularak halkın baskılanmaya çalışılmış olması, doğrudan muhafazakar olan bir kesimden korkulmasından çok; bir dini inancı olan kişilerin dinini doğru bir şekilde öğrenebilmesi gerektiğine dair olan konuyu kapsıyor.

Senin ''Laik olan bir devlette din eğitimi neden verilebilir?'' şeklinde olan görüşün ise konuyu yine ''laik devlet fakat dini inanç konusunda özgür olan halk'' şeklinde olan formüle getiriyor.
 
Son düzenleme:
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için çerezleri kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…