Basit bir şekilde Almanlardan örnek verelim; bir alman için Mercedes, BMW standart araçlardır ve bu araçlar onların işlerini görür ve çoğunluk bu araçları kullanır...
Almanlar bile bu arabaları "standart" olarak görmez. Bu araçlar "premium" markalardır, çoğunlukla da ilgileri yoktur. 2019 yılında Almanya'da satılan 3,607,258 arabanın sadece 885,623 tanesi premium Alman markalarının arabalarıdır. Çoğunluk nerede? %24-25'lik bir oran çoğunluk mu oluyor? Genel olarak da premium markalarının satış oranları bu düzeydedir, yolda 4-5 (eski modellerle) arabadan ancak 1 tanesini bu markalardan görürsün. Bahsi geçen ülke Dünya'nın ekonomik açıdan en kalkınmış 3 ülkesinden biri bu arada, diğerlerinde bu oranlar bunun kadar yüksek değil.
Bir de Türkiye'ye bakalım; Türkiye de insanların araç almalarının sebebi hava atma istekleridir insanlar paraları TOFAŞ'a yeterken dahi sırf hava atmak için ödeyemeyecekleri borçlara girerek son model araba alırlar.
Son model Renault, Fiat, Hyundai, Dacia marka arabalarla hava atılmaz. Doğru, insanların çoğunun "kendi" parası bu arabalara bile yetmediği için borçlanarak alıyorlar ancak can güvenliği konusunda şimdiki arabalar öncekilerden çok daha gelişmiş durumda. Bir şekilde insanların bu arabalara ulaşması gerekiyor, her yeni araba alanın hava atmak için aldığı konusu saçma.
Serbest dolaşım lüksünden vazgeçmek istemediği için araba alırken büyük borçlara giriyor denilebilir ama hava atmak isteyenlerin gidip hangi marka arabaları aldıkları belli.
Neden Alman insanının araç almasındaki ana neden A dan B ye gitmek iken TR de birinci öncelik hava atmak?
Türkiye'de insanların varını yoğunu verip araba almasındaki öncelik hava atmak değil, yatırım yapmak. Arabaların değeri bu ülkede düşmüyor çünkü sağlıklı bir 2. el pazarımız yok. İnsanların büyük kısmı elindeki ürünü ucuza 2. el verip üstüne yenisini alamadığı için 2. el piyasası da 0 piyasası ile birlikte yükseliyor. 11 ay önce 265 bin'e alınan araba şu anda 2. elde 450 bin TL'ye alıcı buluyor. Hangi döviz, hangi yatırım aracı bu sürede bu getiriyi sağlıyor?
Almanlar için de Lamborghini lüks ama onlar sırf hava atmak için Lamborghini'ye binmiyorlar.
2019 yılında toplamda satılan Lamborghini sayısı 8,205, Almanya'ya yapılan satış ise 562. Kısacası her 100 Lamborghini'den 7 tanesi, 200 civarı ülke varken sadece Almanya'da satılmış. Demek ki hava atmak için Lamborghini alıyorlarmış. Lamborghini, Ferrari, McLaren, Bentley, Aston Martin, Rolls Royce gibi markaların arabalarını almak Dünya'nın her yerinde "hava atmak" içindir. Bu arabalar hava atılacak arabalardır çünkü üretim sayıları çok düşük ve fiyatları herkesin ulaşabileceği düzeyde değildir. Bunun milliyeti yok, bu arabaları hava atmak isteyenler alır. Almanya ise bu markaların toplam üretim sayılarına bakarsak ABD ve Çin'den sonra en fazla sayıda alım yapan ülke.
Şimdi gelelim haklı olduğun ama bu haklılığını savunamadığın konuya, Türk insanı genel olarak kendisi hakkında konuşturmayı ve gösteriş yapmayı sever. Bu sadece bize özgü bir durum değil, kültürel olarak kendi hayatı için değil başkaları için yaşayan milletler için geçerlidir. Sen bu ülkede komşularında BMW, Mercedes varken yanlarına Fiat koyduğunda "acaba ne duruma düşerim" diye kafana takıp onlara göre yaşıyorsan işte bu durumun içine giriyorsun. Oysa o arabalara hiç ihtiyacın yok, o arabaları kendi paranla da alamıyorsun ama kendin hakkında kötü konuşulmasını istemediğin için o borca giriyorsun. Başkalarının düşüncelerini aşırı önemsemek ve kendini olduğundan farklı gösterme yarışına girmek bir mental hastalıktır. Toplumda "bir yere kadar" alım gücü eşitliği sağlanamayan ülkelerde yaygın bir durumdur.
Not: Bu arada hiç hazzetmediğim bir üyenin dediği şeyi destekliyorum. İnsan sayısına takılma, gerçekten "faydalı" olan ve bir şeyler üreten insan oranı o kadar düşük ki işe yarayanları ayırıp bütün Dünya nüfusundan geriye kalan 7 milyar insanı bir anda yok etsen Dünya hiçbir şey kaybetmez. Hatta çok daha iyi bir yer haline gelir.