Ama onlarsız da olmuyor ya hocamBurada birisi önermişti bu filmi. Zararlı olduğunu biliyordum şekerin fakat daha da zararlı olduğunu anladım bunu izledikten sonra. Hele ki mutluluk ve şeker ilişkisini. Zaten şekeri bırakmıştım dişlerimi kaybetme korkusundan, bu filmi izleyince tam teşekküllü bir şeker düşmanı oldum.
Tuz, şeker, un. Bitirim üçlü bunlar. İnsanı mezara daha erken sokuyor, bazen de süründürüyor sizi. Sağlığınızı kaybetmeyin çünkü ona paha biçilmez.
Aynen belki daha beter, ama aynı oranda zararlı olduğu kesin. Çünkü aynı bağımlılık etkilerini gösteriyor.Şekeri bırakınca, beyin şeker şeker diye deliriyor şu anda olan o. Bakalım kurtulacağız uyuşturucudan. Bırakınca mutsuz da oluyorsun, sürekli uyuyasım geliyor. Lanet şeyi bütün toplum kabulleniyor, devletler bizi koruması gerekirken kimsein gıkı çıkmıyor, devlete bile güvenemiyorsak sağlık konusunda kime güveneceğiz.Sigara kadar göze batmıyor ama daha beter bir şey.
Ama onlarsız da olmuyor ya hocam.
Sağlığınızı kaybetmeyin çünkü ona paha biçilmez.
Evet, önceden yağı zararlı gösteriyorlardı (belgesele göre) ama belgesel şekerin zararlarını çok güzel anlatıyor. Glikoz her meşrubatın içinde vardır. Bir ürünü alırken paketine bakıyorum uzun zamandır, içinde şeker-protein-yağ-doymuş yağ ne kadar var diye. Şeker varsa bırakıyorum.
Eğer, yeniden başlayabilseydim yaşamaya,
İkincisinde, daha çok hata yapardım.
Kusursuz olmaya çalışmaz, sırtüstü yatardım.
Neşeli olurdum, ilkinde olmadığım kadar,
Çok az şeyi
Ciddiyetle yapardım.
Temizlik sorun bile olmazdı asla.
Daha çok riske girerdim.
Seyahat ederdim daha fazla.
Daha çok güneş doğuşu izler,
Daha çok dağa tırmanır, daha çok nehirde yüzerdim.
Görmediğim bir çok yere giderdim.
Dondurma yerdim doyasıya ve daha az bezelye.
Gerçek sorunlarım olurdu hayali olanların yerine.
Yaşamın her anını gerçek ve verimli kılan insanlardandım ben.
Yeniden başlayabilseydim eğer, yalnız mutlu anlarım olurdu.
Farkında mısınız bilmem. Yaşam budur zaten.
Anlar, sadece anlar. Siz de anı yaşayın.
Hiçbir yere yanında termometre, su, şemsiye ve paraşüt almadan,
Gitmeyen insanlardandım ben.
Yeniden başlayabilseydim eğer, hiçbir şey taşımazdım.
Eğer yeniden başlayabilseydim,
İlkbaharda pabuçlarımı fırlatır atardım.
Ve sonbahar bitene kadar yürürdüm çıplak ayaklarla.
Bilinmeyen yollar keşfeder, güneşin tadına varır,
Çocuklarla oynardım, bir şansım olsaydı eğer.
Ama işte 85'indeyim ve biliyorum...
ÖLÜYORUM...
Diyeceğim o ki, şu hayatı bir kere yaşıyoruz. Bırakın kısa yaşayalım, ama yine de dolu dolu yaşayalım. Şekersiz, unsuz, kolasız, etsiz, kısaca lezzetsiz bir hayat düşünemiyorum. Aşırıya kaçmadıkça, Canan Karatay gibi tiplerin tavsiyelerine kulak asmıyorum. Bilmiyorum belki yanlış düşünüyorumdur, ama yine de sağlıklı değil, lezzetli beslendiğim için genç ölürsem. Pişman olacağımı zannetmiyorum.
Maalesef az yemek yesem de çok fazla, şekerli ürün tüketen bir insanım. Çikolata gibi zevklerden mahrum bırakmam kendimi. Nasıl azaltırız bilmiyorumNeyse deki zayıf bir insanım, az çok oradan yırtıyorum.
Cayi sekersiz icerim. Kolayi da icecek olursam zero icerim. Hayatimdan atali cok oldu.