Eşit ağırlık mı dil mi?

Bana kalırsa neden zevk aldığınız ve neyi hedeflediğiniz daha önemli. Dil seçecekseniz gelecekte üniversite tercihiniz ve hangi dili seçtiğiniz daha önemli oluyor, tabii kendinizi de ne kadar geliştirirseniz o kadar iyi. Okuduğum bölümün mezunlarından sağlık turizminde iyi bir maaşla çalışan, İngiltere'deki bağlantıları ile öğretmenlik yapan, Erasmus zamanı tanıdık edinip mezun olur olmaz iş edinen, diplomatlık veya diplomasi muhabirliği gibi işler için yüksek lisans ya da ikinci bir üniversite okumaya hazırlananlar var. Tabii hosteslik tercihinde bulunan da var ama önceki bölümümde (doğu dilleri için geneli böyle) daha fazla mevcuttular. O yüzden farklı alanlara kayarken kendinize ne kattığınız önemli bir rol oynuyor. Hocalarla da aranızı iyi tutarsanız özellikle bakanlıklar veya tanıdıkları tarafından çalışan arandığı zaman sizi önerebiliyorlar. Bundan faydalanan mezunlar da var. Maddi durumunuz çok iyi değilse dil biraz sıkıntılı bir tercih, böyle bir dezavantajı da var.

Tabii ben başka yerden ilerleyip dili kursla eklerim derseniz orası ayrı. Bir tanıdığıma çalıştığı firma tarafından Çince öğrenmesi durumunda güzel bir zam teklifi geldi, böyle durumlarda bu yol daha iyi bir seçenek oluyor.

Ailemin maddi durumu iyi, hatta okumasam bile hazırda bir mesleğim var, çift ana dal falan istiyorum ama boşa okumaktan ya da işsiz kalmaktan endişeleniyorum.
 
Öncelikle, 9. sınıfta iken bunları düşünmeniz güzel. Önünüzde vakit varken iyi düşünün taşının ve karar verin. Her şeyi iş potansiyeli olarak düşünmeyin. Sevdiğiniz işi yapmak da önemli. Dil istiyorsanız dilden devam edebilirsiniz.
Ailemin maddi durumu iyi
Bakın bu çok iyi bir şey. İmkan var ya imkan, bu hayattaki en önemli şey imkan. Yurt dışında da okumayı düşünebilirsiniz. Lisans olmasa bile yüksek lisans veya doktora.
 
Ailemin maddi durumu iyi, hatta okumasam bile hazırda bir mesleğim var, çift ana dal falan istiyorum ama boşa okumaktan ya da işsiz kalmaktan endişeleniyorum.
Çift ana dal düşünceniz olması çok güzel, kriterleri biraz katı ve süreci zahmetli olmasına karşın mezun olduğunuzda farklı bir unvan ile mezun olmanıza olanak sağlıyor ve ikinci bir üniversite zahmetinden kurtuluyorsunuz. Eğer düşünüyorsanız, ailenizin maddi durumu da iyi olduğu için Çin Dili ve Edebiyatı, Kore Dili ve Edebiyatı, Japon Dili ve Edebiyatı gibi bölümlerin oldukça pahalıya patlayan değişim programlarını da daha çok kovalama şansınız olur ve üniversite hayatınız boyunca maddi kaygınız olmadığı için stres seviyenizin daha çok düşük olma artısı da var.

Ayrıca dil bölümleri fazlasıyla aktif öğrenci sever, buna ayak uydurabilmeniz gerekiyor yoksa iş imkanları kısıtlanmaya başlıyor. Bundan dolayı gidilen üniversite ve üniversitenin bulunduğu şehir aşırı önemli, bu durum beklentinize göre boşa okuyup okumamanızı da değiştiriyor. Şahsen şehirde veya üniversitede düzenlenen ve bazen katılımınızın zorunlu tutulduğu etkinlikler öğrencilerin düşündüklerinin aksine çok güzel bir tecrübe oluyor. Bazen bölümler öyle misafirler ağırlıyorlar ki tecrübe edilmesi aşırı zor olan şeylere katılmış oluyorsunuz. Biraz daha nadir olsa bile hocalar bazı öğrencilere kendilerine gelen daveti (sanat galerisi, tiyatro vb.) devredebiliyor veya olanak sağlayabiliyorlar. Bu tip fırsatları kovaladığınızda iş imkanlarını da kendiniz oluşturmaya başlıyorsunuz zaten. Zahmetli ama zevkli bir alandır dil.
 
Çift ana dal düşünceniz olması çok güzel, kriterleri biraz katı ve süreci zahmetli olmasına karşın mezun olduğunuzda farklı bir unvan ile mezun olmanıza olanak sağlıyor ve ikinci bir üniversite zahmetinden kurtuluyorsunuz. Eğer düşünüyorsanız, ailenizin maddi durumu da iyi olduğu için Çin dili ve edebiyatı, Kore dili ve edebiyatı, Japon dili ve edebiyatı gibi bölümlerin oldukça pahalıya patlayan değişim programlarını da daha çok kovalama şansınız olur ve üniversite hayatınız boyunca maddi kaygınız olmadığı için stres seviyenizin daha çok düşük olma artısı da var.

Ayrıca dil bölümleri fazlasıyla aktif öğrenci sever, buna ayak uydurabilmeniz gerekiyor yoksa iş imkanları kısıtlanmaya başlıyor. Bundan dolayı gidilen üniversite ve üniversitenin bulunduğu şehir aşırı önemli, bu durum beklentinize göre boşa okuyup okumamanızı da değiştiriyor. Şahsen şehirde veya üniversitede düzenlenen ve bazen katılımınızın zorunlu tutulduğu etkinlikler öğrencilerin düşündüklerinin aksine çok güzel bir tecrübe oluyor. Bazen bölümler öyle misafirler ağırlıyorlar ki tecrübe edilmesi aşırı zor olan şeylere katılmış oluyorsunuz. Biraz daha nadir olsa bile hocalar bazı öğrencilere kendilerine gelen daveti (sanat galerisi, tiyatro vb.) Devredebiliyor veya olanak sağlayabiliyorlar. Bu tip fırsatları kovaladığınızda iş imkanlarını da kendiniz oluşturmaya başlıyorsunuz zaten. Zahmetli ama zevkli bir alandır dil.

Bencede en mantıklısı Uzak Doğu dilleride hem çok zorlar hem de pek bir ilgim yok, dil okursam İstanbul'ya da Ankara'da İtalyanca'ya da Fransızca okumak istiyorum. Tm okursamda hukuk okuyup avukat olmak istiyorum.
 
Bencede en mantıklısı Uzak Doğu dilleride hem çok zorlar hem de pek bir ilgim yok, dil okursam İstanbul'ya da Ankara'da İtalyanca'ya da Fransızca okumak istiyorum. Tm okursamda hukuk okuyup avukat olmak istiyorum.
Yeni bir dil en başta her türlü zorlayıcı olacaktır. Bölümüm olduğu için Fransızca adına konuşacak olursam denildiği gibi kuraldan çok istisnası olan bir dil, öğrenciler sebep aramaya başladığında yeni bir dilden çok bir tür zulüm olmaya başlıyor. İtalyanca kısmında çok bir bilgim yok ama bölümden birkaç tanıdığım eğlenceli olduğunu söylemişti.

DTCF'de Fransızca veya İtalyanca okursanız Latince dersi (İspanyolca için ikince sene) ilk senenizde zorunlu olarak veriliyor, İtalyanca ile ne kadar benzerse Fransızca ile bir o kadar zıt olan bir derstir kendisi. Fakülteye çok değerli misafirler geldiğinden dolayı bu tip ufak şeyleri görmezden gelebiliyorsunuz tabii. Ankara Üniversitesi'nin aksine Hacettepe'deki öğrenciler onlarda bu dersin olmadığını söylemişti, zamanı gelince hedefleyeceğiniz üniversitenin ders listesine bundan dolayı bir bakmakta fayda var.

Hukuk konusunda da alanının en iyisi sayılan okullar haricinde o kadar da ilgi çekici olmayabileceği görüşündeyim, tabii güncel olarak hukuk okuyan veya avukat olanlar varsa daha iyi bilgi vereceklerdir.
 
9. sınıftayım ve ileride hangi bölümü seçeceğim konusunda kararsızım? Sayısal her dersim kötü ama sadece matematiğe ihtiyacım olacağı için halledilebilir, İngilizcem de ortaokuldan beri çok iyi. Dil seçsem benim için çok daha kolay ve rahat olur ama ileride meslek seçme konusunda hangisi daha iyi olur? Hangisinde seçebileceğim meslek sayısı daha çok ve hangisinde daha çok kazançlı ve mantıklı olur?

Dil bölümü seçerseniz tercüman, İngilizce hocası falan olabiliyorsunuz. Eşit ağırlıktaysa bol bol seçenek oluyor. Bence eğer kesinlikle dil oluyacağım demiyorsanız EA seçin. Ha 9. sınıfsınız daha ama. Şu andan düşünmenize gerek yok.
 
EA okuyacaksan ingilizceni geliştir ve ingilizce bölüm oku onun dışında iş bulman yine zor.
Sayısal seçip EA geçmeye çalışan çok arkadaşım oldu bu yüzden emin değilsen seçme derim.
 

Technopat Haberler

Geri
Yukarı