- Katılım
- 9 Eylül 2020
- Mesajlar
- 3.210
- Makaleler
- 18
- Çözümler
- 40
Selam, tek konuya sığmayacak kadar derin bir olay olduğundan genel hikayeyi bölümlere ayırıyorum. Öncelikle G-Man hakkında en güçlü teorilerden birisini anlamak için hikayenin arkaplanını anlamak gerekiyor ve bu kısımda size sadece bilmeniz gerekenleri özet şekilde anlatacağım. G-Man hakkında bir tahminde bulunmak için önce Advisor'ları yani Shu'alothoi ırkını anlamamız gerekiyor.
2012 yılında Half-Life'ın yazarı Marc Laidlaw Twitter'da BreenGrub adı altında bir takım gönderiler paylaşmaya başladı. İkinci oyunda beyni Combine tarafından yedeklenen Breen bu yedeklerden birisinden, bu twitter hesabı aracılığı ile bizlere bazı şeyler sayıklıyor. Öncelikle Marc Laidlaw'ın ne kadar hayalperest ve twitst yapma konusunda ne kadar uzman olduğundan bahsedelim. Bu hikayeyi sıfırdan kaleme alabilen birisi elbette arkasını çok daha dolu dolu yazmıştır. Bizler sadece kısıtlı bir teknoloji ile koca bir zaman aralığı ele alındığında mikroskobik ölçekte bir kısma denk gelen kısmın oyuna çevrilmiş halini biliyoruz. Ayrıca bu teori sadece bir spekülasyon, sadece diğer spekülasyonlardan daha önemliler çünkü hikayenin yazarından gelen bir takım ipuçları söz konusu. Taraf değiştirmeye hazır olun.
Şimdi Başlayalım...
2012 yılında Half-Life'ın yazarı Marc Laidlaw Twitter'da BreenGrub adı altında bir takım gönderiler paylaşmaya başladı. İkinci oyunda beyni Combine tarafından yedeklenen Breen bu yedeklerden birisinden, bu twitter hesabı aracılığı ile bizlere bazı şeyler sayıklıyor. Öncelikle Marc Laidlaw'ın ne kadar hayalperest ve twitst yapma konusunda ne kadar uzman olduğundan bahsedelim. Bu hikayeyi sıfırdan kaleme alabilen birisi elbette arkasını çok daha dolu dolu yazmıştır. Bizler sadece kısıtlı bir teknoloji ile koca bir zaman aralığı ele alındığında mikroskobik ölçekte bir kısma denk gelen kısmın oyuna çevrilmiş halini biliyoruz. Ayrıca bu teori sadece bir spekülasyon, sadece diğer spekülasyonlardan daha önemliler çünkü hikayenin yazarından gelen bir takım ipuçları söz konusu. Taraf değiştirmeye hazır olun.
Şimdi Başlayalım...
Combine Advisor'lar tıpkı insanlık ve vortigant medeniyetleri gibi kurbanlar. İlk defa Half-Life 2'de gördüğümüz ve tüm istilayı planlayanlar, Combine'a hükmedenler olarak varsaydığımız bu larvamsı yaratıklar sadece aracılar ve kendileri de bir tür işgal altındalar. Diğer tüm ırklar gibi kendileri de köleleştirilmişler ve gerçek formları Combine tarafından tıpkı ampüte edilmiş insanlar gibi değiştirilmiş, gelişimleri de baskılanmış. Combine'ın ordusundaki siberbiyolojik diğer her canlı gibi kendileri de aslında orada olmak istemiyorlar ve bu savaş onların bile değil. Böylelikle Advisor'lar en fazla vortigantlar kadar kötüler. Doğuştan sahip oldukları yetenekler aslında onları güçlü ve korkutucu yapsa ve kendilerinden kolay nefret edilen canlılara dönüştürse de bu hale gelene kadar onlar da iyi bir ırktı.
Hayalperestler, alimler, karmaşık sanat formlarının bestecileri sadece onların zihninin içerisindeler. Görünmez bir kültür çağlar boyunca devam etti, ya da ettirildiler.
Yukarıda Dr. Breen'den gelen bir mesajı görüyoruz. Kendisi artık fiziksel boyutu geride bırakıp bir sonsuzluğa kapı araladığı için aslında bilmemizin mümkün olamayacağı bir çok sır perdesini aralayabildi. Dr. Breen burada Advisor olarak bildiğimiz yaratıkların, çok üstün telepatik güçleri ile doğmalarından itibaren telepati yapmaya başlamaları ve kendileri arasında zaman ve mekandan bağımsız olarak iletişim kurabildiklerini bizlere söylemeye çalışıyor. Aslında birisi tarafından söylenen her şarkı, kurulan her düş ve yapılan her plan, diğer Advisor ırkına sahip canlılar (Shu'ulathoi) tarafından işitilebiliyor.
Ancak Shu'ulathoi'de mükemmel değildi. İnsanlar gibi hastalıkları vardı. Onların da vücutlarında tıpkı insanlarda olduğu gibi parazitler ve virüsler yer alabiliyordu. Sonra bir gün bir tanesi ortaya çıktı.
Bulaşma biçimi gereği viral bir şey vardı. Başlangıçta zararsızdı, hızla yayıldı.
Yani bir virüs ortaya çıktı ve Shu'ulathoi'ler arasında hızla yayıldı ancak başlangıçta zararsızdı. Türleri için bir tehlike barındırmıyorlardı. Tüm uyuyan filozof ırkı yakın zamanda enfekte olacaktı.
Yıllar boyunca bu böyle devam ettiler, ta ki isimlendiremediklerimin dikkatlerini çekinceye kadar.
Olay ne kadar tanıdık değil mi? Bir ırk belli bir seviyeye ulaşıyor ve başka bir ırkın dikkati üzerine çekiliyor. Sonra bu ırkın yeteneklerinden faydalanmak için isimlendirilemeyenler bi şekilde onlarla iletişime geçiyor ve bu iletişim hep kanlı bir şekilde bitiyor. Yaşayanlar ise çoktan isimsizlerin köleleri haline gelmiş oluyorlar.
Onlar, içerisinde sadece fikriyatın güçlü olduğu filozofların cennetine, bedensiz şekillendirilebilir görünmez bu imparatorluğa rastladılar.
Yani bir şekilde Shu'ulathoi'ler bulunuyorlar. Onlar normalde bunları yapan canlılar değiller.
Bir o kadar güçlü ve kendi izolasyonları içerisinde bir o kadar da zayıf. Onlar harika bir hedefti. Harika ev sahipleri.
İsimsizler, Shu'ulathoi'ler'in dışarıya ne kadar kapalı ve izole bir yaşam sürdürdüklerinin farkına vardılar ve her zaman yaptıkları şeyi yapmaya başladılar. Bir canlı formunun zayıf noktasını bulmaya çalışmak. Ve buldular da... Yukarıda bahsettiğim parazit benzeri, viral şekilde tüm Shu'ulathoi'ler arasında yayılmış olan paraziti başkalaştırdılar ve kurbanlarının savunma mekanizmalarını kırmanın bir yolunu buldular. Bir nevi onların güvenlik duvarlarını alaşağı ettiler.
Bilinen o ki ana dünyaları nihayet ihlal edildi ve ev sahiplerinin ilk meyveleri mezarlarından çıkarıldı. Sonra da ilk kreşler faliyete geçtiler.
Burada bir çok metafor var. Ana dünyalarının Shu'ulathoi'lerin ortak şekilde buluşabildiği bir network gibi düşünebiliriz. Elbette bu buluşmalar telepatik olarak belki de aralarda evrenler varken meydana geliyor. Yani fiziksel olarak bir gerçeklik söz konusu değil. Bu dünyanın ele geçişi demek aslında bir bilgisayar virüsü gibi, o ağa bağlı olan her canlının ihlal eden parazit tarafından etkilenişi demek.
Öncelikle senin arkadaşların var. Müttefiklerin. Onların konuşmalarını duydum. Bu, sana ümit vermeli. Çaresiz kalan birkaçı, yüzbinlerce yıl sürecek transa daha derin bir şekilde gömüldü. Hala uyuyorlar.
Buradan anlıyoruz ki hala kurtulan Shu'alothoi'ler var. Asimilasyondan kaçmışlar ve kendilerini etkilenmemek için psişik anlamda bir uykuya yatırmışlar. Telepati ile bulaşan bir virüsten kurtulmanın tek yolu bu olsa gerek? Şimdilik sonsuz uykudalar ancak bildiğimiz tek şey ise aralarında hala kurtulmayı başarmış, iyi olanların kalmış olması.
Parazitik mühendisliği anladıklarına dair bazı göstergeler mevcut. Sonra da umutsuzca bir yıkım yoluna giriştiler. Eğer başka bir dünya buldularsa da bu benim bilemeyeceğim bir şey.
Bu noktada Shu'alothoi'ler parazitin çalışma yöntemini öğrendikten sonra dünyalarına dair ne varsa yıkmaya başlıyorlar. Belki de bunun çok güçlü olduğunun farkına vardılar ve reset atma yoluna gittiler, belki de başka bir planları vardı ve biz yıkım olan tarafını gördük.
Başka bir dünya bulmuş olabilecekleri de ihtimaller arasında. Bu dünya yeniden şifrelenmiş bir Network'mü, yoksa fiziksel anlamda boyut mu değiştirdiler bilemiyoruz ancak bileceğimiz tek şey uyuyan filozoflarla iletişime geçmenin bir yolunu bulursak bütün sırrı öğrenebiliriz. Çünkü isimsizlerin gayesini anlayabilecek kadar zeki olan tek ele geçirilmiş ırk, bildiğimiz kadarı ile Shu'ulathoi'ler.
Şimdilik bu kadar. Umarım biraz daha olayın ne kadar büyük olduğu, aslında durumun larva bir ırkın fiziki engellerinin ötesinde ele geçirme heveslerinin ötesinde bir varoluş meselesi olduğu malumunuz olmuştur. Sonraki bölümlerde görüşmek üzere...
Son düzenleyen: Moderatör: