Bölüm istediğin bir bölümse, gittiğin yerle ilgili bir sıkıntın yoksa derslere hiç takılma.
Tokat'ta İngiliz dili ve edebiyatı okuyorum, inan dersleri o kadar zorluyor ki çıldıracak seviyeye geliyorum. Sonra dersin bir noktasını yakalıyorum, diyorum ki abi ben İngilizce'yi seviyorum zaten, e bir de edebiyat bölümü olduğu için hikayeler falan aslında bölümü sevdiğimi fark ediyorum. Sana tavsiyem yaptığın bölümle ilgili kendini geliştirmeye kendin başla, üniversitenin sana bir şey katmasını bekleme. Üniversite tabii ki seni geliştirir yanlış anlaşılmasın ama pratikte kendini kendin geliştirirsin. Mesela senin bölümün için ucuz, minik bir haber sitesi olabilir, bir instagram/tweeter sayfası olabilir. Örneğin ben siyaseti çok severim dersen bir siyaset haber sayfası açabilirsin. Ya da gazetecilikteki hayalin tamamen kağıt gazete üzerine ise kendinde nasıl bir kariyer planlıyorsan onun üzerine kendini geliştirmeye başlayabilirsin. Mesela köşe yazarı olmak istiyorsun atıyorum (bölümü çok bilmediğim için verdiğim örnekler mantıksız olabilir ama sadece kendi bölümüne uygulayarak düşün), o zaman kendince köşe yazıları yaz artık ne zamanda bir yazılıyorsa ve ne konu ile ilgili yazılıyorsa. Sevmediysen hiçbir şey için geç değil, kimse üniversite okumak zorunda değil. Sevdiğin şeyi keşfetmek için hiçbir zaman geç değil. Bugün hâlâ yarından daha erken. Derslerden kalırsan zaten son seneye kadar vaktin var onu da dert etme bu arada. İlk dönem 2, ikinci dönem 3 dersten kaldım emin ol umurumda değil. Bir sonraki sene zaten hepsini verebileceğimin farkındayım. Bütlere girmek istemedim bile çünkü ben şehre alışamadım. İstanbul'dan ailemi, arkadaşlarımı ve sevgilimi bırakıp Tokat'a gidince hayatım çok değişti.