"Hakkın aranması" ile "haklılık arayışı" arasındaki fark nedir?

Katılım
17 Aralık 2019
Mesajlar
9.593
Makaleler
3
Çözümler
66
"Hak" mana olarak, yasaya ya da bilgiye uygun olma halidir. "Haklı olmak" ya da "haklılık" ise; kabul edilmiş yasaya göre doğru olma durumudur. Nüans, insanın hareket noktasında ya da amacında gizlidir. Hakkı arayan insan için haklılık, sadece bir oyalayıcıdır. Lakin hareket noktası haklılık olanın, hak ile irtibatı özneldir. Nesnel ya da herkesi kapsayanın peşinde olan kişinin derdi; haklı çıkmak değil, hakkı bulmaktır. Aynı zamanda, hakkı arayan için de kendini hak belleme tehlikesi mevcuttur. Bu durumun bertarafı da kendini bilme noktasından başlamak ile ilgilidir. İşi zorlaştıran da her insanın, başlangıç noktasını kendisinin bulmak zorunda olmasıdır. Ezberlenmişlerin, ezberletilmeye çalışılması; anlamın önündeki en büyük engeldir.
 
Son düzenleme:
@Orion Nebula

Öncelikle genelin algısı ile tehlikeli olarak nitelendirilebilecek bir mevzudur ve zannımca da bakışa göre tehlikelidir. Hallaç, farklı kişiliklerden ve düşünce insanlarından biridir. Eldeki imkanlarla okuyabildiğim ya da kendimce anladığım kadarı ile Tanrı'yı küçük gördüğünü ya da insanı yücelttiğini söyleyemem. Hatta "Tavasin" de kendince, Şeytan'ın secde etmemesi mevzusunu yine Şeytan'ın bakışı ile açıklamaya çalışırken; O'nun, Tanrı'ya karşı kendini savunmasını (ifade olarak birebir bu şekilde değildir elbette) "Ben, seni gördüm. Seni görmüşken, senin yarattığına nasıl secde edeyim?" olarak tahayyül eder. "En-el haq" kişisel düşüncem ile "ben gerçeğim" veya "gerçekle beraberim" demektir. Ego mevcut mudur? Bu bakış ile hataya olanak sağlanır mı? Mümkündür. Şüphe denilenin en yararlı olduğu yer; zannımca, benliktedir.
 
Benzer düşünüyoruz. Sana sorma sebebim: forumda, özellikle felsefe kategorisinde islam tarihi hakkında senin yorumlarına denk gelmemdir. Bende genel olarak "en-el hak" derken insanın egosunun dışavurumu olarak nitelendirdim. Aklıma ilk gelen "ego" idi. Kendini Tanrı ile özdeşleştirme, Tanrı'nın yansıması gibi olgular bende egoyu çağrıştırdı. Neden ego diyecek olursan, Hallac'dan yola çıktım. Hallac kendisini Allah'ın sureti olarak görüyordu, kendisini gerçekten Allah gibi görüyordu. Burada kastım "Allah olmak" değil, "Allah ile bir olmak". Bu inanışın altında ayrıca bir aşk yatıyor. Allah'a olan aşk, bunu ilk gördüğümde şaşırmıştım. Hallac gerçekten normal bir insana aşık olur gibi Allah'a aşık olmuştu. En azından ben öyle yorumladım. Aslında en-el hak felsefesi ve panteizm bana göre güzel inançlar fakat islam tarihi okuduğumda Hallac'a üzülmüştüm, çünkü ben inanmıyorum ve inançları saçma (mitoloji olarak görüyorum) buluyorum. Vahşice, boşu boşuna katledildi. Yani tabii ki bilemem Tanrı/Allah varlığının gerçekliğini fakat bana olağandışı geliyor ve bu yaşıma kadar bir kanıt bulamadım. Teşekkür ederim yorumların için.
 

Technopat Haberler

Geri
Yukarı