Tadında bırakmak kaydıyla bilgisayar oyunu oynamak. Hikayeli oyunlar veya çok oyunculu oyunlar tamamen zevk meselesine bağlı. Ben karışık oynuyorum.
Askeri marşlar dinleyip kendimi o anın kaosunda hissetmek. Mecidiye marşı, yıldız bezeli sancak ile olaya giriş yapabilirsiniz. Ceddin deden, polyushka polye ile ilerleyip cengiz Han'a övgü ile zirveye ulaşabilirsiniz. Komünist marşlar bir adım öndedir unutma. Daha yüzlerce marş var.
Köpek sahibi olmak ama ciddi sorumluluk ister. Evde besleyeceksen (Türkiye için ben olsam sokakta bakmam. Çalacak veya sırf havlıyor diye zehirli mama verecek yüz binlerce insan var.) Her gün düzenli saatlerde tuvalete götürmek, onun sonsuz enerjisini oyun oynayıp azaltmak, mamasını suyunu hazırlamak falan ciddi mesele. Karşılığında tatlı bir tüy yumağı elde ediyorsun ve stresi inanılmaz azaltıyor.
Eğer oynayabileceğin birisi varsa bence kutu oyunları manyak eğlenceli. Dama pek sarmıyor ama monopoly ve satranç denilen oyunlardan inanılmaz zevk alıyorum. Müsait ortam ve arkadaş bulabilsem günde 2 saat oynardım.
Kitap okumakta var. Nasıl bir algı yerleşmişse kafamıza sanki kitap okumak eziklik gibi gözüküyor ama öyle değil. Gölgelerin efendisi gibi sağlam bir seriyle okumaya başlarsan bağımlılık yapabilir.
Başka tavsiyelerimde var ama yapabilmek için cidden 1 günde 52 saat oyun oynayan kore veya japon kökenli abilerimizden olmak gerek. Asosyal bir insandan alabileceğin tavsiyeler bunlar.