Hayatımızı Kolaylaştıran Aletlerin İlk Halleri

Sercan Canpolat

Kilopat
Katılım
5 Ağustos 2013
Mesajlar
2.632
Makaleler
66
Bulaşık Makinesi:
ilk_bulasik_makinesi_3.jpg


1850 yılında Joel Houghton tabakların üzerine, el ile döndürülerek su sıçratan, ahşaptan yapılmış bir makinenin patentini aldı. Bu bulaşık makinesinin keşfiyle ilgili alınmış ilk patent oldu. Fakat çok kullanışlı olmaması nedeniyle ilgi görmedi.

Ancak ilk patent 1885 senesinde Josephine G. Cochran tarafından alındı. Cochran keşif konusunda rakiplerinden bir adı öndeydi, bunun sebebi buharlı gemiyi ilk defa imal ettiğini iddia eden John Fitch’in soyundan geliyor olması olabilir mi acaba? Bulaşık makinesini keşfederken yaklaşık 10 yılını, kocasından kalan mirası ve dostlarından aldığı borç paraları harcadı. Josephine Cochran bulaşık makinesi üretmek için KitchenAid adında bir şirket kurdu.

Cochran her zaman konforlu ve rahat bir yaşama tarzı hayal ediyordu. Bu yüzden ismini daha kolay hatırlanacak "Cochrane, Cockran" gibi şekillerde yazdığı bile söylenmektedir. Bulaşık makinasını üretip, patentini aldığı zaman ismi Josephine G. Cochran olarak tarihe geçti.

İlk imal edilen bulaşık makinesinin çalışma sistemi çok basitti. Alt kısımda yer alan iki silindir ile pompalanan su ve sabun, makinanın içinde bulaşıkların dizildiği raflara pompalanıyordu. Daha sonra yeniden pompalanmak üzere emici silindirler bu suyu çekiyordu. Evlerde kullanılmak üzere üretilen makinalar, yan taraflarında bulunan kol yardımı ile çalıştırılıyor. Daha büyük ihtiyaç görülen işyerlerinde ise buhar gücünden faydalanılıyordu.

Bir fuarda gazeteciler tarafından makinelerinin lanse edilmesi üzerine daha çok tanındı. Makinanın pazarlamasını da kendi yapan Cochran, pazarlamanın keşfetmekten daha zor olduğunu ve şimdiki aklı olsa bu işe girişmeyeceğini bile söylemiş...

ilk_bulasik_makinesi(1).jpg


1960’lardaki bu bulaşık makinesi Charles Colston marka. İlk bulaşık makinesi patenti ise 1886’da Josephine Cockrane tarafından alınmış. Fakat makineleri çalıştırmak için fazla miktarda sıcak su gerektiğinden önce sadece işletmelerde kullanılan bulaşık makineleri 1970’lerde evlerde yaygınlaşmış.

Çamaşır Makinesi:
ilk_camasir_makinesi.jpg

19. yüzyıla ait bir çamaşır makinesi

Çamaşır makinesi 1908’de Alva John Fisher tarafından icat edildi. Makinenin içine yatay olarak yerleştirilmiş metal tambura kirli çamaşırlar konuluyordu. Tambur, elektrik yardımıyla döndürülüyor ve hareket sırasında çamaşırlar sürekli suyla temas ederek temizlenmiş oluyordu. İlk kurutuculu çamaşır makinesi ise 1924’te üretildi.1937 yılında Bendix Corporation adlı şirket ilk tam otomatik çamaşır makinesini üretti. 1940′lı yıllardan itibaren tam otomatik makineler ev hanımlarının hizmetine girmeye başladı. 1950’li yıllarda yavaş yavaş dünyaya yayılıyordu. 1962’lere doğru gelişme yaşanıyordu halka yavaş yavaş kolaylıklar sağlanıyordu.

Buzdolabı:

ilk_buzdolabi2(1).jpg


Evde kullanılmak amacıyla 1913 yılında Chicago’da yapıldı. Domelre marka bu buzdolabı, elektrikle çalışıyordu. Ahşap gövdesinin üzerinde kompresör tipi bir soğutucu vardı. Ev tipi ilk buzdolabı, 1913 yılında ABD’nin Chicago kentinde üretildi. Gövdesi ahşaptan yapılan bu buzdolabının soğutucu aygıtı,dolabın tavanına konmuştu ve neredeyse yarısı kadardı.

Bir maddenin veya ortamın sıcaklığını onu çevreleyen hacim sıcaklığının altına indirmek ve orada muhafaza etmek üzere ısının alınması işlemine "Soğutma" denir. .... En basit ve eski soğutma şekli, soğuk yörelerde tabiatın meydana getirdiği buzları muhafaza edip bunları sıcak veya ısısı alınmak istenen yerlere koyarak soğumanın sağlanmasıdır.Kışın meydana gelen kar ve buzu muhafaza ederek sıcak mevsimlerde bunu soğutma için kullanma usulünün M.Ö. 1000 yıllarında uygulanmakta olduğu bilinmektedir. Bu uygulamanın, bugün bile yurdumuzun bazı yörelerinde geçerli bir soğutma şekli olduğu görülmektedir. Diğer yandan, eski mısırlılardan beri geceleri açık gökyüzünü görecek tarzda yerleştirilen suyun soğutulabileceği bilinmektedir. Bu soğutma şekli, gece karanlıktaki sıcaklığın mutlak sıfır (-273) derece seviyesinde olmasından ve ışıma (radyasyon) yolu ile ısının gökyüzüne iletilmesinden ortaya çıkmaktadır.

Ticari amaç ile ilk büyük buz satışı, 1806 yılında Frederic Tudor tarafından yapılmıştır. Tudor, 130 tonluk bir buz kütlesini Favorite adlı teknesiyle Antil Adaları’ na götürmüştür. Daha sonraları “Buz Kralı” adı ile tanınan Tudor, ilk macerasından 3500 dolar para kaybetmesine rağmen bu zararın depolama olanaklarının bulunmayışından meydana geldiğini, gerçekte ise buz işinde büyük kazançlar bulunduğunu görebilmiş ve buz ticaretine devam ederek 1850 yıllarında senede 150.000 ton’a ulaşan bir buz ticareti hacmi geliştirmiştir. 1864 de ise buz sattığı ülkeler arasında Antiller, İran, Hindistan, Güney Amerika ülkeleri bulunuyor ve gemilerinin uğradığı limanlarının sayısı 53 ’ü buluyordu. Tabiatın bahşettiği buz ile soğutma şeklinden 1800’ lü yılların sonuna kadar geniş ölçüde yararlanılmıştır.

Buz ile elde edilen soğutma şeklinin, gerek zaman ve gerekse bulunduğu yer bakımından çoğu kez pratik ve ucuz bir soğutma sağlayamayacağı bellidir. Bunun yerine mekanik araç ve cihazlarla soğutma sağlanması tercih edilir ki soğutma yöntemleri bilimi de bu ikincisi ile ilgilenir. Mekanik soğutma ile ilgili bilinen ilk patent 1790 yılında İngiliz Thomas Harris ile John Long’ a aittir. 1834 yılında da Amerikalı Jacop Perkins, eter ile çalışan pistonlu bir cihazın patentini almıştır. Bu makine, bir emme basma tulumbaya benzer. Bir tıp doktoru olan John Gorrie (1803-1855) ilk defa, ticari gaye ile çalışan bir soğutma makinası yapmış (1844-Apalachicola, Florida, ABD) ve “Klima Sistemleri – Soğutma - Ticari buz imali” konularının babası olarak tarihe geçmiştir.

Uygulama alanında ilk defa 1860 yılında Dr. James Harrison (Avusturalya) üretim işlemi sırasında birayı soğutmak maksadıyla mekanik soğutmayı başarıyla kullanmıştır. Sistemde soğutucu akışkan olarak Sülfirik Eter kullanılmıştır.

1861 yılında Dr. Alexander Kirk, kömür ısısı ile çalışan ilk Absorbsiyonlu soğutma cihazını geliştirmiştir. Mekanik soğutma vasıtasıyla buz imalinin ticari sahaya girmesi ise 1800’ lü yılların sonunda olmuştur.

Klima olarak büyük çapta ilk uygulama, 1904 yılında New York Ticaret Borsasına 450 ton/frigo’luk bir makine konularak gerçekleştirilmiştir.

Otomatik olarak çalışan buz dolapları 1918 yılında Kelvinatör Company tarafından imal edilmeye başlandı ve ilk sene 67 dolap satıldı. 1918-1920 yılları arasında toplam 200 dolap yapılarak satıldı. Absorpsiyon prensibiyle çalışan otomatik bir buz dolabı da (Electrolux) 1927 yılında amerika’da satışa çıktı.

Tost Makinesi:

ilk_tost_makinesi.jpg


İlk başarılı ticari ekmek kızartma makinesini 1909’da General Electric yapmış. İngiliz Crompton & Company adlı bir şirket ise 1893’te ilk makine tasarımını yapmış.

Fırın:

ilk_firin.jpg


Dünyadaki ilk fırın 1889 yılında İsviçre’de kullanılmıştır. Bu bilgi The Electrician dergisi 1889 yılı Ağustos baskısında yer alan habere göre edinilmiştir.

İsviçre’nin Semeden kentinde Hotel Bernina ‘da kullanılan bu buluşun mucidinin kim olduğu bilinmemektedir. The Electrician dergisinde belirtildiği üzere ilk elektrikli fırın her türlü pişirme ve kızartma işlerinin yapılabildiği bir alet olarak tanımlanıyordu. Bu otel elektrik akımını yakınında bulunan bir çağlayan ile çalışan dinamo yardımı ile elde etmekteydi. Dinamo vasıtası ile yararlanıldığı için gündüz akmaya devam eden çağlayandan faydalanamıyorlardı. Gündüz kısmında ise bir fırın ile elektrik kullanımı yapılabilirdi. Bu nedenle bir elektrikli fırın siparişi ile ilk fırını kullanmış oldular.

Satış amacı ile üretilen ilk fırın 1891 yılında Amerika’nın Minnesota eyaletinde St. Paul kentinde Carpenter Electric Heating Manifacturing Co. adlı şirket tarafından yapıldı. ”The Electrical Engineer” adlı dergi, bu fırını şöyle tanımlıyordu:

“Kızartma bölümü, 45 santimetre uzunluğunda, 35 santimetre yüksekliğinde ve 30 santimetre derinliğinde. İç kısımlar, asbest ve parlak teneke ile kaplanmış. İçinde iki demir raf yar. Alt ve üst zeminde bir ısıtıcı bulunuyor. Böylelikle fırının içinde iki ayrı ısı elde etmek mümkün. Kapıya konan küçük bir pencere, içeride kızarmakta olan yemeğin gözlenmesini sağlıyor. 110 voltla çalışan bu fırın 12-15 dakika içinde 250 derecelik ısıya ulaşabiliyor. Isı yükseldiğinde akımı kesip, pişirmeye devam etmek de mümkün.”

Fırın, ısıdan yararlanmak için kullanılan bir araçtır. Fırın sözcüğü Anadolu’da bazı şivelerde hurun olarak kullanılmaktadır. Genelde yemek pişirmek için kullanılır. Fırınların çeşitleri vardır. Bunlardan bazıları evde olan fırınlar, mikrodalga fırın metalleri eritebilmek için yüksek ateşli fırınlar, ekmek fırınları ve kazanlar fırınlara örnektir. Fırınlar ile yemek ya da ekmek pişirilebilir, metaller eritilebilir, cam şişeler eritilerek tekrar kullanılabilir.

Mikrodalga Fırın:

ilk_mikrodalga_firin.jpg


Mikrodalgalarla pişirme fikri ilk kez Percy Spencer tarafından, radar olarak kullanılması planlanan "magnetron"un keşfedilmesiyle 1945’li yıllarda başlamıştır. Percy Spencer, radar dalgaları ile deney yaparken cebindeki çikolatanın erimesi ile mikrodalga enerjisinin yiyecekleri ısıtabildiğini keşfetti. 1947’de bu buluşunun patentini almış ve ilk mikrodalga fırını 1,8 metre boyunda ve 340 kg ağırlığında olarak tasarlamıştır. Mikrodalga fırın, 1947’de mutfak eşyaları üreticisi olan Raytheon şirketince "Radarange" adıyla kamuoyuna duyurulmuş olsa da, gerek fiyatının çok yüksek oluşu gerekse büyükçe bir buzdolabı boyutlarında olması nedeniyle ticari olarak pek ilgi görmedi.

Evlerde kullanılan ilk mikrodalga fırınlar, 25 Ekim 1955’te Tappan şirketi tarafından satışa çıkarılmış olup günümüzde ABD’de yaklaşık olarak 80 milyon mikrodalga fırının olduğu tahmin edilmektedir.[kaynak belirtilmeli] Bu sayının yarısı son yıllardaki satışlara aittir.

Mikrodalga Fırının Çalışma Prensibi:

Mikrodalgalar, elektromanyetik spektrumun radyo dalgaları ile kızıl ötesi ışınlar arasındaki bölümde kalırlar. Frekansları 1 GHz ila 1000 GHz arasında, dalga boyları 0,1–100 cm olan elektromanyetik dalgalardır.

Dalgaların frekansları ile dalga boyu arasında; yüksek frekanslı dalgaların kısa dalga boyu, alçak frekanslı dalgaların ise uzun dalga boyu yayması ilişkisi ya da tam tersi durum vardır. Normal fırınların kapağında bulunan küçük delikler, ışık dalgalarının geçmesine izin verirler ve bu nedenle fırının içi görülür. Çünkü ışığın dalga frekansı oldukça yüksek, dalga boyu da çok küçüktür (Ångströmlar mertebesinde), mikrodalga fırınların yemeği ısıtmak için kullandığı elektromanyetik dalgaların ise frekansı düşük ve dalga boyları daha uzundur (12,25 cm). Bu yüksek dalga boyuna sahip dalgalar kapaktaki deliklerden geçemez ve tekrar içeri yansırlar.

Mikrodalga fırınlarda 2,45 GHz’lik bir frekans kullanılır. Bu frekansın kullanılmasının önemli bir sebebi vardır. 2.54 Ghz, su moleküllerinin rezonans frekansıdır. Bunun sonucu olarak 2.54 Ghz’lik mikrodalga ışıma en çok su tarafından emilecektir. Çoğu yiyecek de su içerdiğinden ısınacak, mikrodalga fırına uygun tabaklar ise su içermediğinden ısınmayacaktır.

Bu rezonans sayesinde de su molekülleri ısınacak, maddenin kendisi de pişecektir. Az su içeren yemeklerin mikrodalga fırınlarda ısıtılması uygun değildir.

Mikrodalga, bu özel fırınların içindeki "magnetron" adı verilen vakum tüpünden üretilir. Magnetron, Doğru akılmlı elekrik enerjisini "mikrodalgalar"a dönüştürür, mikrodalga fırın bu şekilde çalışır.

Elektrikli Su Isıtıcı:

ilk_elektrikli_su_isitici.jpg


Elektrikli su ısıtıcıları 1890’lardan itibaren tasarımcıların gündemine girmiş. Isıtıcısı içinde bulunan ilk makine 1922’de Swan Company adlı şirket tarafından yapılmış. Bu ısıtıcılar üç litreye yakın suyu dokuz dakikada ısıtıyormuş.

Saç kurutma makinesi:

ilk_sac_kurutma_makinesi.jpg


Fotoğrafta tarihteki ilk saç kurutma makinasını görüyoruz. Bu fotoğraf 1920 yılında Amerikada çekilmiş. Tarihte elektirik süpürgesi olarak da kullanılan bu alet, şimdilerde saç kurutmak için kullanılıyor.

ilk_sac_kurutma_makinesi_2.jpg


Bu ise günümüzde kullanılan saç kurutma makinelerinin atası. 1925 yılına ait ahşap saplı bu saç kurutma makinesi alüminyumdan yapılma ve iki ısı ayarına sahip.

Elektrik Süpürgesi:

ilk_elektrik_supurgesi.jpg


Elektrik süpürgesi patenti ilk olarak William Henry Hoover tarafından 1908’de alınmış. Bu model 1920’lerde kullanılan ilk ticari model olmuş.

Radyo:

ilk_radyo.jpg


Dünyadaki ilk radyo aslen 1865 yılında iskoç bir fizikçi olan James Clark Maxwell tarafından icat edilmiştir. Ancak modern radyonun mucidi Nikola Tesla sayılır.

1860 ‘ta iskoç fizikçi James Clerk Maxwell, radyo dalgalarinin varligini kesfetmistir. italyan mucit Guglielmo Marconi, 1895′te ilk kez bilinçli olarak radyo dalgalari gönderip almayi basarmistır. Ancak bugün modern radyonun mucidi, bir takim yasal düzenlemeler sonucu Nikola Tesla sayılmıştır.

1865 yılında Clark Maxwell elektronik olarak üretilen radyo dalgalarının yayılma teorisini kurmuştur. Ardından Alman fizikçi Heinrich Hertz, 1888 yılında Maxwell ‘in teorisini pratik olarak gerçekleştirmiştir. 1898 yılında ise Marconi ile ilk radyo resmen kullanılmaya başlandı. Bu ilk kullanım gemiden sahile iletişim amaçlı kullanılmıştır. Ancak ilerleyen yıllarda yüksek frekanslı radyo dalgalarının iyonosfere çarpıp geri döndüğü anlaşılınca, radyo hızla kullanımda yaygınlaşmaya başlamıştır. Rus mucit Alexander Stepanovitch Popov ise anlaşılabilen ilk radyo dalgalarını iletmeyi başarmış ancak bu icadı için patent almamıştır.

Radyo, gelisimini telefon ve telgrafa borçludur. Bu ikisi icat edilmeseydi radyo da olmazmis. ilk keşif Marconi ‘nin bir gemide geliştirdiği radyo ile kıyıda bulunan hizmetçisine kablosuz telgraf aracılığıyla 3 adet S harfi yolladı. Mignani ‘nin asistanı da sinyali aldığı zaman ateş etti. Marconi 3 S’i yollama komutunu verdiğinde yeryüzünde ilk defa radyo dalgaları yayıldı, 3 S uzayda dolaştı, dolaştı ve alıcıya ulaştı. Deney başarıyla gerçekleşti. Böylelikle ilk radyo da pratik olarak çalışmış oldu .

Bazı Amerikalılar, Edison’un ilk diyodu geliştirdiğini, diyodsuz da radyo düşünülemeyeceğini söylemekte. Ancak, yüksek frekans alternatörü denilen buluşu yapan ve 46 yıl boyunca General Electric Şirketi’nde çalışan Ernst Alexanderson’un adından da sözediliyor. 1904 yılında işe girişen Alexanderson, 1906 yılında Amerika’da ilk deney niteliğindeki radyo yayınını mümkün kılan kişi olmuştu.

Türkiye ’de radyo stüdyosu ilk kez İstanbul’da 1927 yılında kurulmuş ve ilk canlı yayınına 1933 yılında bir futbol karşılaşmasıyla başlamıştır.

Televizyon:

ilk_televizyon.jpg


Televizyon 1923 yılında, John Logie Baird tarafından İngiltere’nin Hastings kasabasında icat edilmiştir. İlk televizyon görüntüsü ise yine Baird tarafından 1926 yılında yayınlanmıştır. Başlangıçta noktalar halinde ve titrek olan görüntülerin kalitesi Baird tarafından geliştirilmiştir. Baird’in televizyon sisteminde mekanik olarak döndürülen diskler kullanmasına karşın aynı dönemde Marconi - Emi sistemi gibi elektronik olarak işleyen rakip sistemler de üretildi.

1930’ların başında televizyon elektronik eşya olarak satılmaya ve geniş kitlelere hitap etmeye başladı. Örneğin 1936 Berlin Yaz Olimpiyatları Almanya’da evlerdeki televizyonlardan izlendi.

Renkli televizyonlar, 1940’larda renkli televizyon çalışmaları hız kazandı. 1950’lerde ABD’de ilk renkli televizyon satışa çıktı, ancak renkli televizyon ABD’de 1960’larda geniş kitlelerce kullanılmaya başlandı.

Telsiz Telefon:

ilk_kablosuz_telefon.jpg


DynaTAC 800x marka kablosuz telefon 1983’te piyasaya sürüldü. 3995 dolara satılan bu telefonların konuşma süresi 30 dakika, şarj süresi ise 8 saatti.

Commodore (Kişisel Bilgisayar)

commodore.jpg


Commodore 64, tüm zamanların en çok satan kişisel bilgisayar (Home Computer) modeli. Ocak 1982’de Commodore Business Machines tarafından ilk olarak tanıtıldı. Genellikle C64 olarak ifade edilir. Bazen Commodore şirket logosuna benzetmek için C=64 olarak yazılır. CBM 64 (Commodore Business Machines Model number 64) ya da VIC-64 (bu isim bazı kullanıcılar, dergi yazarları, 3. parti reklamlar ve İsveç’teki Commodore tarafından kullanılır) olarak da bilinir. Ağustos 1982’de 595$ fiyat ile piyasaya sunuldu. Fiyatı 1983’ün sonlarında 200$’a kadar indirildi. 64 KB RAM belleğiyle, ses ve görüntü performansıyla o zamanların IBM uyumlu bilgisayarlarına göre daha üstün bir sistem sunuyordu. Commodore 64’ün yaşam süresi boyunca (1982’den 1994’e) toplamda yaklaşık olarak 17 milyon cihaz satıldı.

Commodore 64 için geliştirme araçları, ofis uygulamaları ve oyunları dahil yaklaşık 10.000 tane ticari yazılım hazırlandı. Ayrıca demoscene’in popüler olmasında önemli rol oynamıştır. C64, bugün hala bazı bilgisayar meraklıları tarafından kullanılıyor; ve emülatörler (fonksiyonelliği ve taklit başarı derecesi değişmekle beraber) sayesinde modern bilgisayarlarda (hatta akıllı telefonlarda) bu uygulamaların çalıştırılması sağlıyor.

Genellikle C64, 1980’li yılların bir simgesi olarak görülür. Örneğin Grand Theft Auto: Vice City adlı oyunun tanıtım görüntüsünde C64 ekranı belirir.

Commodore 64 için daha detaylı bilgiyi bu linkte bulabilirsiniz: Commodore 64 - Vikipedi

Kaynak: Hayatımızı Kolaylaştıran Aletlerin Ä°lk Halleri | Cad Cam Sektörünün Portalı
 
Uyarı! Bu konu 10 yıl önce açıldı.
Muhtemelen daha fazla tartışma gerekli değildir ki bu durumda yeni bir konu başlatmayı öneririz. Eğer yine de cevabınızın gerekli olduğunu düşünüyorsanız buna rağmen cevap verebilirsiniz.

Yeni konular

Geri
Yukarı