Yarınlar yokmuşcasına çalış, para kazan, çabala, pis işvereni zengin et... Ne için? O hayalini kurduğun ışıklı bilgisayar, pahalı araba, geniş ev için... Bunlar çok önemli tabi.Yıllarca bu angaryayı çekersin... Ama o gün gelir kavuşursun onlara. Elini gezdirirsin o kasanın üzerinde, atarsın ellerini o yumuşak direksiyonun üzerine ya da kanepede uzanıp etrafına bakarsın o geniş evde... O anda içini bir düşünce kaplar, siz de onu beyninizin en derin köşelerine atarsınız, üzerine de en kalın duvarı örersiniz. Bu duvarın kalınlığı, almak istediğiniz şey için ne kadar çalıştığınız ile doğru orantıdadır. Ama asla yeterince kalın değildir. O düşünce kemirir de kemirir beyninizi, siz o işlemcinin gücünü test ederken, arabayla test sürüşü yaparken ya da evin koridorlarına tablolar asıp son rötüşü atarken... En sonunda o efsanevi cümle dudaklarınızdan dökülür gider: "Çok ta bir şey değilmiş yani."
Cevap: Almıyorum.