Kur'an kursunda iken sabah namazına kalkardık. Namaza kalkınca ben her sabah soğuk su ile abdest alırdım zira tanrıyı kandıramayacağımıza inanırdım. Öte yandan abdest almadığı halde hocanın suratına bakarak "aldık"diye yalan söyleyen öğrenciler vardı. İlk onlar benim inancımı sarsmıştı.
Sonra sabah namazını kıldırmakla görevli hoca namazı kıldırmıyor, yerine başka öğrenciyi görevlendiriyordu. Kendisi yatmaya devam ediyordu. Bu hoca da benim inancımı sarsan bir başka kişiydi...
Namaz kılmak bana annem tarafından tanrı ile iletişim kurduğum, tanrının karşısında olduğum bir ibadet olarak aktarıldığı için bu ibadeti yaparken acele etmezdim. Ama namazı bir an önce kılıp yatmak isteyen, hocanın yerine görevlendirilmiş olan öğrenciden namazı normal seyrinde kıldığım için azar işitince inancım bir kez daha sarsılmıştı.
Kursta sabah kahvaltısında tek tip yemek yerdik her sabah. Bir sabah sadece zeytin, ertesi sabah sadece reçel, başka bir sabah sadece beyaz peynir. Yemekhanede hocaların da masası vardı. Onlar her şeyi yerdi. Gözümüzün önünde. Bu da benim inancımı sarsan bir başka nokta idi.
Bana bu dini anlatması gereken kurum aslında beni bu dinden koparmanın temellerini attı. Kendilerine ne kadar teşekkür etsem azdır.
Ama işte efendim kötü örneklere bakınca siz neden öyle düşündünüz diye zırvalamalara karnım tok. Bana masal okumak yerine inancınıza kötü örnek olanlara laf anlatmaya çalışın derim o zaman, keserler seslerini.