Bunlara genel olarak auxiliary verbs deniyor. Yani yardımcı fiiller. Genelde cümleyi kurduğun zamanı, durumu, görünüşü veya modaliteyi yani olasılık, zorunluluk vs gibi durumları ifade etmek için kullanıliyor.
Örneğin Türkçede kapıyı çaldıginda kim o sorusuna “benim” diyorsun. Türkçe sondan eklemeli bir dil olduğu için ben kelimesine im eki gelerek bunu ifade ediyorsun. İngilizcede ise bunu is verbuyle yapıyorsun it is me benim demek. Sonra diyelim evdeki kardeşin kapıyı çalan kimdi diyor diyelim ki senin vereceğin cevap Ahmet'Ti olsun. It was Ahmet bunun İngilizce karşılığı. Is oldu sana was. Şu anki zamanı ifade ederken, geçmiş zamanı was ile ifade etmiş oldun.
Am is are diye neden 3 farklı formu var diyeceksen, ingilizcenin yapısı böyle. Bazi dillerde cinsiyete göre bile bunlar değişebiliyor. Saçma gelebilir ama mesela Almanca gibi bazı dillerde her nesnenin bile cinsiyeti var ve buna göre artikeli yani on eki değişebiliyor. Salliyorum masa kadınken araba erkek olabiliyor. Gibi.
Yok ben video izlemiyorum. Duya duya öğrendim İngilizceyi o yüzden konuşurum ve dinledigimi anlarım ama yazmayı ve gramerini falan çok bilmem. Google da ara auxiliary verbs diye çıkar zaten bir sürü video.
"Hocam, teşekkür ederim. Dediğiniz gibi, Türkçeye çevirmek mantıksız ama anadilim Türkçe olduğu için ister istemez çeviriyorum. Ya da İngilizce şarkı dinlesem, tüm gün boyunca film izlesem bile akşam ailemle Türkçe konuşacağım. Bunun için ne önerirsiniz? Hayatımın bir parçası yapmaya çalışıyorum; her şeyim İngilizce: bilgisayarım İngilizce vb. Odamda duvara yapıştırdığım günlük İngilizce cümleler var ama sanki bir şeyi eksik yapıyorum."Am is are kalıplarını Türkçeleştirmek biraz zor ancak şöyle örnek verebilirim sanırım:
Am kalıbı Türkçedeki Yapıyorum, attım, sevdim derkenki o işi kendimin yaptığını belirtmek için kullandığım bir kalıp, bizde ek olarak bulunuyor.
Tabii ki am kalıbı durum/tanım bildirmek ya da şu anda gerçekleşen eylemleri bildirmek için kullanılıyor.
I am washing dishes right now, can i call you later?
(Ben) Şu anda bulaşıkları yıkıyorum, seni daha sonra arayabilir miyim?
Are kalıbını da sen ve biz için kullanırız.
We are GOing out tonight.
(Biz) Akşam dışarı çıkıyoruZ.
İs kalıbında ise bizdeki O'ya denk geliyor ancak cinsiyeti önemsiz nesneler için ya da cinsiyetini bilmediğimiz kişiler için kullanıyoruz. Telefondan yazdığımdan örnek vermek zor oluyor bunu yazamaycağım.
Umarım yardımcı olmuşumdur, tavsiyem her dili kendi dinamikleriyle öğrenmen. Kafanda Türkçeden İngilizceye çeviri yapmak yerine bu tür mantık olaylarında dilin kendisini kavramaya çalış.
Çünkü Türkçe ve İngilizce farklı dil ailelerinden geliyor, ne kadar çabalasan da bazı şeyler kafanda oturmayacaktır, o yüzden Türkçe mantığına çevirmeye çalışmak yerine İngilizcenin işleyişini anlaman yararına olur.
Tarih benim hobimdi ve ortaokulda ingilizceyi ilk defa gerçekten öğrenmeye çalışırken izlediğim tarih videolarını Translate yardımıyla İngilizceye çevirirdim. Daha sonrasında karantinadan itibaren Discord üzerinden English adlı sunucuda çok vakit geçirdim ve konuşma kısmım daha oturdu. Aynı zamanda ne zaman konuştuğum kişi bilmediğim bir şey söylese açıklattırıyordum ya da yazmasını istiyordum ki kendim araştırabileyim. Böylece en yaygın bütün kalıp ve kelimeleri tamamlamış oldum. Hiç dizi film üzerinden öğrenmedim, hala daha Türkçe altyazıyla izlerim dizileri çünkü orası benim konfor alanım. Ancak Youtube üzerinden bilimsel konulu videolar inanılmaz ölçüde sadece ingilzce ve İngilizce altyazıya sahip, onları izleyerek belirli bir kulak dolgunluğuna erişmişimdir muhtemelen ancak bu ileri aşama. Tavsiyem önce kalıpları öğrenin, sonra en yaygın kelimeleri öğrenin sonra da bahsettiğim sunucuda takılın. Oyun oynarken falan yurt dışındaki sunucuları tercih edin."Hocam, teşekkür ederim. Dediğiniz gibi, Türkçeye çevirmek mantıksız ama anadilim Türkçe olduğu için ister istemez çeviriyorum. Ya da İngilizce şarkı dinlesem, tüm gün boyunca film izlesem bile akşam ailemle Türkçe konuşacağım. Bunun için ne önerirsiniz? Hayatımın bir parçası yapmaya çalışıyorum; her şeyim İngilizce: bilgisayarım İngilizce vb. Odamda duvara yapıştırdığım günlük İngilizce cümleler var ama sanki bir şeyi eksik yapıyorum."
Tarih benim hobimdi ve ortaokulda İngilizceyi ilk defa gerçekten öğrenmeye çalışırken izlediğim tarih videolarını Translate yardımıyla İngilizceye çevirirdim. Daha sonrasında karantinadan itibaren Discord üzerinden English adlı sunucuda çok vakit geçirdim ve konuşma kısmım daha oturdu. Aynı zamanda ne zaman konuştuğum kişi bilmediğim bir şey söylese açıklattırıyordum ya da yazmasını istiyordum ki kendim araştırabileyim. Böylece en yaygın bütün kalıp ve kelimeleri tamamlamış oldum. Hiç dizi film üzerinden öğrenmedim, hala daha Türkçe altyazıyla izlerim dizileri çünkü orası benim konfor alanım. Ancak YouTube üzerinden bilimsel konulu videolar inanılmaz ölçüde sadece ingilzce ve İngilizce altyazıya sahip, onları izleyerek belirli bir kulak dolgunluğuna erişmişimdir muhtemelen ancak bu ileri aşama. Tavsiyem önce kalıpları öğrenin, sonra en yaygın kelimeleri öğrenin sonra da bahsettiğim sunucuda takılın. Oyun oynarken falan yurt dışındaki sunucuları tercih edin.
Bu arada anlattığımı anladınız mı önceki mesajda, kafanıza takılan bir yer varsa şimdi sorun çünkü uyuyacağım.