Mr. Patrick Bateman
Kilopat
- Katılım
- 2 Kasım 2019
- Mesajlar
- 2.475
- Çözümler
- 2
Bu da FPS olarak, yuvarlak hesap yaparsak saniye bazı kare ile Hertz olarak yenileme hızını, Hz'de 30-40 maksimum 60Hz'yi görebilirsin anlamına geliyor normal şartlarda. Bazı insanlar 50-90Hz arası Flicker'i algılayabiliyor.
60 Hz görseydik monitörlerin Hz değerinin farkını anlayamazdık.
Şey sanırım ilkokul 4 biyoloji dersinde öğrendiğimiz (1993-4) yegane bilgiyi atlamışsın bunu yazarken; sen bilgisayar değilsin, gözlerin de aldığı "aim noktası ışınlarını" dikey veya yatay tarama olarak almıyor.
O yüzden kafanı sağa sola çevirmenin bir anlamı yok atlama için. Yeterince hızlı çevirirsem objenin en iyi ihtimalle rengini ve kaba bir objeyse şeklini yakalarsın, onun harici karmaşık bir objeyse oyun hamuru görüyorsun.
bu kalanlara, bu kadar detaya gerek yoktu bence.Ayrıca göz merceğin ışınların odak noktasını belirlerken, beynin gelen görüntüyü akli dengeni yitirmeyecek şekilde odak noktasını net, çevresini ise blurlu olarak işler - bir nevi cache'e atar diyebilirsin ilkokul bilgisini düşünürsen bilgisayar çerçevesinde. Yani odada ekrana, telefona, duvara bakarken hava uçan muhabbet kuşuna odaklanman için de bir süre lazım.*
X hz görebiliyorsan, bu maksimumundur, bunun altındaki atlamaları yakalayabilirsin ancak üzerindekini beynin zaten fazla bilgi olarak görecektir - görüntü ise fiziken minimum atlamada hareket edeceği için akış devamlılığını öne alır. Yoksa uçak düşerken çizgi roman gibi görmek istemez kimse zeminin yaklaşmasını değil mi?
Tabi gözünün yeteneğini anlamak istiyorsan, çocuk oyuncağı F1 yerine 1980'lerdeki erkek adam** Grup B rallilerinin pilot kameralarını izleyebilirsin - "tunnel vision" denilen şeyden dolayı yarış pilotları patır patır ölmeye başlıyorlardı ki yasaklandı o seri.
* Yeterli bedensel ve zihinsel eğitimle bir şeyin "orada" olduğunu görmeden de etkileşime girebilirsin. Profesyönel silah kullanımı gibi düşünebilirsin.
** Otomobil yarışlarıyla ilgilenen insanlar bu tip karşılaştırmayı gayet olumlu bulurlar, zira kar tanesi gözlüğüyle bakmıyorlar olaya, Grup B'de insanın biyolojik sınırları F1'deki gibi boyun yastıklarından öte zorlandı.
Şimdi parmak örneğini verdiğinde "canlı canlı" beyne iletiyor dedin, işte orada beynin seçici olarak arka planın netliğini işleme almıyor, alsa odak noktası değil çoklu odak noktası yaratması gerekir - ki bu şu ana kadar incelediğimiz hiçbir canlıda bu şekilde işlenmiyor. Hz'yi arkaplan netliği olarak ele alamazsın bu durumda - ekranda gördüğün film, oyun gibi görüntülerde de arkaplanların netlikleri hareket sırasında flulaştırılır, hem kırılmalar olmasın (Hz sebepli) hem de insan gözüne rahatsızlık vermesin diye.burayı net yazamamışım sanırım. hocam şimdi bir parmağınızı kafanızın karşısında sabit tutup sadece parmağınıza odaklanarak bozmadan kafanızı hızlıca sağa sola çevirin. arka plan Hz değeri olamayacak kadar akıcı.
Kısaca: Eğer gözümüz görüntüyü kare kare fotoğraf halinde yakalayıp o şekilde beyne iletseydi Hz değerini veya FPS değerini hesaplayabilirdik. Ama gözümüz görüntüyü direkt olarak canlı canlı beyne iletiyor. Bu yüzden Hz ve FPS değeri hesabı söz konusu değil.
Parçaların değişmesi lazım hocam.Hocam benim kalpte biraz rahatsızlanma olduğundan fps kaybı yaşıyorum bir çözümü varmıdır (ironidir)
Çok agresif konuşmuşunuz hocam fakat Ralli'yi F1'den üstün tuttuğunuz için size katılıyorum.İnsan gözü "görmez", algılar ve görüntü işlemek için beyne yönlendirir. Sinyaller görüntüyü oluşturur.
FPS olarak ortalama 30-40 görür, 60 FPS'ye kadar görebilen göz ölçümleri var.
Bu da FPS olarak, yuvarlak hesap yaparsak saniye bazı kare ile hertz olarak yenileme hızını, Hz'de 30-40 maksimum 60Hz'yi görebilirsin anlamına geliyor normal şartlarda. Bazı insanlar 50-90Hz arası flicker'i algılayabiliyor.
Şey sanırım ilkokul 4 biyoloji dersinde öğrendiğimiz (1993-4) yegane bilgiyi atlamışsın bunu yazarken; sen bilgisayar değilsin, gözlerin de aldığı "aim noktası ışınlarını" dikey veya yatay tarama olarak almıyor.
O yüzden kafanı sağa sola çevirmenin bir anlamı yok atlama için. Yeterince hızlı çevirirsem objenin en iyi ihtimalle rengini ve kaba bir objeyse şeklini yakalarsın, onun harici karmaşık bir objeyse oyun hamuru görüyorsun.
Ayrıca göz merceğin ışınların odak noktasını belirlerken, beynin gelen görüntüyü akli dengeni yitirmeyecek şekilde odak noktasını net, çevresini ise blurlu olarak işler - bir nevi cache'e atar diyebilirsin ilkokul bilgisini düşünürsen bilgisayar çerçevesinde. Yani odada ekrana, telefona, duvara bakarken hava uçan muhabbet kuşuna odaklanman için de bir süre lazım.*
X hz görebiliyorsan, bu maksimumundur, bunun altındaki atlamaları yakalayabilirsin ancak üzerindekini beynin zaten fazla bilgi olarak görecektir - görüntü ise fiziken minimum atlamada hareket edeceği için akış devamlılığını öne alır. Yoksa uçak düşerken çizgi roman gibi görmek istemez kimse zeminin yaklaşmasını değil mi?
Tabi gözünün yeteneğini anlamak istiyorsan, çocuk oyuncağı F1 yerine 1980'lerdeki erkek adam** Grup B rallilerinin pilot kameralarını izleyebilirsin - "tunnel vision" denilen şeyden dolayı yarış pilotları patır patır ölmeye başlıyorlardı ki yasaklandı o seri.
* Yeterli bedensel ve zihinsel eğitimle bir şeyin "orada" olduğunu görmeden de etkileşime girebilirsin. Profesyönel silah kullanımı gibi düşünebilirsin.
** Otomobil yarışlarıyla ilgilenen insanlar bu tip karşılaştırmayı gayet olumlu bulurlar, zira kar tanesi gözlüğüyle bakmıyorlar olaya, Grup B'de insanın biyolojik sınırları F1'deki gibi boyun yastıklarından öte zorlandı.