İnsanın aradığı, sürekli mutlu olma hâli; mutlak mutluluk, ise bambaşka bir durum. Ona ulaşıldığında şöyle olur diyebilmek için, önce onun tanımını düzgün yapmak gerekir ki genelde kişisel tanımlarla sınırlı. Kişisel ya da göreceli tanımlardan da mutlak çıkamayacağına göre, ulaşılmak istenenin o olup olmadığını da bilmiyoruz.
İnsan, aslında zevki arıyor. Zevk ile mutluluğu birbirine karıştırması ve içindeki hırsı törpüleyememesi sebebiyle de her daim daha fazlasını istiyor. Daha fazlasına giden yolda da odağı sadece hedef olması vesilesiyle; neye bastığını, neyi incittiğini önemsemiyor. Amaç, sadece kafada oluşturulana ulaşmak. Sonrası, sonrası aynı; yeni hedefler lazım.
Mutlak mutluluk için, çevresel faktörlerin insanı etkilemediği bir durum oluşması gerekir ki böyle bir durum bu dünyada pek de mümkün değil.
Düşünceyi anlayabilmek için mutluluk kelimesinin sözlük anlamından gidelim;
"Mutlu olma durumu."
Mutlu?
"Yaşadıklarından veya karşılaştıklarından dolayı hoşnutluk içinde bulunan."
Hoşnut?
"Bir davranış, bir durum veya bir kimseden memnun olan."
Memnun?
"Herhangi bir olaydan veya durumdan ötürü sevinç duyan."
Sevinç?
"İstenen veya hoşa giden bir şeyin olmasıyla duyulan coşku."
Coşku?
"Genellikle büyük bir istekle ortaya çıkan geçici hayranlık veya heyecan durumu."
Düşüncenin de dil ile sınırlanması muhtemel tabii.
Mutluluk kelimesinin Yunanca karşılığı "eudaimonia"nın anlamı ne peki?
Birisine göre "erdemlere bağlı anlamlı ve amaçlı bir hayat sürmek" bir diğerine göre ise "zevk peşinde koşmak." Hangisi neye sebep olabilir? Az çok biliyoruz galiba.