Dinlerin oluşma sebebi de insanların inanma sebebi de budur. Hayata anlam arayışı. Din olmadan hayatın anlamı olmaz mı sorusu kişiye göre değişir. Hayatın anlamı var mı onu sorgulamak lazım. Kısıtlı bir ömrümüz var, üst mertebedeki insanlara köle olacaksın yıllarca, koleligin bittiği zaman yaşlanmış olacaksın, şanslı isen biraz torun sevip öleceksin zaten. Böyle anlatınca kötü duruyor, ancak bunu doldurmak senin elinde. Önemli olan sonucu değil, sonuca giderken ne yaşadığın.Bugün kafama çok takıldı bu soru. Sizinle bu konu hakkında biraz tartışmak istiyorum. İnsanlar bazı dinlere inanıyorlar. Kimileri ise hiçbir dine inanmıyorlar. Hayatta herkesin bir amacı oluyor. Kimileri iyi bir üniversite kazanmak, kimilerin amacı ise para kazanmak oluyor. Bana kalırsa yaşamaya çalışmak bile bir amaçtır. İnançsız insanlar bu hayattan hiçbir zevk alamaz mı? Yani bir boşlukta mı olur? Hayatımızı anlamlı kılan şey inançlar mıdır? Ya da insan inancına anlam mı verir? Veya da inancı bir anlam üretmek için mi kullanır? Burada merak ettiğim konu inançsız insanlar yaşadıkları hayatta anlamsız, boşluk olarak mı görür? Bu konu hakkında biraz konuşalım.
Hocam çok iyi konuştunuz. Vakit ayırdığınız için teşekkürlerMark Twain'in dediği gibi, "İnsan kendinden râzı olmak için yaşar." Yaptığı her hareketin arkasında bu vardır. Bir insanı öldürürken de, bir çiçeğe su verirken de aynı amaca hizmet eder: gönlünü hoş tutmaya çabalar. Yâni insanın bu hayattaki yegâne amacı, mutlu olmaktır.
İşte ahlak, tam burada devreye girer. Toplumsal kurallar insanın bazı eylemleri yaptığında mutlu olmasını engellemek üzere kurulmuştur. Çünkü hayatın amacı mutlu olmaksa, birisi çıkıp "E ben de hırsızlık yaparak, kumar oynayarak, tecavüz ederek, zinaya bulaşarak, insanları öldürerek mutlu oluyorum" diyebilir.
Bu, gerçekten de olabilir. Herkes, aynı eylemlerden zevk almak zorunda değildir. Belki de birileri gerçekten de bizim kötü olduğunu ilân ettiğimiz eylemlerden zevk alacaktır.
İşte din de burada devreye girer. Zirâ bir eylemin kötü olduğunu ilân etmek kolaydır ama insanları buna ikna etmek için dünyevî açıklamalar yetersiz kalır. Çünkü insanlar özgürlüklerine düşkündürler ve toplumu kontrol edebilmek için insan dinlere muhtaçtır.
En azından bugüne kadar böyleydi, bundan sonra ne olur göreceğiz.
Sonuç olarak dinler, insanları "gene insanlar tarafından oluşturulmuş" ahlak kurallarına ikna etmek üzere kurulmuştur. Normalde bir ahlak kuralı şu basit formül ile oluşur:
"Ben yaptığımda iyi de olsa bana yapıldığında kötü olan eylem, kötü eylemdir."
Örnek: Siz birinin malını çalarken hoştur ama birisi sizin malınızı çaldığında rahatsız oluyorsanız, bu eylem kötüdür. Ha yok o zaman rahatsız olmuyorsanız, eylem kötü değildir.
Evet, bu kadar. Bu kadarcık işte. Bu formül çok mantıklı da olsa büyük kitleleri ikna etmeye yetmiyor. Özellikle karşılıklı olmayan eylemleri açıklayamıyor.
"Zinâ neden kôtüdür?"
Formüle göre zinâ yaptıktan sonra rahatsız oluyorsanız, bu eylem kötü ama mutlu oluyorsanız iyidir. E insanların çoğu dini ortadan kaldırırsanız mutlu olduğunu söyler. Zina eden birinin uzun vadeli ve düzenli bir aşk hayatı yaşayamayacağı, daldan dana konmanın uzun vadede onu üzeceği gibi açıklamalar insanlar tarafından algılanamadığı için (kusura bakmayın ama insanların bir kısmı düşük zekalı olarak sadece zevkini bildiği için) insanları korkutmak zorunda kalırız ve din bu noktada çok işimize yarar. Ahlak kurallarını zeki insanlar oluşturur ve bu zeki insanlar bu fikirlerini korku ve ödül ile insanlara empoze edebilirler.
Resmi daha da büyütelim.
"Mutlu olmak hayatın anlamı diyorsun, e sonra? Ölüp gideceğim yahu, neye yarayacak bu mutluluk? Ne uğruna yaşıyorum?"
Mutluluğa şart koşulmaz.
Dinler size sonsuz bir mutluluk vaat ediyor. E sonra? Sonrası yok işte. Sonsuza kadar lay lay lom vadediyor. Bu dünyada sınırlı olan şeyin, sınırsızını vaadediyor sadece. Aslında dinlerin mantığı bu kadar basit.
Hayatın anlamının mutlu olmak olduğunu itiraf ediyor âdeta. İnansanız da inanmasanız da hepinizin amacı mutlu olmak. Sadece bazıları bunu mezardan sonrasına saklıyor.
E sonsuz bir mutluluk mu daha anlamlı, yoksa sonu olacağının farkında olarak yaşamı fark ederek, değerini hissederek mutlu olmak mı daha anlamlı bu size kalmış.
Onurlu bir yaşam, bir insan söylemidir. Ama on binlerce yılın birikimini içinde barındırır. Duygular, tü kaka değildir ve ahlak kuralları önemlidir. Sonsuz özgürlük, toplumu kaosa sürüklediği için bu kurallar tarafımızca oluşturulmuştur. Oluşturulan bu onurlu ahlak kurallarını tanımayan insanın sonu bağımlılık olacaktır. Victor Frankl'ın dediği gibi, “İnsan hayattaki varolma amacını bulamadığı takdirde, kendini hazlarla cezalandırır.”
Bu hafta çok popüler olan uyuşturucu soruşturmasında da bunu görebilirsiniz.
Onurlu bir amaca tutunamadıktan sonra mal da yalandır, mülk de yalandır. İnsanoğlu her şeyden, bakın her şeyden sıkılır. Ama inandığı şeyden vazgeçmez. Bu İnancı dinin dışında sağlayamıyorsanız, evet din olmadan hayatın bir anlamı yoktur. Sağlayabiliyorsanız, ki bu ancak ve ancak özgürlüklerinizden neden feragat ettiğinizi gerçekten derin bir biçimde açıklayabildiğinizde olur, o zaman dinlere ihtiyacınız yoktur.
Ne mutlu onurlu bir yaşam sürebilenlere!
Saygılar.
Olabilir hocam. Bu konu hakkında tartışıyoruz. Bazen böyle şeyler duyduğumdan bunu birileri ile konuşmak istedim.Hayat sadece inanç üzerine kurulu değil ki, inançsız insanların bile hayata tutunacak bir umudu olabilir.
İnanç insana yaşam için mücadele için bir sebeptir. O inanç ki milyonlara silah kuşandırıp çölde, karda savaşa götürmüştür. Ölüm korkusunu ortadan kaldırmıştır. Ateistler bile bir şeye inanır, ölünce bütün acılarının yok olacağına huzura ereceğine vb. Ben de bir müslümanım.Bugün kafama çok takıldı bu soru. Sizinle bu konu hakkında biraz tartışmak istiyorum. İnsanlar bazı dinlere inanıyorlar. Kimileri ise hiçbir dine inanmıyorlar. Hayatta herkesin bir amacı oluyor. Kimileri iyi bir üniversite kazanmak, kimilerin amacı ise para kazanmak oluyor. Bana kalırsa yaşamaya çalışmak bile bir amaçtır. İnançsız insanlar bu hayattan hiçbir zevk alamaz mı? Yani bir boşlukta mı olur? Hayatımızı anlamlı kılan şey inançlar mıdır? Ya da insan inancına anlam mı verir? Veya da inancı bir anlam üretmek için mi kullanır? Burada merak ettiğim konu inançsız insanlar yaşadıkları hayatta anlamsız, boşluk olarak mı görür? Bu konu hakkında biraz konuşalım.
Hocam inançsız insanlar daha rahat. Mesela şu dünyaya bir kez geliyorsun. Kimine göre ölünce bir şey olmayacak düşüncesi ile yaşayacağından boşlukta da olabilir. Ya da dünyadaki ömrünün her saniyesini en güzel şekilde de yaşabilmek de bir insanın elinde. Bu sadece inançsız insanlar için de değil. İnananlar içinde geçerli. Öldükten sonraki dünyada sonsuza kadar mutlu olmak da güzel, ama bu dünyada da güzel şeyler var.Dinlerin oluşma sebebi de insanların inanma sebebi de budur. Hayata anlam arayışı. Din olmadan hayatın anlamı olmaz mı sorusu kişiye göre değişir. Hayatın anlamı var mı onu sorgulamak lazım. Kısıtlı bir ömrümüz var, üst mertebedeki insanlara köle olacaksın yıllarca, koleligin bittiği zaman yaşlanmış olacaksın, şanslı isen biraz torun sevip öleceksin zaten. Böyle anlatınca kötü duruyor, ancak bunu doldurmak senin elinde. Önemli olan sonucu değil, sonuca giderken ne yaşadığın.
Ben bu meseleleri günlük hayatta çok dusunmemeye çalıştığım için büyük boşluğa düşmuyorum. Hayat anlamsız evet, ama doldurmak senin elinde dediğim gibi. Hayattan hiçbir zevk alamaz inançsız insanlar diye bir şey yok. Hatta sana şunu söyleyeyim, çok daha fazla zevk alırlar bazıları en azından. İnançlı birisinin dikkat etmesi gereken kurallar vardır, tabii bizim ülkemizdekiler dikkat etmiyor orası ayrı. İnançsız isen uyman gereken şeyler yok, yukumlulugun yok. Hayattan zevk almanı kisitlayacak kurallar yok. Bunların kiymetini bilirsen daha güzel bir hayat yasarsin. Ancak bilmez de her gün sorgularsan, önceden benim yaptığım gibi, hayattan gram zevk alamazsin. Yasamaya bak.
İnançız insanlar hayatlarını anlamsız ve boşluk olarak görmez hayatını akışına göre yaşamak onlar için bir amaç olur bu da onları aslında bir yönden inançlı yapar inanç kavramı fazlasıyla göreceli olduğu için kelimeler ile tanımlanamaz.Bugün kafama çok takıldı bu soru. Sizinle bu konu hakkında biraz tartışmak istiyorum. İnsanlar bazı dinlere inanıyorlar. Kimileri ise hiçbir dine inanmıyorlar. Hayatta herkesin bir amacı oluyor. Kimileri iyi bir üniversite kazanmak, kimilerin amacı ise para kazanmak oluyor. Bana kalırsa yaşamaya çalışmak bile bir amaçtır. İnançsız insanlar bu hayattan hiçbir zevk alamaz mı? Yani bir boşlukta mı olur? Hayatımızı anlamlı kılan şey inançlar mıdır? Ya da insan inancına anlam mı verir? Veya da inancı bir anlam üretmek için mi kullanır? Burada merak ettiğim konu inançsız insanlar yaşadıkları hayatta anlamsız, boşluk olarak mı görür? Bu konu hakkında biraz konuşalım.
İnançsız insanlar daha çok zevk alır zaten eğer dediğim gibi yasarlarsa. Ancak bu her zaman öyle işlemiyor, inançlı insanların kafası daha rahat olabiliyor sorgulama esnasında. Sınav oluyoruz, Dünya geçici. Adamın kafası bu. İnançsız insan ise bu kadar basit düşünmüyor, sürekli sorguluyor. Dolayısıyla hayattan aldığı zevk de duruma göre azalıyor.Hocam inançsız insanlar daha rahat. Mesela şu dünyaya bir kez geliyorsun. Kimine göre ölünce bir şey olmayacak düşüncesi ile yaşayacağından boşlukta da olabilir. Ya da dünyadaki ömrünün her saniyesini en güzel şekilde de yaşabilmek de bir insanın elinde. Bu sadece inançsız insanlar için de değil. İnananlar içinde geçerli. Öldükten sonraki dünyada sonsuza kadar mutlu olmak da güzel, ama bu dünyada da güzel şeyler var.