Biz Tanrıyı mı bulalım? Ekmek parasını mı? Yoksa kendimizin kim olduğunu mu?
Zaman bulmana yardım edecek. Bunları düşünürken de oyunlardaki ek paket gibi farklı yerlerden farklı düşünceleri bulacaksın.
Sevgiliyi falan hadi anladım da evlilik niye bir şey kazandırmasın
bir adet bebek dünyaya geliyor. Senin kanını taşıyan, soyunun ilerlemesini sağlayan. Mevcut aile sayın artıyor. Çift kanal bellek mimarisi gibi mutluluk iki katına çıkıyor. Her bebek sisteme taktığın RAM. Sen kasasın donanımları ve parçaları tutuyorsun sen olmasan hepsi yıkılır. Aldatanlar uzay montaj yapıyor onları boşver. Ha evli olup da mutsuz olan da var neyse zaten bundan 10 yıl sonra bu konuyu görüp güleceksin belki de ama bizi şuan ki zaman ilgilendiriyor. Kısaca bırak su aksın, yolunu bulsun. Birikiyorsa sabret o yolu açar.
Soyumuzun ilerlemesi bize hiçbir şey kazandırmıyor. Evlilik mutluluğu sadece ilk birkaç sene devam ettiriyor. Sonrasında da tam tersi başlıyor. Bebek mutluluk getirmiyor. Evcilik oyununun ek paketi gibi bir şey. Daha fazla zaman kaybetmeni sağlıyor. O çift kanallı belleğe de gerek yok. Senin zaten güç kaynağın öyle bir limitinde ki bir tane bellek daha taksan gücü yetmeyecek.
Çok fazla takıyorsunuz. Bir kere yaşıyoruz ve onuda düşünmekle zaman kaybetmeyin.
Tüm bilgilerini düşünerek öğrenirsin. Hiçbir şeyi takmıyorum. Sadece düşünerek geçirdiğim her an beni iyi hissettiriyor.
Hayatı fazla ciddiye almayın
Hayatın gizemini bilmiyoruz ki ciddiye alalım. 70 yıl 70 yıl parça parça yaşıyoruz. Hiçbir şey bilmeden gelip geçiyoruz. Sonsuza dek böyle mi gidecek? Hayatı ciddiye almamak için hiçbir neden yok.
Bu kadar duyar kasmaya gerek yok. Kimin ne yaptığından çok sizin ne yaptığınız daha önemlidir. Söylenenleri takiyorsan söyleyemeyecekleri kadar güçlü olacaksın. Umrumda değilse gülüp gececeksin. Senin izin verdiğin kadar hayatına karisabilirler. Cogu kisi bunun farkinda degil. Cogu kisi seceneklerin kendi elinde oldugunun farkinda degil.
Bu yazdığım yazının duyar kasmakla hiçbir ilgisi yok. Aylarca bu düşüncemi aklımdan çıkaramadığım için aklımdakileri yazıp, azıcık iyi hissetmek istedim.
Söylenenleri herkes takıyor. Ardından sizin gibi kendine güçlü olması gerektiğini söylemeye çalışıyor. Fakat az da olsa o takıntı içinde kalıyor.
Ben insanların davranışına gülmeyi sevmiyorum. Gülmek, mutluluk ve mutlu edici şeyler ile, güçlü olmakla veya buna benzer durumlarla alakalı değildir. Aşağılanan şeylere güleriz. Aşağılanan şeylere güldüğümüzde ise aşağılanan kişi kendini kötü hisseder. Bazen çok üzülür, bazen üzüldüğünü hissetmez ama yine de üzülür. Bunu akılda düşünüp, örnek verdiğimizde sen de fark edeceksin. Şöyle bir şey de var ki gülümseme ile gülme eylemi aynı değildir. Asıl gülümseme eylemi ve ağlamak, mutluluk ve mutlu edici şeyler ile alakalıdır.
Herkes o izni de kontrol edemez. Aynı videoyu tekrar izler gibiyiz. Ara sıra hatırlayınca dejavu oluruz (Belki de yanlıştır, bilmiyorum.). Eğer kimse farkında değilse, belki de bu izni kontrol edemediği için farkında değildir.