Şimdi ben de kendi şehrimde, PAÜ İngilizce işletme okumayı düşünüyorum. Yüksek puan alamamamdan değil de aile girişimine katkıda bulunmaya devam etmek için. Hocalarıma söylediğimde yüz ifadeleri değişiyor, bazı arkadaşlarıma söylediğimde moral bozucu geri dönüşler alıyorum. Geçen lisemize Londra'da şirket kurmuş bir girişimci geldi, hocamın öğrencisi. Adam diyor ki, yüksek puanlı üniversite tutturamazsanız üzülmeyin. Her üniversitede verilen eğitim aynıdır, sadece ortam farklıdır. Tüm olay sizde gerçekleşir.
Yan mahalledeki meslek lisesinden bir kız, lisemdeki bir kız ile takımlaşarak girişim amaçlı bir uygulama yaptı, ve bu sene boyunca kaç defa Türkiye derecesi kazandı girişimcilik yarışmalarında. İllaki başarı elde etmeniz için Türkiye'nin en iyi lise veya üniversitesine gitmek zorunda değilsiniz. Evet, buralara gelen +1 puanla başlar ama bazıları o 1 puanla yetinir (örneğin. En iyi liseye gidip "nasıl olsa başardım" deyip boşlayan vardır), siz iki kat çalışırsınız ve bunların önüne geçersiniz.
Anne tarafı dedem, erken yaşta anne ve babasını kaybettiğinden lise ve üniversiteyi okuyamadı ancak her halukarda uğraştı didindi, yabancı dilini geliştirdi. Almanya ve Japonya'ya gidip görüşerek Malezya'da ilk yerli tel örgü şirketini kurdu. Bosna Hersek savaş esnasında oraya güvenlik amaçlı tel örgü gönderildi. Dedem zamanla Malezya'nın en değerli 5 iş adamı/girişimci listesine girdi.
Annem Malezya'da normal bir üniversitede İngilizce işletme okudu. Birçok kez deneme yanılma girişimlerde bulundu, ve şimdi toptan şekilde Malezya'ya Türk örgü yününü getiren ilk resmi distribütor markası kurdu. Yaklaşık 10 senedir bu işi yapıyoruz.
"İşletme, kendine ne kattığındır." düşüncesine katılıyorum. Çağımız internet çağı, bilgiye kolayca bir tıkla ulaşabiliyoruz. İşletme okuyup nasıl olsa iş bulurum, boşlarım diplomamı alırım diyen tabii ki işsiz kalır. Çalışırsak başarırız.