İyi insanlar neden hep üzülür?

Bunu bir farklılık olarak görmelisin. Hatta dediğin gibi, samimi görmeleri için bir avantaj... Bu durumu kabullenmişe benziyorsun. Sadece biraz rahat ol ve akışına bırak. Kontrol etmeye çalışma...
 
Dostum hayatı bu kadar kasma. Seni karamsarlığa düşüren şeyleri de okuma.

Senin sorunun arkadaşın olmaması. İnsanlar sosyal canlılardır, bundan mahrum olmak çoğumuzu uzun vadede harap eder. Seninle arkadaş olmayanlar şeytanî kişilikler sanırım. Bundan 3 yıl önce seninle çok yakın görüşlere sahiptim. "Ailem beni hiç adam gibi sevmedi, beni kimse anlamıyor, şu hayatta arkadaşım diyeceğim kimsem yok" gibi garip triplere giriyordum. E böyle düşünen kişi tutunacak bir dal arar. O dal ben de bir kız oldu sende de öyle olmuş.

Şu an o günlere gülüyorum. Eminim sen de bugüne güleceksin.
"Peki Ali bundan nasıl kurtuldun?"
1- Aileme karşı adım attım. Aslında beni gerçekten sevdiklerini ancak büyüdükleri ortamdan ötürü bunu açıkça gösteremediklerini gördüm. Ve onları anlamaya, onlara olan sevgimi büyütmeye çalıştım. Gittikleri her yere gitmeye başladım, lanet olası düğünlere dahi gittim hâlâ da gidiyorum. Babamla uzaktan bakıldığında sert bir ilişkimiz var ama onunla takılıyorum, vakit geçiriyorum ve samimiyetimiz artmaya başladı. Biliyor musun, bu gerçekten iyi geliyor. Dürüst olalım dostum, öldüğümüzde ağlayarak arkamızdan toprak atacak ilk kişiler ailemizdir. Hele senin şu an onlardan başka servetin yok. İlk önce kafada onları sevmeyi kabullenmen gerek. Sevmeyi, sevilmeyi hissetmek çok önemli ve bunu da ilk aileden başlatmak şart.

2- Arkadaş ve dost edinmek.
Birincisi kolay, ikincisi spontanedir ve genelde uzun zaman gerektirir. Benim şansım bir çocukluk arkadaşım vardı, onunla ilişkimi geliştirdim ve şu an dostum dediğim biri hayatımda. Ona da burdan selam olsun
Birincisi sende neden olmamış? Öküz altında buzağı aradığın için. Yani yanlış kişilerle, yanlış yerlerde arkadaş edinmeye çalışıyorsun. Ya arkadaş bırak şu okeyci keko tayfayı. Yok şu ineklerden bir insan evladı? En büyük hata, kendi karakterinle taban tabana zıt adamlara kendini kabul ettirmeye çalışmaktır. Bana "benden başka iyi hiçbir akranım olmadı, oh lanet olsun" falan deme. Öyle bir şey yok kardeşim. Bakmayı bilememişsindir. Hayvanî olarak her zaman alfa ve zorba tipler çekici gelir. Tecrübesizken öyle insanlara sevdalanır ve öyleleri ile arkadaş olmaya çalışırız. Fakat yanlış. Herkes o basketçi çocuğu tanıyor da ön sıralarda sessiz sakin oturan, bakımsız olduğundan çirkin ve belki de kilolu olan, kimseye zararı dokunmamış kişiyle ilgilenmiyor. Onu sanki orada hiç yokmuş kabul ediyoruz. Ama o orda, belki sen de onlardan birisin. E gitsene o zaman yanına. Davulu niye dengi dengine çalmıyorsun?

Şu an ne yapıyorsun bilmiyorum. Çalışıyor musun, Üniversite mi okuyorsun ya da hâlâ lisede misin bilmiyorum. Ne olursa olsun bulunduğun ortamda saygılı adamı bul. Dış görünüşüne ve ezikliğine hiç bakma. Bunlara bakarsan bu konulardan daha çok açarsın.

Hayatında kavun yememiş birinin tek bir kavun gördüğünde büyülenmesi ve sahiplenmesi kaçınılmaz. E senin gibi bir yalnızın da bir insana fazlasıyla bağlanması normal değil mi? Bütün kasıntılarının sebebi bu işte, yalnızsın kardeşim. Bitir şu yalnızlığını. Çözüm bence çok açık.

"Bunu nasıl yapacaksın?" Bilemem. Ben sen değilim, belli bir empati kursam da seni senin kadar iyi tanıyamam, seni senin kadar anlayamam. Bunu da sen bulacaksın.

Başarılar.
 
İnsanlar çöldeki kum yığınları gibidir. Rüzgarın estiği yerine giderler. Pek azı vardır ki bunun zıddına gidebilsin.

İyi insanların sürekli üzülmesinin sebebi büyük beklentiler olabilir. Sürekli büyük beklentiler beraberinde büyük hayal kırıklıkları getirir çünkü.

Ayrıca işin uhrevi bir boyutu da var: Eğer Müslüman, Hristiyan, Yahudi, Şintoist gibi bir dine mensupsanız zaten hayatınızın bir kısmını gülerek bir kısmını acı çekerek ve Allah/Yaratıcı tarafından imtihan edilerek geçireceğinizi bilmeniz gerekir ki doğruluk payı vardır.

Yani iyi insanlar daima üzülmez ama daima gülmez.

Ayrıca iyi insan kavramı göreceli bir kavramdır. Kime göre iyi? Belki geçmişte başkasının hayatındaki kötü adamdı? Belki kalpleri kırdı üzdü? İşte bu yüzdendir ki mutlak iyilik veya kötülük biz fanilerin hayatından fazla uzak. Ne bir melek gibi ilahi figürüz ne şeytan gibi kötülük yapman için ihtiras duyan bir varlık değiliz. Kendince aklı olan ve ona göre iradesi ile kararlar almayı deneyen bir canlıyız işte.

Her şeye devasa anlamlar yüklemek: kişileri, fikirleri, dinleri olduğu anlamdan koparıp onlara put gibi tapmak ve devamında derin bir depresyona girmek.

Her insanın kaderi bazen aynıdır...
 
Yazdığını okumaya üşendim ama başlığa göre konuşup tatava yapayım biraz, hem okuyanlar da feyzalsınlar.

İyi insanlar değil, kendini başka insanların beğenisine sunan insanlar üzülür. İster zengin olun ister fakir, ister erkek olun ister kadın, ister genç olun ister yaşlı; şunu unutmayacaksınız: Bu hayatın başrolü sizsiniz. Evet, hayat bir film; başrolü de siz oynuyorsunuz. Sizin dışınızdaki her şey figüran. Bu bilinçle yaşayacaksınız. Hiçbir insana, hiçbir ideolojiye, hiçbir değere hayatta ölümüne bağlanmayacaksınız. "Ben şu olmazsa yaşayamam, şunun için her şeyimi veririm." dediğiniz müddetçe kaybedersiniz (Sadece aileniz ve dininiz bunun istisnası olmalıdır.). Siz mükemmel değilsiniz, diğer insanlar da öyle. Dışarıdaki çoğu insan, bir dakikanızı bile vermeye değmez. Bunun bilincinde olun daima. Kendinizi insanlara beğendirmeye çalışmayın. Instagram'da gördüğü her kadına "yürüyen", sokakta çöpünü yere atan, stadyumlarda ana bacı küfür eden topluma mı kendinizi beğendirmeye çalışıyorsunuz gerçekten?

Konu kız meselesiyse eğer, bilin ki kızların çoğu -tıpkı erkekler gibi- birbirinin aynı. Kaybettiğiniz kızın yerine yenisini bulmanız -eğer gerçekten isteseniz- 20 dakikanızı almaz. Aslında hiçbir olgun insanın bunlara dertlenmemesi gerekir. Önünüzde uzun yıllar var ve her şey olacağına varır.

"Efendi erkek, alfa erkek" muhabbetine başlandıysa eğer, tartışmak için buradayım. Yazanlara geri dönüş yaparım. Selametle kalın.
 
@WolreaG bak ibret al. @Roiberic von Nische da geçen sene girdiği depresif süreçte senden çok daha çılgın ve beni üzen fikirlere sahipti. Hayatını tek bir kişiye taparak yaşamak gibi bir noktaya getirmişti. Ne mutlu ona ki bu durumlardan kurtulma sürecine girmiş. Yani gör bak, kurtulabiliyorsn. Sen de kurtulacaksın emin ol. Gerçekten biz erkeklerin depresyon hâli ve çıkış sürecinin ne kadar benzer olduğunu görüyorum. Bu hâlden yavaş yavaş çıkarken topluma karşı "bunların çoğu gereksiz, çöp" tavrını alıyoruz ve ailemize sarılıyoruz. Bu, fena değil. En azından eskiye oranla çok daha iyi bir durum. Fakat toplumu bu kadar aşağılamak da doğru değil. "1 dakkanı değil saatlerini verebileceğin" tonla adam var.
Kişilerin özü önemlidir. Birisi özünde iyiyse onunla dost olamazsın ama arkadaş olabilirsin. İlla ki kafa yapının çok iyi şekilde uymasına gerek yok. Ne yani, halısaha maça gittiğimiz 9 kişinin hepsi ile kafa yapımız çok iyi oturuyor? Hayır, oturmuyor. Ama özlerinde iyi olduklarını biliriz ve "her çiçekten bal al" misali onlarla vakit geçiririz. Kimi adamla top oynarsın, kimisi ile felesefe yaparsın, kimisi ile oyun oynarsın, kimisi ile tiyatroya gidersin, kimisi ile gülüp eğlenirsin, kimisi ile spor salonunda takılırsın, kimisi ile bir kaç kadeh bir şeyler içersin. Bunların çoğunu birlikte yaptığın adama zaten arkadaş değil dost denir. Dostunuz da elbette olsun ama arkadaşlarınız da olmalı.

Madem ki hayatta her şeye bu kadar fazla bağlanmamalıyız diyor @Roiberic von Nische, o halde gülüp oynayalım. Bu kafa ile arkadaş edinmek o kadar kolaydır ki. Bir tane ortak zevkin olan adamla arkadaş olursun, kaybedince de bu bakış açısı ile üzülmezsin. Bu bakış açısı ile adamın ideolojisini, hayat görüşünü çok sallamazsın. Benimle konuşan herkes tarih-edebiyat-felsefe sevmek zorunda değil, siyaset yapmak zorunda değil, türkü dinlemek zorunda değil, oy verdiğim partiye oy vermek zorunda değil eğer bu tarz şeyleri kasıntı hâline getirirsem arkadaş bulamam. İnsanın gülüp geçebileceği, çok da değer vermediği ama o anda orada olmasına memnun olduğu insanları da tanıması lazım. Ve inanın bu görüş ile hayata yaklaşmaya başladğınızda toplumun farklıkıkları size batmamaya başlıyor. Ben 5 vakit namazında olan ve dinine çok değer veren adamla da konuşurum, ateistle de konuşurum, akp'li ile de konusurum, muhalif ile de konuşurum. Ben "Dm'den her kıza yürüyen" adamla da konuşurum. Sonuçta bunlar özel hayat abi. İnsanların özel hayatlarında yaptıklarından bize ne? Ne haddimize? Yeter ki bize karşı saygılı olsun, bize bir ahlaksızlık yapmış olmasın. Sonuçta bu yukarıda yazanlar anayasal suçlar mı? Yooo değil. E bu adamlarla dost mu olmak istiyoruz? Yooo. O zaman?

Stadyum da ana bacı küfretmek, kötü bir şey değilildir. Zaten oraya gitmenin amacı budur, insanların zevkleri özelleridir bunu böylesine yargılarsanız, arkadaş falan bulamazsınız. Ben de Beşiktaş çarşı da fenere az küfretmedim yani. Ama önemli olan saygımdır, ben orada mizah amaçlı bir şey yapıyorum yarın bir fenerli ile de can ciğer kuzu sarma olurum yani sıkıntı yok. Ahmet'in burnu, Ali'nin gözü, Fatma'nın kaşı diye diye yalnız olur çıkarsınız. Oysa arkadaş "herkes mükemmel değildir, kimseye kendinizi kanıtlamaya çalışmayın" diye yola çıkmıştı. Görüyoruz ki kendisi mükemmel olmayabilir, o kimseye kendini kanıtlamaz ama birileri ona kendi kanıtlamalı ki arkadaşı olabilsin. Hayır, doğru bulmuyorum. Küçük şeylerden zevk alın kardeşim. Herkesin ömrü çok kısa. İnsanları mutlu eden özellerini yargılamayın. "Mükmemmeli armayın yani". Kendisi bir kızı kaybedin yenisi bulmak 20 dakkanızı almaz diyor ama onunki yıllar alır. O mükemmele yakını bir daha bulması güçtür çünkü. Tabi arkadaş olacak kız ile yoldaş olacak kız meselesi farklı. Mükemmel bir yoldaş arıyorsa kişi, bir şey diyemem. Ancak bunun haricinde bari mükemmeli aramayın. Çünkü yoktur. Varsa bile zaman karşınıza çıkarır, mutlu olmak için konuştuğunuz arkadaşlarınızdan birinin ileride mükemmele yakın olduğunu fark edip onunla dost olabilirsiniz. Gerçi, dost da mükemmel olmamalı. Önemli olan tamamlayıcı olaktır, saygılı olabilmektir. İnsanları farklılıklarına rağmen sevebilmektir. Körü körüne bağlanmak yanlış elbet.

Nitekim hayat bir film değildir. Kocaman bir stüdyodur. Her insanın bu koca stüdyoda kendine ait bir filmi vardır ve herkes başroldür. Kimse kimsenin figüranı değildir. Herkesin canı bizimki kadar kıymetlidir ancak tabi ki bizi ilgilendiren biziz. Bu insanlara saygılı olabilmek için bilmemiz gereken bir bilgi.

Saygılar.
 
Son düzenleme:
Güzel kardeşim 30 yaşında bir adam olarak yazacağım bu yazdıklarımı. Anlattıklarımın içinden kendine bir şeyler katarsan ne mutlu bana. Senin yazılarını okurken senin zamanındaki hallerim film gibi geçti gitti önümden.
Benim senin zamanında hayatım tam tersiydi orta okul ve lise zamanlarında çok popüler bir insandım çok kız arkadaşım oldu veya çok erkek kankalarım oldu bu sebepten dolayı derslerim aşırı kötüydü sınıfı geçiyordum ama hep kopya vs yani gördüğüm derslerin hiç biri aklımda yok öyle diyebilirim sana lise zamanı da yine aynıydı senin gibi temiz kalpli bir karakterim vardı o kızla takılayım sonra şu kızla takılayım falan değildim hatta sevgili olduğum kızla ayrılmayı hiç düşünmezdim tam tersi hep onlar ayrılırdı benden ama neden ama ne yüzden çok bilmezdim sıkılırlardı herhalde sonra başka sevgililerim olurdu vs. O kadar ders çalışmayan bir insandım ki nasıl üniversite okudum bitirdim çevremdeki bütün insanlar hayret etti buna kendim de dahil. Ve üniversite zamanı aklım başıma yavaştan gelmeye başlamıştı birazda o yüzden okumam gerektiğini anladım ve bir şekilde üniversiteyi kendi emeklerim ile bitirdim. Zaman ilerledi arkadaşlarım vardı hepsini hayatımdan çıkardım kız arkadaşım çok olurdu hiç olmasın daha iyi demeye başladım. Ve sonunda karşıma eşim çıktı çok sevdim evlendim.
Sana şunu anlatmaya çalışıyorum o zamanlar lise zamanı benim gibi haylaz tembel olan insanlar öyle tiki takılanlar şuan X firmalar da zor iş buluyorlar okumadıkları için. Ve emin ol güzel kardeşim hayatımın en büyük pişmanlığını yaşıyorum oda ney biliyor musun keşke diyorum ilk okul lise zamanı öyle yok haylazlık yok kız arkadaş gibi saçma şeylere takılmayıpta sürekli ders çalışıp Doktor Avukat veya Yapay Zeka ile alakalı bir bölüm okusaydım diyorum.
Birincisi kariyer çok önemli bir şey bugün seni deliler seven bir kız bile olsa paran yoksa oda yok bunu unutma o olsa bile ailesi vermez bir kere onu geçtim arkadaşların bile seni bir yerden sonra çağırmayı bırakır şimdi onun parası yoktur vs gibi

İkincisi arkadaşım yok diye üzülme çünkü beni ileri de çok iyi anlayacaksınız insanın en iyi arkadaşı ailesidir. Çünkü bugün en samimi olduğun arkadaşın yarın seni deliler gibi kıskanmaya başlayacaktır senin kötülüğünü düşünmeye başlayacak bunu kimse inkar edemez bu böyle. Ben bunu bir kişi de görmedim 5 kişi de gördüm en sonunda arkadaşlarımı sildim bir daha da asla görüşmüyorum o yüzden bunu asla takılma

Üçüncüsü. Bir gün 25 yaşlarımdan bahsediyorum bir kız arkadaşım bana şunu söyledi bak hala da aklımdadır. Yanlış anlama ama ne kadar yakışıklı olursan ol bir yere kadar düzgün bir işin var mı benim için o önemli sonuç olarak evlendikten sonra nasıl bir hayat yaşamam benim için önemli oturup birbirimizi yemicez sonuçta aşkta bir yere kadar demişti. Ve sonuna kadar haklıydı biliyor musun doğruya doğru

Burada sana anlatmak istediğim bunlaraaaa hiçççç takılma yukarıda abilerinin dediği gibi kendini geliştirmeye bak farklı kurslara git farklı şeyler öğren dil öğren meslek öğren yazılım öğren. Ha şunu ekleme yapmak istiyorum 10 yıl vücut geliştirme sporu yaptım ve şuanda o kadar pişmanım ki keşke diyorum ona verdiğim süreyi gidipte farklı farklı diller öğrenseymişim gerçekten de öyle. Kendini geliştirmek mükemmel bir şey ve unutma dostum eğer ki güzel bir kariyerin güzel kıyafetlerin güzel araban varsa sen istemeyeceksin ama onlar gelecek... Çok şükür bir eve son model bir arabay da sahibim ama en önemlisi canımdan çok sevdiğim eşim var
 
İyiler kaybeder çünkü kendini birine adadığın vakit, karşındakinin açgözlülüğünü beslersin. Machiavelli "Prens" kitabında "iyilik yaptığın zaman, iyilik bulmayı beklemeyeceksin" der. Sen birine iyi yaklaştığın vakit o sana iyi yaklaşmak zorunda değil, sonuç olarak sana borçlu değil.

Gerçek bir erkek, iyiliğini silah yapar, zayıflık değil. Sınırlarını bilir, taviz vermez ama vicdanını da asla satmaz. Bu kız senin değerini görememişse, bu onun körlüğüdür; senin eksikliğin değil. Spora git, kendini geliştir, kitabını oku, fakat bunu "gaddarlaşmak" için değil, kendine saygın artsın diye yap. İlgiye aç bir çocuk gibi değil, ilgisini hak edene seçerek veren bir adam ol. Unutma: Gerçek güç, koşulsuz iyi kalpli olmak değil, ne zaman iyi olacağını bilmektir. Kimseye yalvarmadığın gibi, kimsenin yalvarmasına da izin verme.

Kıza geri dönmeye çalışman hataydı, kimseyi hayatına zorla dahil edemezsin. Seni görmek istemeyenleri sende görme, kendi sahneni kur ve asla unutma. İnsanın iyilik borçlu olduğu tek kişi kendisidir kendine yatırım yap. Hayat, sen hazır olduğunda, doğru insanı önüne çıkarır.
 
Hocam benim genel sorunum insanların beni dışarıdan sevmemesi, ve ben espri yapan ve üzgünken espri kalitesini düşüren birisiyim. Mizah kalitem mutluluğumda artar yani çünkü ben içimdeki o çocuğu mutlu etmek ve birilerinden güzel tepki görüp kendimi tatmin etmek için yapıyorum o kötü esprileri. Hocam ben ailemi seviyorum hem de kuvvetli bağımız var ben aile konusunda yani 1. de tamamım. 2. de ise haklısın. Yani ben kendimi insanların ortalamasında 6/10 görüyorum üstünlük olarak, yanlış anlaşılmasın herkesin skalası var ve ben o inekleri sevmeyn kişilerdendim. Ama bir gün birisiyle konuştum ve o an anladım ki bu ders çalışan kişi de insanmış fikirleri varmış, sohbet ediliyormuş. Ve o an kafama dank etti ben arkadaşlığı it kopuktan arıyormuşum ve onlarla bu yüzden sohbet edemiyormuşum, o kişilerle 5dk sohbet edemezken bu inek dediğim kişiyle 30dk mantıklı konuşmalar fikir paylaşımı yaptık.

İnsanlara kolay bağlanıyorum çünkü telefonumda sabahtan akşama kadar gelen bildirimler ya internetteki ünlü insanlar yada alışveriş siteleri, bunların dışında bir bildirim görünce insanın heryeri kalkıyor veya bende böyle oluyor bilmiyorum. Yalnızlık gerçekten zor, okula 1 arkadaşım gelmeyince bile kötü oluyorum çünkü yanında takılacağım kimse yok, okul sıralarının 2li olmasını da bu yüzden sevmiyorum, 2 veya 4 kişilik gruplara katılamıyorsun çünkü sohbet orada sen yanda okey yancısı gibi katılamıyorsun. Şuan 12.sınıfa gidiyorum bu yazdıkların için teşekkür ederim, ben en iyisi doğru bitkiyi doğru yerde aramam lazım.

Evet beklenti cidden inanılmaz kötü bir şey, bu yüzden umursamaz olmayı kimseye bağlanmamak gerekiyor. İyilik dediğiniz gibi göreceli kavram ama ben iyi olduğumu ki bu benim görüşüm belki size göre bu saflıktır bilmiyorum. Ben kimseye kızmayan, kırmızı çizgileri olmayan, kolay yönetilebilen, yani kısaca safım ya, kimseye kötülüğüm yok, herkesle iyi anlaşırım, kendimden kötü durumdakilerle dalga geçmem yani bilmiyorum bu şekilde. Her şeye devasa anlamlar yüklememeyi nasıl başaracağız ki? Yani buradaki sorun odak noktası olması, insanların çoğunun rutini var benim rutinim okula gitmek bu sabah 8 öğlen 4, spora gidiyorum haftanın 3 günü buda 2 saatimi alıyor. Geriye kalan 7-8 saat ne yapacağım? Oyun oynayacağım yada uyuyacağım çünkü kimsesiz ne yapar oyun oynar kafasındaki düşünceleri bastırır yada uyur düşünmemek için. Uğraş bul ozaman diyorsunuz ama hayatım nedense düzensiz, yani rayına oturmuyor hiçbir şey. Mesela haftaya yeni yaşıma gireceğim ehliyet alacağım o zaman bu düzensizlik dahada kötü olacak.

Yani arkadaş edinmeyi beceremediğimden veya denemediğimden bilmiyorum benim bunları yapacak kimsem yok. Mesela bir arkadaşım var tenefüslerde derslerde beraber oluruz ama bir yanlışım olur bana küser hakaret eder, başka arkadaşımla felsefe yaparım başkası ile ilişkiler hakkında konuşurum yani benim toplasam bir elin parmağını geçmez bu yüzden olmuyor.
2. paragrafta dediğiniz o özel hayatları bizene dediğini ben yapamıyorum. Yani evet doğru ama benim kırmızı çizgimde yok, yani bazen düşünüyorum benim erkekliğime bir şey olsa veya özür dileyerek söylüyorum tacize uğrasam ne olacak? Yani ben ne yapabilirim ki? En iyi ihtimalle arkadaşlarıma söyler o yapan kişiyi beter ederler yani benim başka kişilerden onay alma gibi bir sorunumda var ve kırmızı çizgimin olmaması çok kötü bir şey, yani kırmızı çizgi derken fikirler değil. Atatürkü sevmek, ülkeyi yöneteni sevmek ve bunları savunmak değil mesela birisi benim şahsıma hakaret etti bir ortamda ben ne yapacağım? Yaşadım bunu 1 ay önce ve sustum ne yapabilirim ki? Çok güçsüzüm şuan anladım. Son sözünüz gerçekten güzel, kimse kimsenin figüranı değildir. Bir kişiyle konuşurken yan oyuncu bile etmicen onu. O yokken nasıldı hayat? Uyu oyun oyna okula git gel arkadaşlarınla konuş, o hayata girince de aynı olcak. Ama bunu beceremiyorum tabi demesi kolay.

Merhabalar bende nedense hiç arkadaşı olmayan ama derse de çalışmayan birisiyim, ben aç kalmam ama tokta olamam böyle diyim yani. Yapacağım meslek belli tamamen hayatı salmış değilim sadece okul bitsin oraya odaklanayım kafasındayım. Evet tip önemsiz önemli olan geçinmek hayatın zorluklarına karşı. Anlıyorum kendimizi geliştirmek güzel ama bilmiyorum ben biraz kesin adamım spesifik mi deniyor bilmem ama onun bağımlısıyım. Bu yüzden dil öğrenmek bana karışık gelir. Bende spora gidiyorum vücut geliştirmek için ama ben öyle sağlıklı olayım hafif estetik durayım yeter ve bu yol ne kadar biyolojik etkenlerle dolu olsa da içinden sıyrılıp o kesin bilgiyi alabiliyorum ama beyin böyle değil. Ezberledi mi kelimeyi öğrendi mi acaba diye kafam karışıyor bu yüzden dil öğrenme konusunda uzlaşamadım hiçbir dil ile ve İngilizceyi bile A2 seviyesinde biliyorum. Dediklerinizi anladım ve teşekkür ederim.

Hocam benim sınırlarımı bile ve ciddi olma konusunda eksiğim var. Ben hep çocuk olarak büyüdüm daha önceki ay annem elimden tuttu yolda yürürken o kadar çocuğum, olgunum tabi yaşımın olgunluğuna sahibim ama böyle. Kendi karakterimi bilmiyorum, bana beni sorsanız kekeme, sanayide meslek öğrencek birisi derim çünkü hayatım boyunca kekeme oldum bunu adım gibi biliyorum ve mesleğide öğreneceğim tek hedefim o yani bu yüzden şu durumda ne tepki verirsin bu durumda ne dersin diye sorsanız cevap veremem veya veririm ama sonraki hafta değiştiririm. Anlıyorum dediklerinizi ve bu dedikleriniz keşke olsa diyip masaya vurasım bile geliyor bazen, ilgiye aç çocuk değil ilgisini hak edene seçerek veren bir adam olma konusunda uzmanlaşmam lazım çünkü ben hayatın gerisinde kalıyorum tren kaçıyor ve bu yaşlarım gelmicek ben şuan 17 yaşındayım 18 yaşına gircem haftaya ama 17 yaşımı sorsanız kimlerle tanıştın kimlerle konuştun deseniz ben 2 derim en fazla oda bu beni reddeden kız ve o kızın arkadaşı. Benim arkadaş edinme gibi bir çabam yok sanırım, anlamadım gitti. Evet kıza geri dönmem hataydı ama o ilişkide virgülle bitmişti ne veda ne bişey olmuştu kız istemiyordu ve arkadaş kalalım demişti ama yüzümüze bile bakmadık birbirimizin. Bende kıza döndüm tekrar konuşalım mı yoksa veda edelim diye son kez sarıldık veda ettik bundan sonra kafamda o kızla ilgili soru işareti yok önüme bakacağım. Biraz konu dışı ama erkek psikolojisi çok garip. Kızla konuşmayı bıraktım kız beni istemiyor ama başka kıza yürüyemedim o kıza ayıp olur diye, ben mi ince düşünüyorum yoksa erkeklik genlerimizde mi var. Haklısınız kendime yatırım yapmalıyım konuşmamı geliştiriyorum spor yapıyorum şimdilik, buna dil öğrenmede girecek. Kendi sahneni kur sözü cidden iyiymiş.
 
Son düzenleme:
@WolreaG Kolay yönetilmek de iyi olmak arasında bir çizgi var. Saflık veya diğer konularla ilgili şunu diyebilirim "Kendinizden taviz vermeden iyi olabilirsiniz." zaten iyi olmak demek karşınızda bir arkadaşına laf atan adama susmak demek değildir. Aksine tepki vermektir.

Gene hayatının düzensiz olduğundan şikayet etmişsin. Doğrudur dönem dönem rutinlerimiz deforme olabilir gayet doğal.

Bence senin sorunun iyilik/kötülük veya dini bir motivasyona ve örüntüye sahip bir olay değil. Sen sadece insan ilişkileri ve ikili ilişkiler konusunda kötü durumdasın.

Bu cendereyi terk etmek istiyorsan birkaç insanla tanış ve konuş. Elbette herkes inanılmaz olmayabilir ve elbette herkes beklediğin gibi değildir fakat karşında çay içip belki de birkaç okey taşı dizebileceğin adamla geçireceğin vakit daha faydalı olacaktır.

Yani bazı şeyleri değiştirmek senin elinde.
 
İyi olmayacaksınız hocam günümüz dünyasında hep kötüler kazanıyor. İyi olmasa da durum böyle. Edebiyat yapmaya gerek yok iyiler sadece ve genelde filmlerde kazanır ve bu çok nadir gerçek hayata dönüşür. Ayıptır söylemesi günümüz insanları iyi niyetli birini sömürüp aptal yerine koyuyor. Ben de herkese iyi davranan biriyim genelde istisnalar hariç ama durum bu yapacak bir şey yok.
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için çerezleri kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…