Meşru müdafaa yasaları biraz böyle karışık maalesef. Size saldıran kişi bıçaksızken, siz bıçak kullanırsanız bu olaydaki gibi, ikinizin de bıçaklı veya ikinizin de bıçaksız olmasına göre daha ciddi suç olarak değerlendiriliyor. Ceza alması bu açıdan yasalara göre doğru. Sonuçta bir insan, şiddet gösteriyor da olsa, öldü.
Yasaların doğruluğu, boğazınızı sıkan birine karşı bıçakla kendinizi savunmanın meşru olup olmaması vs tartışmaları ise ayrı bir konu. Birini bıçakla da öldürmek pekala mümkün, yumruklayarak, tekmeleyerek, boğazlayarak öldürmek de.
Ama keşke savunma amacıyla bıçak gibi ölümcül bir nesne yerine, biber gazı vs gibi caydırıcı bir nesne taşısaydı. "Ben kendimi savunduğum, haklı olduğum sürece ceza almam" gibi bir inanışı olan varsa, ders çıkarsın bu olaydan. Ölümcül savunma araçları taşırken, bıçak ve silah gibi, yasanın tamamını dikkate almanız lazım.
Artık bir katil bu herif, savunmasız birini öldürdü. Müebbet yemesi lazımdı. Ölen kişinin suçu ne olursa olsun hakim böyle yapmamalıydı.
O işler öyle işlemiyor. "Savunmasız biri" dediğiniz zaten aktif olarak kendisine saldırmış, darp etmiş, boğazını sıkmış birisi. Kime göre neye göre savunmasız? Kadir Şeker asıl kendisini savunan konumunda bu davada, karşı tarafa öyle kafanıza göre "savunmasız" diyemezsiniz, yasa öyle işlemiyor. Yani adam savunmasız birini öldürmedi, kendisine saldıran birine karşı, meşru olmayan şekilde orantısız savunma gerçekleştirdi, cezası da buna göre verilir.
Sokakta yürürken kendi halinde takılan birini bıçaklayana vereceğiniz cezayı bu olayda veremezsiniz. Müebbet falan romantik talepler.